Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

69

Sûredeki Ayet No: 

10

Ayet No: 

5333

Sayfa No: 

567

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَعَصَوْا رَسُولَ رَبِّهِمْ فَأَخَذَهُمْ أَخْذَةً رَّابِيَةً

Çeviriyazı: 

fe`aṣav rasûle rabbihim feeḫaẕehüm aḫẕeter râbiyetâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Hep Rablerinin elçilerine karşı geldiler. O da onları pek şiddetli bir şekilde yakalayıverdi.

Diyanet İşleri: 

Rabbinin peygamberine baş kaldırmışlardı. Bunun üzerine Rableri onları şiddeti arttıkça artan bir şekilde yakaladı.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Derken Rablerinin peygamberine isyan etmişlerdi de onları gittikçe artan bir azapla helak etmişti.

Şaban Piriş: 

Rablerinin elçisine isyan ettikleri için onları şiddetli bir yakalayışla yakaladı.

Edip Yüksel: 

Rab'lerinin elçisine isyan ettiler. Bunun sonucu olarak da onları şiddeti gittikçe artan bir biçimde yakalamıştı.

Ali Bulaç: 

Böylece Rablerinin elçisine isyan ettiler. Bu yüzden onları, şiddeti gittikçe artan bir yakalayışla yakaladı.

Suat Yıldırım: 

Rab'lerinin elçisine isyan ettiler, Allah da onları şiddetle cezaya çarptırdı. [50,14; 26,105-123-141]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Rablerinin Peygamberine isyan ettiler. Artık (Cenâb-ı Hak) onları pek şiddetli bir şekilde yakaladı.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Rablerinin resulüne isyan ettiler de O da onları, şiddeti arttıkça artan bir yakalayışla yakaladı.

Bekir Sadak: 

Gok yarilir

İbni Kesir: 

Rabblarının elçisine isyan etmişlerdi. Bunun üzerine O da kendilerini gittikçe artan bir şiddetle yakalayıverdi.

Adem Uğur: 

Böylece Rablerinin peygamberlerine karşı geldiler, O da onları pek şiddetli bir şekilde yakalayıverdi.

İskender Ali Mihr: 

Böylece, Rab´lerinin Resûl´üne isyan ettiler. Bunun üzerine onları şiddetli bir yakalamayla yakaladı.

Celal Yıldırım: 

Rabblarının peygamberlerine karşı geldiler. O sebeple Rabbları, onları fazla şiddetli bir tutuşla yakalayıverdi.

Tefhim ul Kuran: 

Böylece Rablerinin elçisine isyan ettiler. Bu yüzden onları, şiddeti gittikçe artan bir yakalayışla yakaladı.

Fransızca: 

Ils désobéirent au Messager de leur Seigneur. Celui-ci donc, les saisit d'une façon irrésistible.

İspanyolca: 

Desobedecieron al Enviado de su Señor y Éste les sorprendió de un modo irresistible.

İtalyanca: 

Disobbedirono al Messaggero del loro Signore ed Egli li afferrò con estrema energia.

Almanca: 

dann widersetzten sie sich dem Gesandten ihres HERRN, dann belangten WIR sie mit übermäßigem Belangen.

Çince: 

他们曾违抗他们的主的使者,故他严厉惩治了他们。

Hollandaca: 

En zij waren allen ongehoorzaam aan den gezant van hunnen Heer; daarom kastijdde hij hen met eene ruime kastijding.

Rusça: 

Они ослушались посланника своего Господа, и Он схватил их Хваткой превосходящей.

Somalice: 

Waxay Caasiyeen rusushii Eebahood Markaasuu si daran u qabtay.

Swahilice: 

Wakamuasi Mtume wa Mola wao Mlezi, ndipo Yeye Mola akawakamata kwa mkamato ulio zidi nguvu.

Uygurca: 

ئۇلار پەرۋەردىگارىنىڭ پەيغەمبىرىگە ئاسىيلىق قىلدى، شۇنىڭ بىلەن ئۇلارنى اﷲ قاتتىق جازالىدى

Japonca: 

かれらは主の使徒に従わないので,かれは猛烈な懲罰でかれらを処罰した。

Arapça (Ürdün): 

«فعصوْا رسول ربهم» أي لوطا وغيره «فأخذهم أخذة رابية» زائدة في الشدة على غيرها.

Hintçe: 

तो उन लोगों ने अपने परवरदिगार के रसूल की नाफ़रमानी की तो ख़ुदा ने भी उनकी बड़ी सख्ती से ले दे कर डाली

Tayca: 

พวกเขาได้ฝ่าฝืนต่อร่อซูลแห่งพระเจ้าของพวกเขา ดังนั้นพระองค์จึงทรงลงโทษพวกเขาอย่างหนัก

İbranice: 

הם כפרו בשליחו של אלוהים, והוא הנחית עליהם מהלומה קטלנית

Hırvatça: 

pa su bili neposlušni poslaniku Gospodara svoga, pa ih je On dohvatio žestokom kaznom.

Rumence: 

Ei nu au dat ascultare trimisului Domnului lor şi Dumnezeu i-a luat fără zăbavă.

Transliteration: 

FaAAasaw rasoola rabbihim faakhathahum akhthatan rabiyatan

Türkçe: 

Rablerinin resulüne isyan ettiler de O da onları, şiddeti arttıkça artan bir yakalayışla yakaladı.

Sahih International: 

And they disobeyed the messenger of their Lord, so He seized them with a seizure exceeding [in severity].

İngilizce: 

And disobeyed (each) the messenger of their Lord; so He punished them with an abundant Penalty.

Azerbaycanca: 

Onlar Rəbbinin peyğəmbərinə asi olmuş, O da onları şiddəti getdikcə artan bir əzabla yaxalamışdı.

Süleyman Ateş: 

Rablerinin elçisine karşı geldiler. O da onları şiddeti gittikçe artan bir yakalayışla yakaladı.

Diyanet Vakfı: 

Böylece Rablerinin peygamberlerine karşı geldiler, O da onları pek şiddetli bir şekilde yakalayıverdi.

Erhan Aktaş: 

Onlar, Rabb’lerinin Resûl’üne karşı geldiler. Bunun üzerine onları şiddetli bir yakalayışla yakaladı.

Kral Fahd: 

Böylece Rablerinin peygamberlerine karşı geldiler, O da onları pek şiddetli bir şekilde yakalayıverdi.

Hasan Basri Çantay: 

Öyle ki (her ümmet) Rablerinin peygamberine isyan etdiler. Bundan dolayı O da kendilerini fazla bir şiddetle yakalayıverdi.

Muhammed Esed: 

ve Rablerinin (gönderdiği) elçilere isyan etmişlerdi. Allah şiddetli bir ceza darbesi ile onların hesabını gördü!

Gültekin Onan: 

Böylece rablerinin elçisine isyan ettiler. Bu yüzden onları, şiddeti gittikçe artan bir yakalayışla yakaladı.

Ali Fikri Yavuz: 

Böylece Rablerinin peygamberine isyan ettiler. Bunun üzerine gittikçe artan şiddetli bir azap kendilerini yakalayıverdi.

Portekizce: 

E desobedeceram ao mensageiro do seu Senhor, pelo que Ele os castigou rudemente.

İsveççe: 

När de satte sig upp mot sin Herres sändebud, straffade Han dem med fruktansvärd stränghet.

Farsça: 

و فرستاده پروردگارشان را نافرمانی کردند و خدا هم آنان را به عذابی سخت گرفت.

Kürtçe: 

وە بێ فەرمانیی پێغەمبەری پەروەردگاریان کرد ئەوسا گرتنی بە گرتنێکی زۆر سەخت

Özbekçe: 

Бас, улар Роббиларининг Расулига осий бўлдилар. Дарҳақиқат, У зот уларни қаттиқ тутишлик билан тутди.

Malayca: 

Iaitu masing-masing menderhaka kepada Rasul (yang diutuskan oleh) Tuhan mereka, lalu Allah menyeksa mereka dengan azab yang sentiasa bertambah.

Arnavutça: 

dhe e kundërshtuan të dërguarin e Zotit të tyre, andaj Perëndia i ka dënuar ata me dënim të ashpër.

Bulgarca: 

И се възпротивиха на пратеника от своя Господ, затова Той с мощ ги сграбчи.

Sırpça: 

и били су непослушни посланику свога Господара, па их је Он казнио жестоком казном.

Çekçe: 

a posla Pána svého neposlouchali, takže Bůh trestem nadměrným je uchvátil.

Urduca: 

ان سب نے اپنے رب کے رسول کی بات نہ مانی تو اُس نے اُن کو بڑی سختی کے ساتھ پکڑا

Tacikçe: 

Фиристодаи Парвардигорашонро нофармонӣ карданд ва Худо низ ононро ба сахтӣ фуру гирифт,

Tatarca: 

Алар Раббыларының пәйгамбәренә гасый гөнаһлы булдылар, аларны Аллаһуның ґәзабы тотты, ычкындырмый торган тоту белән.

Endonezyaca: 

Maka (masing-masing) mereka mendurhakai rasul Tuhan mereka, lalu Allah menyiksa mereka dengan siksaan yang sangat keras.

Amharca: 

የጌታቸውንም መልእክተኛ ትዕዛዝ ጣሱ፡፡ የበረታችንም አያያዝ ያዛቸው፡፡

Tamilce: 

ஆக, அவர்கள் தங்கள் இறைவனின் தூதருக்கு மாறுசெய்தனர். ஆகவே, கடுமையான பிடியால் (-தண்டனையால்) அவன் அவர்களைப் பிடித்தான் (-தண்டித்தான்).

Korece: 

주님이 보낸 선지자를 거역 하였기에 그분은 그들에게 혹독한 벌을 내렸노라

Vietnamca: 

Chúng đã không vâng lời các Sứ Giả của Thượng Đế của chúng, vì vậy, Ngài bắt phạt chúng bằng một sự túm bắt mạnh bạo.