
fe`aṣav rasûle rabbihim feeḫaẕehüm aḫẕeter râbiyetâ.
Arapça:
فَعَصَوْا رَسُولَ رَبِّهِمْ فَأَخَذَهُمْ أَخْذَةً رَّابِيَةً
Türkçe:
Rablerinin resulüne isyan ettiler de O da onları, şiddeti arttıkça artan bir yakalayışla yakaladı.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hep Rablerinin elçilerine karşı geldiler. O da onları pek şiddetli bir şekilde yakalayıverdi.
Diyanet Vakfı:
Böylece Rablerinin peygamberlerine karşı geldiler, O da onları pek şiddetli bir şekilde yakalayıverdi.
İngilizce:
And disobeyed (each) the messenger of their Lord; so He punished them with an abundant Penalty.
Fransızca:
Ils désobéirent au Messager de leur Seigneur. Celui-ci donc, les saisit d'une façon irrésistible.
Almanca:
dann widersetzten sie sich dem Gesandten ihres HERRN, dann belangten WIR sie mit übermäßigem Belangen.
Rusça:
Они ослушались посланника своего Господа, и Он схватил их Хваткой превосходящей.
Açıklama:
