Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

70

Sûredeki Ayet No: 

44

Ayet No: 

5419

Sayfa No: 

570

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

خَاشِعَةً أَبْصَارُهُمْ تَرْهَقُهُمْ ذِلَّةٌ ۚ ذَٰلِكَ الْيَوْمُ الَّذِي كَانُوا يُوعَدُونَ

Çeviriyazı: 

ḫâşi`aten ebṣâruhüm terheḳuhüm ẕilleh. ẕâlike-lyevmü-lleẕî kânû yû`adûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Gözleri düşük, kendilerini bir alçaklık saracak da saracak. İşte onlara vaad edilen gün, o gündür.

Diyanet İşleri: 

Kabirlerden çabuk çabuk çıkacakları gün, gözleri dönmüş, yüzlerini zillet bürümüş olarak sanki dikili taşlara doğru koşarlar. İşte bu, onlara söz verilmiş olan gündür.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Gözleri yerde, üstlerine aşağılık çökmüş; işte onlara vaadedilen gün, bugündür.

Şaban Piriş: 

Gözleri yere yıkılmış, (yüzlerini) zillet bürümüş İşte bu, onlara söz verilen gündür!

Edip Yüksel: 

Gözleri dönmüş, kendilerini utanç sarmış olarak. İşte bu, onlara söz verilmiş olan gündür.

Ali Bulaç: 

Gözleri 'korkudan ve dehşetten düşük' yüzlerini de bir zillet kaplamış; işte bu, kendilerine vadedilmekte olan (kıyamet ve azap) günüdür.

Suat Yıldırım: 

Gözleri yerde, kendilerini baştan aşağı bir zillet kaplamış durumdadır.İşte kendilerine vâd edilen gün, bugündür.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Gözleri düşkün olduğu halde kendilerini bir zillet kaplayacaktır, işte o, onların tehdid olunmuş oldukları gündür.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Gözleri yere eğik; bir zillet kuşatmıştır onları. İşte bu gündür onlara vaat edilmiş olan.

Bekir Sadak: 

&quot

İbni Kesir: 

Gözleri dönmüş, yüzlerini zillet bürümüş olarak. İşte bu

Adem Uğur: 

Gözleri horluktan aşağı düşmüş ve kendileri zillete bürünmüş bir halde. İşte bu, onların tehdit edilegeldikleri gündür!

İskender Ali Mihr: 

Onların bakışları korkulu bir haldedir, onları bir zillet kaplar. İşte bu, onların vaadolundukları gündür.

Celal Yıldırım: 

Gözleri korkudan alçalıp düşük bir haldedir, zillet kendilerini saracak

Tefhim ul Kuran: 

Gözleri ´korkudan ve dehşetten düşük,´ yüzlerini de bir zillet sarıp kaplamış

Fransızca: 

leurs yeux seront abaissés, l'avilissement les couvrira. C'est cela le jour dont on les menaçait !

İspanyolca: 

la mirada abatida, cubiertos de humillación! Tal será el día con que se les había amenazado.

İtalyanca: 

con gli sguardi umili, coperti di vergogna: questo è il Giorno che è stato loro promesso.

Almanca: 

Ihre Blicke sind (vor Ehrfurcht) gesenkt, und Demütigung überkommt sie. Dies ist der Tag, der ihnen immer angedroht wurde.

Çince: 

同时,他们身遭凌辱,不敢仰视。那是他们被警告的日子。

Hollandaca: 

Hunne blikken zullen nedergeslagen zijn, en schande zal hen volgen. Dit is de dag, waarmede zij bedreigd zijn geworden.

Rusça: 

Их взоры потупятся, и унижение покроет их. Это будет тот день, который им обещан!

Somalice: 

Aragooduna waa dullaysan yahay Maalintaas, waxaana ka muuqda oo dabooli dulli, Maalintaasuna waa Maalintii loogu yaboohay (Abaal marinteeda).

Swahilice: 

Macho yao yatainama, fedheha itawafunika. Hiyo ndiyo Siku waliyo kuwa wakiahidiwa.

Uygurca: 

ئۇلار (اﷲ تىن ئۇيىلىپ) يۇقىرى قارىيالمايدۇ، ئۇلارنى خورلۇق ئورىۋالىدۇ، ئەنە شۇ ئۇلارغا ۋەدە قىلىنغان كۈندۇر

Japonca: 

かれらは目を伏せ,屈辱を被るであろう。これがかれらに約束されていた,その日である。

Arapça (Ürdün): 

«خاشعة» ذليلة «أبصارهم ترهقهم» تغشاهم «ذلة ذلك اليوم الذي كانوا يوعدون» ذلك مبتدأ وما بعده الخبر ومعناه يوم القيامة.

Hintçe: 

(निदामत से) उनकी ऑंखें झुकी होंगी उन पर रूसवाई छाई हुई होगी ये वही दिन है जिसका उनसे वायदा किया जाता था

Tayca: 

สายตาของพวกเขาละห้อยเศร้าสลดความอัปยศปกคลุมพวกเขา นั่นคือวันที่พวกเขาถูกสัญญาไว้

İbranice: 

עלובות ובזויות עיניהם, והם יכוסו בושה. זה הוא היום אשר הובטח להם

Hırvatça: 

oborenih pogleda i poniženjem ophrvani. To će biti Dan kojim im je prijećeno!

Rumence: 

cu ochii în pământ, prigoniţi de umilinţă. Aceasta este Ziua ce le-a fost făgăduită!

Transliteration: 

KhashiAAatan absaruhum tarhaquhum thillatun thalika alyawmu allathee kanoo yooAAadoona

Türkçe: 

Gözleri yere eğik; bir zillet kuşatmıştır onları. İşte bu gündür onlara vaat edilmiş olan.

Sahih International: 

Their eyes humbled, humiliation will cover them. That is the Day which they had been promised.

İngilizce: 

Their eyes lowered in dejection,- ignominy covering them (all over)! such is the Day the which they are promised!

Azerbaycanca: 

Onların gözləri zəlilcəsinə yerə dikiləcək, özlərini də zillət bürüyəcəkdir. Bu onlara və’d olunmuş həmin qiyamət günüdür!

Süleyman Ateş: 

Gözleri düşük, yüzlerini alçaklık bürümüş bir durumda. İşte onlara va'dedilen gün, bugündür.

Diyanet Vakfı: 

Gözleri horluktan aşağı düşmüş ve kendileri zillete bürünmüş bir halde. İşte bu, onların tehdit edilegeldikleri gündür!

Erhan Aktaş: 

Gözlerinde korku, kendilerini zillet bürümüş halde. İşte bu, onların uyarıldıkları gündür.

Kral Fahd: 

Gözleri horluktan aşağı düşmüş ve kendileri zillete bürünmüş. İşte bu, onların tehdit edilegeldikleri gündür!

Hasan Basri Çantay: 

gözleri horlukla aşağıda, kendilerini bir zillet (ve hakaaret) kaplamış olarak. İşte bu, onların tehdîd edilegeldikleri gündür.

Muhammed Esed: 

gözleri düşmüş, zillete duçar bir vaziyette; işte onlara defalarca haber verilen Gün...

Gültekin Onan: 

Gözleri ´korkudan ve dehşetten düşük´, yüzlerini de bir zillet kaplamış

Ali Fikri Yavuz: 

Gözleri (zillet içinde) düşkün bir halde, kendilerini bir horluk kaplayacak. İşte bugün, o (azabla) vaad edildikleri kıyamet günüdür.

Portekizce: 

Seus olhares serão de humilhação, cobertos de ignomínia. Assim será o dia que lhes foi prometido.

İsveççe: 

stirrande i marken, nedtyngda av skam. Detta är den Dag om vars ankomst de gång på gång har varskotts.

Farsça: 

درحالی که دیدگانشان [از شدت ترس] فرو افتاده، خواری و ذلت آنان را می پوشاند. این همان روزی است که همواره وعده داده می شدند.

Kürtçe: 

چاویان شۆڕو (سەر بەرە وژێرە) ڕیسوایی وشەرمەزاری دایان دەگرێت، ئەمە ئەو ڕۆژەیە کە لەوەوپێش بەڵێنیان پێ درابوو

Özbekçe: 

Кўзлари қўрқинчга тўлган, ўзларини хорлик қоплаган ҳолда турурлар. Бу ўша-уларга ваъда қилинган кундир. (Қиёматни инкор этувчиларга бундан ортиқ таҳдид бўлмаса керак!)

Malayca: 

Sambil pandangan mereka tunduk, serta mereka diliputi kehinaan; itulah hari yang telah dijanjikan kepada mereka.

Arnavutça: 

me sy të varur që i ka kapluar poshtërimi. Ajo është Dita që u është premtuar atyre!

Bulgarca: 

със сведен поглед, покрити с унижение. Това е Денят, който им е обещан.

Sırpça: 

оборених погледа и понижењем опхрвани. То ће да буде Дан којим им се претило!

Çekçe: 

se zrakem zahanbeným, pokryti ponížením. Takový bude den, jenž byl jim přislíben!

Urduca: 

اِن کی نگاہیں جھکی ہوئی ہوں گی، ذلت اِن پر چھا رہی ہوگی وہ دن ہے جس کا اِن سے وعدہ کیا جا رہا ہے

Tacikçe: 

ваҳшат бар чашмонашон ғолиб шуда ва ба хори афтодаанд: ин аст ҳамон рӯзе, ки онҳоро ваъда дода буданд!

Tatarca: 

Куркудан күзләре түбән төшкән хәлдә аларны хурлык каплаган булыр, бу көн аларга вәгъдә ителгән көндер.

Endonezyaca: 

dalam keadaan mereka menekurkan pandangannya (serta) diliputi kehinaan. Itulah hari yang dahulunya diancamkan kepada mereka.

Amharca: 

ዓይኖቻቸው ያፈሩ ኾነው ውርደት ትሸፍናቸዋለች፡፡ ይህ ቀን ያ ይስፈራሩበት የነበሩት ነው፡፡

Tamilce: 

அவர்களின் பார்வைகள் (இழிவால்) கீழ்நோக்கி இருக்கும். அவர்களை இழிவு சூழ்ந்து கொள்ளும். இதுதான் இவர்கள் வாக்களிக்கப்பட்டுக் கொண்டிருந்த (மறுமை) நாளாகும்.

Korece: 

실의에 빠진 그들의 눈들은 아래로 내려져 있으며 수치가 그 들을 에워싸니 그러함이 그들이 약속받은 날이라

Vietnamca: 

Đôi mắt của chúng nhìn gục xuống một cách hèn hạ, sự nhục nhã bao phủ chúng. Đó là Ngày mà chúng đã được hứa!