Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

5

Sûredeki Ayet No: 

104

Ayet No: 

773

Sayfa No: 

125

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ تَعَالَوْا إِلَىٰ مَا أَنزَلَ اللَّهُ وَإِلَى الرَّسُولِ قَالُوا حَسْبُنَا مَا وَجَدْنَا عَلَيْهِ آبَاءَنَا ۚ أَوَلَوْ كَانَ آبَاؤُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ شَيْئًا وَلَا يَهْتَدُونَ

Çeviriyazı: 

veiẕâ ḳîle lehüm te`âlev ilâ mâ enzele-llâhü veile-rrasûli ḳâlû ḥasbünâ mâ vecednâ `aleyhi âbâenâ. evelev kâne âbâühüm lâ ya`lemûne şey'ev velâ yehtedûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Onlara: " Allah'ın indirdiği (kitabı)ne ve peygamber'e gelin" dendiği zaman: " Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter" derler. Ataları bir şey bilmeyen ve doğru yolu da bulamayan kimseler olsa da mı?

Diyanet İşleri: 

Onlara, "Gelin Allah'ın indirdiği Kitap'a ve peygambere uyun" dendiğinde, "Atalarımızı üzerinde bulduğumuz yol bize yeter" derler; ya ataları bir şey bilmeyen ve doğru yolda olmayan kimseler idiyseler?

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Onlara, gelin Allah'ın indirdiğine ve Peygambere dendi mi bize yeter atalarımızın yapageldikleri şeyler, böyle bulduk biz derler. Fakat ya ataları da bir şey bilmiyorlardı ve doğru yola gitmiyorlardıysa.

Şaban Piriş: 

Onlara: Allah’ın indirdiğine ve rasûle gelin, denildiğinde: Atalarımızı üzerinde bulduğumuz (din) bize yeter.” derler. Ya ataları bir şey bilmeyen ve doğru yolda olmayan kimseler idiyse?

Edip Yüksel: 

Kendilerine, "ALLAH'ın indirdiğine ve elçiye gelin," denildiğinde, "Atalarımızı üzerinde bulduğumuz yol bize yeter!," derler. Ataları, bir şey bilmeyen ve doğru yolu bulamayan kimseler olsa da mı?

Ali Bulaç: 

Onlara: "Allah'ın indirdiğine ve elçiye gelin" denildiğinde, "Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter" derler. (Peki,) Ya ataları bir şey bilmiyor ve hidayete ermiyor idilerse?

Suat Yıldırım: 

Kendilerine: “Allah'ın indirdiğine ve Resule (onların hakemliğine) gelin denildiğinde “Atalarımızı ne halde bulmuşsak o bize yeter!” derler. “Ataları hiçbir şey bilmeyen, doğru yolu bulamayan kimseler olsalar da mı onlara tabi olacaklar?”

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve onlara, Allah Teâlâ´nın indirdiğine ve Peygambere geliniz denildiği vakit, «Babalarımızı üzerinde bulduğumuz şeyler bize yeter,» derler. Ya babaları hiçbir şey bilmiyorlar ve doğru yola gitmiyorlar idiyseler de mi?

Yaşar Nuri Öztürk: 

Onlara, Allah'ın indirdiğine ve resule gelin dendiğinde şöyle derler: "Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter." Peki, ataları hiçbir şey bilmiyor, doğru yolu bulamıyor idiyseler de mi?

Bekir Sadak: 

Bu, sahidligi gerektigi gibi yapmalarini veya yeminlerinden sonra yeminlerin kabul edilmemesinden korkmalarini daha iyi saglar. Allah´tan sakinin, dinleyin. Allah fasik kimselere yol gostermez. *

İbni Kesir: 

Onlara

Adem Uğur: 

Onlara, &quot

İskender Ali Mihr: 

Ve onlara: “Allah´ın indirdiğine (Kur´ân´a) ve Resûl´e (itaate) gelin.” denildiğinde

Celal Yıldırım: 

Onlara, «Allah´ın indirdiği Kitab´a ve Peygamberin (Sünnetine) yüzçevirip gelin!» denilince, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeyler bize yeter, derler. Ya ataları bir şey bilmeyenler ve doğru yolu bulmayanlar idiyse..

Tefhim ul Kuran: 

Onlara: «Allah´ın indirdiğine ve peygambere gelin» denildiğinde, «Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter» derler. (Peki,) Ya ataları bir şey bilmiyor ve hidayete ermiyor idilerse?.

Fransızca: 

Et quand on leur dit : "Venez vers ce qu'Allah a fait descendre (La Révélation), et vers le Messager", ils disent : "Il nous suffit de ce sur quoi nous avons trouvé nos ancêtres." Quoi ! Même si leurs ancêtres ne savaient rien et n'étaient pas sur le bon chemin... ?

İspanyolca: 

Y cuando se les dice: «Venid a la Revelación de Alá y al Enviado», dicen: «Nos basta aquello en que encontramos a nuestros padres». ¡Cómo! ¿Y si sus padres no sabían nada, ni estaban bien dirigidos?

İtalyanca: 

Quando si dice loro: «Venite a quello che Allah ha fatto scendere al Suo Messaggero», dicono: «Ci basta quello che i nostri avi ci hanno tramandato!». Anche se i loro avi non possedevano scienza alcuna e non erano sulla retta via?

Almanca: 

Und wenn ihnen gesagt wird: "Fügt euch dem, was ALLAH hinabgesandt hat, und dem Gesandten", sagten sie: "Es genügt uns, was wir bei unseren Ahnen vorgefunden haben." Selbst dann, wenn ihre Ahnen nichts wußten und keiner Rechtleitung folgten?!

Çince: 

有人对他们说:你们来遵守真主所降示的经典吧。来服从使者吧! 他们就说:能满足我们的,是我们的祖先的宗教。即使他们的祖先无知无识,不循正道,(他们仍要遵守)他们的宗教吗﹖

Hollandaca: 

En toen tot hen gezegd werd: Komt tot hetgeen God heeft geopenbaard en tot den apostel, antwoordden zij: Het geloof dat wij bij onze ouderen vonden, is toereikend voor ons, terwijl hunne vaders niets kenden en niet geleid werden.

Rusça: 

Когда им говорят: "Придите к тому, что ниспослал Аллах, и к Посланнику", - они отвечают: "Нам достаточно того, на чем мы застали наших отцов". Неужели они поступят так, даже если их отцы ничего не знали и не следовали прямым путем?

Somalice: 

Marka loo Yidhaahdo u Kaalaya waxa Eebe soo Dejiyey iyo Xagga Rasuulkana waxay dhahaan waxaa nagu Filan waxaan ka Hellay Aabayaalkanno, oo Hadday Aabbayaalkood ayna wax Ogayn Hanuunsanaynna (Ma raacayaan).

Swahilice: 

Na wanapo ambiwa: Njooni kwenye yale aliyo yateremsha Mwenyezi Mungu, na kwa Mtume, husema: Yanatutosha tuliyo wakuta nayo baba zetu. Je, hata ikiwa baba zao walikuwa hawajui kitu wala hawakuongoka?

Uygurca: 

ئۇلارغا اﷲ نازىل قىلغان ھۆكۈمگە، پەيغەمبەر بايان قىلغان ھۆكۈمگە ئەمەل قىلىڭلار دېيىلسە، ئۇلار: «ئاتا - بوۋىلىرىمىزنىڭ دىنى بىزگە كۇپايە» دەيدۇ. ئۇلارنىڭ ئاتا - بوۋىلىرى ھېچ نەرسە بىلمەيدىغان ۋە ھىدايەت تاپمىغان تۇرسىمۇ (يەنىلا ئۇلارنىڭ دىنىغا ئەمەل قىلامدۇ؟)

Japonca: 

かれらに向かって,「アッラーが下されたもの,ならびに使徒の許に来なさい。」と言えば,かれらは「わたしたちには祖先が伝えたもので十分です」と言う。何と,かれらの祖先は全く知識もなく,また(正しく)導かれなかったではないか。

Arapça (Ürdün): 

«وإذا قيل لهم تعالوا إلى ما أنزل الله وإلى الرسول» أي إلى حكمه من تحليل ما حرمتم «قالوا حسبنا» كافينا «ما وجدنا عليه آباءنا» من الدين والشريعة قال تعالى: «أ» حسبهم ذلك «ولو كان آباؤهم لا يعلمون شيئا ولا يهتدون» إلى الحق والاستفهام للإنكار.

Hintçe: 

और जब उनसे कहा जाता है कि जो (क़ुरान) ख़ुदा ने नाज़िल फरमाया है उसकी तरफ और रसूल की आओ (और जो कुछ कहे उसे मानों तो कहते हैं कि हमने जिस (रंग) में अपने बाप दादा को पाया वही हमारे लिए काफी है क्या (ये लोग लकीर के फकीर ही रहेंगे) अगरचे उनके बाप दादा न कुछ जानते ही हों न हिदायत ही पायी हो

Tayca: 

และเมื่อได้ถูกกล่าวแก่พวกเขาว่า ท่านทั้งหลายจงมาสู้สิ่งที่อัลลอฮ์ ได้ทรงประทานลงมาเถิด และมาสู่ร่อซูลด้วย พวกเขาก็กล่าวว่า เป็นการพอเพียงแก่เราแล้ว สิ่งที่เราได้พบบรรพบุรุษของเราเคยกระทำมันมา ถึงแม้ได้ปรากฏว่าบรรพบุรุษของพวกเขาไม่เข้าใจสิ่งใด และทั้งไม่ได้รับคำแนะนำอีกด้วยกระนั้นหรือ?

İbranice: 

וכשנאמר להם (אלה אשר כפרו,) בואו אל אשר הוריד אלוהים (הקוראן,) ואל השליח (מוחמד,) הם אומרים, 'דיינו במה שמצאנו אבותינו עושים.' אף כי לא ידעו אבותיהם דבר ולא היו מודרכים

Hırvatça: 

A kada im se kaže: "Pristupite onome što Allah objavljuje, i Poslaniku!", oni odgovaraju: "Dovoljno nam je ono što smo od predaka naših zapamtili." Zar i ako preci njihovi nisu ništa znali i ako nisu na Pravom putu bili?!

Rumence: 

Când li se spune: “Veniţi la aceea ce Dumnezeu a pogorât şi la trimis”, ei spun: “Ne este de ajuns aceea în care i-am aflat pe taţii noştri.” Şi dacă taţii lor nu ştiau nimic? Şi dacă ei nu erau călăuziţi?

Transliteration: 

Waitha qeela lahum taAAalaw ila ma anzala Allahu waila alrrasooli qaloo hasbuna ma wajadna AAalayhi abaana awalaw kana abaohum la yaAAlamoona shayan wala yahtadoona

Türkçe: 

Onlara, Allah'ın indirdiğine ve resule gelin dendiğinde şöyle derler: "Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter." Peki, ataları hiçbir şey bilmiyor, doğru yolu bulamıyor idiyseler de mi?

Sahih International: 

And when it is said to them, "Come to what Allah has revealed and to the Messenger," they say, "Sufficient for us is that upon which we found our fathers." Even though their fathers knew nothing, nor were they guided?

İngilizce: 

When it is said to them: "Come to what Allah hath revealed; come to the Messenger": They say: "Enough for us are the ways we found our fathers following." what! even though their fathers were void of knowledge and guidance?

Azerbaycanca: 

Onlara: “Allahın nazil etdiyinə və Peyğəmbərə tərəf gəlin!” – deyildiyi zaman: “Atalarımızın getdiyi yol bizə yetər”, - deyə cavab verirlər. Bəs ataları heç bir şey bilməyib doğru yolda deyildilərsə necə?!

Süleyman Ateş: 

Onlara: "Allah'ın indirdiğine ve Elçi'ye gelin!" dense, "Babalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter!" derler. Babaları hiçbir şey bilmeyen, doğru yolu bulamayan kimseler olsa da mı?

Diyanet Vakfı: 

Onlara, "Allah'ın indirdiğine ve Resul'e gelin" denildiği vakit, "Babalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol) bize yeter" derler. Ataları hiçbir şey bilmiyor ve doğru yol üzerinde bulunmuyor iseler de mi?

Erhan Aktaş: 

Onlara, Allah’ın indirdiğine ve Resûl’e gelin dendiği zaman, “Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter.” dediler. Peki ya ataları bir şey bilmeyen ve doğru yolda olmayan kimselerse?

Kral Fahd: 

Onlara, «Allah'ın indirdiğine ve Rasûl'e gelin» denildiği vakit, «Babalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol) bize yeter» derler. Ataları hiçbir şey bilmiyor ve doğru yol üzerinde bulunmuyor iseler de mi?

Hasan Basri Çantay: 

Onlara: «Allahın indirdiğine ve o peygambere gelin» denildiği zaman «Atalarımızı üstünde bulduğumuz şeyler bize yeter» dediler. Ya ataları hiç bir şey bilmiyorlar ve doğru yola gitmiyorlar idiyse?..

Muhammed Esed: 

Zira onlara, "Allahın indirdiğine ve Elçisine gelin!" denildiğinde, "Atalarımızdan gördüğümüz inançlar ve fiiller bizim için kafidir" diye cevap verirler. Ya ataları hiçbir şey bilmeyen ve doğru yoldan uzak kimseler idiyseler de mi?

Gültekin Onan: 

Onlara: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

Onlara: “- Allah’ın indirdiği Kur’an hükümlerine ve Peygamberin sünnetine gelin”, denildiği zaman: “- Bize, atalarımızı üzerinde bulduğumuz din yeter”, diyorlar. Ataları bir şey bilmiyor ve doğru yola gitmiyor idiyseler de mi?

Portekizce: 

E quando lhes foi dito: Vinde para o que Deus revelou, e para o Mensageiro!, disseram: Basta-nos o que seguiam osnossos pais! Como? Mesmo que seus pais nada compreendessem nem se guiassem?

İsveççe: 

Och när de hör uppmaningen: "Kom och slut upp kring det som Gud har uppenbarat och kring Profeten", svarar de: "För oss räcker det som var våra förfäders tro." Men om deras förfäder inte använde sitt förstånd och saknade all vägledning

Farsça: 

و هنگامی که به آنان گویند: به سوی آنچه خدا نازل کرده و به سوی پیامبر آیید، گویند: روش و آیینی که پدرانمان را بر آن یافته ایم، ما را بس است. آیا هر چند پدرانشان چیزی نمی دانستند و هدایت نیافته باشند [باز هم این تقلید جاهلانه و ناروا را بر خود می پسندند؟!]

Kürtçe: 

وەکاتێک کە بووترێت پێیان وەرن بۆ لای ئەو قورئانەی کە خوا ناردویەتیە خوارەوە و بۆ لای (پێغەمبەر ﷺ) دەڵێن بەسمانە ئەو (ئاینەی) کەباوک و باپیرانمان لەسەری بوون ئایا (چاویان لێدەکەن) ئەگەر لە حاڵێکدا باو باپیرانیشیان ھیچ شتێکیان نەزانیبێ وگومڕابووبن

Özbekçe: 

Уларга: «Аллоҳ нозил қилган нарсага, Пайғамбарга келинглар», дейилса, «Бизга ота-боболаримизни нимани устида топган бўлсак, ўша етарли», дерлар. Агар ота-боболари ҳеч нарсага ақли етмайдиган ва ҳидоятга эришмаган бўлсалар ҳам-а?!

Malayca: 

Dan apabila dikatakan kepada mereka: "Marilah menurut kepada apa yang telah diturunkan oleh Allah (Al-Quran), dan kepada RasulNya (yang menyampaikannya)", mereka menjawab: "Cukuplah bagi kami apa yang kami dapati datuk nenek kami mengerjakannya". Adakah (mereka akan menurut juga) sekalipun datuk nenek mereka tidak mengetahui apa-apa dan tidak pula mendapat hidayah petunjuk?

Arnavutça: 

E kur ju thuhet atyre: “Ejani në atë që e ka zbritur Perëndia dhe ejani te Pejgamberi!” Ata thanë: “Neve na mjafton ajo, në çka i kemi gjetë etërit tonë”. A mos edhe atëherë, kur etërit e tyre nuk kanë ditur asgjë, e as nuk ishin në udhën e vërtetë?

Bulgarca: 

И когато им се каже: “Елате при това, което Аллах е низпослал, и при Пратеника!”, казват: “Стига ни това, което сме заварили от своите предци.” А ако техните предци не са знаели нищо и не са били напътени?

Sırpça: 

А када им се каже: „Приступите ономе што објављује Аллах, и приступите Посланику!“ Они одговарају: „Довољно нам је оно што смо од наших предака запамтили.“ Зар и ако њихови преци нису ништа знали и ако нису били на Правом путу?!

Çekçe: 

Když je jim řečeno: 'Pojďte k tomu, co seslal Bůh, a k poslovi!', odpovídají: 'Nám postačí, co u otců svých jsme nalezli!' Ale což když otcové jejich nic neznali a po správné cestě nebyli vedeni?

Urduca: 

اور جب ان سے کہا جاتا ہے کہ آؤ اُس قانون کی طرف جو اللہ نے نازل کیا ہے اور آؤ پیغمبرؐ کی طرف تو وہ جواب دیتے ہیں کہ ہمارے لیے تو بس وہی طریقہ کافی ہے جس پر ہم نے اپنے باپ دادا کو پایا ہے کیا یہ باپ دادا ہی کی تقلید کیے چلے جائیں گے خواہ وہ کچھ نہ جانتے ہوں اور صحیح راستہ کی انہیں خبر ہی نہ ہو؟

Tacikçe: 

Ва чун ба онҳо гӯянд, ки ба он чӣ Худо нозил кардааст ва ба паёмбар рӯй оваред, гӯянд: «Он дине, ки падарони худро ба он мӯътақид ёфтаем, моро бас аст». Ҳатто агар падаронашон ҳеҷ намедонистаанд ва роҳи ҳидоят наёфта будаанд?

Tatarca: 

Әгәр ул җаһилләргә әйтелсә: "Аллаһ иңдергән Коръән хөкемнәренә һәм расүл гамәленә килегез", – дип, алар әйтәләр: "Ата-бабаларыбызны нинди юлда, нинди гамәлдә тапсак, шул безгә җитә, алар юлыннан чыкмыйбыз", – дип. Аллаһ әйтте: "Әйө аларның ата-бабалары хаклыктан һичнәрсә белмәүче һәм туры юлга да күнелмәүче иделәр түгелме?" – дип.

Endonezyaca: 

Apabila dikatakan kepada mereka: "Marilah mengikuti apa yang diturunkan Allah dan mengikuti Rasul". Mereka menjawab: "Cukuplah untuk kami apa yang kami dapati bapak-bapak kami mengerjakannya". Dan apakah mereka itu akan mengikuti nenek moyang mereka walaupun nenek moyang mereka itu tidak mengetahui apa-apa dan tidak (pula) mendapat petunjuk?.

Amharca: 

ለእነርሱም አላህ ወደ አወረደውና ወደ መልክተኛው ኑ በተባሉ ጊዜ «አባቶቻችንን በርሱ ላይ ያገኘንበት ነገር ይበቃናል» ይላሉ፡፡ አባቶቻቸው ምንም የማያውቁና የማይመሩ ቢኾኑም (ይኸንን ማለት ይበቃቸዋልን)

Tamilce: 

இன்னும் “அல்லாஹ் இறக்கியதின் பக்கமும், (அவனுடைய) தூதரின் பக்கமும் வாருங்கள்’’ என அவர்களுக்குக் கூறப்பட்டால், “எங்கள் மூதாதைகளை எதன் மீது கண்டோமோ அதுவே எங்களுக்குப் போதும்.’’ எனக் கூறுகிறார்கள். அவர்களுடைய மூதாதைகள் எதையும் அறியாமலும், நேர் வழிபெறாமலும் இருந்தாலுமா (அம்மூதாதைகளை இவர்கள் பின்பற்றுவார்கள்)?

Korece: 

하나님이 계시한 말씀을 따르며 선지자에게 오라 하매 우리 는 우리 조상의 종교만으로 충분 하다 말하더라 그들 선조들 조차 도 종교와 진리에 관하여 아무것 도 알지 못하였더라

Vietnamca: 

(Những kẻ đặt điều giả dối cho Allah này), khi có lời bảo “Các ngươi hãy đến với điều mà Allah đã ban xuống (Qur’an) và đến với Thiên Sứ (Sunnah) thì họ nói: “Những gì chúng tôi thấy tổ tiên chúng tôi làm đã quá đủ cho chúng tôi.” Lẽ nào (họ đi theo tổ tiên của họ) ngay cả khi tổ tiên của họ không biết gì cũng như không được hướng dẫn ư?!