Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

46

Sûredeki Ayet No: 

18

Ayet No: 

4528

Sayfa No: 

504

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

أُولَٰئِكَ الَّذِينَ حَقَّ عَلَيْهِمُ الْقَوْلُ فِي أُمَمٍ قَدْ خَلَتْ مِن قَبْلِهِم مِّنَ الْجِنِّ وَالْإِنسِ ۖ إِنَّهُمْ كَانُوا خَاسِرِينَ

Çeviriyazı: 

ülâike-lleẕîne ḥaḳḳa `aleyhimü-lḳavlü fî ümemin ḳad ḫalet min ḳablihim mine-lcinni vel'ins. innehüm kânû ḫâsirîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

İşte onlar kendilerinden önce gelip geçmiş olan cin ve insan toplulukları içerisinde haklarında azab vaadi hak olmuş kimselerdir. Onlar gerçekten hüsrana uğramışlardır.

Diyanet İşleri: 

Annesine babasına: "Of ikinizden; benden önce nice nesiller gelip geçmişken beni tekrar diriltilmemle mi tehdit ediyorsunuz?" diyen kimseye, anne babası Allah'a sığınarak: "Sana yazıklar olsun! İnan; doğrusu Allah'ın sözü gerçektir" dedikleri halde: "Bu, Kuran öncekilerin masallarından başka bir şey değildir" diye cevap verenler işte onlar kendilerinden önce cinlerden ve insanlardan gelip geçmiş ümmetler içinde, Allah'ın azap vadinin aleyhlerinde gerçekleştiği kimselerdir. Doğrusu onlar hüsranda olanlardır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Bunlar, öyle kişilerdir ki, onlardan önce cinden ve insanlardan gelip geçen ümmetler içinde, onlara da, azaba uğrayacaklarına dair söylenen söz hak olmuştur; şüphe yok ki onlar, ziyana uğramışlardır.

Şaban Piriş: 

İşte onlar, cinlerden ve insanlardan, kendilerinden önce gelip geçmiş toplumlar arasında haklarında (azap) sözü gerçekleşmiş olanlardır. Onlar, hüsrana uğrayanlardır.

Edip Yüksel: 

Bu gibiler, gelip geçmiş cin ve insan toplumları arasında azap sözünü haketmiş kimselerdir. Onlar kaybedenlerdir.

Ali Bulaç: 

İşte bunlar, cinlerden ve insanlardan kendilerinden evvel gelip-geçmiş ümmetler içinde (azap) sözü üzerlerine hak olmuş kimselerdir. Gerçekten onlar, ziyana uğrayanlardır.

Suat Yıldırım: 

İşte onlar, kendilerinden önce insanlardan ve cinlerden gelmiş geçmiş topluluklar içinde, haklarında azap hükmü kesinleşmiş olanlardır. Çünkü onlar hüsrana uğramış kimselerdir.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

(18-19) İşte bunlar izi kendilerinden önce gelip geçen cin ve insten ümmetler arasında bulunan kimselerdir ki, üzerlerine söz hak olmuştur. Muhakkak ki onlar hüsrâna uğramış oldular. Ve herkes için yapmış olduklarından (dolayı) dereceler vardır ve onlara amellerini tamamen ödemek için ve onlar zulmolunmazlar.

Yaşar Nuri Öztürk: 

İşte bunlar, kendilerinden önce gelip geçmiş cin ve insan ümmetleri içinde, üzerlerine azap hak olanlardır. Hiç kuşkusuz, onlar, hüsrana uğrayanlardır.

Bekir Sadak: 

(24-25) O azabin, yayilarak vadilerine dogru yoneldigini gorduklerinde: «Bu yaygin bulut bize yagmur yagdiracaktir» dediler. Hud: «Hayir, o, acele beklediginiz seydir

İbni Kesir: 

İşte onlar

Adem Uğur: 

İşte onlar, kendilerinden önce cinlerden ve insanlardan gelip geçmiş topluluklar içinde, haklarında azabın gerçekleştiği kimselerdir. Gerçekten onlar ziyana uğrayanlardır.

İskender Ali Mihr: 

İşte onlar ki, onlardan evvel gelip geçmiş olan cin ve insan toplumlarında, üzerlerine (azap) sözü hak olmuştur. Muhakkak ki onlar, hüsranda olanlardır.

Celal Yıldırım: 

İşte bunlar kendilerinden önce cinlerden ve, insanlardan gelip geçen ümmetler hakkında (azâb va´di ve hükmü) gerçekleşen kimselerdir. Şüphesiz ki bunlar hüsran içinde kalanlardır.

Tefhim ul Kuran: 

İşte bunlar, cinlerden ve insanlardan kendilerinden evvel gelip geçmiş ümmetler içinde, (azab) sözü üzerlerine hak olmuş kimselerdir. Gerçekten onlar, ziyana uğrayanlardır.

Fransızca: 

Ce sont ceux-là qui ont mérité la sentence [prescrite] en même temps que des communautés déjà passées avant eux parmi les djinns et les hommes. Ils étaient réellement perdants.

İspanyolca: 

en ésos será en quienes se cumpla la sentencia aplicada a las comunidades precedentes de genios y de mortales. Ésos serán los que pierdan.

İtalyanca: 

Essi sono coloro contro i quali si realizza la sentenza, [come si realizzò] fra le comunità di uomini e di démoni che li precedettero: in verità saranno i perdenti.

Almanca: 

Diese sind diejenigen, gegen sie das Gesagte Rechtens war, unter Umam, die bereits vor ihnen vergingen, von den Dschinn und den Menschen. Gewiß, sie waren Verlierer.

Çince: 

这等人,应当受刑罚的判决,而入于以前逝去的精灵和人类的各民族之中;他们确是亏折的。

Hollandaca: 

Dit zal een zijn dergenen, wier vonnis reeds op de volkeren van geniussen en menschen, die vóór hen waren, rechtvaardig is toegepast. Zij zullen zekerlijk te gronde gaan.

Rusça: 

Сбылось Слово относительно них и живших до них народов из числа джиннов и людей. Воистину, они были потерпевшими убыток.

Somalice: 

Kuwaasi waa kuwa caddibaadi u sugnaatay, iyagoo ka mid noqon kuwii horay u tagey oo Jinni iyo Insiba leh, waxayta ahaayeen kuwa khasaaray.

Swahilice: 

Hao ndio ambao imehakikikishwa hukumu juu yao kama mataifa yaliyo kwisha pita kabla yao miongoni mwa majini na watu. Hakika hao wamekuwa wenye kukhasiri.

Uygurca: 

ئەنە شۇنداق كىشىلەرگە (اﷲ نىڭ ئازاب قىلىش) سۆزى ھەقلىق بولدى، ئۇلار بولسا ئۇلاردىن ئىلگىرى ئۆتكەن ئىنسانلاردىن ۋە جىنلاردىن بولغان ئۈممەتلەر قاتارىغا كىرگۈزۈلدى، ئۇلار ھەقىقەتەن زىيان تارتقۇچى بولدى

Japonca: 

これらの者は,以前に滅び去ったジンや人間の民族の中にいる者で,御言葉が,かれらに実証される者たちである。かれらは,本当に(完全な)失敗者である。

Arapça (Ürdün): 

«أولئك الذين حق» وجب «عليهم القول» بالعذاب «في أمم قد خلت من قبلهم من الجن والإنس إنهم كانوا خاسرين».

Hintçe: 

ये वही लोग हैं कि जिन्नात और आदमियों की (दूसरी) उम्मतें जो उनसे पहले गुज़र चुकी हैं उन ही के युमूल में उन पर भी अज़ाब का वायदा मुस्तहक़ हो चुका है ये लोग बेशक घाटा उठाने वाले थे

Tayca: 

ชนเหล่านี้คือ บรรดาผู้ที่พระดำรัส (แห่งการลงโทษ) เป็นที่คู่ควรแก่พวกเขาที่จะเข้าร่วมอยู่กับหมู่ชนต่าง ๆ แห่งพวกญินและมนุษย์ที่ได้ล่วงลับไปก่อนพวกเขา แท้จริงพวกเขาเป็นผู้ขาดทุน

İbranice: 

אלה הם אשר בצדק נגזר דינם יחד עם אומות של שדים ובני אנוש שעברו מן העולם לפניהם, הם אכן היו המפסידים

Hırvatça: 

To su oni koji zaslužuju da se nad njima ispuni Riječ rečena o ummetima: džinima i ljudima koji su prije njih bili i nestali, oni su, zaista, gubitnici.

Rumence: 

Aceştia sunt cei asupra cărora Cuvântul se va împlini, precum s-a împlinit asupra adunărilor de ginni şi oameni ce au dispărut înaintea lor. Ei sunt pierduţi.

Transliteration: 

Olaika allatheena haqqa AAalayhimu alqawlu fee umamin qad khalat min qablihim mina aljinni waalinsi innahum kanoo khasireena

Türkçe: 

İşte bunlar, kendilerinden önce gelip geçmiş cin ve insan ümmetleri içinde, üzerlerine azap hak olanlardır. Hiç kuşkusuz, onlar, hüsrana uğrayanlardır.

Sahih International: 

Those are the ones upon whom the word has come into effect, [who will be] among nations which had passed on before them of jinn and men. Indeed, they [all] were losers.

İngilizce: 

Such are they against whom is proved the sentence among the previous generations of Jinns and men, that have passed away; for they will be (utterly) lost.

Azerbaycanca: 

Belələri özlərindən əvvəl gəlib getmiş və insanlardan ibarət (kafir) ümmətlərlə birlikdə haqlarında əzab sözünün (hökmünün) gerçəkləşdiyi kimsələrdir. Onlar, doğrudan da, ziyana uğrayanlardır!

Süleyman Ateş: 

İşte onlar da kendilerine (azab) söz(ü) gerekli olmuş kimselerdir. Kendilerinden önce geçen cin ve insan toplulukları arasında (azabın içinde) bulunacaklardır. Gerçekten onlar, ziyana uğrayanlardır.

Diyanet Vakfı: 

İşte onlar, kendilerinden önce cinlerden ve insanlardan gelip geçmiş topluluklar içinde, haklarında azabın gerçekleştiği kimselerdir. Gerçekten onlar ziyana uğrayanlardır.

Erhan Aktaş: 

İşte onlar ki, Cinn ve insten,(1) kendilerinden önce gelip geçmiş topluluklarda yürürlükte olan “söz(2)” üzerlerine gerçekleşti. Onlar hüsrana uğrayan kimselerdir.

Kral Fahd: 

İşte onlar, kendilerinden önce cinlerden ve insanlardan gelip geçmiş topluluklar içinde, haklarında azabın gerçekleştiği kimselerdir. Gerçekten onlar ziyana uğrayanlardır.

Hasan Basri Çantay: 

İşte o (ve benzerleri) cinden ve insandan kendilerinden evvel gelib geçen ümmetler arasında, üzerlerine (azâb) söz (ü) hak olmuş (kimseler) dir. Çünkü bunlar hüsrana uğramış olanlardır.

Muhammed Esed: 

İşte bunlar, kendilerinden önce geçip gitmiş (öteki günahkar) insanlar ve görünmeyen varlıklar toplulukları ile birlikte (yok olup gitme) cezasına çarptırılacak olanlardır. Onlar, kesinlikle kaybedenlerden olacaktır.

Gültekin Onan: 

İşte bunlar, cinlerden ve insanlardan kendilerinden evvel gelip geçmiş ümmetler içinde (azab) sözü üzerlerine hak olmuş kimselerdir. Gerçekten onlar, ziyana uğrayanlardır.

Ali Fikri Yavuz: 

İşte bu inançta olanlar, kendilerinden daha evvel gelib geçen insan ve cinlerden, üzerlerine azab gerçekleşmiş ümmetlerle beraberdirler. Çünkü bunlar, aldanıb hep ziyana uğrayanlardır.

Portekizce: 

Tais são aqueles que mereceram a sentença, juntamente com os seus antepassados, gerações de gênios e humanos, porqueforam desventurados.

İsveççe: 

Och över [sådana som] denne skall samma dom osvikligt fällas som den som fälldes över tidigare släkten av osynliga väsen och människor; ja, de kommer att höra till förlorarna!

Farsça: 

اینانند کسانی که [به خاطر انکار وعده های حق] فرمان عذاب درباره آنان در زمره گروه هایی از جن و انس که پیش از آنان در گذشتند، محقق و ثابت شده است؛ زیرا آنان زیانکار بودند.

Kürtçe: 

ئەوانە ئەو کەسانەن بڕیار(ی خوا)یان بەسەردا چەسپا لە ڕیزی ئەو ئوممەتانەدا کە پێش ئەمان ڕابوردوون لە جنۆکە وئادەمیی بێگومان ئەوانە خۆیان زەرەرمەندن

Özbekçe: 

Ана ўшаларга ўзларидан аввал ўтган жин ва инс умматлари қаторида (азоб) сўзи ҳақ бўлгандир. Албатта, улар зиён кўрувчилардан бўлдилар.

Malayca: 

Mereka (yang ingkar derhaka seperti itu) ialah orang-orang yang tetap menerima hukuman (azab) bersama-sama dengan umat-umat yang terdahulu daripada mereka - dari kalangan jin dan manusia; kerana sesungguhnya mereka telah menyebabkan diri mereka menjadi orang-orang yang rugi.

Arnavutça: 

Ata janë prej atyre, ndaj të cilëve është plotësuar Fjala (e dënimit) mbi popujt: xhindët dhe njerëzit që kanë qenë para tyre, sepse ata, me të vërtetë, janë shkatërruar.

Bulgarca: 

спрямо такива се сбъдна словото сред отминали преди тях общности от джиновете и от хората. Те са губещите.

Sırpça: 

На таквима се треба испунити реч речена о народима: духовима и људима који су пре њих били и нестали, јер они су, заиста, настрадали.

Çekçe: 

Takoví jsou ti, proti nimž se uskuteční slovo Boží o národech džinů a lidí, které již zanikly před nimi - a ty ztrátu utrpěly!

Urduca: 

یہ وہ لوگ ہیں جن پر عذاب کا فیصلہ چسپاں ہو چکا ہے اِن سے پہلے جنوں اور انسانوں کے جو ٹولے (اِسی قماش کے) ہو گزرے ہیں اُنہی میں یہ بھی جا شامل ہوں گے بے شک یہ گھاٹے میں رہ جانے والے لوگ ہیں

Tacikçe: 

Дар бораи инҳо ҳамон сухан, ки дар бораи умматҳои пешин аз ҷинну инс гуфта шуда буд, ба ҳақиқат мепайвандад. Инҳо зиёнкунандагонанд.

Tatarca: 

Әнә шулай хакны инкяр итүчеләр, әүвәлге инкяр итүче җен вә кешеләр таифәсе белән бергә җәһәннәмдә булырлар дигән сүз Аллаһуның вәгъдәсе илә сабит булды, алар һәммәсе, әлбәттә, һәлак булучылардыр.

Endonezyaca: 

Mereka itulah orang-orang yang telah pasti ketetapan (azab) atas mereka bersama umat-umat yang telah berlalu sebelum mereka dari jin dan manusia. Sesungguhnya mereka adalah orang-orang yang merugi.

Amharca: 

እነዚህ እነዚያ ከጋኔንም ከሰውም ከእነርሱ በፊት ካለፉት ሕዝቦች ጋር ቃሉ በእነርሱ ላይ የተረጋገጠባቸው ናቸው፡፡ እነርሱ ከሳሪዎች ነበሩና፡፡

Tamilce: 

இவர்கள் எத்தகையோர் என்றால் இவர்களுக்கு முன்னர் சென்றுவிட்ட ஜின், மற்றும் மனித சமுதாயங்களுடன் இவர்கள் மீதும் (அல்லாஹ்வுடைய தண்டனையின்) வாக்கு உறுதியாகிவிட்டது. “நிச்சயமாக இவர்கள் (நிராகரிப்பாளர்களான முன்னோர், பின்னோர் எல்லோரும்) நஷ்டவாளிகளாகவே இருக்கிறார்கள்.”

Korece: 

그들에게는 말씀이 있었으며그들 이전의 영마와 인간들도 그 들의 오만함으로 사라져 갔으니 실로 그들은 손실자들이라

Vietnamca: 

Đó là những kẻ mà lời hứa (trừng phạt) đã được chứng thực đối với chúng nơi những cộng đồng đã qua đời trước chúng từ loài Jinn và loài người. Chúng quả thật là những kẻ thua thiệt và thất bại.