Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

42

Sûredeki Ayet No: 

42

Ayet No: 

4314

Sayfa No: 

487

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

إِنَّمَا السَّبِيلُ عَلَى الَّذِينَ يَظْلِمُونَ النَّاسَ وَيَبْغُونَ فِي الْأَرْضِ بِغَيْرِ الْحَقِّ ۚ أُولَٰئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ

Çeviriyazı: 

inneme-ssebîlü `ale-lleẕîne yażlimûne-nnâse veyebgûne fi-l'arḍi bigayri-lḥaḳḳ. ülâike lehüm `aẕâbün elîm.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Yol ancak insanlara zulmedenler ve yeryüzünde haksız yere taşkınlık edenler aleyhinedir. İşte onlar için acı bir azap vardır.

Diyanet İşleri: 

İnsanlara zulmedenlere, yeryüzünde haksız yere taşkınlık edenlere karşı durulmalıdır. İşte, can yakıcı azap bunlaradır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ancak halka zulmedenleri ve haksız yere, yeryüzünde azgınlıkta bulunanları suçlu saymaya yol var, onlaradır elemli azap.

Şaban Piriş: 

Yol/sorumluluk ancak, insanlar zulmeden ve yeryüzünde haksız yere taşkınlıkta bulunanlardır. İşte onlara acı bir azap vardır.

Edip Yüksel: 

Ancak, halka zulmedenlere ve yeryüzünde haksız yere saldıranlara karşı durulmalıdır. Onlara acı bir azap vardır.

Ali Bulaç: 

Yol, ancak insanlara zulmeden ve yeryüzünde haksız yere 'tecavüz ve haksızlıkta bulunanların' aleyhinedir. İşte bunlara acıklı bir azap vardır.

Suat Yıldırım: 

Sorumlu olanlar, ancak insanlara zulmedenler ve ülkede haksız yere başkalarının hukukuna saldıranlardır.İşte böylelerinin hakkı gayet acı bir azaptır.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Yol ancak o kimseler üzerinedir ki, nâsa zulmederler ve yerde haksız yere azgınlıkta bulunurlar. İşte onlar için pek acıklı bir azab vardır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Aleyhlerine yol aranacak olan şu kişilerdir ki, insanlara zulmederler ve yeryüzünde haksız yere taşkınlıklar sergilerler/saldırılarda bulunurlar. İşte böyleleri için acıklı bir azap vardır.

Bekir Sadak: 

Eger yuz cevirirlerse bilsinler ki, Biz seni onlara bekci gondermedik

İbni Kesir: 

Yol

Adem Uğur: 

Ancak insanlara zulmedenlere ve yeryüzünde haksız yere taşkınlık edenlere ceza vardır. İşte acıklı azap bunlaradır.

İskender Ali Mihr: 

Fakat insanlara zulmedenlerin ve yeryüzünde haksız yere zorbalık yapanların üzerine (aleyhlerine) yol (ceza) vardır. İşte onlar

Celal Yıldırım: 

Ancak insanlara zulmedip yeryüzünde haksız yere yolsuzlukta bulunup haklara tecâvüz edenler aleyhine yol vardır. İşte onlara elem verici bir azâb vardır.

Tefhim ul Kuran: 

Yol, ancak insanlara zulmeden ve yeryüzünde haksız yere ´tecavüz ve haksızlıkta bulunanların´ aleyhinedir. İşte bunlar için acıklı bir azab vardır.

Fransızca: 

Il n'y a de voie [de recours] que contre ceux qui lèsent les gens et commettent des abus, contrairement au droit, sur la terre : ceux-là auront un châtiment douloureux.

İspanyolca: 

Sólo incurren en él quienes son injustos con los hombres y se insolentan en la tierra injustamente. Esos tales tendrán un castigo doloroso.

İtalyanca: 

Non c'è sanzione se non contro coloro che sono ingiusti con gli uomini e, senza ragione, spargono la corruzione sulla terra: essi avranno doloroso castigo.

Almanca: 

Den Weg (zur Bestrafung) gibt es nur gegen diejenigen, die den Menschen Unrecht antun und Verderben auf Erden zu 3 Unrecht anrichten, für diese ist eine qualvolle Peinigung bestimmt.

Çince: 

应受责备的,是欺侮他人,并且在地方上蛮横无理者;这些人将受痛苦的刑罚。

Hollandaca: 

Maar is alleen geoorloofd hen te straffen, die de menschen onrecht doen en onbeschaamd op aarde tegen de rechtvaardigheid handelen; deze zullen eene gestrenge straf ondergaan.

Rusça: 

Укора заслуживают только те, которые поступают несправедливо с людьми и бесчинствуют на земле безо всякого права. Им уготованы мучительные страдания.

Somalice: 

Waxaase dhib saaranyahay uun (jid laguleeyahay) kuwa dulmiya Dadka kuna kibra Dhulka xaq daro, kuwaas waxaa u sugnaaday cadaabdaran.

Swahilice: 

Bali lawama ipo kwa wale wanao wadhulumu watu, na wanafanya jeuri katika nchi bila ya haki. Hao watapata adhabu iliyo chungu.

Uygurca: 

ئەيىبلىنىدىغانلار پەقەت كىشىلەرگە زۇلۇم قىلىدىغان، زېمىندا ناھەق رەۋىشتە پىتنە - پاسات تېرىيدىغان ئادەملەردۇر، ئەنە شۇلار قاتتىق ئازابقا دۇچار بولىدۇ

Japonca: 

他人に悪を行い,また度を越した復讐を企て地上を騒がす者たち,かれらに対する(アッラーの)罰は痛ましい懲罰があるだけである。

Arapça (Ürdün): 

«إنما السبيل على الذين يظلمون الناس ويبغون» يعملون «في الأرض بغير الحق» بالمعاصي «أولئك لهم عذاب أليم» مؤلم.

Hintçe: 

इल्ज़ाम तो बस उन्हीं लोगों पर होगा जो लोगों पर ज़ुल्म करते हैं और रूए ज़मीन में नाहक़ ज्यादतियाँ करते फिरते हैं उन्हीं लोगों के लिए दर्दनाक अज़ाब है

Tayca: 

ส่วนที่จะเกิดโทษนั้นได้แก่บรรดาผู้ที่อธรรมต่อมนุษย์ และก่อความเสียหายให้เกิดขึ้นในแผ่นดินโดยปราศจากความเป็นธรรม ชนเหล่านี้พวกเขาจะได้รับการลงโทษอันเจ็บปวด

İbranice: 

אכן האשמה היא רק על אלה אשר יקפחו את האנשים וישחיתו את הארץ בלי צדק, אלה צפוי להם עונש כואב

Hırvatça: 

Bit će kažnjeni oni koji ljude tlače i bez ikakva osnova red na Zemlji narušavaju; njih čeka bolna patnja.

Rumence: 

Necazul nu-l au decât cei care sunt nedrepţi faţă de oameni, şi pe nedrept, se răzvrătesc pe pământ. Aceştia vor avea o dureroasă osândă.

Transliteration: 

Innama alssabeelu AAala allatheena yathlimoona alnnasa wayabghoona fee alardi bighayri alhaqqi olaika lahum AAathabun aleemun

Türkçe: 

Aleyhlerine yol aranacak olan şu kişilerdir ki, insanlara zulmederler ve yeryüzünde haksız yere taşkınlıklar sergilerler/saldırılarda bulunurlar. İşte böyleleri için acıklı bir azap vardır.

Sahih International: 

The cause is only against the ones who wrong the people and tyrannize upon the earth without right. Those will have a painful punishment.

İngilizce: 

The blame is only against those who oppress men and wrong-doing and insolently transgress beyond bounds through the land, defying right and justice: for such there will be a penalty grievous.

Azerbaycanca: 

Cəza ancaq insanlara (haqsız yerə) zülm edənlərə, yer üzündə fitnə-fəsad törədənlərə verilər. Məhz belələrini şiddətli əzab gözləyir!

Süleyman Ateş: 

Ancak şunlar aleyhine yol vardır ki, insanlara zulmederler ve yeryüzünde haksız yere saldırırlar. İşte böylelerine acı bir azab vardır.

Diyanet Vakfı: 

Ancak insanlara zulmedenlere ve yeryüzünde haksız yere taşkınlık edenlere ceza vardır. İşte acıklı azap bunlaradır.

Erhan Aktaş: 

Fakat insanlara haksızlık yapanların ve yeryüzünde haksız yere zorbalık yapanların aleyhlerine bir yol tercih edilir. İşte onlar, kendileri için acı bir azâp olanlardır.

Kral Fahd: 

Ancak insanlara zulmedenlere ve yeryüzünde haksız yere taşkınlık edenlere ceza vardır. İşte acıklı azap bunlaradır.

Hasan Basri Çantay: 

O yol ancak insanlara zulüm etmekde, yer (yüzün) de haksız olarak teğallübe kalkmakda olanlara karşıdır. İşte bunlar (yok mu?) bunların hakkı pek acıklı bir azâbdır.

Muhammed Esed: 

ancak (başka) insanları baskı altına alan ve yeryüzünde gaddarca davranarak her türlü haksızlığı yapanlar suç işlemişlerdir. Onları şiddetli bir azap beklemektedir.

Gültekin Onan: 

Yol, ancak insanlara zulmeden ve yeryüzünde haksız yere ´tecavüz ve haksızlıkta bulunanların´ aleyhinedir. İşte bunlara acıklı bir azab vardır.

Ali Fikri Yavuz: 

(Günaha dair) yol, ancak haksızlıkla yeryüzünde azgınlık ederek insanlara zulüm yapanlar üzerinedir. İşte onlara acıklı bir azab vardır.

Portekizce: 

Só serão incriminados aqueles que injustamente vituperarem e oprimirem os humanos, na terra; esses sofrerão umdoloroso castigo.

İsveççe: 

Ingen får klandras utom den som tillfogar [andra] människor ont och som här på jorden begår övervåld i strid med rätten och sanningen; ja, sådana [människor] får se fram mot ett plågsamt straff.

Farsça: 

ایراد و محکومیت فقط متوجه کسانی است که به مردم ستم روا می دارند و به ناحق در زمین سرکشی می کنند، اینانند که برای آنان عذابی دردناک خواهد بود،

Kürtçe: 

تاوان وگوناە ھەر لەسەر ئەو کەسانەیە کەستەم لەخەڵکی دەکەن وە بە ناھەق خراپەکاری دەکەن لە زەویدا ئەوانە سزای زۆر سەختیان بۆ ھەیە

Özbekçe: 

Фақатгина одамларга зулм қиладиган ва ер юзида ноҳақ тажовузкорлик қиладиганларни (айблашга) йўл бордир. Ана ўшаларга аламли азоб бордир.

Malayca: 

Sesungguhnya jalan (untuk menyalahkan) hanyalah terhadap orang-orang yang melakukan kezaliman kepada manusia dan bermaharajalela di muka bumi dengan tiada sebarang alasan yang benar. Mereka itulah orang-orang yang beroleh azab seksa yang tidak berperi sakitnya.

Arnavutça: 

e, ka rrugë qortimi, vetëm kundër atyre që u bëjnë zullum (shtypje) njerëzve dhe të cilët pa të drejtë mbjellin ngatërresa në Tokë; për ta ka dënim të dhembshëm.

Bulgarca: 

Вина имат само онези, които угнетяват хората и престъпват по земята без право. За тях има болезнено мъчение.

Sırpça: 

Биће кажњени они који тлаче људе и без икаквог основа нарушавају ред на Земљи; њих чека болна патња.

Çekçe: 

však důvod k zakročení je pouze proti těm, kdož na lidech křivdu a na zemi svévoli neprávem páchali. Pro takové pak určen je trest bolestný.

Urduca: 

ملامت کے مستحق تو وہ ہیں جو دوسروں پر ظلم کرتے ہیں اور زمین میں ناحق زیادتیاں کرتے ہیں ایسے لوگوں کے لیے دردناک عذاب ہے

Tacikçe: 

Маломат бар касонест, ки ба мардум зулм мекунанд ва ба ноҳақ дар рӯи замин саркашӣ мекунанд. Барои онҳост азобе дардовар!

Tatarca: 

Кешеләргә золым итеп җир өстендә хаксыз явызлык кылучы залимнәргә җәза бирергә шәригатьтә юл бардыр, ул залимнәргә ахирәттә рәнҗеткүче ґәзаб булыр.

Endonezyaca: 

Sesungguhnya dosa itu atas orang-orang yang berbuat zalim kepada manusia dan melampaui batas di muka bumi tanpa hak. Mereka itu mendapat azab yang pedih.

Amharca: 

(የወቀሳ) መንገዱ በእነዚያ ሰዎችን በሚበድሉት፣ በምድርም ውስጥ ያለ ሕግ ወሰን በሚያልፉት፣ ላይ ብቻ ነው፡፡ እነዚያ ለእነርሱ አሳማሚ ቅጣት አልላቸው፡፡

Tamilce: 

குற்றமெல்லாம் மக்கள் மீது (முதலில்) அநியாயம் செய்பவர்கள் மீதும், பூமியில் அநியாயமாக எல்லை மீறுகிறவர்கள் (-கலகம் செய்வதிலும் மக்களுக்கு இன்னல் செய்வதிலும் ஈடுபடுகிறவர்கள்) மீதும்தான். அத்தகையோர், துன்புறுத்தும் தண்டனை அவர்களுக்கு உண்டு.

Korece: 

실로 비난을 받을 자는 지상에서 백성들을 박해하고 의롭지 못하게 죄를 지은 자들이니 그들 에게는 고통스러운 벌이 있을 뿐 이라

Vietnamca: 

Lý do khiển trách chỉ đối với những kẻ bất công với người khác và bạo ngược trên trái đất một cách vô cớ. Chúng là những kẻ sẽ phải chịu một sự trừng phạt đau đớn.