Arapça:
فَعَتَوْا عَنْ أَمْرِ رَبِّهِمْ فَأَخَذَتْهُمُ الصَّاعِقَةُ وَهُمْ يَنظُرُونَ
Çeviriyazı:
fe`atev `an emri rabbihim feeḫaẕethümu-ṣṣâ`iḳatü vehüm yenżurûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlarsa Rablerinin emrine karşı büyüklük tasladılar. Bunun üzerine kendilerini, bakıp dururlarken yıldırım yakalayıp, çarptı.
Diyanet İşleri:
Onlar Rablerinin buyruğundan çıkmışlardı; bunun üzerine kendilerini gözleri göre göre yıldırım çarptı.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Derken Rablerinin emrine karşı azgınlıkta bulunmuşlardı da onları bir yıldırımdır, gelip helak edivermişti ve onlar da bakıp duruyorlardı.
Şaban Piriş:
Rablerinin emrine isyan etmişler ve bakıp dururlarken onları yıldırım çarpmıştı.
Edip Yüksel:
Rab'lerinin emrine karşı geldiler. Bunun üzerine bakınırlarken onları bir yıldırım çarptı.
Ali Bulaç:
Ancak Rablerinin emrine baş kaldırdılar; böylece bakıp-dururlarken, onları yıldırım çarpıp-yakaladı.
Suat Yıldırım:
Onlar Rab'lerinin emrinden uzaklaşıp azıtınca kendileri baka baka, o müthiş yıldırım onları çarpıverdi.
Ömer Nasuhi Bilmen:
51:43
Yaşar Nuri Öztürk:
Daha sonra onlar, Rablerinin emrine kafa tuttular da gözleri baka baka yıldırım kendilerini yakaladı.
Bekir Sadak:
De ki: «Oyleyse Allah´a kosusun
İbni Kesir:
Onlar ise Rabblarının emrine başkaldırmışlardı, buyruğundan çıkmışlardı. Bunun üzerine kendilerini göz göre göre yıldırım çarpmıştı.
Adem Uğur:
Rablerinin emrine karşı geldiler. Bu yüzden, bakıp dururlarken onları yıldırım çarpıverdi.
İskender Ali Mihr:
Fakat Rab´lerinin emrinden çıktılar. Bunun üzerine, onlar bakıyorlarken, kendilerini yıldırım aldı.
Celal Yıldırım:
Onlar ise azgınlık gösterip, Rablarının emrinin dışına çıkmışlardı. Bu yüzden bakıp dururken yıldırım onları yakalayıvermişti.
Tefhim ul Kuran:
Ancak Rablerinin emrine baş kaldırdılar
Fransızca:
Ils défièrent le commandement de leur Seigneur. La foudre les saisit alors qu'ils regardaient.
İspanyolca:
Pero infringieron la orden de su Señor y les sorprendió el Rayo, viéndolo venir.
İtalyanca:
Trasgredirono l'ordine del loro Signore. Li colpì una folgore mentre ancora guardavano,
Almanca:
Dann erhoben sie sich über die Anweisung ihres HERRN, dann erschlug sie der Blitzschlag während sie zuschauten.
Çince:
他们曾违抗他们主的命令,故疾雷毁灭了他们,同时,他们眼见刑罚降临,
Hollandaca:
Maar zij schonden onbeschaamd het bevel van hunnen Heer, waardoor hen een vreeselijk onweder van den hemel overviel, terwijl zij daarheen blikten.
Rusça:
Они ослушались веления своего Господа, и их поразило губительное наказание, пока они наблюдали за этим.
Somalice:
Waxayna iska kibriyeen amarkii Eebe, waxaana qabtay Qaylo daran iyagoo eegi.
Swahilice:
Wakaasi amri ya Mola wao Mlezi. Basi uliwanyakua moto wa radi nao wanaona.
Uygurca:
ئۇلار پەرۋەردىگارىنىڭ ئەمرىگە قارشى چىقتى، ئۇلارنى چاقماق ھالاك قىلدى، ھالبۇكى، ئۇلار (ئازابنىڭ چۈشۈۋاتقانلىقىنى) كۆزلىرى بىلەن كۆرۈپ تۇراتتى
Japonca:
その時かれらは,主の命令に横柄に背いたので,あれよと見ているまに雷に襲われた。
Arapça (Ürdün):
«فعتوْا» تكبروا «عن أمر ربهم» أي عن امتثاله «فأخذتهم الصاعقة» بعد مضي الثلاثة أيام أي الصيحة المهلكة «وهم ينظرون» أي بالنهار.
Hintçe:
तो उन्होने अपने परवरदिगार के हुक्म से सरकशी की तो उन्हें एक रोज़ कड़क और बिजली ने ले डाला और देखते ही रह गए
Tayca:
แต่พวกเขาได้ท้าทายโอหังต่อพระบัญชาของพระเจ้าของพวกเขา ดังนั้นเสียงกัมปนาทก็ได้คร่าชีวิตพวกเขาขณะที่พวกเขาจ้องมองดูอยู่
İbranice:
ואולם הם מרדו בצוו ריבונם, על כן היכתה בהם סופת אש בעודם בוהים
Hırvatça:
Oni se oglušiše o naređenje Gospodara svoga, pa ih uništi strašan glas na oči njihove,
Rumence:
Ei n-au luat însă în seamă porunca Domnului lor, iar trăsnetul i-a luat pe când priveau.
Transliteration:
FaAAataw AAan amri rabbihim faakhathathumu alssaAAiqatu wahum yanthuroona
Türkçe:
Daha sonra onlar, Rablerinin emrine kafa tuttular da gözleri baka baka yıldırım kendilerini yakaladı.
Sahih International:
But they were insolent toward the command of their Lord, so the thunderbolt seized them while they were looking on.
İngilizce:
But they insolently defied the Command of their Lord: So the stunning noise (of an earthquake) seized them, even while they were looking on.
Azerbaycanca:
Onlar öz Rəbbinin əmrinə (tabe olmağa) təkəbbür göstərmiş və onları gözləri baxa-baxa ildırım vurmuşdu.
Süleyman Ateş:
Rablerinin buyruğuna başkaldırdılar, bu yüzden onlar bakıp dururlarken, onları yıldırım yakaladı.
Diyanet Vakfı:
Rablerinin emrine karşı geldiler. Bu yüzden, bakıp dururlarken onları yıldırım çarpıverdi.
Erhan Aktaş:
Fakat Rabb’lerinin emrinden çıktılar. Bunun üzerine bakıp dururlarken yıldırım onları yakalayıverdi.
Kral Fahd:
Rablerinin emrine karşı geldiler. Bu yüzden, bakıp dururlarken onları yıldırım çarpıverdi.
Hasan Basri Çantay:
Rablerinin emrinden uzaklaşıb azmışlardı. (Bu yüzden) kendilerine de göre göre, onları yıldırım tutuvermişdi.
Muhammed Esed:
(çünkü) Rablerinin buyruğuna baş kaldırmışlardı; bunun üzerine, (ümitsizce) bakınıp dururlarken bir ceza şimşeği onları yakalamıştı,
Gültekin Onan:
Ancak rablerinin buyruğuna baş kaldırdılar
Ali Fikri Yavuz:
Rablerinin emrinden uzaklaşıb azmışlardı. Bu yüzden bakınıb dururlarken kendilerini yıldırım çarpıvermişti.
Portekizce:
Porém, desacataram insolentemente a ordem de seu Senhor, e a centelha os fulminou, enquanto observavam.
İsveççe:
detta sedan de hade satt sig upp emot sin Herres befallning - och så drabbade [straffets] blixtar dem mitt för deras ögon.
Farsça:
ولی [آنان در آن سه روز هم که مهلت داشتند باز] از فرمان پروردگارشان سرپیچی کردند، پس صاعقه مرگبار آنان را فراگرفت در حالی که آنان با ترس و حیرت به آن می نگریستند.
Kürtçe:
جا ئەوان سەرکەشیان کرد لەفەرمانی پەروەردگاریان، ئەمجا ھەورە بروسکە لێیدان لەکاتێکدا ئەوان (تیاچوونی خۆیانیان) بەچاو دەبینی
Özbekçe:
Аллоҳнинг амридан бош тортдилар, бас, қараб турган ҳолларида уларни қаттиқ овоз тутди.
Malayca:
Maka mereka membesarkan diri terhadap perintah Tuhannya, lalu mereka disambar petir (dengan tidak dapat melarikan diri), sedang mereka melihatnya.
Arnavutça:
E, u madhështuan ndaj urdhërave të Perëndisë, e pastaj i goditi rrufeja (zëri i tmerrshëm), e ata e shikonin atë (dënimin),
Bulgarca:
И се възгордяха пред повелята на техния Господ, [затова] мълнията ги порази, както си гледаха.
Sırpça:
Они се оглушише о наређење свога Господара, па их уништи страшан глас на њихове очи,
Çekçe:
Však rozkazu Pána svého neposlechli a zemětřesení je postihlo, zatímco se dívali,
Urduca:
مگر اس تنبیہ پر بھی انہوں نے اپنے رب کے حکم سے سرتابی کی آخر کار ان کے دیکھتے دیکھتے ایک اچانک ٹوٹ پڑنے والے عذاب نے اُن کو آ لیا
Tacikçe:
Онон аз фармони Парвардигорашон сар боззаданд ва ҳамчунон ки менигаристанд, раъди тунде фурӯ гирифташон.
Tatarca:
Алар Раббыларының әмереннән баш тарттылар ягъни аятькә вә пәйгамбәргә иман китермәделәр шуның өстенә дөяне дә үтерделәр. Алар ґәзабның килгәнен карап торган вакытларында, аларны бер тавыш тотты һәм һәлак итте.
Endonezyaca:
Maka mereka berlaku angkuh terhadap perintah Tuhannya, lalu mereka disambar petir dan mereka melihatnya.
Amharca:
ከጌታቸው ትዕዛዝም ኮሩ፡፡ እነርሱም እያዩ ጩኸት ያዘቻቸው፡፡
Tamilce:
ஆக, அவர்கள் தங்கள் இறைவனின் கட்டளையை ஏற்காமல் பெருமை அடித்(து மாறு செய்)தனர். ஆக, அவர்களை இடிமுழக்கம் பிடித்தது. அவர்களோ (அந்த தண்டனையை) எதிர்பார்த்துக் கொண்டிருந்தனர்.
Korece:
그들은 주님의 명령을 거역 하였으매 지켜보던 징벌의 광음이그들을 멸망케 하였더라
Vietnamca:
Nhưng chúng xấc xược trước Mệnh Lệnh của Thượng Đế, nên sét đã đánh chúng trong lúc chúng đang nhìn.
Ayet Linkleri: