Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

32

Sûredeki Ayet No: 

12

Ayet No: 

3515

Sayfa No: 

416

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَلَوْ تَرَىٰ إِذِ الْمُجْرِمُونَ نَاكِسُو رُءُوسِهِمْ عِندَ رَبِّهِمْ رَبَّنَا أَبْصَرْنَا وَسَمِعْنَا فَارْجِعْنَا نَعْمَلْ صَالِحًا إِنَّا مُوقِنُونَ

Çeviriyazı: 

velev terâ iẕi-lmücrimûne nâkisû ruûsihim `inde rabbihim. rabbenâ ebṣarnâ vesemi`nâ ferci`nâ na`mel ṣâliḥan innâ mûḳinûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Ey Muhammed! Günahkârların, Rablerinin huzurunda başları öne eğilmiş olarak: "Ey Rabbimiz! Gördük ve dinledik, şimdi bizi geri çevir de salih bir amel işleyelim, çünkü biz artık kesin bir şekilde inanıyoruz." derlerken bir görsen!

Diyanet İşleri: 

Suçluları Rablerinin huzurunda, başları öne eğilmiş olarak: "Rabbimiz! Gördük, dinledik, artık bizi dünyaya geri çevir de iyi iş işleyelim; doğrusu kesin olarak inandık" derlerken bir görsen!

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Rableri katında başlarını eğerek Rabbimiz, gördük ve duyduk, artık bizi tekrar dünyaya döndür de iyi işlerde bulunalım, gerçekten de adamakıllı inandık dedikleri zaman bir görsen mücrimleri.

Şaban Piriş: 

Suçluları, Rablerinin katında, başlarını öne eğmiş olarak bir görsen: Rabbimiz, gördük ve işittik, bizi yeniden döndür de salih amel işleyelim, artık biz kesin olarak iman ettik (derler).

Edip Yüksel: 

Suçluları, Rab'leri huzurunda başlarını öne eğmiş durumda iken bir görseydin: "Rabbimiz, gördük ve işittik. Bizi döndür de erdemli davranalım. şimdi biz kesin olarak inandık."

Ali Bulaç: 

Suçlu-günahkarları, Rableri huzurunda başları öne eğilmiş olarak: "Rabbimiz, gördük ve işittik; şimdi bizi (bir kere daha dünyaya) geri çevir, salih bir amelde bulunalım, artık biz gerçekten kesin bilgiyle inananlarız" (diye yalvaracakları zamanı) bir görsen.

Suat Yıldırım: 

Bir görseydin o suçluları: Rab'lerinin huzurunda, mahcupluktan başları önlerine eğilmiş şöyle derken:“Gördük, işittik ya Rabbenâ! Ne olur bizi dünyaya bir gönder!Öyle güzel, makbul işler yaparız ki!Çünkü gerçeği kesin olarak biliyoruz artık!” [19,38; 67,10; 6,27-29]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Görecek olsan o vakit ki, günahkârlar Rablerinin huzurunda başlarını eğmiş oldukları halde, «Rabbimiz! Gördük ve işittik, artık bizi geri çevir. Biz sâlih amel işleyelim. Şüphe yok ki, biz kat´i sûrette inanmışlarız» (derler).

Yaşar Nuri Öztürk: 

Günahkârları, Rablerinin huzurunda başlarını eğmiş olarak şöyle derken bir görsen: "Rabbimiz; gördük, duyduk, geri gönder bizi ki, barışa/hayra yönelik iyi iş yapalım. Artık kesin olarak inanıyoruz."

Bekir Sadak: 

Inanan kimse yoldan cikmis kimseye benzer mi? Bunlar bir olamazlar.

İbni Kesir: 

Suçluları Rabblarının huzurunda başları öne eğilmiş olarak: Rabbımız, gördük ve dinledik. Artık bizi dünyaya geri çevir de salih amel işleyelim. Gerçekten biz, kesin olarak inandık, derlerken bir görsen.

Adem Uğur: 

O günahkârların, Rableri huzurunda başlarını öne eğecekleri, &quot

İskender Ali Mihr: 

Ve keşke mücrimleri, Rab´lerinin huzurunda başlarını eğerek: &quot

Celal Yıldırım: 

Suçlu günahkârları, Rablarının huzurunda başlarını eğerek «ey Rabbimiz! Artık gördük ve işittik, bizi (Dünya´ya) geri çevir de iyi-yararlı amelde bulunalım

Tefhim ul Kuran: 

Suçlu günahkârları, Rableri huzurunda başları öne eğilmiş olarak: «Rabbimiz, gördük ve işittik

Fransızca: 

Si tu voyais alors les criminels [comparaître], têtes basses devant leur Seigneur ! "Notre Seigneur, Nous avons vu et entendu, renvoie-nous donc afin que nous puissions faire du bien; nous croyons (maintenant) avec certitude".

İspanyolca: 

Si pudieras ver a los pecadores, cabizbajos ante su Señor: «¡Señor! ¡Hemos visto y oído! ¡Haznos volver para que hagamos obras buenas! ¡Estamos convencidos!»

İtalyanca: 

Se allora potessi vedere i malvagi, [dire col] capo chino davanti al loro Signore: «Nostro Signore, abbiamo visto e sentito, lasciaci tornare, sì che possiamo fare il bene; [ora] crediamo con certezza».

Almanca: 

Und würdest du doch nur sehen, wenn die schwer Verfehlenden ihre Köpfe vor ihrem HERRN verneigen: "Unser HERR! Wir sahen ein und hörten, so schicke uns zurück, um gottgefällig Gutes zu tun. Wir haben nun Gewißheit."

Çince: 

假若你得见犯罪者在他们的主那里垂头丧气地说:我们的主啊!我们已经看见了,听见了,求你让我们转回去,我们将做善事,我们确是确信者。假若你看见这种情状。

Hollandaca: 

Indien gij het zoudt kunnen aanschouwen, als de zondaren hunne hoofden voor hunnen Heer zullen nederbuigen, zeggende: O Heer! wij hebben gezien en wij hebben gehoord; sta ons dus toe in de wereld terug te keeren en wij zullen doen wat recht is, nu wij zeker zijn van de waarheid van hetgeen ons werd gepredikt, dan zoudt gij een verbazend gezicht zien.

Rusça: 

Если бы ты видел, как грешники опустят головы перед своим Господом: "Господь наш! Мы увидели и услышали. Пошли нас обратно, и мы будем поступать праведно. Воистину, мы обрели убежденность".

Somalice: 

haddaad arki lahayd marka dambiilayaashu madaxa hoos u dhigi (qiyaamada) Eebahood agtiisa (iyagoo dhihi) Eebahanow waan aragnay waana maqalay ee naceli si aan camalfiican u fallo waan yaqiininaye (waxaad arki lahayd wax yaableh).

Swahilice: 

Na ungeli waona wakosefu wanvyo inamisha vichwa vyao mbele ya Mola wao Mlezi, (wakisema): Mola wetu Mlezi! Tumesha ona, na tumesha sikia. Turejeshe tukatende mema, kwani hakika sisi tumekwisha kuwa na yakini sasa.

Uygurca: 

ئەگەر سەن گۇناھكارلارنىڭ پەرۋەردىگارىنىڭ دەرگاھىدا باشلىرىنى ساڭگىلىتىپ تۇرغانلىقىنى كۆرىدىغان بولساڭ (ئەلۋەتتە قورقۇنچلۇق ھالەتنى كۆرگەن بولاتتىڭ)، ئۇلار ئېيتىدۇ: «پەرۋەردىگارىمىز! (ئىشنىڭ ھەقىقىتىنى) كۆردۇق، ئاڭلىدۇق. بىزنى ياخشى ئەمەل قىلىش ئۈچۈن (دۇنياغا) قايتۇرغىن، بىز (ئەمدى) ھەقىقەتەن (سېنىڭ ۋەدەڭنىڭ ھەق ئىكەنلىكىگە) ئىشەنگۈچىلەرمىز»

Japonca: 

罪を犯した者たちが主の御前に項垂れて,「主よ,わたしたちは見ました。聞きました。わたしたちを御返し下さい。わたしたちは善い行いをいたします。わたしたちは本当に悟りました。」(と言う姿を)あなたに見せてやりたいものである。

Arapça (Ürdün): 

«ولو ترى إذ المجرمون» الكافرون «ناكسوا رؤوسهم عند ربهم» مطأطئوها حياءً يقولون «ربنا أبصرنا» ما أنكرنا من البعث «وسمعنا» منك تصديق الرسل فيما كذبناهم فيه «فارجعنا» إلى الدنيا «نعمل صالحا» فيها «إنا موقنون» الآن فما نفعهم ذلك ولا يرجعون، وجواب لو: لرأيت أمرا فظيعاً، قال تعالى:

Hintçe: 

और (ऐ रसूल) तुम को बहुत अफसोस होगा अगर तुम मुजरिमों को देखोगे कि वह (हिसाब के वक्त) अपने परवरदिगार की बारगाह में अपने सर झुकाए खड़े हैं और(अर्ज़ कर रहे हैं) परवरदिगार हमने (अच्छी तरह देखा और सुन लिया तू हमें दुनिया में एक दफा फिर लौटा दे कि हम नेक काम करें

Tayca: 

และถ้าเจ้าได้เห็น เมื่อผู้กระทำผิดทั้งหลายก้มศีรษะของพวกเขาลง ณ ที่พระเจ้าของพวกเขา (พลางกล่าวว่า) “ข้าแต่พระเจ้าของเรา เราได้เห็นแล้ว เราได้ยินแล้ว ขอได้ทรงโปรดส่งเรากลับไป (ยังโลกดุนยา) เพื่อเราจะได้กระทำความดี แท้จริงเราเป็นผู้มีความเชื่อมั่นแล้ว (ณบัดนี้)”

İbranice: 

לו רק יכולת לראות את החוטאים כשהם מרכינים את ראשם בפני ריבונם, ויגידו: 'ריבוננו! הנה ראינו ושמענו. החזירנו (לחיים) נעשה את הטוב, כי כעת אנו משוכנעים

Hırvatça: 

A da ti je vidjeti kako će prestupnici, oborenih glava, pred Gospodarom svojim biti: "Gospodaru naš, vidjeli smo i čuli smo, pa nas vrati da dobra djela činimo; mi doista, čvrsto vjerujemo?"

Rumence: 

O, dacă i-ai vedea atunci pe cei nelegiuiţi cu capetele plecate înaintea Domnului lor! “Domnul nostru! Am văzut şi am auzit. Întoarce-ne pe pământ, căci vom face numai bine şi vom crede cu tărie.”

Transliteration: 

Walaw tara ithi almujrimoona nakisoo ruoosihim AAinda rabbihim rabbana absarna wasamiAAna faarjiAAna naAAmal salihan inna mooqinoona

Türkçe: 

Günahkârları, Rablerinin huzurunda başlarını eğmiş olarak şöyle derken bir görsen: "Rabbimiz; gördük, duyduk, geri gönder bizi ki, barışa/hayra yönelik iyi iş yapalım. Artık kesin olarak inanıyoruz."

Sahih International: 

If you could but see when the criminals are hanging their heads before their Lord, [saying], "Our Lord, we have seen and heard, so return us [to the world]; we will work righteousness. Indeed, we are [now] certain."

İngilizce: 

If only thou couldst see when the guilty ones will bend low their heads before their Lord, (saying:) "Our Lord! We have seen and we have heard: Now then send us back (to the world): we will work righteousness: for we do indeed (now) believe."

Azerbaycanca: 

(Ya Rəsulum!) Kaş günahları öz Rəbbinin hüzurunda (günahlarından utanaraq) başlarını aşağı dikib: “Ey Rəbbimiz! (Dünyada yalan hesab etdiyimiz qiyaməti və onun əzabını) gördük, (peyğəmbərlərin doğru dediklərini, haqq olduqlarını Səndən) eşitdik. İndi bizi (dünyaya) qaytar ki, yaxşı iş görək. Biz (Sənin vəhdaniyyətinə) tam yəqinliklə inandıq!” – deyəndə görəydin!

Süleyman Ateş: 

Rablerinin huzurunda (utançtan) başlarını öne eğmiş; "Rabbimiz, gördük, işittik, bizi geri döndür, iyi iş yapalım; artık kesin olarak inandık!" demekte olan suçluları bir görsen!

Diyanet Vakfı: 

O günahkarların, Rableri huzurunda başlarını öne eğecekleri, "Rabbimiz! Gördük duyduk, şimdi bizi (dünyaya) geri gönder de, iyi işler yapalım, artık kesin olarak inandık" diyecekleri zamanı bir görsen!

Erhan Aktaş: 

Mücrimleri, Rabb’lerinin huzurunda başları öne eğilmiş olarak: “Rabb’imiz! Gördük ve dinledik, şimdi bizi dünyaya geri gönder de sâlihâtı(1) yapalım. Biz, artık kesin bir şekilde îmân ettik.” derlerken bir görsen!

Kral Fahd: 

O günahkârların, Rableri huzurunda başlarını öne eğecekleri, «Rabbimiz! Gördük duyduk, şimdi bizi (dünyaya) geri gönder de, iyi işler yapalım, artık kesin olarak inandık» diyecekleri zamanı bir görsen!

Hasan Basri Çantay: 

Günahkârların, Rableri huzuurunda: «Ey Rabbimiz, gördük, İşitdik, Şimdi bizi (dünyâye) geri çevir de güzel amel (ve hareketler) de bulunalım. Çünkü (artık) kat´î suretde inananlarız» (diye diye) sernügûn (olacakları) zaman sen görsen (onları)!

Muhammed Esed: 

Keşke, günaha batmış olanların (Hesap Günü) Rablerinin huzurunda başlarını öne eğerek, "Ey Rabbimiz! (Şimdi) görmüş ve duymuş olduk. Öyleyse bizi (yeryüzündeki hayatımıza) geri döndür ki doğru ve yararlı işler yapalım, çünkü (artık hakikate) kani olduk!" dedikleri zaman(ki hallerini) bir görsen!

Gültekin Onan: 

Suçlu günahkarları, rableri huzurunda başları öne eğilmiş olarak: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

(Ey Rasûlüm, kıyamette) müşrikleri, Rableri huzurunda başlarını eğerek: “-Ey Rabbimiz! Bize vaad ettiğini gördük, peygamberlerin doğruluğunu işittik ve kabul ettik. Şimdi bizi (dünyaya) geri çevir, salih bir amel işliyelim. Çünkü (inkâr ettiklerimize tamamen ve) yakînen inandık.” derlerken bir görsen!...

Portekizce: 

Ah, se pudesses ver os pecadores, cabisbaixos, ante o seu Senhor! (Exclamarão): Ó Senhor nosso, agora temos olhospara ver e ouvidos para ouvir! Faze-nos retornar ao mundo, que praticaremos o bem, porque agora estamos persuadidos!

İsveççe: 

Om du såg de obotfärdiga syndarna när de står med sänkta huvuden inför sin Herre [och säger:] "Herre! Vi har sett och vi har hört; låt oss få återvända [till jorden]! Då skall vi leva ett rättskaffens liv - [nu] har vi visshet."

Farsça: 

و اگر ببینی زمانی که [این] می رمان [منکر قیامت] نزد پروردگارشان سرهایشان را به زیر افکنده اند [می بینی که می گویند:] پروردگارا! [به آنچه ما را وعده داده بودی] بینا شدیم و [به دعوت حق] شنوا گشتیم، پس ما را به دنیا برگردان تا کار شایسته انجام دهیم، بی تردید ما باور کننده [همه حقایق] هستیم.

Kürtçe: 

ئەگەر دەبینی کاتێك (لەقیامەتدا) تاوانباران لەحوزوری پەروەردگاریاندا (لەخەجاڵەتیدا) سەریان داخستووە (دەڵێن) ئەی پەروەردگاری ئێمە (ئەوەی بەڵێنت پێ دابووین) دیمان و بیستمان دەی بمانگێڕەرەوە (بۆ دونیا ھەتا) کردەوەی چاك بکەین بەڕاستی ئێمە دڵنیاین (لەقیامەت)

Özbekçe: 

Гуноҳкорларнинг Роббилари ҳузурида бошларини эгиб туриб: »Эй Роббимиз, кўрдик, эшитдик. Бас, бизни ортга қайтар, яхши амал қиламиз. Албатта, биз ишониб етдик«, дейишларини кўрсанг эди.

Malayca: 

Dan (sungguh ngeri) sekiranya engkau melihat ketika orang-orang yang berdosa itu menundukkan kepalanya di hadapan Tuhan mereka (dalam keadaan malu dan hina, sambil merayu): "Wahai Tuhan kami, kami telah melihat dan mendengar dengan sejelas-jelasnya (akan segala yang kami ingkari dahulu); maka kembalikanlah kami ke dunia supaya kami mengerjakan amal-amal yang baik; sesungguhnya kami sekarang telah yakin".

Arnavutça: 

E, sikur t’i shohësh mëkatarët se si para Zotit të tyre kokëulur thonë: “O Zoti ynë, pamë dhe dëgjuam, andaj, kthena që të punojmë vepra të mira! Na, me të vërtetë, me ngulmëri besojmë!”

Bulgarca: 

Ако видиш как престъпниците свеждат глави пред своя Господ: “Господи наш, видяхме и чухме! Върни ни, за да сторим праведни дела! Ние вече сме убедени.”

Sırpça: 

А да ти је видети како ће грешници, оборених глава, пред својим Господаром да кажу: „Господару наш, видели смо и чули смо, па нас врати да радимо добра дела; ми заиста, чврсто верујемо!“

Çekçe: 

Kdybys viděl, jak provinilci klopíce hlavy před Pánem svým volat budou: 'Pane náš, viděli jsme a slyšeli jsme; vrať nás na zem a my zbožné skutky konat budeme, neboť nyní jsme o pravdě přesvědčeni.'

Urduca: 

کاش تم دیکھو وہ وقت جب یہ مجرم سر جھکائے اپنے رب کے حضور کھڑے ہوں گے (اُس وقت یہ کہہ رہے ہوں گے) "اے ہمارے رب، ہم نے خوب دیکھ لیا اور سُن لیا اب ہمیں واپس بھیج دے تاکہ ہم نیک عمل کریں، ہمیں اب یقین آگیا ہے"

Tacikçe: 

Туро ибрат аст, он гоҳ ки гунаҳкоронро дар назди Парвардигорашон сарафканда бинӣ. Гӯянд: «Эй Парвардигори мо, дидем ва шунидем. Акнун моро бозгардон то коре шоиста кунем, ки инак ба яқин расидаем».

Tatarca: 

Әгәр кәферләрне кыямәт көнне күрсәң, Раббылары хозурында оялып башларын иеп әйтерләр: "Ий Раббыбыз, безгә вәгъдә иткән ґәзабыңны күрдек, безгә җибәрелгән пәйгамбәрләрнең хаклыгын Синнән ишеттек, инде безне дөньяга кайтар, изге гамәлләр кылыр идек, тәхкыйк без хәзер нәрсә файдалы икәнен белдек", – дип.

Endonezyaca: 

Dan, jika sekiranya kamu melihat mereka ketika orang-orang yang berdosa itu menundukkan kepalanya di hadapan Tuhannya, (mereka berkata): "Ya Tuhan kami, kami telah melihat dan mendengar, maka kembalikanlah kami (ke dunia), kami akan mengerjakan amal saleh, sesungguhnya kami adalah orang-orang yang yakin".

Amharca: 

አመጸኞችም በጌታቸው ዘንድ ራሶቻቸውን ያቀረቀሩ ሆነው «ጌታችን ሆይ! አየን፣ ሰማንም፡፡ መልካምን እንሠራለንና (ወደ ምድረ ዓለም) መልሰን፡፡ እኛ አረጋጋጮች ነን፡፡» (የሚሉ ሲሆኑ) ብታይ ኖሮ (አስደንጋጭን ነገር ታይ ነበር)፡፡

Tamilce: 

குற்றவாளிகள் தங்கள் இறைவனிடம் தங்கள் தலைகளை தாழ்த்தியவர்களாக, எங்கள் இறைவா! நாங்கள் (உனது தண்டனையை கண்கூடாகப்) பார்த்தோம்; இன்னும், (உனது தூதர்களை நீ உண்மைப்படுத்தியதையும்) நாங்கள் செவியுற்றோம். ஆகவே, எங்களை (உலகிற்கு) திரும்ப அனுப்பு! நாங்கள் நற்செயல்களைச் செய்வோம். (நீதான் வணக்கத்திற்குரியவன்; நீ கூறிய மறுமை, சொர்க்கம், நரகம் எல்லாம் உண்மை என்று இப்போது) நிச்சயமாக நாங்கள் உறுதியாக நம்புகிறோம் என்று கூறுகிற சமயத்தை நீர் பார்த்தால் (அது திடுக்கம் மிகுந்த ஒரு காட்சியாக இருக்கும்).

Korece: 

죄인들이 그들의 주님께 그들의 고개를 숙이며 주여 저희들 은 지켜 보았으며 들어 보았습니 다 저희가 다시 현세로 돌아가도 록 하여주소서 그리하면 저희가 선을 행하여 믿는 자들이 되리라 하더라

Vietnamca: 

Giá như Ngươi (Thiên Sứ) có thể nhìn thấy tình cảnh của những kẻ tội lỗi gục đầu trước mặt Thượng Đế của họ (và van xin Ngài vào Ngày Phán Xét): “Lạy Thượng Đế của bầy tôi! Bầy tôi đã thấy và đã nghe, xin Ngài cho bầy tôi trở lại trần gian lần nữa, bầy tôi quyết sẽ hành thiện, bầy tôi chắc chắn sẽ có đức tin kiên định.”