Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

68

Sûredeki Ayet No: 

26

Ayet No: 

5297

Sayfa No: 

565

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَلَمَّا رَأَوْهَا قَالُوا إِنَّا لَضَالُّونَ

Çeviriyazı: 

felemmâ raevhâ ḳâlû innâ leḍâllûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Fakat bahçeyi gördüklerinde: "Biz herhalde yanlış gelmişiz" dediler.

Diyanet İşleri: 

Bahçeyi gördüklerinde: "Herhalde yolumuzu şaşırmış olacağız; belki de biz yoksun bırakıldık" dediler.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Bahçeyi görünce gerçekten de dediler, elbette yolumuzu şaşırdık.

Şaban Piriş: 

Onu gördüklerinde: Yolu şaşırdık, dediler.

Edip Yüksel: 

Fakat bahçeyi görünce, "Biz yolu şaşırdık," dediler.

Ali Bulaç: 

Ama onu görünce: "Muhakkak biz (gideceğimiz yeri) şaşırmışız" dediler.

Suat Yıldırım: 

Bahçeyi görünce: apışıp kaldılar. “Galiba yolu şaşırdık, yanlış yere geldik!” dediler.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

(26-27) Vaktâ ki o bostanlarını (o halde) gördüler, dediler ki: «Şüphe yok bizler elbette sapık kimseleriz. Hayır, biz mahrum kimseleriz.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Fakat bahçeyi görünce: "Yahu, biz yanlış gelmişiz." dediler!

Bekir Sadak: 

«Belki Rabbimiz bize bundan daha iyisini verir

İbni Kesir: 

Onu gördüklerinde dediler ki: Herhalde biz yanlış geldik.

Adem Uğur: 

Fakat bahçeyi gördüklerinde: Mutlaka yolumuzu şaşırmış olmalıyız! dediler.

İskender Ali Mihr: 

Fakat onu (bostanın halini) görünce: “Muhakkak ki biz, gerçekten dalâlette olan kimseleriz.” dediler.

Celal Yıldırım: 

(26-27) Bahçeyi görünce : «Biz şüphesiz şaşırıp (başka yere) sapmışız, hayır biz mahrum kalmışız» dediler.

Tefhim ul Kuran: 

Ama onu görünce: «Muhakkak biz (gideceğimiz yeri) şaşırmışız» dediler.

Fransızca: 

Puis, quand ils le virent [le jardin], ils dirent : "vraiment, nous avons perdus notre chemin,

İspanyolca: 

Cuando lo vieron, dijeron: «¡Seguro que nos hemos extraviado!

İtalyanca: 

Quando poi videro [quel che era avvenuto], dissero: «Davvero abbiamo sbagliato [strada]!

Almanca: 

Und als sie sie sahen, sagten sie: "Gewiß, wir haben uns doch geirrt.

Çince: 

当他们看见园圃的时候,他们说:我们碓是迷误的,

Hollandaca: 

Toen zij zagen dat de tuin verzengd en verwoest was, zeiden zij: Wij hebben ons zeker in den weg vergist.

Rusça: 

Когда же они увидели его, они сказали: "Мы сбились с пути!

Somalice: 

Markay ay arkeen Beertii siday tahay yey isu dhaheen waan soo dhunnay.

Swahilice: 

Basi walipo liona, wakasema: Hakika tumepotea!

Uygurca: 

ئۇلار باغنىڭ (كۆيۈپ قاپقارا بولۇپ كەتكەنلىكىنى) كۆرۈپ: «بىز ھەقىقەتەن ئېزىپ قېلىپتۇق، ياق بىز (باغنىڭ مېۋىسىدىن) قۇرۇق قېلىپتۇق» دېدى

Japonca: 

だがかれらがそれを見た時,言った。「わたしたちは,道を間違えている。

Arapça (Ürdün): 

«فلما رأوها» سوداء محترقة «قالوا إنا لضالون» عنها، أي ليست هذه ثم قالوا لما علموها:

Hintçe: 

फिर जब उसे (जला हुआ सियाह) देखा तो कहने लगे हम लोग भटक गए

Tayca: 

ครั้นเมื่อพวกเขาเห็นสวน (อยู่ในสภาพที่ถูกทำลาย) พวกเขาก็กล่าวขึ้นว่าแท้จริงพวกเราหลงทางเสียแล้ว

İbranice: 

אבל, כאשר הם ראו את הגן, הם זעקו 'אבדנו

Hırvatça: 

a kad je ugledaše, povikaše: "Mi smo zalutali,

Rumence: 

Când o văzură, spuseră: “Precis ne-am rătăcit!”

Transliteration: 

Falamma raawha qaloo inna ladalloona

Türkçe: 

Fakat bahçeyi görünce: "Yahu, biz yanlış gelmişiz." dediler!

Sahih International: 

But when they saw it, they said, "Indeed, we are lost;

İngilizce: 

But when they saw the (garden), they said: "We have surely lost our way:

Azerbaycanca: 

(Bağı) bu vəziyyətdə (yanıb külə dönmüş) gördükdə dedilər: “Yəqin ki, (yolumuzu) azmışıq!

Süleyman Ateş: 

Fakat bahçeyi görünce: "Herhalde biz yolu şaşırdık." dediler.

Diyanet Vakfı: 

Fakat bahçeyi gördüklerinde: Mutlaka yolumuzu şaşırmış olmalıyız! dediler.

Erhan Aktaş: 

Fakat onu gördüklerinde: “Herhalde yanlış yere geldik!” dediler.

Kral Fahd: 

Fakat bahçeyi gördüklerinde: Mutlaka yolumuzu şaşırmış olmalıyız! dediler.

Hasan Basri Çantay: 

Fakat onu (bu halde) görüverince dediler ki: «Her halde biz yanlış gelenleriz».

Muhammed Esed: 

Ama bahçeye bakıp onu (tanınmaz halde) görünce: "Herhalde yolumuzu şaşırmış olacağız!" diye bağırdılar;

Gültekin Onan: 

Ama onu görünce: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

Vakta ki o bahçeyi (böyle yanmış kapkara) gördüler : “-Biz, herhalde yanlış gelmişiz.” dediler.

Portekizce: 

Mas, quando o viram daquele jeito, disseram: Em verdade, estamos perdidos!

İsveççe: 

Men när de fick se [trädgården] sade de: "Vi måste ha tagit fel väg!"

Farsça: 

پس چون [به باغ رسیدند و آن را نابود] دیدند، گفتند: یقیناً ما گمراه بوده ایم [که چنان تصمیم خلاف حقّی درباره مستمندان و تهیدستان گرفتیم.]

Kürtçe: 

کە باخەکەیان بینی (بە سوتاوی) ووتیان: ئێمە ڕێگامان وون کردووە (ئەمە باخەکەی ئێمە نیە)

Özbekçe: 

Уни кўрганларида, биз адашибмиз, дедилар.

Malayca: 

Sebaik-baik sahaja mereka melihat kebunnya, mereka berkata: "Sebenarnya kita sesat jalan, (ini bukanlah kebun kita)".

Arnavutça: 

e kur e panë (kopshtin e shkretëruar), ata thanë: “Na, me të vërtetë, qenkemi të humbur;

Bulgarca: 

И когато я видяха, рекоха: “Наистина сме се заблудили.

Sırpça: 

а кад је угледаше, повикаше: „Ми смо залутали,

Çekçe: 

však vidouce zahradu, vykřikli: 'Věru jsme v bludu byli!

Urduca: 

مگر جب باغ کو دیکھا تو کہنے لگے "ہم راستہ بھول گئے ہیں

Tacikçe: 

Чун бӯстонҳои худро диданд, гуфтанд: «Роҳро гум кардаем.

Tatarca: 

Бакчалары янына килеп андагы хәлне күргәч, тәхкыйк бакча юлыбыздан адаштык, башка юлга киткәнбез, диделәр, чөнки бакчаларының коры җире генә калган иде.

Endonezyaca: 

Tatkala mereka melihat kebun itu, mereka berkata: "Sesungguhnya kita benar-benar orang-orang yang sesat (jalan),

Amharca: 

(ተቃጥላ) ባዩዋትም ጊዜ «እኛ በእርግጥ ተሳሳቾች ነን» አሉ፡፡

Tamilce: 

ஆக, அவர்கள் அ(ந்த தோட்டத்)தைப் பார்த்தபோது, “நிச்சயமாக நாங்கள் வழிதவறி விட்டோம்” என்று கூறினார்கள்.

Korece: 

그들이 과수원을 보았을 때 우리가 길을 잃었도다 라고 그들 은 말하며

Vietnamca: 

Nhưng khi nhìn thấy khu vườn, họ nói: “Chắc chắn chúng ta đã đi lạc đường rồi.”