Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

47

Sûredeki Ayet No: 

16

Ayet No: 

4561

Sayfa No: 

508

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَمِنْهُم مَّن يَسْتَمِعُ إِلَيْكَ حَتَّىٰ إِذَا خَرَجُوا مِنْ عِندِكَ قَالُوا لِلَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ مَاذَا قَالَ آنِفًا ۚ أُولَٰئِكَ الَّذِينَ طَبَعَ اللَّهُ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ وَاتَّبَعُوا أَهْوَاءَهُمْ

Çeviriyazı: 

veminhüm mey yestemi`u ileyk. ḥattâ iẕâ ḫaracû min `indike ḳâlû lilleẕîne ûtü-l`ilme mâẕâ ḳâle ânifâ. ülâike-lleẕîne ṭabe`a-llâhü `alâ ḳulûbihim vettebe`û ehvâehüm.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Ey Muhammed! Onlardan seni dinlemeye gelenler de var. Senin yanından çıktıkları zaman kendilerine ilim verilen kimselere alay yoluyla: "O demin ne söyledi?" diye sorarlar. İşte onlar Allah'ın kalplerini mühürlediği kimselerdir. Onlar sadece kendi heva ve heveslerine uyarlar.

Diyanet İşleri: 

Onların içinde seni dinleyenler vardır; sonra senin yanından çıkınca, bilgili kimselere "Az önce ne demişti?" diye sorarlar. İşte bunlar, Allah'ın kalblerini mühürlemiş olduğu, kendi heveslerine uyan kimselerdir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve onlardan seni dinleyenler de var, sonunda yanından çıkınca kendilerine bilgi verilenlere, demin ne söylüyordu o derler; öyle kişilerdir onlar ki Allah, gönüllerini mühürlemiştir onların; onlar, kendi havalarına, dileklerine uymaktadır.

Şaban Piriş: 

İçlerinde seni dinleyenler vardır. Senin yanından çıktıkları zaman, kendilerine ilim verilenlere sorarlar: Demin ne söylemişti? Bunlar, Allah'ın kalplerini mühürlediği, heva ve heveslerine uyan kimselerdir.

Edip Yüksel: 

Onlardan bazıları var ki seni dinlerler. Fakat senin yanından çıkınca, kendilerine bilgi verilmiş olanlara, "Bu, demin ne söyledi?" diye sorarlar. İşte bunlar, ALLAH'ın kalplerini damgaladığı kimselerdir ve onlar heveslerinin ardına düşmüşlerdir.

Ali Bulaç: 

Onlardan kimi gelip seni dinler. Nitekim yanından çıkıp-gittikleri zaman, ilim verilenlere derler ki: "O biraz önce ne söyledi?" İşte onlar; Allah, onların kalplerini mühürlemiştir ve onlar kendi heva (istek ve tutku)larına uymuşlardır.

Suat Yıldırım: 

Onlardan seni dinlemeye gelen de vardır. Ama ne zaman ki senin yanından çıkarlar, o vakit sana kulak verip meseleleri öğrenenlere:“Sahi, az önce o, neler söylüyordu?” diye sorarlar.İşte Allah onların kalplerini mühürlemiş ve onlar da hevalarına uymuşlardır.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve onlardan bazı kimseler vardır ki, seni dinler, sonra senin yanından çıktıkları zaman kendilerine ilim verilmiş olanlara derler ki: «O biraz evvel ne söyledi?» Onlar öyle kimselerdir ki, Allah, onların kalbleri üzerini mühürlemiştir ve hevâlarına tâbi olmuşlardır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

İçlerinden bir kısmı seni dinler, sonra senin yanından çıktıklarında, kendilerine ilim verilmiş olanlara şöyle sorarlar: "Az önce ne söyledi?" İşte bunlar, Allah'ın, kalplerine mühür bastığı kimselerdir, boş arzularının ardına düşmüşlerdir.

Bekir Sadak: 

Geri donerseniz yeryuzunde bozgunculuk yapmaniz ve akrabalik baglarini kesmeniz beklenmez mi sizden?

İbni Kesir: 

Onların arasında seni dinleyenler vardır. Nihayet senin yanından çıkınca, kendilerine ilim verilmiş olanlara: Az önce ne demişti? diye sorarlar. İşte bunlar, Allah´ın kalblerini mühürlemiş olduğu ve kendi heveslerine uyan kimselerdir.

Adem Uğur: 

Onların arasında, seni dinleyenler vardır. Fakat senin yanından çıkınca kendilerine bilgi verilmiş olanlara &quot

İskender Ali Mihr: 

Ve seni dinleyenlerden bir kısmı, senin yanından çıktıkları zaman, kendilerine ilim verilenlere: “Biraz önce (O) ne dedi?” dediler. İşte onlar, Allah´ın, kalplerini mühürledikleri kişilerdir ve onlar hevalarına tâbî olanlardır.

Celal Yıldırım: 

Onlardan kimi sana kulak verir de senden ayrılıp dışarı çıkınca, kendilerine (az-çok) ilim verilenlere, «az önce O ne söyledi ?» diye sorarlar. İşte bunlar Allah´ın, kalblerini mühürlediği kimselerdir ve bunlar heveslerine uyanlardır.

Tefhim ul Kuran: 

Onlardan kimi gelip seni dinler. Nitekim yanından çıkıp gittikleri zaman, kendilerine ilim verilenlere derler ki: «O biraz önce ne söyledi?» İşte onlar

Fransızca: 

Et il en est parmi eux qui t'écoutent. Une fois sortis de chez toi, ils disent à ceux qui ont reçu la science : "Qu'a-t-il dit, tantôt ? " Ce sont ceux-là dont Allah a scellé les coeurs et qui suivent leurs propres passions.

İspanyolca: 

Hay algunos de ellos que te escuchan, pero que, apenas salidos de tu casa, dicen a quienes han recibido la Ciencia: «¿Qué es lo que acaba de decir?» Éstos son aquéllos cuyo corazón Alá ha sellado y que siguen sus pasiones.

İtalyanca: 

Fra loro ci sono quelli che fanno finta di ascoltarti, ma, quando sono usciti dalla tua casa, dicono a coloro cui è stata data la scienza: «Che cosa ha detto poc'anzi?». Essi sono coloro cui Allah ha suggellato i cuori e che si abbandonano alle loro passioni.

Almanca: 

Und unter ihnen sind manche, die dir zuhören, dann nachdem sie dich verlassen hatten, sagten sie zu denjenigen, denen das Wissen zuteil wurde: "Was sagte er vorhin?" Diese sind diejenigen, deren Herzen ALLAH versiegelte. Und sie folgten ihren Neigungen.

Çince: 

他们中有些人静听你的演说,等到他们从你的面前出去的时候,他们对有学识者说:刚才他说些什么?这等人,真主已封闭他们的心,他们顺从私欲。

Hollandaca: 

Onder de ongeloovigen zijn sommigen, die u gehoor verleenen, tot zij, als zij van u uitgaan, al spottend tot degenen zeggen, aan wie kennis werd gegeven; Wat heeft hij thans gezegd? Dit zijn zij, wier harten door God zijn verzegeld, en die hunne eigene lusten volgen.

Rusça: 

Среди них есть такие, которые слушают тебя. Когда они вышли от тебя, то сказали тем, которым было даровано знание: "Что он сказал только что?" Это - те, сердца которых Аллах запечатал и которые потакают своим желаниям.

Somalice: 

Waxaa ka mid ah Gaalada kuwo ku dhagaysan (Nabiyow), Markay agtaada ka baxaanna ku dhihi kuwa Cilmiga leh (Asxaabta) Muxuu lahaa dhawaan, kuwaasi waa kuwa Eebe daabacay Quluubtooda, waxay naftoodu jeclaydna (oo xunna) raacay.

Swahilice: 

Na wapo miongoni mwao wanao kusikiliza, mpaka wakiondoka kwako huwauliza walio pewa ilimu: Amesema nini sasa hivi? Hao ndio ambao Mwenyezi Mungu amepiga muhuri juu ya nyoyo zao, na wakafuata pumbao lao.

Uygurca: 

ئۇلاردىن (يەنى مۇناپىقلاردىن) بەزى كىشىلەر سېنىڭ سۆزۈڭگە قۇلاق سالىدۇ، ئۇلار سېنىڭ يېنىڭدىن چىققاندا، ئىلىم بېرىلگەن كىشىلەرگە (يەنى ساھابىلەرنىڭ ئۆلىمالىرىغا مەسخىرە قىلىش يۈزىسىدىن): «بايا ئۇ (يەنى مۇھەممەد) نېمە دېدى؟» دەيدۇ، ئەنە شۇلار اﷲ دىللىرىنى پېچەتلىۋەتكەنلەردۇر، نەپسى خاھىشلىرىغا ئەگەشكەنلەردۇر

Japonca: 

かれらの中には,あなたに耳を傾ける者もある。あなたの前を出て行くと,知識を授かっている者たちに向かって,「かれが今言ったことは,一体何ですか。」と訊ねる。これらの者は,アッラーに心を封じられた者で,自分の私欲に従う者である。

Arapça (Ürdün): 

«ومنهم» أي الكفار «من يستمع إليك» في خطبة الجمعة وهم المنافقون «حتى إذا خرجوا من عندك قالوا للذين أوتوا العلم» لعلماء الصحابة منهم ابن مسعود وابن عباس استهزاء وسخرية «ماذا قال آنفا» بالمد والقصر، الساعة، أي لا نرجع إليه «أولئك الذين طبع الله على قلوبهم بالكفر «واتبعوا أهواءهم» في النفاق.

Hintçe: 

और (ऐ रसूल) उनमें से बाज़ ऐसे भी हैं जो तुम्हारी तरफ कान लगाए रहते हैं यहाँ तक कि सब सुना कर जब तुम्हारे पास से निकलते हैं तो जिन लोगों को इल्म (कुरान) दिया गया है उनसे कहते हैं (क्यों भई) अभी उस शख़्श ने क्या कहा था ये वही लोग हैं जिनके दिलों पर ख़ुदा ने (कुफ़्र की) अलामत मुक़र्रर कर दी है और ये अपनी नफसियानी ख्वाहिशों पर चल रहे हैं

Tayca: 

ในหมู่พวกเขามีผู้เงี่ยหูฟังเจ้าจนกระทั่งเมื่อพวกเขาออกไปจากเจ้า พวกเขาก็จะพูดแก่ผู้มีความรู้ว่า เมื่อกี้นี้เขา (มุฮัมมัด) พูดอะไรกัน ชนเหล่านี้แหละคือบรรดาผู้ที่อัลลอฮ.ทรงประทับตราบนหัวใจของพวกเขา และพวกเขาปฏิบัติตามอารมณ์ต่ำของพวกเขา

İbranice: 

ויש ביניהם כאלה שמקשיבים לך, אך כאשר הם מוחמד עוזבים את נוכחותך, יאמרו אלה אשר נתנה להם הדעת: 'מה הדבר הזה שהוא אמר כרגע'? הם אלה אשר אטם אלוהים את לבבותיהם והם הולכים אחרי יצריהם

Hırvatça: 

Ima onih koji dolaze da te slušaju, ali čim se od tebe udalje, pitaju one kojima je dato znanje: "Šta ono on maloprije reče?" To su oni čija je srca Allah zapečatio i koji se za hirovima svojim povode.

Rumence: 

Printre ei sunt unii care te ascultă, însă, odată ieşiţi de la tine, spun celor cărora li s-a dat ştiinţa: “Ce-a spus adineauri?” Acestora Dumnezeu le-a pecetluit inimile, iar ei îşi urmează poftele.

Transliteration: 

Waminhum man yastamiAAu ilayka hatta itha kharajoo min AAindika qaloo lillatheena ootoo alAAilma matha qala anifan olaika allatheena tabaAAa Allahu AAala quloobihim waittabaAAoo ahwaahum

Türkçe: 

İçlerinden bir kısmı seni dinler, sonra senin yanından çıktıklarında, kendilerine ilim verilmiş olanlara şöyle sorarlar: "Az önce ne söyledi?" İşte bunlar, Allah'ın, kalplerine mühür bastığı kimselerdir, boş arzularının ardına düşmüşlerdir.

Sahih International: 

And among them, [O Muhammad], are those who listen to you, until when they depart from you, they say to those who were given knowledge, "What has he said just now?" Those are the ones of whom Allah has sealed over their hearts and who have followed their [own] desires.

İngilizce: 

And among them are men who listen to thee, but in the end, when they go out from thee, they say to those who have received Knowledge, "What is it he said just then?" Such are men whose hearts Allah has sealed, and who follow their own lusts.

Azerbaycanca: 

(Ya Peyğəmbər!) Onların (kafirlərin) içərisində elələri də vardır ki, səni dinləyər, sənin yanından çıxıb gedən kimi elm verilmiş kimsələrdən (səhabədən istehza ilə): “(Muhəmməd) bu saat nə dedi?!” – deyə soruşarlar. Onlar Allahın ürəklərinə möhür vurduğu və öz nəfslərinə uymuş kimsələrdir!

Süleyman Ateş: 

Onlardan kimi de gelip seni dinler. Fakat senin yanından çıktıkları zaman kendilerine bilgi verilmiş olanlara: "Demin ne söyledi?" derler. Onlar Allah'ın kalblerini mühürlediği, keyiflerinin ardına düşmüş kimselerdir.

Diyanet Vakfı: 

Onların arasında, seni dinleyenler vardır. Fakat senin yanından çıkınca kendilerine bilgi verilmiş olanlara "Az önce ne demişti?" diye sorarlar. Bunlar, Allah'ın kalplerini mühürlediği, heva ve heveslerine uyan kimselerdir.

Erhan Aktaş: 

Münafıklardan(1) kimisi de seni dinliyormuş gibi gözükür. Senin yanından ayrıldıktan sonra, kendilerine ilim verilenlere:(2) “O, biraz önce ne dedi(3)?” dediler. İşte onlar, Allah’ın kalplerini mühürledikleri ve hevâlarına(4) tâbi olan kimselerdir.

Kral Fahd: 

Onların arasında, seni dinleyenler vardır. Fakat senin yanından çıkınca kendilerine bilgi verilmiş olanlara «Az önce ne demişti?» diye sorarlar. Bunlar, Allah'ın kalplerini mühürlediği, hevâ ve heveslerine uyan kimselerdir.

Hasan Basri Çantay: 

Onlardan öyle kimseler vardır ki seni dinler (ler). Nihayet yanından çıkdıkları zaman kendilerine ilim verilmiş olanlara «O, demin ne söylediydi ha?» derler. Onlar öyle kişilerdir ki Allah kalblerinin üzerine mühür basmışdır. Onlar hevaa (ve heves) lerine uymuşlardır.

Muhammed Esed: 

Şimdi bu çaresiz günahkarlar arasında seni (ey Muhammed) dinliy(or görün)enler var, ama yanından ayrıldıktan sonra (senin mesajını) anlamış olanlara (küçümseyici bir edayla) "O şimdi ne anlattı bakalım?" diye sorarlar. Böyleleri, kalpleri Allah tarafından mühürlenmiş olanlardır, çünkü onlar (her zaman) sadece kendi tutku ve ihtiraslarına uymuşlardır.

Gültekin Onan: 

Onlardan kimi gelip seni dinler. Nitekim yanından çıkıp gittikleri zaman ilim verilenlere derler ki: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

O münafıklardan seni dinlemeğe gelen de var. Hatta senin yanından çıktıkları zaman, (ashabdan) kendilerine ilim verilmiş olanlara şöyle derler: “- O (peygamber), demin ne söyledi?” (Böylece alay ederler.) Bunlar öyle kimselerdir ki, Allah kalblerini mühürlemiştir de hep hevalarına uymuşlardır.

Portekizce: 

E entre eles, há os que te escutam e, ao se retirarem da tua assembléia, dizem, àqueles, que foram agraciados com a sabedoria: Que é que foi dito agora? Tais são osque têm os seus corações sigilados por Deus, porque se entregam às suas luxúrias!

İsveççe: 

Bland [hycklarna] finns de som lyssnar till dig [Muhammad, och låtsas förstå], men när de går ifrån dig säger de till dem som har kunskap: "Vad betyder det han sade nyss?" De är [människor] vars hjärtan Gud har förseglat, eftersom de [bara] följer vad de själva tycker och önskar;

Farsça: 

گروهی از آنان [که منافق اند در ظاهر به گفتارت] گوش می دهند، ولی هنگامی که از نزد تو بیرون روند به کسانی که آگاهی و معرفت به آنان داده شده [از روی مسخره] می گویند: هم اکنون چه گفت؟ [ما که گفته او را نفهمیدیم.] آنان کسانی هستند که خدا بر دل هایشان مهر [تیره بختی] نهاده واز هواهای نفسانی خود پیروی کرده اند،

Kürtçe: 

(ئەی موحەممەد ﷺ) ھەندێ لەوانە گوێت لێدەگرن بەڵام کاتێك لای تۆ دەردەچن دەڵێن بەوانەی زانیاریان پێدراوە (لە ھاوەڵان) ئەوە ئێستا موحەممەد (ﷺ) ووتی چی؟ ئەوانە ئەو کەسانەن کە خوا مۆری ناوە بەسەر دڵیاندا وە شوێن ھەوا وئارەزووی خۆیان کەوتوون

Özbekçe: 

Ва улардан сенга қулоқ осадиганлари бор. Ҳузурингдан чиққанларида эса, илм берилганларга: «Ҳали у нима деди?» дерлар. Ана ўшалар қалбларига Аллоҳ тамға босганлар ва ҳавои нафсларига эргашганлардир.

Malayca: 

Dan di antara mereka (yang hadir di majlismu wahai Muhammad, ialah orang-orang munafik) yang mendengar ajaranmu (dengan sambil lewa), sehingga apabila mereka keluar dari sisimu berkatalah mereka (secara mengejek-ejek) kepada orang-orang yang diberi ilmu (dari kalangan sahabat-sahabatmu yang setia): "Apa yang dikatakan oleh Muhammad tadi?" Mereka (yang munafik) itu ialah orang-orang yang telah dimeteraikan Allah atas hati mereka, dan ialah orang-orang yang menurut hawa nafsunya.

Arnavutça: 

Në mes tyre ka (edhe të atillë) që të përgjojnë ty, e posa të largohen prej teje, i pyesin ata të cilëve u është dhënë dijenia: “Ç’tha ai më parë?!” Këta janë ata, zemrat e të cilëve ua ka vulosur Perëndia dhe të cilët ndjekin epshet e veta.

Bulgarca: 

А някои от тях те изслушват, но щом си отидат от теб, казват на дарените със знанието: “Какво рече той преди малко?” Те са онези, чиито сърца Аллах запечата и които следват своите страсти.

Sırpça: 

Има оних који долазе да те слушају, али чим се од тебе удаље, питају оне којима је дато знање: „Шта оно он малопре рече?“ То су они чија је срца Аллах запечатио и који се поводе за својим страстима.

Çekçe: 

A jsou mezi nimi někteří, kdož ti naslouchají, avšak když od tebe odejdou, ptají se těch, jimž dostalo se vědění: 'Co to vlastně před chvílí povídal?' A to jsou ti, jichž srdce Bůh zapečetil a kteří následují učení svá scestná.

Urduca: 

اِن میں سے کچھ لوگ ایسے ہیں جو کان لگا کر تمہاری بات سنتے ہیں اور پھر جب تمہارے پاس سے نکلتے ہیں تو اُن لوگوں سے جنہیں علم کی نعمت بخشی گئی ہے پوچھتے ہیں کہ ابھی ابھی اِنہوں نے کیا کہا تھا؟ یہ وہ لوگ ہیں جن کے دلوں پر اللہ نے ٹھپہ لگا دیا ہے اور یہ اپنی خواہشات کے پیرو بنے ہوئے ہیں

Tacikçe: 

Баъзе ба ту гӯш медиҳанд, то он гоҳ ки аз назди ту берун раванд, аз донишмандон мепурсанд: «Ин чӣ суханоне буд, ки мегуфт?» Худо бар дилҳояшон мӯҳр ниҳодааст ва аз паи ҳавоҳои худ рафтаанд.

Tatarca: 

Монафикъларның кайберләре синең сүзеңне тыңлап торырлар, аннары яныңнан чыккач, сәхабәләрнең галимнәренә мәсхәрә итеп әйтерләр: "Бая гына Мухәммәд нәрсә сөйләде", – дип. Аллаһ андый монафикъларның күңеленә мөһер сукты, алар нәфесләренә иярделәр, инде иманга киләчәк түгелләр.

Endonezyaca: 

Dan di antara mereka ada orang yang mendengarkan perkataanmu sehingga apabila mereka keluar dari sisimu orang-orang berkata kepada orang yang telah diberi ilmu pengetahuan (sahabat-sahabat Nabi): "Apakah yang dikatakannya tadi?" Mereka itulah orang-orang yang dikunci mati hati mereka oleh Allah dan mengikuti hawa nafsu mereka.

Amharca: 

ከእነርሱም ወዳንተ የሚያዳምጡ አልሉ፡፡ ከአንተም ዘንድ በወጡ ጊዜ ለእነዚያ ዕውቀት ለተሰጡት «አሁን ምን አለ?» ይላሉ፡፡ እነዚህ እነዚያ በልቦቻቸው ላይ አላህ ያተመባቸው ዝንባሌዎቻቸውንም የተከተሉ ናቸው፡፡

Tamilce: 

அவர்களில் (-அந்த நயவஞ்சகர்களில் அலட்சியமாக) உம் பக்கம் செவி சாய்ப்பவர்களும் உள்ளனர். இறுதியில் அவர்கள் உம்மிடமிருந்து வெளியே புறப்பட்டால் (தாங்களும் கவனமாகக் கேட்டது போன்று காண்பிப்பதற்காகவும் கேலியாகவும்) கல்வி கொடுக்கப்பட்டவர்களிடம் கூறுகிறார்கள்: “இவர் (-இந்த தூதர்) சற்று நேரத்திற்கு முன்பு என்ன கூறினார் (தெரியுமா? எவ்வளவு அழகான கருத்தைக் கூறினார் தெரியுமா?)” இவர்கள் எத்தகையோர் என்றால், அல்லாஹ் இவர்களின் உள்ளங்களில் முத்திரையிட்டு விட்டான். இன்னும், இவர்கள் தங்கள் கெட்ட ஆசைகளைப் பின்பற்றினார்கள்.

Korece: 

그들 중에는 그대에게 귀를 기울인 자 있으나 그들이 밖으로 나가서는 그가 방금 말했던 것이 무엇이뇨 라고 지식을 부여받은 자들에게 말하더라 그들은 그들 의 욕망을 따르는 자들로 하나님 께서 그들의 마음을 봉하여 버린 자들이라

Vietnamca: 

Trong bọn chúng (những kẻ giả tạo đức tin), có người đến nghe Ngươi (Thiên Sứ Muhammad) cho tới khi chúng rời khỏi Ngươi, chúng nói với những ai đã được ban cho sự hiểu biết “Y (Thiên Sứ Muhammad) vừa nói điều gì vậy?” Chúng là những kẻ mà Allah đã niêm kín quả tim của chúng và chúng chỉ biết chạy theo dục vọng của chúng.