Arapça:
فَعَصَوْا رَسُولَ رَبِّهِمْ فَأَخَذَهُمْ أَخْذَةً رَّابِيَةً
Çeviriyazı:
fe`aṣav rasûle rabbihim feeḫaẕehüm aḫẕeter râbiyetâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hep Rablerinin elçilerine karşı geldiler. O da onları pek şiddetli bir şekilde yakalayıverdi.
Diyanet İşleri:
Rabbinin peygamberine baş kaldırmışlardı. Bunun üzerine Rableri onları şiddeti arttıkça artan bir şekilde yakaladı.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Derken Rablerinin peygamberine isyan etmişlerdi de onları gittikçe artan bir azapla helak etmişti.
Şaban Piriş:
Rablerinin elçisine isyan ettikleri için onları şiddetli bir yakalayışla yakaladı.
Edip Yüksel:
Rab'lerinin elçisine isyan ettiler. Bunun sonucu olarak da onları şiddeti gittikçe artan bir biçimde yakalamıştı.
Ali Bulaç:
Böylece Rablerinin elçisine isyan ettiler. Bu yüzden onları, şiddeti gittikçe artan bir yakalayışla yakaladı.
Suat Yıldırım:
Rab'lerinin elçisine isyan ettiler, Allah da onları şiddetle cezaya çarptırdı. [50,14; 26,105-123-141]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Rablerinin Peygamberine isyan ettiler. Artık (Cenâb-ı Hak) onları pek şiddetli bir şekilde yakaladı.
Yaşar Nuri Öztürk:
Rablerinin resulüne isyan ettiler de O da onları, şiddeti arttıkça artan bir yakalayışla yakaladı.
Bekir Sadak:
Gok yarilir
İbni Kesir:
Rabblarının elçisine isyan etmişlerdi. Bunun üzerine O da kendilerini gittikçe artan bir şiddetle yakalayıverdi.
Adem Uğur:
Böylece Rablerinin peygamberlerine karşı geldiler, O da onları pek şiddetli bir şekilde yakalayıverdi.
İskender Ali Mihr:
Böylece, Rab´lerinin Resûl´üne isyan ettiler. Bunun üzerine onları şiddetli bir yakalamayla yakaladı.
Celal Yıldırım:
Rabblarının peygamberlerine karşı geldiler. O sebeple Rabbları, onları fazla şiddetli bir tutuşla yakalayıverdi.
Tefhim ul Kuran:
Böylece Rablerinin elçisine isyan ettiler. Bu yüzden onları, şiddeti gittikçe artan bir yakalayışla yakaladı.
Fransızca:
Ils désobéirent au Messager de leur Seigneur. Celui-ci donc, les saisit d'une façon irrésistible.
İspanyolca:
Desobedecieron al Enviado de su Señor y Éste les sorprendió de un modo irresistible.
İtalyanca:
Disobbedirono al Messaggero del loro Signore ed Egli li afferrò con estrema energia.
Almanca:
dann widersetzten sie sich dem Gesandten ihres HERRN, dann belangten WIR sie mit übermäßigem Belangen.
Çince:
他们曾违抗他们的主的使者,故他严厉惩治了他们。
Hollandaca:
En zij waren allen ongehoorzaam aan den gezant van hunnen Heer; daarom kastijdde hij hen met eene ruime kastijding.
Rusça:
Они ослушались посланника своего Господа, и Он схватил их Хваткой превосходящей.
Somalice:
Waxay Caasiyeen rusushii Eebahood Markaasuu si daran u qabtay.
Swahilice:
Wakamuasi Mtume wa Mola wao Mlezi, ndipo Yeye Mola akawakamata kwa mkamato ulio zidi nguvu.
Uygurca:
ئۇلار پەرۋەردىگارىنىڭ پەيغەمبىرىگە ئاسىيلىق قىلدى، شۇنىڭ بىلەن ئۇلارنى اﷲ قاتتىق جازالىدى
Japonca:
かれらは主の使徒に従わないので,かれは猛烈な懲罰でかれらを処罰した。
Arapça (Ürdün):
«فعصوْا رسول ربهم» أي لوطا وغيره «فأخذهم أخذة رابية» زائدة في الشدة على غيرها.
Hintçe:
तो उन लोगों ने अपने परवरदिगार के रसूल की नाफ़रमानी की तो ख़ुदा ने भी उनकी बड़ी सख्ती से ले दे कर डाली
Tayca:
พวกเขาได้ฝ่าฝืนต่อร่อซูลแห่งพระเจ้าของพวกเขา ดังนั้นพระองค์จึงทรงลงโทษพวกเขาอย่างหนัก
İbranice:
הם כפרו בשליחו של אלוהים, והוא הנחית עליהם מהלומה קטלנית
Hırvatça:
pa su bili neposlušni poslaniku Gospodara svoga, pa ih je On dohvatio žestokom kaznom.
Rumence:
Ei nu au dat ascultare trimisului Domnului lor şi Dumnezeu i-a luat fără zăbavă.
Transliteration:
FaAAasaw rasoola rabbihim faakhathahum akhthatan rabiyatan
Türkçe:
Rablerinin resulüne isyan ettiler de O da onları, şiddeti arttıkça artan bir yakalayışla yakaladı.
Sahih International:
And they disobeyed the messenger of their Lord, so He seized them with a seizure exceeding [in severity].
İngilizce:
And disobeyed (each) the messenger of their Lord; so He punished them with an abundant Penalty.
Azerbaycanca:
Onlar Rəbbinin peyğəmbərinə asi olmuş, O da onları şiddəti getdikcə artan bir əzabla yaxalamışdı.
Süleyman Ateş:
Rablerinin elçisine karşı geldiler. O da onları şiddeti gittikçe artan bir yakalayışla yakaladı.
Diyanet Vakfı:
Böylece Rablerinin peygamberlerine karşı geldiler, O da onları pek şiddetli bir şekilde yakalayıverdi.
Erhan Aktaş:
Onlar, Rabb’lerinin Resûl’üne karşı geldiler. Bunun üzerine onları şiddetli bir yakalayışla yakaladı.
Kral Fahd:
Böylece Rablerinin peygamberlerine karşı geldiler, O da onları pek şiddetli bir şekilde yakalayıverdi.
Hasan Basri Çantay:
Öyle ki (her ümmet) Rablerinin peygamberine isyan etdiler. Bundan dolayı O da kendilerini fazla bir şiddetle yakalayıverdi.
Muhammed Esed:
ve Rablerinin (gönderdiği) elçilere isyan etmişlerdi. Allah şiddetli bir ceza darbesi ile onların hesabını gördü!
Gültekin Onan:
Böylece rablerinin elçisine isyan ettiler. Bu yüzden onları, şiddeti gittikçe artan bir yakalayışla yakaladı.
Ali Fikri Yavuz:
Böylece Rablerinin peygamberine isyan ettiler. Bunun üzerine gittikçe artan şiddetli bir azap kendilerini yakalayıverdi.
Portekizce:
E desobedeceram ao mensageiro do seu Senhor, pelo que Ele os castigou rudemente.
İsveççe:
När de satte sig upp mot sin Herres sändebud, straffade Han dem med fruktansvärd stränghet.
Farsça:
و فرستاده پروردگارشان را نافرمانی کردند و خدا هم آنان را به عذابی سخت گرفت.
Kürtçe:
وە بێ فەرمانیی پێغەمبەری پەروەردگاریان کرد ئەوسا گرتنی بە گرتنێکی زۆر سەخت
Özbekçe:
Бас, улар Роббиларининг Расулига осий бўлдилар. Дарҳақиқат, У зот уларни қаттиқ тутишлик билан тутди.
Malayca:
Iaitu masing-masing menderhaka kepada Rasul (yang diutuskan oleh) Tuhan mereka, lalu Allah menyeksa mereka dengan azab yang sentiasa bertambah.
Arnavutça:
dhe e kundërshtuan të dërguarin e Zotit të tyre, andaj Perëndia i ka dënuar ata me dënim të ashpër.
Bulgarca:
И се възпротивиха на пратеника от своя Господ, затова Той с мощ ги сграбчи.
Sırpça:
и били су непослушни посланику свога Господара, па их је Он казнио жестоком казном.
Çekçe:
a posla Pána svého neposlouchali, takže Bůh trestem nadměrným je uchvátil.
Urduca:
ان سب نے اپنے رب کے رسول کی بات نہ مانی تو اُس نے اُن کو بڑی سختی کے ساتھ پکڑا
Tacikçe:
Фиристодаи Парвардигорашонро нофармонӣ карданд ва Худо низ ононро ба сахтӣ фуру гирифт,
Tatarca:
Алар Раббыларының пәйгамбәренә гасый гөнаһлы булдылар, аларны Аллаһуның ґәзабы тотты, ычкындырмый торган тоту белән.
Endonezyaca:
Maka (masing-masing) mereka mendurhakai rasul Tuhan mereka, lalu Allah menyiksa mereka dengan siksaan yang sangat keras.
Amharca:
የጌታቸውንም መልእክተኛ ትዕዛዝ ጣሱ፡፡ የበረታችንም አያያዝ ያዛቸው፡፡
Tamilce:
ஆக, அவர்கள் தங்கள் இறைவனின் தூதருக்கு மாறுசெய்தனர். ஆகவே, கடுமையான பிடியால் (-தண்டனையால்) அவன் அவர்களைப் பிடித்தான் (-தண்டித்தான்).
Korece:
주님이 보낸 선지자를 거역 하였기에 그분은 그들에게 혹독한 벌을 내렸노라
Vietnamca:
Chúng đã không vâng lời các Sứ Giả của Thượng Đế của chúng, vì vậy, Ngài bắt phạt chúng bằng một sự túm bắt mạnh bạo.
Ayet Linkleri: