Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

52

Sûredeki Ayet No: 

45

Ayet No: 

4780

Sayfa No: 

525

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَذَرْهُمْ حَتَّىٰ يُلَاقُوا يَوْمَهُمُ الَّذِي فِيهِ يُصْعَقُونَ

Çeviriyazı: 

feẕerhüm ḥattâ yülâḳû yevmehümü-lleẕî fîhi yuṣ`aḳûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Artık çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar onları (kendi hallerine) bırak.

Diyanet İşleri: 

Çarpılacakları güne erişmelerine kadar onları bırak.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Artık bırak onları helak olacakları güne dek.

Şaban Piriş: 

O halde bırak onları! Tâ ki (azaba) çarpılacakları günlerine kavuşsunlar.

Edip Yüksel: 

Çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar onları bırak.

Ali Bulaç: 

Öyleyse sen onları (en dayanılmaz azapla) çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak.

Suat Yıldırım: 

O halde sen onları, darbe yiyip çarpılacakları güne kadar kendi hallerine bırak!

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Artık onları bırak, o kavuşacakları güne değin ki, onda çarpılıp helâk olacaklardır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Bayılıp yere serilecekleri günlerine kavuşuncaya kadar bırak onları!

Bekir Sadak: 

Arkadasiniz (Muhammed) sapmamis ve azmamistir.

İbni Kesir: 

Artık çarpılacakları günlerine erişinceye kadar bırak onları.

Adem Uğur: 

Artık çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar onları kendi hallerine bırak.

İskender Ali Mihr: 

Artık onları, helâk olacakları günlerine kavuşuncaya kadar terket.

Celal Yıldırım: 

Sen onları çarpılacakları güne kavuşmalarına kadar bırak.

Tefhim ul Kuran: 

Öyleyse sen onları kendisinde (en dayanılmaz azabla) çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak.

Fransızca: 

Laisse-les donc, jusqu'à ce qu'ils rencontrent leur jour où ils seront foudroyés,

İspanyolca: 

Déjales hasta que les llegue su día, cuando sean fulminados,

İtalyanca: 

Lasciali [stare] dunque, finché non incontreranno quel loro Giorno in cui saranno folgorati,

Almanca: 

Dann laß sie, bis sie ihrem Tag begegnen, an dem sie erschlagen werden.

Çince: 

你任随他们吧!直到他们遭遇自己被震死的日子。

Hollandaca: 

Daarom verlaat hen, tot zij aan hunnen dag zullen zijn gekomen, waarop zij, uit vrees, in zwijm zullen vallen.

Rusça: 

Оставь же их, пока они не встретят тот день их, когда их постигнет погибель.

Somalice: 

Ee iskaga tag Nabiyow intay kala kulmaan maalinta dhexdeeda lagu halaagi doono.

Swahilice: 

Basi waache mpaka wakutane na siku yao watakapo hilikishwa.

Uygurca: 

ئۇلارنى ھالاك قىلىدىغان كۈنگىچە تەرك ئەتكىن

Japonca: 

かれらは,(恐れのために)そこに昏倒する(審判の)日に会うまで,放って置け。

Arapça (Ürdün): 

«فذرهم حتى يلاقوا يومهم الذي فيه يصعقون» يموتون.

Hintçe: 

तो (ऐ रसूल) तुम इनको इनकी हालत पर छोड़ दो यहाँ तक कि वह जिसमें ये बेहोश हो जाएँगे

Tayca: 

ดังนั้นจงปล่อยพวกเขาเถิด จนกว่าพวกเขาจะพบกับวันของพวกเขา ซึ่งในวันนั้นพวกเขาจะถูกทำให้เป็นลมหมดสติ

İbranice: 

ובכן, עזוב אותם לנפשם, עד היום שבו הם יזעקו ויצרחו

Hırvatça: 

Zato ih pusti dok se ne suoče s Danom u kome će pomrijeti,

Rumence: 

Lasă-i până când vor întâlni Ziua în care vor fi trăsniţi,

Transliteration: 

Fatharhum hatta yulaqoo yawmahumu allathee feehi yusAAaqoona

Türkçe: 

Bayılıp yere serilecekleri günlerine kavuşuncaya kadar bırak onları!

Sahih International: 

So leave them until they meet their Day in which they will be struck insensible -

İngilizce: 

So leave them alone until they encounter that Day of theirs, wherein they shall (perforce) swoon (with terror),-

Azerbaycanca: 

Elə isə (dəhşətdən) sarsılıb karıxacaqları günə qovuşana qədər sən onları tərk et!

Süleyman Ateş: 

Korkudan bayılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak onları.

Diyanet Vakfı: 

Artık çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar onları kendi hallerine bırak.

Erhan Aktaş: 

Artık onları cezalandırılacakları güne kavuşuncaya kadar kendi hallerine bırak.

Kral Fahd: 

Artık çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar onları kendi hallerine bırak.

Hasan Basri Çantay: 

Artık onları çarpılacakları günlerine kadar (hallerine) bırak.

Muhammed Esed: 

Bundan böyle, dehşete kapılacakları (Hesap) Günü ile karşılaşıncaya kadar kendi hallerine bırak onları!

Gültekin Onan: 

Öyleyse sen onları (en dayanılmaz azabla) çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak.

Ali Fikri Yavuz: 

O halde (Ey Rasûlüm), bırak onları

Portekizce: 

Deixa-os, pois, até que se deparem com o seu dia, em que serão fulminados!

İsveççe: 

Låt dem därför vara till dess de får se den Dag vars [fasor] kommer att driva dem från vettet,

Farsça: 

[اکنون که با هیچ دلیلی هدایت نمی شوند] پس آنان را واگذار تا آن روزشان را که در آن هلاک می شوند، ببینند.

Kürtçe: 

دەی لێیان گەڕێ تا تووشی ڕۆژی خۆیان دەبن کە تیایدا لە ناو دەچن

Özbekçe: 

Уларни ҳалокатга учрайдиган кунларига йўлиққунларигача тек қўй. (Мушрик ва динсизларни қиёмат кунигача қўйиб бер, нима қилишса қилишаверсин.)

Malayca: 

(Kalau keingkaran dan kedegilan mereka sampai begitu sekali) maka biarkanlah mereka (wahai Muhammad, dan janganlah dihiraukan) sehingga mereka menemui hari yang padanya mereka akan binasa -

Arnavutça: 

E, lëri ata, derisa të mos takohen me Ditën në të cilën do të shkatërrohen.

Bulgarca: 

Остави ги, докато срещнат своя Ден, когато ще бъдат поразени от мълнията!

Sırpça: 

Зато их пусти док се не суоче са Даном у коме ће пропасти,

Çekçe: 

Nech je tedy být až do doby, kdy setkají se svým dnem, v němž budou bleskem sraženi,

Urduca: 

پس اے نبیؐ، اِنہیں اِن کے حال پر چھوڑ دو یہاں تک کہ یہ اپنے اُس دن کو پہنچ جائیں جس میں یہ مار گرائے جائیں گے

Tacikçe: 

Пас онҳоро вогузор, то рӯзеро, ки дар оя ба ҳалокат мерасанд, бингаранд,

Tatarca: 

Син аларны куй алардан кисел һәлак ителә торган көннәренә юлыкканнарына чаклы.

Endonezyaca: 

Maka biarkanlah mereka hingga mereka menemui hari (yang dijanjikan kepada) mereka yang pada hari itu mereka dibinasakan,

Amharca: 

ያንንም በእርሱ የሚግገደሉበትን ቀናቸውን እስከሚገናኙ ድረስ ተዋቸው፡፡

Tamilce: 

ஆகவே, (நபியே!) அவர்கள் அழிக்கப்படுகின்ற அவர்களுடைய (தண்டனை) நாளை அவர்கள் சந்திக்கின்ற வரை அவர்களை விட்டுவிடுங்கள்!

Korece: 

그러므로 그들이 공포로 쓰 러지는 그날을 맞이할 때까지 그 들을 버려두라

Vietnamca: 

Vì vậy, Ngươi (Thiên Sứ Muhammad) cứ để mặc chúng cho đến lúc chúng gặp ngày mà chúng sẽ bị trừng phạt.