Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

47

Sûredeki Ayet No: 

35

Ayet No: 

4580

Sayfa No: 

510

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَلَا تَهِنُوا وَتَدْعُوا إِلَى السَّلْمِ وَأَنتُمُ الْأَعْلَوْنَ وَاللَّهُ مَعَكُمْ وَلَن يَتِرَكُمْ أَعْمَالَكُمْ

Çeviriyazı: 

felâ tehinû veted`û ile-sselm. veentümü-l'a`levn. vellâhü me`aküm veley yetiraküm a`mâleküm.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Sakın gevşemeyin ve üstün olduğunuz halde barışa çağırmayın. Allah sizinle beraberdir. O sizin amellerinizi eksiltmeyecektir.

Diyanet İşleri: 

Ey inananlar! Sizler daha üstün olduğunuz halde düşman karşısında gevşemeyin ki barış istemek zorunda kalmayasınız; Allah sizinle beraberdir; sizin işlerinizi eksiltmeyecektir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Artık gevşemeyin ve üstün olduğunuz halde barışa çağırmayın ve Allah, sizinledir ve yaptıklarınızın sevabını, hiç azaltmamaktadır.

Şaban Piriş: 

Siz, (düşmandan) üstün durumda iken, gevşeklik göstermeyin ve barışa çağırmayın! Allah, sizinle beraberdir. Amellerinizi eksiltmeyecektir.

Edip Yüksel: 

Barışa giden yolda gevşemeyin. Zafer sizindir. ALLAH sizinle beraberdir ve işlediklerinizi ziyan etmeyecektir.

Ali Bulaç: 

Öyleyse, siz üstün (bir durumda) iken, barışa çağırmak suretiyle gevşekliğe düşmeyin. Allah, sizinle beraberdir; O, sizin amellerinizi asla eksiltmez.

Suat Yıldırım: 

O halde gevşemeyin de, sizler daha üstün durumda iken, zillet gösterip barış olması için yalvarmayın. Allah sizinle beraberdir. O, asla sizin gayretinizi kuvvetten düşürmez, emeklerinizi zayi etmez.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Binaenaleyh zaafiyet göstermeyiniz ve sizler en üstün olduğunuz halde sulha dâvet etmeyiniz ve Allah sizinle beraberdir ve sizin amelinizi eksiltmez.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Gevşemeyin, üstün durumda olduğunuz halde antlaşmaya davet etmeyin! Allah sizinledir; amellerinizi asla yitirmeyecektir.

Bekir Sadak: 

Boylece sana, kimsenin guc yetiremiyecegi bir sekilde yardim eder.

İbni Kesir: 

Öyleyse sakın gevşemeyin

Adem Uğur: 

Üstün durumda iken gevşeyip barışa çağırmayın. Allah sizinle beraberdir. O amellerinizi asla eksiltmeyecektir.

İskender Ali Mihr: 

Siz üstün olduğunuza göre gevşemeyin ve (onları) sulha davet etmeyin. Ve Allah sizinle beraber. Ve sizin amellerinizi asla eksiltmez.

Celal Yıldırım: 

O halde gevşemeyin. Sizler üstün iken barışa davet etmeyin. Allah, sizinle beraberdir

Tefhim ul Kuran: 

Öyleyse, siz üstün (bir durumda) iken, barışa çağırmak suretiyle gevşekliğe düşmeyin. Allah, sizinle beraberdir

Fransızca: 

Ne faiblissez donc pas et n'appelez pas à la paix alors que vous êtes les plus hauts, qu'Allah et avec vous, et qu'Il ne vous frustrera jamais [du mérite] de vos oeuvres.

İspanyolca: 

¡No flaqueéis, pues, invitando a la paz, ya que seréis vosotros los que ganen! Alá está con vosotros y no dejará de premiar vuestras obras.

İtalyanca: 

Non siate dunque deboli e non proponete l'armistizio mentre siete preponderanti. Allah è con voi e non diminuirà [il valore del]le vostre azioni.

Almanca: 

So gebt nicht nach und ruft nicht zur Versöhnung! Und ihr seid die Überlegenen! Und ALLAH ist mit euch. Und ER wird euch eure Handlungen gewiß nie abmindern.

Çince: 

你们不要气馁,不要求和,你们是占优势的,真主是与你们同在的,他绝不使你们的善功无效。

Hollandaca: 

Bezwijkt dus niet en noodigt uwe vijanden niet tot vrede uit, terwijl gij de bovenhand behoudt; want God is met u, en zal u de verdiensten uwer werken niet ontrooven.

Rusça: 

Не проявляйте слабости и не призывайте к миру, поскольку вы - выше остальных. Аллах - с вами и не умалит ваших деяний.

Somalice: 

Ha tabar darraanina mu'miniintaay ood markaa heshiis u yeedhaan, idinkaaba ka sarreeyee Eebana idinla jiraaye, Camalkiinnana ma nusqaaminaayee.

Swahilice: 

Basi msiregee na kutaka suluhu, maana nyinyi ndio mtakao shinda. Na Mwenyezi Mungu yu pamoja nanyi, wala hatakunyimeni malipo ya vitendo vyenu.

Uygurca: 

(كاپىرلار بىلەن جەڭ قىلغان چېغىڭلاردا) بوشاپ قالماڭلار، (كاپىرلارنى) سۈلھكە چاقىرماڭلار، ھالبۇكى، سىلەر غالىپتۇرسىلەر، اﷲ سىلەر بىلەن بىرگىدۇر، اﷲ ھەرگىز ئەمەلىڭلارنىڭ (ساۋابىنى) كېمەيتىۋەتمەيدۇ

Japonca: 

だから落胆してはならない。和平を唱えてはならない。あなたがたは勝利を得るのである。アッラーは,あなたがたと共におられる。決してあなたがたの行いを失敗させない。

Arapça (Ürdün): 

«فلا تهنوا» تضعفوا «وتدعوا إلى السَِّلم» بفتح السين وكسرها، أي الصلح مع الكفار إذا لقيتموهم «وأنتم الأعلوْن» حذف منه واو لام الفعل الأغلبون القاهرون «والله معكم» بالعون والنصر «ولن يَتِركُم» ينقصكم «أعمالكم» أي ثوابها.

Hintçe: 

और (दुशमनों को)े सुलह की दावत न दो तुम ग़ालिब हो ही और ख़ुदा तो तुम्हारे साथ है और हरगिज़ तुम्हारे आमाल (के सवाब को कम न करेगा)

Tayca: 

ดังนั้น พวกเจ้าอย่าท้อแท้และเรียกร้องไปสู่การสงบศึก เพราะพวกเจ้าเป็นผู้อยู่เหนือสุด และอัลลอฮ.ทรงอยู่ร่วมกับพระเจ้าและพระองค์จะไม่ทรงลิดรอนผลตอบแทนแห่งการงานของพวกเจ้า

İbranice: 

לא תשפילו את עצמכם ותושיטו יד לשלום, כי ידכם על העליונה ואלוהים עמכם ולא יגרע משכר מעשיכם

Hırvatça: 

I ne malaksavajte i ne pozivajte primirju kad ste dominantniji, Allah je s vama i On vas neće nagrade za djela vaša lišiti.

Rumence: 

Nu vă înmuiaţi şi nu cereţi pacea când voi sunteţi sus, căci Dumnezeu este cu voi şi El nu vă va amăgi pentru faptele voastre.

Transliteration: 

Fala tahinoo watadAAoo ila alssalmi waantumu alaAAlawna waAllahu maAAakum walan yatirakum aAAmalakum

Türkçe: 

Gevşemeyin, üstün durumda olduğunuz halde antlaşmaya davet etmeyin! Allah sizinledir; amellerinizi asla yitirmeyecektir.

Sahih International: 

So do not weaken and call for peace while you are superior; and Allah is with you and will never deprive you of [the reward of] your deeds.

İngilizce: 

Be not weary and faint-hearted, crying for peace, when ye should be uppermost: for Allah is with you, and will never put you in loss for your (good) deeds.

Azerbaycanca: 

Buna görə də (cihada) zəiflik göstərməyin və (kafirlərə) üstün (qalib) gəldiyiniz zaman (onları) sülhə də’vət etməyin. Allah sizinlədir. O sizin əməllərinizi boş (mükafatsız) buraxmaz!

Süleyman Ateş: 

Siz galip durumda iken gevşeyip barış istemeyin. Allah sizinle beraberdir, O sizin amellerinizi zayi etmeyecektir.

Diyanet Vakfı: 

Üstün durumda iken gevşeyip barışa çağırmayın. Allah sizinle beraberdir. O amellerinizi asla eksiltmeyecektir.

Erhan Aktaş: 

O halde gevşemeyin ve siz üstünken barışa çağırmayın. Allah, sizinle beraberdir. Yaptıklarınızı asla boşa çıkarmayacaktır.

Kral Fahd: 

Üstün durumda iken gevşeyip barışa çağırmayın. Allah sizinle beraberdir. O amellerinizin sevabını asla eksiltmeyecek (ve size zulmetmeyecek) tir.

Hasan Basri Çantay: 

Onun için (düşmana karşı) gevşek davranmayın. Siz daha gaalib (ve kaahir durumda) iken (düşmanları, zillet göstererek) sulha da´vet etmeyin. Allah sizinle beraberdir. Amel (ve hizmet) leriniz (in mükâfatın) ı asla eksiltmez O.

Muhammed Esed: 

Böylece, (adil bir dava uğrunda mücadele ettiğinizde) korkup gevşemeyin ve barış için yalvarıp yakarmayın! Allah sizinle beraber olduğuna göre (sonunda) mutlaka siz üstün geleceksiniz ve O, sizin (iyi ve güzel) fiillerinizi zayi etmeyecektir.

Gültekin Onan: 

Öyleyse, siz üstün (bir durumda) iken, barışa çağırmak suretiyle gevşekliğe düşmeyin. Tanrı, sizinle beraberdir

Ali Fikri Yavuz: 

Onun için (ey müminler, düşmanla savaşırken) gevşeklik etmeyin de, sizler daha üstün olacak iken sulha yalvarmayın. Allah sizinledir ve asla sizin amellerinizin mükâfatını eksiltmez.

Portekizce: 

Não fraquejeis (ó fiéis), pedindo a paz, quando sois superiores; sabei que Deus está convosco e jamais defraudará asvossas ações.

İsveççe: 

OCH TAPPA inte modet [när ni kämpar för Guds sak] och tigg inte om fred; [på grund av er tro] har ni övertaget och Gud är med er och Han skall inte låta er gå miste om [något av det som ni har förtjänat med] era handlingar.

Farsça: 

پس [با توجه به یاری و کارسازی خدا] سست نشوید و [کافران و مشرکان را] به آشتی و صلحی [که برای شما خفّت بار است] دعوت نکنید، در حالی که شما برتر هستید و خدا با شماست و هرگز از [ثواب و پاداش] اعمالتان نمی کاهد.

Kürtçe: 

جا (باوەڕداران) لاواز وسست مەبن وداوای ئاشتی (و شەڕ وەستان) مەکەن چونکە ھەر ئێوە زاڵ وبەھێزترن، (یارمەتی) خواش لەگەڵ ئێوەدایە وە (پاداشتی) کردەوەکانتان کەم ناکاتەوە

Özbekçe: 

Бас, бўш келманглар ва ўзингиз устун бўлиб туриб, ярашга чақирманглар. Аллоҳ сиз билан ва амалларингизни ҳеч-ҳеч камайтирмас. (Аллоҳнинг йўлидаги кураш осон бўлмайди. Лекин дин учун хизмат қилувчи мўминлар доимо устун бўладилар. Устун турганлар эса «бўш келманглар» деган хитобни доимо ёдда тутишади. Улар ҳамма тарафдан устун.)

Malayca: 

(Apabila kamu telah mengetahui bahawa orang-orang kafir itu dihampakan amalnya dan diseksa oleh Allah) maka janganlah kamu (wahai orang-orang yang beriman) merasa lemah dan mengajak (musuh yang menceroboh) untuk berdamai, padahal kamulah orang-orang yang tertinggi keadaannya, lagi pula Allah bersama-sama kamu (untuk membela kamu mencapai kemenangan), dan Ia tidak sekali-kali akan mengurangi (pahala) amal-amal kamu.

Arnavutça: 

Dhe, mos u bëni qyqarë dhe mos afroni paqë duke qenë ju më të fuqishëm, sepse Perëndia është me ju (në ndihmë tuaj), Ai nuk ua pakëson shpërblimin e veprave tuaja.

Bulgarca: 

И не падайте духом [при сражение], та да зовете за мир! Вие ще надделеете! Аллах е с вас и Той не ще погуби вашите дела.

Sırpça: 

И не будите кукавице и не нудите примирје јер сте јачи, а Аллах је са вама и Он неће да вас лиши награде за ваша дела.

Çekçe: 

Neochabujte a nevybízejte k míru, když máte převahu, vždyť Bůh je s vámi a On neošidí vás o dobré skutky vaše.

Urduca: 

پس تم بودے نہ بنو اور صلح کی درخواست نہ کرو تم ہی غالب رہنے والے ہو اللہ تمہارے ساتھ ہے اور تمہارے اعمال کو وہ ہرگز ضائع نہ کرے گا

Tacikçe: 

Сустӣ наварзед, то даъват ба мусолиҳа кунед. Шумо бартар ҳастед ва Худо бо шумост ва аз подошҳоятон (мукофотҳоятон) нахоҳад кам кард,

Tatarca: 

Үзегез мөшрикләрдән өстен була торып һәм ярдәмчегез Аллаһу тәгалә үзе була торып, кәферләрне яки мөшрикләрне татулыкка өндәп үзегезне загыйфь күрсәтмәгез, Аллаһ әйткәнчә булсагыз Ул сезнең гамәлләрегезнең сәвабын киметмәс.

Endonezyaca: 

Janganlah kamu lemah dan minta damai padahal kamulah yang di atas dan Allah pun bersamamu dan Dia sekali-kali tidak akan mengurangi pahala amal-amalmu.

Amharca: 

እናንተም አሸናፊዎቹ ስትኾኑ አላህ ከእናንተ ጋር ሲሆን አትድከሙ፡፡ ወደ ዕርቅም አትጥሩ፡፡ ሥራዎቻችሁንም ፈጽሞ አያጎድልባችሁም፡፡

Tamilce: 

ஆக, நீங்கள் பலவீனப்பட்டு, சமாதானத்திற்கு அழைத்து விடாதீர்கள்! நீங்கள்தான் மிக உயர்வானவர்கள் - வெற்றியாளர்கள். இன்னும், அல்லாஹ் உங்களுடன் இருக்கிறான். அவன் உங்கள் அமல்களை (அவற்றின் வெகுமதிகளை) உங்களுக்கு குறைக்கவே மாட்டான்.

Korece: 

약한 자가 되어 휴전을 촉구하지 말라 너희가 위에 있노라 하나님이 너희와 함께 하시어 너 희의 일들이 헛되게 두지 아니 하시니라

Vietnamca: 

Vì vậy, các ngươi (hỡi những người có đức tin) chớ nản lòng và chớ kêu gọi hòa bình trong lúc các ngươi đang nắm ưu thế; Allah luôn ở cùng với các ngươi và Ngài sẽ không bao giờ làm mất công sức của các ngươi.