Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

51

Sûredeki Ayet No: 

31

Ayet No: 

4706

Sayfa No: 

522

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

۞ قَالَ فَمَا خَطْبُكُمْ أَيُّهَا الْمُرْسَلُونَ

Çeviriyazı: 

ḳâle femâ ḫaṭbüküm eyyühe-lmürselûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

İbrahim, kendisine misafir olarak gelen meleklere: "Acaba sizin asıl önemli işiniz nedir ey elçiler?" dedi.

Diyanet İşleri: 

İbrahim: "Ey Elçiler! Göreviniz nedir?" dedi.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

İbrahim, işiniz nedir ey elçiler demişti.

Şaban Piriş: 

O halde işiniz nedir, ey elçiler? dedi.

Edip Yüksel: 

(İbrahim:) "Ey elçiler asıl göreviniz nedir?" dedi.

Ali Bulaç: 

(İbrahim) dedi ki: "Şu halde sizin asıl isteğiniz nedir, ey elçiler?"

Suat Yıldırım: 

İbrâhim: “Peki sizin gelişinizin asıl sebebini öğrenebilir miyim ey değerli elçiler?” dedi.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

(31-32) (İbrahim aleyhisselâm) Dedi ki: «O halde mühim işiniz neden ibarettir ey gönderilmiş zâtlar?» (O melekler de) Dediler ki: «Şüphe yok, biz günahkârlar olan bir kavme gönderildik.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

İbrahim sordu: "Amacınız ne, ey elçiler?"

Bekir Sadak: 

Can yakici azabdan korkanlar icin, o beldede bir isaret, bir kalinti biraktik.

İbni Kesir: 

Ey elçiler, işiniz nedir? dedi.

Adem Uğur: 

(İbrahim:) O halde işiniz nedir, ey elçiler? dedi.

İskender Ali Mihr: 

(Hz. İbrâhîm): “Öyleyse ey elçiler! Söylemek istediğiniz şey nedir?” dedi.

Celal Yıldırım: 

İbrahim, onlara : «Ey elçiler! Sizin iş ve isteğiniz nedir?» dedi.

Tefhim ul Kuran: 

(İbrahim) Dedi ki: «Şu halde sizin asıl isteğiniz nedir, ey elçiler?»

Fransızca: 

Alors [Abraham] dit: "Quelle est donc votre mission, ô envoyés?"

İspanyolca: 

Dijo: «¿Qué es lo que os trae, ¡enviados!?»

İtalyanca: 

Disse [Abramo]: «O inviati, qual è la vostra missione?».

Almanca: 

Er sagte: "Was ist euer Bestreben, ihr Entsandte?"

Çince: 

他说:诸位使者啊!你们有什么差事呢?

Hollandaca: 

En Abraham zeide tot hen: wat is dus uwe boodschap, o gezanten van God?

Rusça: 

Он сказал: "Какова же ваша миссия, о посланцы?"

Somalice: 

(Nabi Ibraahim) wuxuu ku yidhi xaalkiinnu see yahay kuwayohow la soo diray.

Swahilice: 

AKASEMA: Basi ujumbe wenu ni nini, enyi mlio tumwa?

Uygurca: 

ئىبراھىم: «ئى ئەلچىلەر! سىلەر نېمە ئىش بىلەن ئەۋەتىلدىڭلار» دېدى

Japonca: 

かれは言った。「それで,あなたがたの御用件は何ですか,使徒の方がたよ。」

Arapça (Ürdün): 

«قال فما خطبكم» شأنكم «أيها المرسلون».

Hintçe: 

तब इबराहीम ने पूछा कि (ऐ ख़ुदा के) भेजे हुए फरिश्तों आख़िर तुम्हें क्या मुहिम दर पेश है

Tayca: 

เขากล่าวว่า ดังนั้นความมุ่งหมายของพวกท่านคืออะไรเล่า โอ้บรรดาทูตเอ๋ย?

İbranice: 

ואמר: ' מה היא שליחותכם

Hırvatça: 

"A što vi hoćete, o izaslanici?", upita Ibrahim.

Rumence: 

Abraham spuse: “O, voi trimişilor! Care este treaba voastră?”

Transliteration: 

Qala fama khatbukum ayyuha almursaloona

Türkçe: 

İbrahim sordu: "Amacınız ne, ey elçiler?"

Sahih International: 

[Abraham] said, "Then what is your business [here], O messengers?"

İngilizce: 

(Abraham) said: "And what, O ye Messengers, is your errand (now)?"

Azerbaycanca: 

(Sonra İbrahim) dedi: “Ey elçilər! Sizin işiniz nədir?”

Süleyman Ateş: 

(İbrahim): "O halde göreviniz nedir ey elçiler?" dedi.

Diyanet Vakfı: 

(İbrahim:) O halde işiniz nedir, ey elçiler? dedi.

Erhan Aktaş: 

İbrâhîm: “O halde ey elçiler! Sizin geliş amacınız nedir?” dedi.

Kral Fahd: 

(İbrahim:) O halde işiniz nedir, ey elçiler? dedi.

Hasan Basri Çantay: 

(İbrâhîm) «Ey gönderilmiş (melekler) sizin haal-ü şanınız nedir?» dedi.

Muhammed Esed: 

(İbrahim,) "Peki" dedi, "(başka) ne görüyorsunuz, ey (semavi) elçiler?"

Gültekin Onan: 

(İbrahim) dedi ki: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

(Hz. İbrahim, kendisine misafir olarak gelen meleklere) dedi ki: “- O halde istediğiniz nedir? (Niçin gönderildiniz)? Ey elçiler!...”

Portekizce: 

Perguntou Abraão: Qual é, então, a vossa incumbência, ó mensageiro?

İsveççe: 

[Abraham] sade: "Vad är [annars] skälet till ert besök, ärade budbärare?"

Farsça: 

[ابراهیم] گفت: ای فرستادگان! دنبال چه کار مهمی هستید؟

Kürtçe: 

(ئیبراھیم) ووتی: چیتان پێ سپێردراوە ئەی نێرراوانی خوا

Özbekçe: 

У: «Эй элчилар! Сизнинг ишингиз надир», деди.

Malayca: 

Nabi Ibrahim bertanya: "(Selain dari itu) apa lagi tugas penting kamu wahai utusan Tuhan?"

Arnavutça: 

(Ibrahimi u tha atyre): “Çfarë është obligimi juaj, o pejgamberë?”

Bulgarca: 

Рече: “А какво ви е намерението, о, пратеници?”

Sırpça: 

„А шта ви хоћете, о изасланици?“ Упита Аврам.

Çekçe: 

A otázal se Abraham: 'Jaká věc vás přivádí, vyslanci?'

Urduca: 

ابراہیمؑ نے کہا "اے فرستادگان الٰہی، کیا مہم آپ کو در پیش ہے؟

Tacikçe: 

Гуфт: «Эй расулон, ба чӣ кор омадаед?»

Tatarca: 

Ибраһим җибәрелгән илчеләрдән: "Ий илчеләр, сез нинди эш белән килдегез?" – дип сорады.

Endonezyaca: 

Ibrahim bertanya: "Apakah urusanmu hai para utusan?"

Amharca: 

«እናንተ መልክተኞች ሆይ! ታዲያ ነገራችሁ ምንድን ነው?» አላቸው፡፡

Tamilce: 

(இப்ராஹீம்) கூறினார்: “(வானவத்) தூதர்களே! உங்கள் காரியம்தான் என்ன? (நீங்கள் வந்த வேலை என்ன?)”

Korece: 

그가 사자들이여 당신들 의 용무는 무엇입니까 물으니

Vietnamca: 

(Ibrahim) nói: “Vậy công việc của các vị (ở đây) là gì, hỡi các Sứ Giả (của Allah)?”