Arapça:
ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ قَالُوا لِلَّذِينَ كَرِهُوا مَا نَزَّلَ اللَّهُ سَنُطِيعُكُمْ فِي بَعْضِ الْأَمْرِ ۖ وَاللَّهُ يَعْلَمُ إِسْرَارَهُمْ
Çeviriyazı:
ẕâlike biennehüm ḳâlû lilleẕîne kerihû mâ nezzele-llâhü senüṭî`uküm fî ba`ḍi-l'emr. vellâhü ya`lemü isrârahüm.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Çünkü onlar Allah'ın indirdiğini beğenmeyen kimselere: "Bazı işlerde biz size itaat edeceğiz." demişlerdi. Oysa Allah onların gizlediklerini biliyordu.
Diyanet İşleri:
Bu, Allah'ın indirdiğini beğenmeyen kimselerin: "Biz bazı işlerde size itaat edeceğiz" demelerindendir. Allah onların gizlediklerini bilir.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Bu, böyledir; çünkü onlar, Allah'ın indirdiği şeyden hoşlanmayanlara, biz demişlerdir, bazı işlerde size itaat edeceğiz ve Allah'sa onların gizlice konuştuklarını bilmektedir.
Şaban Piriş:
Bunun sebebi, Allah'ın indirdiğini beğenmeyenlere, bazı işlerde size itaat edeceğiz, demeleridir. Allah, onların gizlediklerini bilir.
Edip Yüksel:
Zira onlar, ALLAH'ın indirdiğini beğenmiyenlere, "Bazı konularda size uyuyoruz," demişlerdi. ALLAH onların komplolarını bilmektedir
Ali Bulaç:
İşte böyle; çünkü gerçekten onlar, Allah'ın indirdiğini çirkin karşılayanlara dediler ki: "Size bazı işlerde itaat edeceğiz." Oysa Allah, sakladıkları şeyleri (sır olarak konuştuklarını) biliyor.
Suat Yıldırım:
Bu böyledir; Çünkü onlar Allah'ın indirdiğinden hoşlanmayanlara:“Biz, bazı hususlarda size itaat edeceğiz” demişlerdi.Halbuki Allah onların gizledikleri şeyleri hep bilmektedir.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Bunun sebebi şudur ki, onlar, Allah´ın indirdiğini kerih görenlere dediler ki: «Biz size bazı emirde itaat ederiz.» Halbuki, Allah onların bütün gizli konuşmalarını biliyor.
Yaşar Nuri Öztürk:
Bu şundandır: Bunlar, Allah'ın indirdiğinden tiksinenlere, "Bazı işlerde size itaat edeceğiz." demişlerdi. Fakat Allah onların gizlediklerini biliyor.
Bekir Sadak:
suphesiz, inkar edenler, Allah yolundan alikloyanlar ve kendilerine dogru yol belli olduktan sonra Peygambere karsi gelenler Allah´a hicbir zarar veremezler. O, onlarin islerini bosa cikaracaktir.
İbni Kesir:
İşte böyle. Zira onlar, Allah´ın indirdiğini çirkin karşılayanlara
Adem Uğur:
Bunun sebebi
İskender Ali Mihr:
İşte bu (düşmanların), Allah´ın indirdiği şeyi kerih görenlere: “Size bazı işlerde itaat edeceğiz.” demeleri sebebiyledir. Ve Allah, onların sırlarını bilir.
Celal Yıldırım:
Bu böyledir. Çünkü Allah´ın indirdiğinden hoşlanmıyanlara, bazı işlerde size itaat edeceğiz, demişlerdi. Allah, onların gizlediklerini bilir.
Tefhim ul Kuran:
İşte böyle
Fransızca:
C'est parce qu'ils ont dit à ceux qui ont de la répulsion pour la révélation d'Allah : "Nous allons vous obéir dans certaines choses". Allah cependant connaît ce qu'ils cachent.
İspanyolca:
Esto es así porque dicen a quienes les repugna lo que Alá ha revelado: «En algunas cosas os obedeceremos». Alá, empero, sabe lo que ocultan.
İtalyanca:
Perché hanno detto a coloro che hanno ripulsa di quello che Allah ha fatto scendere: «Vi obbediremo in una parte della questione». Allah ben conosce i loro segreti.
Almanca:
Dies, weil sie gewiß zu denjenigen, die dem gegenüber, was ALLAH nach und nach hinabsandte, abgeneigt waren, sagten: "Wir werden euch in manchem von der Angelegenheit gehorchen." Und ALLAH kennt ihre Geheimnisse.
Çince:
那是因为他们曾对那些厌恶真主所降示的迹象者说:对于一部分的事情,我们将顺从你们。真主知道他们的隐情。
Hollandaca:
Dit zal hen overkomen, omdat zij in het geheim zeggen tot hen, die het door God geopenbaarde verachten: Wij zullen u in een gedeelte der zaak volgen. Maar God kent hunne geheimen.
Rusça:
Это - потому, что они сказали тем, которые возненавидели ниспосланное Аллахом: "Мы будем повиноваться вам в некоторых делах". Аллах знает то, что они скрывают.
Somalice:
Saas waxaa ugu wacan iney kuwa riddoobay ku dheheen kuwa xaqa nacay waxaan idinku (waafaqaynaa) adeecaynaa amarka qaarkiis (colnimada Nabiga), Eebana waa ogyahay waxay qarsan.
Swahilice:
Hayo ni kwa sababu waliwaambia walio chukia aliyo yateremsha Mwenyezi Mungu: Tutakut'iini katika baadhi ya mambo. Na Mwenyezi Mungu anajua siri zao.
Uygurca:
بۇ (يەنى شەيتاننىڭ ئۇلارنى ئازدۇرۇشى) شۇنىڭ ئۈچۈندۇركى، ئۇلار اﷲ نازىل قىلغان نەرسىنى يامان كۆرگەن كاپىرلارغا: «بىز بەزى ئىشلاردا سىلەرگە ئىتائەت قىلىمىز» دېدى، اﷲ ئۇلارنىڭ سىرلىرىنى بىلىدۇ
Japonca:
それはかれらが,アッラーの下されるものを嫌う者に向かって,「わたしたちは場合によっては,あなたがたに従いましょう。」と言ったためである。だがアッラーはかれらの秘密を知っておられる。
Arapça (Ürdün):
«ذلك» أي إضلالهم «بأنهم قالوا للذين كرهوا ما نزَّل الله» أي للمشركين «سنطيعكم في بعض الأمر» أي المعاونة على عداوة النبي صلى الله عليه وسلم وتثبيط الناس عن الجهاد معه، قالوا ذلك سرا فأظهره الله تعالى «والله يعلم أَِسرارهم» بفتح الهمزة جمع سر وبكسرها مصدر.
Hintçe:
यह इसलिए जो लोग ख़ुदा की नाज़िल की हुई(किताब) से बेज़ार हैं ये उनसे कहते हैं कि बाज़ कामों में हम तुम्हारी ही बात मानेंगे और ख़ुदा उनके पोशीदा मशवरों से वाक़िफ है
Tayca:
ทั้งนี้เพราะว่าพวกเขาได้กล่าวแก่บรรดาผู้เกลียดชังสิ่งที่อัลลอฮ.ทรงประทานลงมาว่าเราจะเชื่อฟังปฏิบัติตามในกิจการบางอย่าง แต่อัลลอฮ.ทรงทราบดีถึงความลับของพวกเขา
İbranice:
שיגידו לאלה אשר כפרו באשר הוריד, נשמע לכם במקצת הדברים, ואולם אלוהים יודע סודותיהם
Hırvatça:
To je zato što su govorili onima koji ne vole ono što Allah objavljuje: "Mi ćemo vam se u nečemu pokoravati", a Allah dobro zna njihove tajne.
Rumence:
Şi aceasta, căci ei spun celor care urăsc ceea ce Dumnezeu a pogorât: “Vă vom da ascultare în unele porunci.” Dumnezeu cunoaşte însă tainele lor!
Transliteration:
Thalika biannahum qaloo lillatheena karihoo ma nazzala Allahu sanuteeAAukum fee baAAdi alamri waAllahu yaAAlamu israrahum
Türkçe:
Bu şundandır: Bunlar, Allah'ın indirdiğinden tiksinenlere, "Bazı işlerde size itaat edeceğiz." demişlerdi. Fakat Allah onların gizlediklerini biliyor.
Sahih International:
That is because they said to those who disliked what Allah sent down, "We will obey you in part of the matter." And Allah knows what they conceal.
İngilizce:
This, because they said to those who hate what Allah has revealed, "We will obey you in part of (this) matter"; but Allah knows their (inner) secrets.
Azerbaycanca:
Bu onların Allahın nazil etdiyini (cihad əmrini) bəyənməyənlərə (münafiqlərə): “Biz bə’zi işlərdə (Allahın və Muhəmməd əleyhissəlamın əmrlərini yerinə yetirməməkdə) sizə itaət edəcəyik!” – demələrinə görədir. Allah onların (bütün) sirlərini (gizli danışıqlarını) bilir!
Süleyman Ateş:
Bu böyledir. Çünkü onlar, Allah'ın indirdiğinden hoşlanmayanlara: "Bazı hususlarda size ita'at edeceğiz" dediler. Oysa Allah, onların gizlediklerini biliyor.
Diyanet Vakfı:
Bunun sebebi; onların, Allah'ın indirdiğinden hoşlanmayanlara: Bazı hususlarda size itaat edeceğiz, demeleridir. Oysa Allah, onların gizlediklerini biliyor.
Erhan Aktaş:
Bu, onların, Allah’ın indirdiğini beğenmeyen kimselere: “Bazı işlerde size uyacağız.” demeleri nedeniyledir. Allah, onların gizlediklerini biliyor.
Kral Fahd:
Bunun sebebi; onların, Allah'ın indirdiğinden hoşlanmayanlara: «Bazı hususlarda size itaat edeceğiz.» demeleridir. Oysa Allah, onların gizlediklerini biliyor.
Hasan Basri Çantay:
Bunun sebebi şudur: Çünkü hakıykaten onlar Allahın indirdiğini hoş görmeyenlere «Biz size ba´zı emirde itaat edeceğiz» dediler. Halbuki Allah onların gizli konuşduklarını da biliyor.
Muhammed Esed:
(Evet, sırtlarını ona dönerler) çünkü onlar, Allah´ın vahyettiği her şeyden nefret edenlere, "Bazı konularda sizin görüşlerinizle uyuşuyoruz" derler. Ama Allah onların gizledikleri düşüncelerini bilir.
Gültekin Onan:
İşte böyle
Ali Fikri Yavuz:
Bunun (dinden geri dönüşün) sebebi şu: Çünkü Yahudi’ler Allah’ın indirdiğinden hoşlanmıyanlara (münafıklara) demişlerdi ki: “- Biz, size bazı işlerde, (Peygambere düşmanlıkta ve savaştan geri kalmakta) itaat edeceğiz.” Allah ise, onların o gizli konuşmalarını biliyor.
Portekizce:
Isso, porque disseram àqueles que recusaram o que Deus revelou: Obedecer-vos-emos em certas coisas! Porém, Deusconhece os seus segredos.
İsveççe:
och detta [till följd av] att de har sagt till dem som såg med avsky på vad Gud uppenbarade [för Muhammad]: "Vi skall följa er i en del av detta." Men Gud känner deras hemligheter.
Farsça:
این به سبب آن است که آنان به کسانی [چون مشرکان و کافران] که نازل شدن وحی را خوش نداشتند، گفتند: [ما] در بعضی از امور [که بر ضد مؤمنان است] از شما اطاعت خواهیم کرد. در حالی که خدا اسرارشان را می داند.
Kürtçe:
چونکە ئەوان دەیانووت بەو کەسانەی کەڕقیان بوو لەو قورئانەی خوا ناردبووی، ئێمە لە مەولا لەھەندێ کاردا گوێڕایەڵیتان دەکەین وە خوا بە نھێنیەکانیان دەزانێت
Özbekçe:
Ундоқ бўлишлиги, албатта, уларнинг Аллоҳ нозил қилган нарсани хуш кўрмаганларга: »Сизларга баъзи ишларда итоат қиламиз», дейишлари сабабидандир. Ва ҳолбуки Аллоҳ сир-асрорларини билиб турибди. (Оятдаги «Аллоҳ нозил қилган нарсани хуш кўрмаганлар»дан мурод яҳудийлардир.)
Malayca:
Berlakunya yang demikian ialah: kerana mereka berkata kepada orang-orang yang tidak menyukai perkara yang diturunkan oleh Allah: "Kami akan patuh kepada kamu pada setengah perkara (yang berhubung dengan menentang Muhammad dan pengikutnya) itu"; sedang Allah mengetahui segala (perkataan dan perbuatan) yang mereka sembunyikan.
Arnavutça:
Kjo ngjet, ngase ata u thonin atyre, të cilët nuk e donin atë që e ka shpallur Perëndia: “Na do t’ju përulemi juve në disa gjëra”, - e Perëndia i di mirë fshehtësitë e tyre.
Bulgarca:
Това е, защото казват на онези, които възненавиждат низпосланото от Аллах: “Ще ви последваме в част от делото.” А Аллах знае какво спотайват.
Sırpça:
То је зато што су говорили онима који не воле оно што Бог објављује: “Ми ћемо вам се у неким стварима покоравати.” А Бог добро зна њихове тајне.
Çekçe:
A to proto, že říkají těm, kterým se hnusí to, co Bůh seslal: 'Budeme vás poslouchat ve věcech některých.' A Bůh dobře zná jejich tajemství.
Urduca:
اِسی لیے انہوں نے اللہ کے نازل کردہ دین کو ناپسند کرنے والوں سے کہہ دیا کہ بعض معاملات میں ہم تمہاری مانیں گے اللہ اُن کی یہ خفیہ باتیں خوب جانتا ہے
Tacikçe:
Ва ин ба он сабаб аст, ки ба он гурӯҳ, ки оёти Худоро нохуш медоштанд, мегуфтанд: «Мо дар баъзе аз корҳо фармонбардори шумо ҳастем. Ва Худо аз розашон огоҳ аст.
Tatarca:
Ул имансызлыкка кайтучы кешеләр – Аллаһ иңдергән Коръәнне мәкъруһ күргән мөшрикләргә әйттеләр: "Без сезгә иярәбез, бәгъзе эшләрдә сезгә итагать итәбез, ягъни Ислам диненә зарар итү эшләрендә. Шуның өчен Аллаһ аларны имансызлыкка кайтарды. Аллаһ аларның мөшрикләр белән яшерен сөйләшкән сүзләрен беләдер.
Endonezyaca:
Yang demikian itu karena sesungguhnya mereka (orang-orang munafik) itu berkata kepada orang-orang yang benci kepada apa yang diturunkan Allah (orang-orang Yahudi): "Kami akan mematuhi kamu dalam beberapa urusan", sedang Allah mengetahui rahasia mereka.
Amharca:
ይህ እነርሱ ለእነዚያ አላህ ያወረደውን ለጠሉት «በነገሩ ከፊል እንታዘዛችኋለን» ያሉ በመኾናቸው ነው፡፡ አላህም መደበቃቸውን ያውቃል፡፡
Tamilce:
இது ஏனெனில், நிச்சயமாக (வேதக்காரர்களாகிய) இவர்கள் அல்லாஹ் இறக்கியதை வெறுத்தவர்களிடம் (-நயவஞ்சகர்களிடம்), “சில விஷயங்களில் உங்களுக்கு நாங்கள் கீழ்ப்படிவோம்” என்று கூறினார்கள். இவர்கள் (தங்களுக்குள்) பேசுவதை அல்லாஹ் நன்கறிவான்.
Korece:
이것은 그들이 하나님께서 계시한 것을 증오한 그들에게 우리가 이 일의 일부분에 있어 너희에게 복종하리요 라고 말한 것 때문이라 그러나 하나님은 그들의비밀들을 알고 계시노라
Vietnamca:
Đó là vì chúng đã nói với những kẻ ghét điều mà Allah ban xuống: “Chúng tôi sẽ tuân theo các người trong một phần của sự việc.” Tuy nhiên, Allah biết rõ những điều bí mật của chúng.
Ayet Linkleri: