Arapça:
وَفِي السَّمَاءِ رِزْقُكُمْ وَمَا تُوعَدُونَ
Çeviriyazı:
vefi-ssemâi rizḳuküm vemâ tû`adûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sizin rızkınız da size vaad edilen sevap ve ceza da göktedir.
Diyanet İşleri:
Rızkınız da, size söz verilen azap da yukarıdan gelir.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve gökte de rızkınız ve size vaadedilen var.
Şaban Piriş:
Gökte de sizin rızkınız ve size vadedilen şeyler vardır.
Edip Yüksel:
Gökte rızkınız ve size söz verilenler vardır.
Ali Bulaç:
Gökte rızkınız vardır ve size va'dolunmakta olan da.
Suat Yıldırım:
Kesin inanmak isteyenler için yeryüzünde birçok deliller vardır. Bizzat kendi varlıklarınızda da böyle deliller vardır. Hâlâ görmeyecek misiniz? Gökte de hem rızkınız (rızkınızın vesileleri), hem de size vâd olunan cennet vardır.
Ömer Nasuhi Bilmen:
(22-23) Ve gökte de rızkınız ve vaadolunur olduğunuz şey (vardır). İşte o göğün ve yerin Rabbine kasem olsun ki o (size vaadedilen) herhalde sabittir, sizin söz söyler olmanız gibi (bir hakikattır).
Yaşar Nuri Öztürk:
Sizin, rızkınız da göktedir, tehdit edildiğiniz şey de.
Bekir Sadak:
(Yemediklerini gorunce) onlardan endiseye dustu
İbni Kesir:
Rızkınız da, size vaadolunan şeyler de semadadır.
Adem Uğur:
Semada da rızkınız ve size vâdedilen başka şeyler vardır.
İskender Ali Mihr:
Ve semada sizin rızkınız ve vaadolunduğunuz şeyler vardır.
Celal Yıldırım:
Gökte hem rızkınız, hem size va´dedilen şey vardır.
Tefhim ul Kuran:
Gökte rızkınız vardır ve size va´dolunmakta olan da.
Fransızca:
Et il y dans le ciel votre subsistance et ce qui vous a été promis.
İspanyolca:
Y en el cielo tenéis vuestro sustento y lo que se os ha prometido.
İtalyanca:
Nel cielo c'è la vostra sussistenza e anche ciò che vi è stato promesso.
Almanca:
Und im Himmel ist euer Rizq und das, was euch versprochen wird.
Çince:
在天上,有你们的给养,也有应许你们的赏罚。
Hollandaca:
Uw onderhoud is in den hemel; en evenzeer bevat hij datgene, wat u werd beloofd.
Rusça:
На небе находится ваш удел и то, что вам обещано.
Somalice:
Samada yuuna jiraa risqigiinnu iyo waxa laydiin yaboohi.
Swahilice:
Na katika mbingu ziko riziki zenu na mliyo ahidiwa.
Uygurca:
ئاسماندا سىلەرنىڭ رىزقىڭلار بار، سىلەرگە ۋەدە قىلىنغان ساۋاب بار
Japonca:
天には,あなたがたへの糧と,あなたがたに約束されたものがある。
Arapça (Ürdün):
«وفي السماء رزقكم» أي المطر المسبب عنه النبات الذي هو رزق «وما توعدون» من المآب والثواب والعقاب أي مكتوب ذلك في السماء.
Hintçe:
और तुम्हारी रोज़ी और जिस चीज़ का तुमसे वायदा किया जाता है आसमान में है
Tayca:
และในฟากฟ้ามีปัจจัยยังชีพของพวกเจ้า และสิ่งที่พวกเจ้าถูกสัญญาไว้
İbranice:
בשמים מקור פרנסתכם וכל אשר הובטח לכם
Hırvatça:
A na nebu je opskrba vaša i ono što vam se obećava
Rumence:
În cer este înzestrarea voastră şi ceea ce vi s-a făgăduit.
Transliteration:
Wafee alssamai rizqukum wama tooAAadoona
Türkçe:
Sizin, rızkınız da göktedir, tehdit edildiğiniz şey de.
Sahih International:
And in the heaven is your provision and whatever you are promised.
İngilizce:
And in heaven is your Sustenance, as (also) that which ye are promised.
Azerbaycanca:
Göydə də ruzinin (yağış, qar) və və’d olunduğunuz şey (mükafat, cəza) vardır! (Sizə və’d olunan mükafat, yaxud cəza Allah dərgahındakı lövhi-məhfuzda yazılmışdır).
Süleyman Ateş:
Gökte rızkınız da var, uyarıldığınız (azab)da var!
Diyanet Vakfı:
Semada da rızkınız ve size vadedilen başka şeyler vardır.
Erhan Aktaş:
Gökte rızkınız ve uyarıldığınız şeyler vardır.
Kral Fahd:
Semada da rızkınız ve size vâdedilen başka şeyler vardır.
Hasan Basri Çantay:
Rızkınız ve size va´d olunagelen şeyleri gök (ler) dedir.
Muhammed Esed:
(Yeryüzündeki) azığınızın ve (ölümden sonraki hayatınız için) vaad edilen her şeyin (kaynağı) göktedir;
Gültekin Onan:
Gökte rızkınız vardır ve size vaadolunmakta olan da.
Ali Fikri Yavuz:
Semada ise, (yağmur) rızkınız ve va’d olunduğunuz cennet vardır.
Portekizce:
E no céu está o vosso sustento, bem como tudo quanto vos tem sido prometido.
İsveççe:
I himlen finns det som [hjälper er] att uppehålla livet och där finns det som ni fått löfte om [i nästa liv];
Farsça:
و رزق شما و آنچه به آن وعده داده می شوید، در آسمان است
Kürtçe:
وە ڕزق وڕۆزی ئێوە و ئەو بەڵێنانەی پێتان دەدرێت لەئاسمانە
Özbekçe:
Ва осмонда ризқингиз ҳамда сизга ваъда қилинаётган нарсалар (бор).
Malayca:
Dan di langit pula terdapat (sebab-sebab) rezeki kamu, dan juga terdapat apa yang telah (ditakdirkan dan) dijanjikan kepada kamu.
Arnavutça:
E në qiell është furnizimi dhe premtimi juaj.
Bulgarca:
На небето има препитание за вас и там е онова, което ви е обещано.
Sırpça:
А на небу је ваша опскрба и оно што вам се обећава
Çekçe:
A na nebesích je váš příděl obživy a rovněž to, co vám je slíbeno.
Urduca:
آسمان ہی میں ہے تمہارا رزق بھی اور وہ چیز بھی جس کا تم سے وعدہ کیا جا رہا ہے
Tacikçe:
Ва ризқи шумо ва ҳар чӣ ба шумо ваъда шуда, дар осмон аст.
Tatarca:
Сезнең ризыкларыгыз күктәдер, ягъни яңгыр яуса гына ризыкларыгыз буладыр һәм сезгә вәгъдә ителгән Аллаһуның рәхмәте вә ґәзабы да күктәдер.
Endonezyaca:
Dan di langit terdapat (sebab-sebab) rezekimu dan terdapat (pula) apa yang dijanjikan kepadamu.
Amharca:
ሲሳያችሁም የምትቀጠሩትም (ፍዳና ምንዳ) በሰማይ ውስጥ ነው፡፡
Tamilce:
இன்னும் உங்கள் உணவும் (-உங்கள் வாழ்வாதாரத்தின் மூலமாகிய மழையும் நன்மை, தீமையில்) எது உங்களுக்கு வாக்களிக்கப்படுகிறதோ அதுவும் வானத்தில்தான் (அல்லாஹ்விடம்) இருக்கிறது.
Korece:
하늘에는 너희가 일용할 양 식이 있으며 또한 너희에게 약속 된 것도 있노라
Vietnamca:
Và trên trời có bổng lộc của các ngươi và những gì mà các ngươi được hứa.
Ayet Linkleri: