Arapça:
وَمَا لَنَا لَا نُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَمَا جَاءَنَا مِنَ الْحَقِّ وَنَطْمَعُ أَن يُدْخِلَنَا رَبُّنَا مَعَ الْقَوْمِ الصَّالِحِينَ
Çeviriyazı:
vemâ lenâ lâ nü'minü billâhi vemâ câenâ mine-lḥaḳḳi venaṭme`u ey yüdḫilenâ rabbünâ me`a-lḳavmi-ṣṣâliḥîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hem biz Rabb'imizin bizi iyi kişilerle birlikte (cennete) sokmasını arzulayıp dururken, neden Allah'a ve hak olarak bize gelen şeylere inanmayalım!.
Diyanet İşleri:
Peygambere indirilen Kuran'ı işittiklerinde, gerçeği öğrenmelerinden gözlerinin yaşla dolarak, "Rabbimiz! İnandık, bizi de şahidlerden yaz. Rabbimizin bizi iyi milletle birlikte bulundurmasını umarken niçin Allah'a ve bize gelen gerçeğe inanmayalım?" dediklerini görürsün.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Zaten Rabbimizin bizi de iyi insanlara katmasını umup dururken ne oluyor bize ki Allah'a ve bize gelen gerçeğe inanmayalım?
Şaban Piriş:
Rabbimizin bizi salih kimselerle birlikte (cennete) sokmasını umarken ne diye Allah’a ve bize gelen gerçeklere iman etmeyelim ki?
Edip Yüksel:
Rabbimizin bizi iyiler arasına katmasını umduğumuz halde neden ALLAH'a ve bize ulaşan gerçeklere inanmıyalım?
Ali Bulaç:
Hem Rabbimiz'in bizi salihler topluluğuna katmasını umarken ne diye Allah'a ve bize Hak’tan gelene inanmayalım?
Suat Yıldırım:
Peygambere indirilen Kur'ân’ı dinledikleri vakit, onda âşinaları olan hakikate kavuşmaları sebebiyle gözlerinin yaşla dolup taştığını görür ve şöyle dediklerini işitirsin:“İman ettik ya Rabbena! Bizi de hakka şahitlik edenlerle beraber yaz! Bütün isteğimiz ve umudumuz, Rabbimizin bizi hayırlı insanlar arasına dahil etmesi iken, ne diye Allah’a ve bize gelen bu hakikate iman etmeyelim ki?”
Ömer Nasuhi Bilmen:
«Ve biz ne için Allah Teâlâ´ya ve bize Hak´tan gelene imân etmeyelim? Halbuki, biz ümit ederiz ki, Rabbimiz bizi sâlihler olan kavim ile beraber (cennete) idhal buyursun.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Rabbimizin bizi barışseverler arasına koymasını umup dururken, Allah'a ve Hak'tan bize gelene neden inanmayacakmışız?
Bekir Sadak:
Allah´in size verdigi riziktan temiz ve helal olarak yiyin. Inandiginiz Allah´tan sakinin.
İbni Kesir:
Hem, Rabbımızın bizi salihler topluluğuyla beraber bulundurmasını umarken niçin Allah´a ve bize gelen hakikate iman etmeyelim.
Adem Uğur:
Rabbimizin bizi iyiler arasına katmasını umup dururken niçin Allah´a ve bize gelen gerçeğe iman etmeyelim?
İskender Ali Mihr:
Ve, Rabb´imizin bizi, sâlihler kavmi ile beraber (cennete) dahil etmesini isterken, niçin biz, Allâh´a ve Hak´tan bize gelene (Kur´ân´a ve Resûl´e) iman etmeyelim?"
Celal Yıldırım:
Bize ne oluyor da Allah´a ve bize gelen hakka (ilâhî çağrıya) inanmayalım ? Halbuki Rabbimizin bizi iyi kişiler topluluğuna katmasını umup durmaktayız.
Tefhim ul Kuran:
«Hem Rabbimizin bizi salihler topluluğuna katmasını umarken ne diye Allah´a ve bize haktan gelene inanmayalım?»
Fransızca:
Pourquoi ne croirions-nous pas en Allah et à ce qui nous est parvenu de la vérité. Pourquoi ne convoitions-nous pas que notre Seigneur nous fasse entrer en la compagnie des gens vertueux ? ".
İspanyolca:
¿Cómo no vamos a creer en Alá y en la Verdad venida a nosotros si anhelamos que nuestro Señor nos introduzca con los justos?»
İtalyanca:
Come potremmo non credere in Allah e in quella parte della verità che ci è giunta, quando bramiamo che il nostro Signore ci introduca in compagnia dei devoti?».
Almanca:
Und weshalb sollen wir nicht den Iman an ALLAH verinnerlichen und an das, was zu uns von der Wahrheit kam, und nicht hoffen, daß unser HERR uns mit den gottgefällig guttuenden Leuten (in die Dschanna) eintreten läßt?!"
Çince:
我们是切望我们的主使我们与善良的民众同进乐园的,我们怎能不信真主和降临我们的真理呢!
Hollandaca:
En wat zou ons verhinderen in God te gelooven en de waarheid, die tot ons is gekomen, en ernstig te begeeren, dat God ons met de rechtvaardigen in het paradijs leide?
Rusça:
Отчего нам не веровать в Аллаха и ту истину, которая явилась к нам? Мы желаем, чтобы наш Господь ввел нас в Рай вместе с праведными людьми".
Somalice:
Maxaanaan u rumeynaynin Eebe iyo waxa noo yimid oo xaq ah oonaan u Damcaynin inuu na galiyo (naga yeelo) Ilaahanno qoomka Suuban la Jirkooda.
Swahilice:
Na kwa nini tusimuamini Mwenyezi Mungu na Haki iliyo tujia, na hali tunatumai Mola wetu Mlezi atuingize pamoja na watu wema?
Uygurca:
بىز نېمىشقا اﷲ قا، بىزگە كەلگەن ھەقىقەتكە ئىشەنمەيلى؟ ھالبۇكى، بىز پەرۋەردىگارىمىزنىڭ بىزنى ياخشى كىشىلەر قاتارىدا (جەننەتكە) كىرگۈزۈشنى ئۈمىد قىلىمىز»
Japonca:
わたしたちは,アッラーとわたしたちに下された真理を,どうして信じないでいられましょうか。また主が,敬(度?)な民と一緒にわたしたちをも(楽園に)入れて下さるよう,懇願しないでいられましょうか。」
Arapça (Ürdün):
«و» قالوا في جواب من عيرهم بالإسلام من اليهود «ما لنا لا نؤمن بالله وما جاءنا من الحق» القرآن أي لا مانع لنا من الإيمان مع وجود مقتضيه «ونطمع» عطف على نؤمن «أن يدخلنا ربُّنا مع القوم الصالحين» المؤمنين الجنة قال تعالى.
Hintçe:
और हमको क्या हो गया है कि हम ख़ुदा और जो हक़ बात हमारे पास आ चुकी है उस पर तो ईमान न लाएँ और (फिर) ख़ुदा से उम्मीद रखें कि वह अपने नेक बन्दों के साथ हमें (बेहिश्त में) पहुँचा ही देगा
Tayca:
และไม่มีเหตุผลใด ๆ แก่เราที่เราจะไม่ศรัทธาต่ออัลลอฮ์ และความจริงที่มายังเรา และเราปรารถนาอย่างแรงกล้าที่พระเจ้าของเราจะทรงให้เราเข้าร่วมอยู่กับพวกที่ดี ๆ ทั้งหลาย
İbranice:
ומדוע אנו לא נאמין באלוהים ובאמת שבאה אלינו (על-ידי מוחמד,) ואנו מקווים כי יכניס אותנו ריבוננו עם הצדיקים (ביום הדין)
Hırvatça:
Zašto da ne vjerujemo u Allaha i u Istinu koja nam dolazi, kada žudimo da i nas Gospodar naš uvede s ljudima dobrim."
Rumence:
De ce nu am crede în Dumnezeu şi în Adevărul ce ne-a venit? De ce nu am vrea ca Domnul nostru să ne lase să intrăm cu cei drepţi?”
Transliteration:
Wama lana la numinu biAllahi wama jaana mina alhaqqi wanatmaAAu an yudkhilana rabbuna maAAa alqawmi alssaliheena
Türkçe:
"Rabbimizin bizi barışseverler arasına koymasını umup dururken, Allah'a ve Hak'tan bize gelene neden inanmayacakmışız?"
Sahih International:
And why should we not believe in Allah and what has come to us of the truth? And we aspire that our Lord will admit us [to Paradise] with the righteous people."
İngilizce:
What cause can we have not to believe in Allah and the truth which has come to us, seeing that we long for our Lord to admit us to the company of the righteous?
Azerbaycanca:
Rəbbimizin bizi əməlisaleh camaatla birlikdə (Cənnətə) daxil etməsini umduğumuz halda, biz nə üçün Allaha və bizə haqdan gələnə inanmayaq?!
Süleyman Ateş:
Biz, Rabbimizin bizi iyiler arasına katmasını umarken neden Allah'a ve bize gelen gerçeğe inanmayalım?
Diyanet Vakfı:
"Rabbimizin bizi iyiler arasına katmasını umup dururken niçin Allah'a ve bize gelen gerçeğe iman etmeyelim?"
Erhan Aktaş:
“Ve bize ne oluyor ki, Allah’a ve bize gelen gerçeğe îmân etmeyelim: Rabb’imizin bizi iyi kimseler topluluğuna dâhil etmesi umut ve beklentisi içinde iken.”
Kral Fahd:
Hem, Rabbimizin bizi sâlih kişilerle birlikte (Cennet'e) sokmasını dileyip dururken, neden Allah'a ve hak olarak bize gelen şeylere iman etmeyelim?"
Hasan Basri Çantay:
«Zâten biz, Rabbimizin bizi de saalihler katarına katıb koymasını unutub dururken ne diye Allaha ve bize gelen hakıykata îman etmeyelim?».
Muhammed Esed:
Ve Rabbimizin bizi dürüst ve erdemliler arasına katmasını o kadar şiddetle arzuladığımız halde nasıl Allaha ve bize indirilen hakikate inanmakta zaaf gösterebilirdik?
Gültekin Onan:
"
Ali Fikri Yavuz:
Bütün emelimiz Rabbimizin bizi sâlih kimseler arasına koyması iken, neye biz Allah’a ve bu bize gelen Peygamberle Kur’an’a iman etmiyelim?”
Portekizce:
E por que não haveríamos de crer em Deus e em tudo quanto nos chegou, da verdade, e como não haveríamos de aspirara que nosso Senhor nos contasse entre os virtuosos?
İsveççe:
Skulle vi inte tro på Gud och på [all] sanning som vi har fått ta emot, när vår djupaste önskan är att vår Herre skall låta oss stiga in [i paradiset] med de rättfärdiga?"
Farsça:
و بر پایه چه عذر و بهانه ای به خدا و آنچه از حق برای ما آمده ایمان نیاوریم؟ و حال آنکه امید داریم که پروردگارمان ما را در زمره شایستگان درآورد.
Kürtçe:
بۆچی دەبێت ئێمە باوەڕ نەھێنین بە خوا و بەوەی کە بۆمان ھاتووە لە حەق و ڕاستی لە کاتێکدا ئومێدمان وابێت پەروەردگارمان بمانخاتە ڕیزی پیاو چاکانەوە
Özbekçe:
Нима учун Аллоҳга ва бизга келган ҳаққа иймон келтирмас эканмиз ва Роббимиз бизни ҳам солиҳ қавмлар қаторига киритишини тамаъ қилмас эканмиз?!» дерлар. (Яъни, мазкур насоролар, Аллоҳга ва ундан келган ҳақ дин бўлмиш Исломга иймон келтирмасликни, тушуниб бўлмайдиган ҳол деб ҳисоблайдилар.)
Malayca:
"Dan tidak ada sebab bagi kami tidak beriman kepada Allah dan kepada kebenaran (Al-Quran) yang sampai kepada kami, padahal kami ingin (dengan sepenuh-penuh harapan), supaya Tuhan kami memasukkan kami (ke dalam Syurga) bersama-sama orang-orang yang soleh"
Arnavutça:
E përse të mos besojmë Perëndinë dhe të Vërtetën (Kur’anin), që na është dërguar, kur shpresojmë se edhe neve Zoti ynë do të na shpie me njerëz të mirë.
Bulgarca:
И защо да не повярваме в Аллах и в истината, дошла при нас, и да не копнеем да ни въведе нашият Господ заедно с праведните хора?”
Sırpça:
Зашто да не верујемо у Аллаха и у Истину која нам долази, када жудимо да Господар наш и нас уведе са добрим људима.“
Çekçe:
Proč bychom neměli věřit v Boha a v to, co nám přišlo z pravdy, když toužíme, aby nás Pán náš uvedl do ráje spolu s lidmi bezúhonnými?'
Urduca:
اور وہ کہتے ہیں کہ "آخر کیوں نہ ہم اللہ پر ایمان لائیں اور جو حق ہمارے پاس آیا ہے اُسے کیوں نہ مان لیں جبکہ ہم اِس بات کی خواہش رکھتے ہیں کہ ہمارا رب ہمیں صالح لوگوں میں شامل کرے؟"
Tacikçe:
Чаро ба Худо ва ин дини ҳақ ки бар мо нозил шудааст, имон наёварем ва тамаъ накунем, дар ин, ки Парвардигори мо моро дар шумори солеҳон оварад?»
Tatarca:
"Ни булган безгә Аллаһуга һәм үзебезгә килгән хак Коръәнгә ышанмаска, безгә ни булган? Әлбәттә, ышанабыз һәм Раббыбыз изгеләр белән бергә җәннәткә кертер дип өмет итәбез", – диделәр.
Endonezyaca:
Mengapa kami tidak akan beriman kepada Allah dan kepada kebenaran yang datang kepada kami, padahal kami sangat ingin agar Tuhan kami memasukkan kami ke dalam golongan orang-orang yang saleh?".
Amharca:
«በአላህና ከውነትም በመጣልን ነገር የማናምን ጌታችንም ከመልካም ሰዎች ጋር ሊያስገባን የማንከጅል ለኛ ምን አለን» (ይላሉ)፡፡
Tamilce:
இன்னும், “அல்லாஹ்வையும் (அவனிடமிருந்து) நமக்கு வந்த சத்தியத்தையும் நாங்கள் நம்பிக்கைகொள்ளாதிருக்கவும், எங்கள் இறைவன் நல்ல மக்களுடன் எங்களை சேர்த்து வைப்பதை நாங்கள் ஆசைப்படாமல் இருப்பதற்கும் எங்களுக்கு என்ன நேர்ந்தது?’’ (என்று கூறுகிறார்கள்).
Korece:
우리는 하나님과 저희에게 계시된 진실을 믿으매 무엇이 막 으리요 저희는 선량한 백성들과 함께 천국감을 주님께 바라나이다
Vietnamca:
“Làm sao bầy tôi lại không có đức tin nơi Allah trong khi chân lý đã thật sự đến với bầy tôi (thông qua Thiên Sứ Muhammad), bầy tôi tham được Thượng Đế của mình thu nhận vào cùng với nhóm người đức hạnh (nơi Thiên Đàng).”
Ayet Linkleri: