Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

43

Sûredeki Ayet No: 

34

Ayet No: 

4359

Sayfa No: 

492

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَلِبُيُوتِهِمْ أَبْوَابًا وَسُرُرًا عَلَيْهَا يَتَّكِئُونَ

Çeviriyazı: 

velibüyûtihim ebvâbev vesüruran `aleyhâ yettekiûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Onların evleri için gümüşten kapılar, üzerine yaslanacakları koltuklar yapardık.

Diyanet İşleri: 

Eğer bütün insanlar tek ümmet olma durumuna gelmeyecek olsaydı, Rahman olan Allah'ı inkar edenlerin evlerinin tavanlarını, üzerinde yükseldikleri merdivenleri, evlerinin kapılarını, üzerine yaslanacakları kerevetleri gümüşten yapar ve altın bezeklerle işlerdik. Bunların hepsi ancak dünya hayatının geçimliğidir. Ahiret, Rabbinin katında O'na karşı gelmekten sakınanlaradır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve evlerinin kapılarını ve üstüne oturup yaslandıkları tahtları gümüşten yapardık.

Şaban Piriş: 

Kapılarını ve arkalarına yaslandıkları koltukları da.

Edip Yüksel: 

Evlerine kapılar ve konforlu mobilyalar.

Ali Bulaç: 

Evlerine kapılar ve üzerinde yaslanıp-dayanacakları koltuklar,

Suat Yıldırım: 

Eğer, bütün insanların dinsizliğe imrenecek bir tek ümmet haline gelme mahzuru olmasaydı, Rahman'ı inkâr edenlerin evlerinin tavanlarını ve çıkacakları merdivenleri, evlerinin kapılarını, üzerine kurulacakları koltukları hep gümüşten yapardık. Onları altına, mücevhere boğardık. Fakat bütün bunlar dünya hayatının geçici metâından ibarettir. Âhiret ise Rabbinin nezdinde Allah’a karşı gelmekten sakınanlara mahsustur.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve evleri için (yine gümüşten) kapılar ve üzerine yaslandıkları tahtlar yapardık.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Evlerine kapılar, üzerlerinde yan yatacakları koltuklar yapardık;

Bekir Sadak: 

Sagirlara sen mi duyuracaksin? Yoksa korleri ve apacik sapiklikta olanlari dogru yola sen mi eristireceksin?

İbni Kesir: 

Evlerinin kapılarını ve üzerlerine yaslanacakları kerevetleri de,

Adem Uğur: 

Evlerinin kapılarını ve üzerine yaslanacakları koltukları da (hep gümüşten yapardık).

İskender Ali Mihr: 

Ve onların evlerine kapılar ve de üzerine yaslandıkları koltuklar (onları da gümüşten yapardık).

Celal Yıldırım: 

(34-35) Evlerinin kapılarını, üzerine yaslandıkları kanepeleri gümüşten yapar ve altın kaplamalarla işlerdik. Bunların hepsi dünya hayatının kısa süreli yararlanılan geçimliğinden başkası değildir. Âhiret ise, Rabbin yanında korkup sakınanlar içindir.

Tefhim ul Kuran: 

Evlerine kapılar ve üzerinde yaslanıp dayanacakları koltuklar,

Fransızca: 

(Nous aurions pourvu) leurs maisons de portes et de divans où ils s'accouderaient,

İspanyolca: 

puertas y lechos en que reclinarse.

İtalyanca: 

[Ugualmente avremmo fatto] per le loro case, porte e divani [d'argento] sui quali distendersi,

Almanca: 

sowie für ihre Häuser Tore und Liegen, auf denen sie sich anlehnen,

Çince: 

并将他们的房屋变成有银门和银床的,以便他们偃卧床上;

Hollandaca: 

En zilveren zetels om er op te leunen.

Rusça: 

а также серебряные двери и ложа в их домах, на которых они бы лежали, прислонившись,

Somalice: 

Guryhoodana waxaan uga yeeli lahayn Albaabyo iyo Sariiro ay ku dangiigsadaan oo fidla ah.

Swahilice: 

Na milango ya nyumba zao na vitanda wanavyo egemea juu yake,

Uygurca: 

ئۇلارنىڭ ئۆيلىرىنىڭ ئىشىكلىرىنى ۋە تەختلىرىنىمۇ كۈمۈشتىن قىلىپ بېرەتتۇق، ئۇلار تەختلەرگە يۆلىنىپ ئولتۇراتتى

Japonca: 

その家には(銀の)扉,またかれらを(銀の)寝床に寄りかからせよう。

Arapça (Ürdün): 

«ولبيوتهم أبواباً» من فضة «و» جعلنا لهم «سرراً» من فضة جمع سرير «عليها يتكئون».

Hintçe: 

और उनके घरों के दरवाज़े और वह तख्त जिन पर तकिये लगाते हैं चाँदी और सोने के बना देते

Tayca: 

และบ้านของพวกเขามีประตูและเตียงนอน (ทำด้วยเงิน) ซึ่งพวกเขาจะนอนเอกเขนกบนมัน

İbranice: 

ושערים לבתיהם וספות לנוחותם

Hırvatça: 

i vrata kuća njihovih i divane na kojima se odmaraju,

Rumence: 

Le-am fi făcut casele cu uşi şi paturi pe care să se întindă

Transliteration: 

Walibuyootihim abwaban wasururan AAalayha yattakioona

Türkçe: 

Evlerine kapılar, üzerlerinde yan yatacakları koltuklar yapardık;

Sahih International: 

And for their houses - doors and couches [of silver] upon which to recline

İngilizce: 

And (silver) doors to their houses, and thrones (of silver) on which they could recline,

Azerbaycanca: 

Eləcə də evlərinin qapılarını və söykəndikləri taxtları (gümüşdən düzəldərdik).

Süleyman Ateş: 

Ve evlerine kapılar ve üzerine yaslanacakları koltuklar, divanlar.

Diyanet Vakfı: 

Evlerinin kapılarını ve üzerine yaslanacakları koltukları da (hep gümüşten yapardık).

Erhan Aktaş: 

Ve evlerinin kapılarını ve üzerine oturup yaslandıkları koltuklarını da.

Kral Fahd: 

Evlerinin kapılarını ve üzerine yaslanacakları koltukları da (hep gümüşten yapardık).

Hasan Basri Çantay: 

odalarının kapılarını, üzerine yaslanacakları tahtları hep gümüşden yapardık!

Muhammed Esed: 

ve evlerine (gümüş) kapılar, üzerinde yatıp uzanacakları (gümüş) yataklar,

Gültekin Onan: 

Evlerine kapılar ve üzerinde yaslanıp dayanacakları koltuklar.

Ali Fikri Yavuz: 

Odalarına da (gümüşten) kapılar ve üzerlerine kurulub yaslanacakları koltuklar (yapardık)...

Portekizce: 

E portas (de prata) para as suas casas, e os leitos (de prata).

İsveççe: 

och portar [av silver] och divaner att vila på [av silver];

Farsça: 

و برای خانه هایشان [نیز] درها و تخت هایی [از نقره می ساختیم] که بر آن تکیه زنند،

Kürtçe: 

وەدەرگای زۆرمان بۆ خانووەکانیان دادەنا وە کورسی وقەنەفەی زۆر تا لەسەری دانیشن وپاڵ بدەنەوە

Özbekçe: 

Ва уйларининг эшикларини ҳам, устида ёнбошлаб ётадиган сўриларини ҳам (кумушдан қилиб қўяр эдик).

Malayca: 

Dan juga pintu-pintu rumah mereka (dari perak juga), dan kerusi-kerusi panjang yang mereka berbaring di atasnya (dari perak juga),

Arnavutça: 

edhe dyert e shtëpive të tyre edhe kanapet (fotelet) në të cilat mbështeten,

Bulgarca: 

и [сребърни] врати за домовете им, и престоли, на които да се облягат,

Sırpça: 

и врата њихових кућа и диване на којима се одмарају,

Çekçe: 

a opatřili bychom domy jejich dveřmi a lůžky stříbrnými, na nichž by lehávali,

Urduca: 

اور اُن کے دروازے، اور ان کے تخت جن پر وہ تکیے لگا کر بیٹھتے ہیں

Tacikçe: 

Ва барои хонаҳояшон низ дарҳое аз нуқра мекардем ва тахтҳое, ки бар онҳо такя зананд

Tatarca: 

Дәхи өйләренә көмештән ишекләр вә диваннар кылыр идек ул диваннар өстендә рәхәтләнеп утырыр иделәр.

Endonezyaca: 

Dan (Kami buatkan pula) pintu-pintu (perak) bagi rumah-rumah mereka dan (begitu pula) dipan-dipan yang mereka bertelekan atasnya.

Amharca: 

ለቤቶቻቸውም ደጃፎችን በእነርሱ ላይ የሚደገፉባቸውንም አልጋዎች (ከብር ባደረግንላቸው ነበር)፡፡

Tamilce: 

இன்னும். அவர்களின் வீடுகளுக்கு வெள்ளியினால் ஆன கதவுகளையும் அவற்றின் மீது அவர்கள் சாய்ந்து படுக்கும்படியான கட்டில்களையும் நாம் ஆக்கியிருப்போம்.

Korece: 

그들의 집 문들도 그리고 그들의 기대는 침상도 은으로 장식 될 수 있으며

Vietnamca: 

Và những cửa nhà của chúng (cũng bằng bạc) và những chiếc tràng kỷ để chúng nằm nghỉ;