Arapça:
خَاشِعَةً أَبْصَارُهُمْ تَرْهَقُهُمْ ذِلَّةٌ ۚ ذَٰلِكَ الْيَوْمُ الَّذِي كَانُوا يُوعَدُونَ
Çeviriyazı:
ḫâşi`aten ebṣâruhüm terheḳuhüm ẕilleh. ẕâlike-lyevmü-lleẕî kânû yû`adûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Gözleri düşük, kendilerini bir alçaklık saracak da saracak. İşte onlara vaad edilen gün, o gündür.
Diyanet İşleri:
Kabirlerden çabuk çabuk çıkacakları gün, gözleri dönmüş, yüzlerini zillet bürümüş olarak sanki dikili taşlara doğru koşarlar. İşte bu, onlara söz verilmiş olan gündür.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Gözleri yerde, üstlerine aşağılık çökmüş; işte onlara vaadedilen gün, bugündür.
Şaban Piriş:
Gözleri yere yıkılmış, (yüzlerini) zillet bürümüş İşte bu, onlara söz verilen gündür!
Edip Yüksel:
Gözleri dönmüş, kendilerini utanç sarmış olarak. İşte bu, onlara söz verilmiş olan gündür.
Ali Bulaç:
Gözleri 'korkudan ve dehşetten düşük' yüzlerini de bir zillet kaplamış; işte bu, kendilerine vadedilmekte olan (kıyamet ve azap) günüdür.
Suat Yıldırım:
Gözleri yerde, kendilerini baştan aşağı bir zillet kaplamış durumdadır.İşte kendilerine vâd edilen gün, bugündür.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Gözleri düşkün olduğu halde kendilerini bir zillet kaplayacaktır, işte o, onların tehdid olunmuş oldukları gündür.
Yaşar Nuri Öztürk:
Gözleri yere eğik; bir zillet kuşatmıştır onları. İşte bu gündür onlara vaat edilmiş olan.
Bekir Sadak:
"
İbni Kesir:
Gözleri dönmüş, yüzlerini zillet bürümüş olarak. İşte bu
Adem Uğur:
Gözleri horluktan aşağı düşmüş ve kendileri zillete bürünmüş bir halde. İşte bu, onların tehdit edilegeldikleri gündür!
İskender Ali Mihr:
Onların bakışları korkulu bir haldedir, onları bir zillet kaplar. İşte bu, onların vaadolundukları gündür.
Celal Yıldırım:
Gözleri korkudan alçalıp düşük bir haldedir, zillet kendilerini saracak
Tefhim ul Kuran:
Gözleri ´korkudan ve dehşetten düşük,´ yüzlerini de bir zillet sarıp kaplamış
Fransızca:
leurs yeux seront abaissés, l'avilissement les couvrira. C'est cela le jour dont on les menaçait !
İspanyolca:
la mirada abatida, cubiertos de humillación! Tal será el día con que se les había amenazado.
İtalyanca:
con gli sguardi umili, coperti di vergogna: questo è il Giorno che è stato loro promesso.
Almanca:
Ihre Blicke sind (vor Ehrfurcht) gesenkt, und Demütigung überkommt sie. Dies ist der Tag, der ihnen immer angedroht wurde.
Çince:
同时,他们身遭凌辱,不敢仰视。那是他们被警告的日子。
Hollandaca:
Hunne blikken zullen nedergeslagen zijn, en schande zal hen volgen. Dit is de dag, waarmede zij bedreigd zijn geworden.
Rusça:
Их взоры потупятся, и унижение покроет их. Это будет тот день, который им обещан!
Somalice:
Aragooduna waa dullaysan yahay Maalintaas, waxaana ka muuqda oo dabooli dulli, Maalintaasuna waa Maalintii loogu yaboohay (Abaal marinteeda).
Swahilice:
Macho yao yatainama, fedheha itawafunika. Hiyo ndiyo Siku waliyo kuwa wakiahidiwa.
Uygurca:
ئۇلار (اﷲ تىن ئۇيىلىپ) يۇقىرى قارىيالمايدۇ، ئۇلارنى خورلۇق ئورىۋالىدۇ، ئەنە شۇ ئۇلارغا ۋەدە قىلىنغان كۈندۇر
Japonca:
かれらは目を伏せ,屈辱を被るであろう。これがかれらに約束されていた,その日である。
Arapça (Ürdün):
«خاشعة» ذليلة «أبصارهم ترهقهم» تغشاهم «ذلة ذلك اليوم الذي كانوا يوعدون» ذلك مبتدأ وما بعده الخبر ومعناه يوم القيامة.
Hintçe:
(निदामत से) उनकी ऑंखें झुकी होंगी उन पर रूसवाई छाई हुई होगी ये वही दिन है जिसका उनसे वायदा किया जाता था
Tayca:
สายตาของพวกเขาละห้อยเศร้าสลดความอัปยศปกคลุมพวกเขา นั่นคือวันที่พวกเขาถูกสัญญาไว้
İbranice:
עלובות ובזויות עיניהם, והם יכוסו בושה. זה הוא היום אשר הובטח להם
Hırvatça:
oborenih pogleda i poniženjem ophrvani. To će biti Dan kojim im je prijećeno!
Rumence:
cu ochii în pământ, prigoniţi de umilinţă. Aceasta este Ziua ce le-a fost făgăduită!
Transliteration:
KhashiAAatan absaruhum tarhaquhum thillatun thalika alyawmu allathee kanoo yooAAadoona
Türkçe:
Gözleri yere eğik; bir zillet kuşatmıştır onları. İşte bu gündür onlara vaat edilmiş olan.
Sahih International:
Their eyes humbled, humiliation will cover them. That is the Day which they had been promised.
İngilizce:
Their eyes lowered in dejection,- ignominy covering them (all over)! such is the Day the which they are promised!
Azerbaycanca:
Onların gözləri zəlilcəsinə yerə dikiləcək, özlərini də zillət bürüyəcəkdir. Bu onlara və’d olunmuş həmin qiyamət günüdür!
Süleyman Ateş:
Gözleri düşük, yüzlerini alçaklık bürümüş bir durumda. İşte onlara va'dedilen gün, bugündür.
Diyanet Vakfı:
Gözleri horluktan aşağı düşmüş ve kendileri zillete bürünmüş bir halde. İşte bu, onların tehdit edilegeldikleri gündür!
Erhan Aktaş:
Gözlerinde korku, kendilerini zillet bürümüş halde. İşte bu, onların uyarıldıkları gündür.
Kral Fahd:
Gözleri horluktan aşağı düşmüş ve kendileri zillete bürünmüş. İşte bu, onların tehdit edilegeldikleri gündür!
Hasan Basri Çantay:
gözleri horlukla aşağıda, kendilerini bir zillet (ve hakaaret) kaplamış olarak. İşte bu, onların tehdîd edilegeldikleri gündür.
Muhammed Esed:
gözleri düşmüş, zillete duçar bir vaziyette; işte onlara defalarca haber verilen Gün...
Gültekin Onan:
Gözleri ´korkudan ve dehşetten düşük´, yüzlerini de bir zillet kaplamış
Ali Fikri Yavuz:
Gözleri (zillet içinde) düşkün bir halde, kendilerini bir horluk kaplayacak. İşte bugün, o (azabla) vaad edildikleri kıyamet günüdür.
Portekizce:
Seus olhares serão de humilhação, cobertos de ignomínia. Assim será o dia que lhes foi prometido.
İsveççe:
stirrande i marken, nedtyngda av skam. Detta är den Dag om vars ankomst de gång på gång har varskotts.
Farsça:
درحالی که دیدگانشان [از شدت ترس] فرو افتاده، خواری و ذلت آنان را می پوشاند. این همان روزی است که همواره وعده داده می شدند.
Kürtçe:
چاویان شۆڕو (سەر بەرە وژێرە) ڕیسوایی وشەرمەزاری دایان دەگرێت، ئەمە ئەو ڕۆژەیە کە لەوەوپێش بەڵێنیان پێ درابوو
Özbekçe:
Кўзлари қўрқинчга тўлган, ўзларини хорлик қоплаган ҳолда турурлар. Бу ўша-уларга ваъда қилинган кундир. (Қиёматни инкор этувчиларга бундан ортиқ таҳдид бўлмаса керак!)
Malayca:
Sambil pandangan mereka tunduk, serta mereka diliputi kehinaan; itulah hari yang telah dijanjikan kepada mereka.
Arnavutça:
me sy të varur që i ka kapluar poshtërimi. Ajo është Dita që u është premtuar atyre!
Bulgarca:
със сведен поглед, покрити с унижение. Това е Денят, който им е обещан.
Sırpça:
оборених погледа и понижењем опхрвани. То ће да буде Дан којим им се претило!
Çekçe:
se zrakem zahanbeným, pokryti ponížením. Takový bude den, jenž byl jim přislíben!
Urduca:
اِن کی نگاہیں جھکی ہوئی ہوں گی، ذلت اِن پر چھا رہی ہوگی وہ دن ہے جس کا اِن سے وعدہ کیا جا رہا ہے
Tacikçe:
ваҳшат бар чашмонашон ғолиб шуда ва ба хори афтодаанд: ин аст ҳамон рӯзе, ки онҳоро ваъда дода буданд!
Tatarca:
Куркудан күзләре түбән төшкән хәлдә аларны хурлык каплаган булыр, бу көн аларга вәгъдә ителгән көндер.
Endonezyaca:
dalam keadaan mereka menekurkan pandangannya (serta) diliputi kehinaan. Itulah hari yang dahulunya diancamkan kepada mereka.
Amharca:
ዓይኖቻቸው ያፈሩ ኾነው ውርደት ትሸፍናቸዋለች፡፡ ይህ ቀን ያ ይስፈራሩበት የነበሩት ነው፡፡
Tamilce:
அவர்களின் பார்வைகள் (இழிவால்) கீழ்நோக்கி இருக்கும். அவர்களை இழிவு சூழ்ந்து கொள்ளும். இதுதான் இவர்கள் வாக்களிக்கப்பட்டுக் கொண்டிருந்த (மறுமை) நாளாகும்.
Korece:
실의에 빠진 그들의 눈들은 아래로 내려져 있으며 수치가 그 들을 에워싸니 그러함이 그들이 약속받은 날이라
Vietnamca:
Đôi mắt của chúng nhìn gục xuống một cách hèn hạ, sự nhục nhã bao phủ chúng. Đó là Ngày mà chúng đã được hứa!
Ayet Linkleri: