Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

46

Sûredeki Ayet No: 

16

Ayet No: 

4526

Sayfa No: 

504

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

أُولَٰئِكَ الَّذِينَ نَتَقَبَّلُ عَنْهُمْ أَحْسَنَ مَا عَمِلُوا وَنَتَجَاوَزُ عَن سَيِّئَاتِهِمْ فِي أَصْحَابِ الْجَنَّةِ ۖ وَعْدَ الصِّدْقِ الَّذِي كَانُوا يُوعَدُونَ

Çeviriyazı: 

ülâike-lleẕîne neteḳabbelü `anhüm aḥsene mâ `amilû venetecâvezü `an seyyiâtihim fî aṣḥâbi-lcenneh. va`de-ṣṣidḳi-lleẕî kânû yû`adûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

İşte yaptıklarının en güzelini kendilerinden kabul edeceğimiz ve günahlarını bağışlayacağımız bu kimseler cennetlikler arasındadırlar. Bu onlara vaad edilmiş olan dosdoğru bir sözdür.

Diyanet İşleri: 

İşte, işlediklerini en güzel şekilde kabul ettiğimiz ve kötülüklerini geçtiğimiz bu kimseler, cennetlikler içindedirler. Bu, verilen doğru bir sözdür.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Öyle kişilerdir onlar ki yaptıklarının en güzelini kabul ederiz ve kötülüklerinden geçeriz, cennet ehlinin içindedir bunlar; dosdoğru bir vaittir ki vaadedilmiştir onlara.

Şaban Piriş: 

İşte onlar, o kimselerdir ki, onlardan işlediklerinin en güzelini kabul ederiz, günahlarını bağışlarız. Onlar cennetlikler arasındadırlar. Kendilerine yapılan vaat, kendilerine yapılagelen doğru bir vaaddir.

Edip Yüksel: 

İşlediklerinin en iyisini kabul ettiğimiz ve kötülüklerini geçtiğimiz bu kimseler cennet halkı arasındadırlar. Bu, kendilerine verilen doğru sözdür.

Ali Bulaç: 

İşte bunlar; yaptıklarının en güzelini kabul ederiz ve kötülüklerinden geçeriz; (bunlar) cennet halkı içindedirler. (İşte bu,) Onlara va'dolunan doğru bir vaaddir.

Suat Yıldırım: 

İşte Biz, onların yaptıkları en güzel işlerini, taatlerini kabul edip, günahlarını affedeceğiz.Bunlar cennetlikler arasındadırlar. Bu, onlara söz verilen gerçek bir vaaddir.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

İşte onlar, o kimselerdir ki, onlardan işlediklerinin en güzelini kabul ederiz ve onların günahlarından geçeriz, cennet ashâbı arasındadırlar. (Bu) Bir sâdık vaad iledir ki, onlar vaadolunmuş bulunmaktadırlar.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Bunlar, cennet halkı arasında o kimselerdir ki, yaptıklarının en güzelini kabul ederiz, çirkinliklerini görmezlikten geliriz. Bu onlara verilmiş olan şaşmaz vaattir.

Bekir Sadak: 

«ize, bizi tanrilarimizdan alikoymak icin mi geldin? Dogru sozlulerden isen, bizi tehdit ettigin seyi basimiza getir» dediler.

İbni Kesir: 

İşte bunlar, cennetliklerdendirler. Yaptıklarının en iyisini kabul edeceğimiz ve kötülüklerinden vazgeçeceğimiz kimselerdir. Bu

Adem Uğur: 

İşte, yaptıklarının iyisini kabul edeceğimiz ve günahlarını bağışlayacağımız bu kimseler cennetlikler arasındadırlar. Bu, kendilerine verilen doğru bir sözdür.

İskender Ali Mihr: 

İşte onlar ki, onlardan yaptıklarını en güzel şekilde kabul ederiz (1´e 700´e kadar derece veririz). Ve onların günahlarına cevaz vermeyiz (örteriz, sevaba çeviririz). Onlar cennet ehli arasındadırlar. Onların vaadolundukları şey gerçek bir vaaddir.

Celal Yıldırım: 

İşte bunların yapageldiklerinin en güzelini kabul eder

Tefhim ul Kuran: 

İşte bunlar

Fransızca: 

Ce sont ceux-là dont Nous acceptons le meilleur de ce qu'ils oeuvrent et passons sur leurs méfaits, (ils seront) parmi les gens du Paradis, selon la promesse véridique qui leur était faite.

İspanyolca: 

Éstos son aquéllos de cuyas obras aceptaremos lo mejor y pasaremos por alto sus malas obras. Estarán entre los moradores del Jardín, promesa de verdad que se les hizo.

İtalyanca: 

Accetteremo le loro azioni più belle e sorvoleremo sui loro misfatti. [Saranno] tra i compagni del Giardino. Promessa veritiera fatta a loro.

Almanca: 

Diese sind diejenigen, von denen WIR das Beste von dem, was sie taten, annehmen und deren gottmißfälligen Taten WIR nachsehen mit den Weggenossen der Dschanna. Dies ist das Versprechen der Wahrheit, das ihnen stets versprochen wurde.

Çince: 

这等人,我接受他们的善功,我赦宥他们的罪恶,他们将成为乐园的居民。这是他们所受的真实的应许。

Hollandaca: 

Dit zijn zij, van welke wij de goede werken aannemen, welke zij hebben verricht, en wier slechte daden wij voorbij gaan; en zij zullen onder de bewoners van het paradijs zijn: Dit is eene ware belofte, welke in deze wereld is gedaan.

Rusça: 

Они являются теми из обитателей Рая, от которых Мы принимаем наилучшее из того, что они совершили, и которым Мы прощаем их злодеяния согласно истинному обещанию, которое им было дано.

Somalice: 

Kuwaasi waa kuwaannu ka aqbalayno camalkoodii fiicnaa, kana dhaafayno koodii xumaa, waxayna noqon ehelu-Janno Eebana wuxuu u yaboohay yabooh run ah.

Swahilice: 

Hao ndio tunao wapokelea bora ya vitendo vyao walivyo vitenda, na tunayasamehe makosa yao. Watakuwa miongoni mwa watu wa Peponi. Miadi ya kweli hiyo walio ahidiwa.

Uygurca: 

ئەنە شۇنداق كىشىلەرنىڭ ياخشى ئىشلىرىنى قوبۇل قىلىپ، يامان ئىشلىرىنى كەچۈرۈم قىلىمىز، ئۇلار (اﷲ يامان ئىشلىرىنى كەچۈرگەنلەر بىلەن) جەننەتتە بولىدۇ، (بۇ) ئۇلارغا قىلىنغان راست ۋەدىدۇر

Japonca: 

これらの者は,われがその行いの中最善のものを受け入れる者たちで,様々な誤った行いは見逃し,楽園の住人の中(に入る者)であろう。これはかれらと結ばれた,真実の約束である。

Arapça (Ürdün): 

(أولئك) أي قائلوا هذا القول أبو بكر وغيره (الذين نتقبل عنهم أحسن) بمعنى حسن (ما عملوا ونتجاوز عن سيئاتهم في أصحاب الجنة) حال، أي كائنين في جملتهم (وعد الصدق الذي كانوا يوعدون) في قوله تعالى "" وعد الله المؤمنين والمؤمنات جنات "".

Hintçe: 

यही वह लोग हैं जिनके नेक अमल हम क़ुबूल फरमाएँगे और बेहिश्त (के जाने) वालों में उनके गुनाहों से दरग़ुज़र करेंगे (ये वह) सच्चा वायदा है जो उन से किया जाता था

Tayca: 

ชนเหล่านี้คือ บรรดาผู้ที่เรารับรองส่วนที่ดียิ่งจากพวกเขา ซึ่งพวกเขาได้ปฏิบัติไว้ และเราจะละเลยความผิดต่าง ๆของพวกเขาโดยอยู่ร่วมกับชาวสวรรค์ เป็นการสัญญาแห่งความจริงซึ่งพวกเขาได้ปฏิบัติไว้ และเราจะละเลยความผิดต่าง ๆของพวกเขาโดยอยู่ร่วมกับชาวสวรรค์ เป็นการสัญญาแห่งความจริงซึ่งพวกเขาได้ถูกสัญญาไว้

İbranice: 

מאלה נקבל את הטוב באשר עשו ונסלח על מעשיהם הרעים (אשר עשו.) הם ישכנו בגן העדן, הבטחת האמת אשר הובטחה להם

Hırvatça: 

To su oni od kojih ćemo Mi ono bolje što su radili primiti, a preko ružnih postupaka njihovih preći; među stanovnicima Dženneta oni će biti, istinito obećanje koje im je dato Mi ćemo ispuniti.

Rumence: 

Aceştia sunt cei cărora le primim cele mai bune fapte şi trecem peste faptele lor rele. Ei vor fi dintre soţii Raiului. Făgăduiala Adevărului le-a fost făcută!

Transliteration: 

Olaika allatheena nataqabbalu AAanhum ahsana ma AAamiloo wanatajawazu AAan sayyiatihim fee ashabi aljannati waAAda alssidqi allathee kanoo yooAAadoona

Türkçe: 

Bunlar, cennet halkı arasında o kimselerdir ki, yaptıklarının en güzelini kabul ederiz, çirkinliklerini görmezlikten geliriz. Bu onlara verilmiş olan şaşmaz vaattir.

Sahih International: 

Those are the ones from whom We will accept the best of what they did and overlook their misdeeds, [their being] among the companions of Paradise. [That is] the promise of truth which they had been promised.

İngilizce: 

Such are they from whom We shall accept the best of their deeds and pass by their ill deeds: (They shall be) among the Companions of the Garden: a promise! of truth, which was made to them (in this life).

Azerbaycanca: 

Belələri (dünyadakı) yaxşı əməllərini qəbul edəcəyimiz, günahlarından keçəcəyimiz və onlara verilmiş doğru və’də görə cənnət əhli içərisində olacaq kimsələrdir!

Süleyman Ateş: 

Onlar öyle kişilerdir ki, yaptıklarının en iyisini onlardan kabul ederiz ve onların kötülüklerinden geçeriz, cennet halkı arasındadırlar. Bu, (dünyada) kendilerine söylenen doğru söz(ün gerçekleşmesi)dir.

Diyanet Vakfı: 

İşte, yaptıklarının iyisini kabul edeceğimiz ve günahlarını bağışlayacağımız bu kimseler cennetlikler arasındadırlar. Bu, kendilerine verilen doğru bir sözdür.

Erhan Aktaş: 

Onlar, yaptıklarının karşılığını en iyi şekilde verdiğimiz ve kötülüklerini görmezden geldiğimiz, Cennet ehli olan kimselerdir. Bu, kendilerine verilen doğru sözün gerçekleşmesidir.

Kral Fahd: 

İşte, yaptıklarının iyisini kabul edeceğimiz ve günahlarını bağışlayacağımız bu kimseler cennetlikler arasındadırlar. Bu, kendilerine verilen doğru bir sözdür.

Hasan Basri Çantay: 

İşte bunlar —ki cennet yârânı içindedirler— işlediklerinin en güzel (ler) ini kabul edeceğimiz, günâhlarından geçeceğimiz kimselerdir. (Bu), onların va´d olunageldikleri dosdoğru bir söz vermedir.

Muhammed Esed: 

Onlar (öyle) kişilerdir ki, Biz yaptıklarının iyilerini kabul ederiz ve kötü fiillerini de görmezden geliriz; (onlar,) kendilerine (bu dünyada) verilen doğru sözün tutulmasıyla cennet sakinleri arasına katılacaklardır.

Gültekin Onan: 

İşte bunlar

Ali Fikri Yavuz: 

İşte bu sözü söyliyenler, cennetliklerle beraber (cennette) o seçkinlerdir ki, kendilerinden işledikleri güzel ameli kabul edeceğiz ve günahlarını bağışlayacağız. Bu, onların vaad edilmiş bulundukları gerçek bir vaaddir.

Portekizce: 

Tais são aqueles dos quais aceitamos o melhor do que têm feito, e lhes absolvemos as faltas, (contando-os) entre osdiletos do Paraíso, porque é uma promessa verídica, que lhes foi anunciada.

İsveççe: 

Av vad sådana [människor] gjort skall Vi tillgodoräkna dem det bästa och Vi skall överse med deras dåliga handlingar; [ja, de skall vara] bland paradisets arvtagare enligt det sanna löfte som de har fått [genom profeterna].

Farsça: 

اینانند کسانی که ما از آنان بهترین اعمالی که انجام داده اند می پذیریم، و از گناهانشان در زمره اهل بهشت در می گذریم؛ [خدا وعده داد] وعده درست و راست که همواره به آن وعده داده می شدند؛

Kürtçe: 

ئەوانە کەسانێکن کە ئێمە کردەوە چاکەکانیان لێ وەردەگرین وە چاوپۆشی دەکەین لە خراپەکانیان لە ڕیزی بەھەشتیاندان، ئەمە ئەو بەڵێنە ڕاستەیە کە بەڵێنیان پێدرابوو لەدونیادا

Özbekçe: 

Ана ўшаларнинг энг яхши амалларни қабул қилиб, ёмонликларини ўтиб юборурмиз. Улар жаннат эгаларидандир. Уларга берилган ҳақ ваъда шулдир. (Аввалги оятдаги мақтовли сифатларга эга бўлган мўминларнинг қилган яхши амалларини қабул қиламиз, дейди Аллоҳ таоло. Албатта, амални қабул қилгандан сўнг унинг мукофати ва савобини ҳам кўпайтириб беради.)

Malayca: 

Mereka (yang bersifat dengan sifat-sifat yang terpuji seperti itu) ialah orang- orang yang Kami terima dari mereka amalnya yang baik yang mereka telah kerjakan, dan Kami ampunkan kesalahan-kesalahannya; (mereka akan dimasukkan) dalam kumpulan ahli Syurga, sebagai memenuhi janji yang benar, yang telah dijanjikan kepada mereka.

Arnavutça: 

Ata janë të atillë, prej të cilëve Ne i pranojmë veprat e mira të tyre, e i kapërcejmë veprat e tyre të këqia (nuk i dënojmë për to); ata do të jenë banorë të xhennetit; ky është premtimi i vërtetë, që u është premtuar.

Bulgarca: 

На такива ще приемем хубавите дела и ще им опростим лошите постъпки. Те са от обитателите на Рая - истинно обещание, което им е обещано.

Sırpça: 

Ето, од таквих ћемо Ми добра дела која су радили примити, а преко ружних поступака њихових прећи; они ће да буду међу становницима Раја, истинито обећање које им је дато Ми ћемо да испунимо.

Çekçe: 

Od takových přijmeme jejich nejlepší skutky, jež vykonali, a jejich špatné skutky opomineme; ti patří mezi ráje obyvatele, a toto je slib pravdivý, jenž byl jim přislíben.

Urduca: 

اِس طرح کے لوگوں سے ہم اُن کے بہترین اعمال کو قبول کرتے ہیں اور ان کی برائیوں سے درگزر کر جاتے ہیں یہ جنتی لوگوں میں شامل ہوں گے اُس سچے وعدے کے مطابق جو ان سے کیا جاتا رہا ہے

Tacikçe: 

Инҳо касоне ҳастанд, ки корҳои некашонро мепазирем ва аз гуноҳашон дармегузарем. Дар зумраи аҳли биҳиштанд. Ҳар ваъдае, ки ба онҳо дода шуда, рост аст.

Tatarca: 

Шул сыйфатта булган мөэминнәрнең изге гамәлләрен кабул итегез вә гөнаһларын гафу итәбез җәннәт кешеләре булганнары хәлдә, Аллаһуның дөрес вәгъдәсе илә вәгъдә ителмеш иделәр.

Endonezyaca: 

Mereka itulah orang-orang yang Kami terima dari mereka amal yang baik yang telah mereka kerjakan dan Kami ampuni kesalahan-kesalahan mereka, bersama penghuni-penghuni surga, sebagai janji yang benar yang telah dijanjikan kepada mereka.

Amharca: 

እነዚህ (ይህንን ባዮች) በገነት ጓዶች ውስጥ ሲኾኑ እነዚያ ከሠሩት ሥራ መልካሙን ከነሱ የምንቀበላቸውና ከኀጢአቶቻቸውም የምናልፋቸው ናቸው፡፡ ያንን ተስፋ ይስሰጡት የነበሩትን እውነተኛ ቀጠሮ (እንሞላላቸዋለን)፡፡

Tamilce: 

இவர்கள் எத்தகையோர் என்றால் இவர்கள் செய்த மிக அழகானதை நாம் இவர்களிடமிருந்து ஏற்றுக் கொள்வோம். இன்னும், இவர்களின் (முந்திய) தவறுகளை நாம் (தண்டிக்காமல்) புறக்கணித்து விடுவோம். இவர்கள் சொர்க்கவாசிகளில் இருப்பார்கள். இவர்களுக்கு வாக்களிக்கப்பட்டுக் கொண்டிருந்த உண்மையான வாக்காகும் (இது.)

Korece: 

그것으로 하나님은 그들의 가장 훌륭한 행위를 받아주사 그 들의 과오를 용서하여 주니 그들 은 천국에 사는 주인들 가운데 있 게 되리라 그것이 현세에서 그들 에게 약속된 진리라

Vietnamca: 

Đó sẽ là những người mà TA chấp nhận các việc làm tốt của họ, TA xí xóa những điều xấu của họ và (họ sẽ là) những người bạn của Thiên Đàng. Một Lời Hứa chân thật đã được hứa với họ.