Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

43

Sûredeki Ayet No: 

24

Ayet No: 

4349

Sayfa No: 

491

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

۞ قَالَ أَوَلَوْ جِئْتُكُم بِأَهْدَىٰ مِمَّا وَجَدتُّمْ عَلَيْهِ آبَاءَكُمْ ۖ قَالُوا إِنَّا بِمَا أُرْسِلْتُم بِهِ كَافِرُونَ

Çeviriyazı: 

ḳâle evelev ci'tüküm biehdâ mimmâ vecettüm `aleyhi âbâeküm. ḳâlû innâ bimâ ürsiltüm bihî kâfirûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Gönderilen uyarıcı; "Eğer size babalarınızı üzerinde bulduğunuz dinden daha doğrusunu getirmişsem de mi bana uymazsınız?" deyince, onlar: "Gerçekten biz sizin tebliğ için gönderildiğiniz şeyi tanımıyoruz." dediler.

Diyanet İşleri: 

Gönderilen uyarıcı: "Eğer size, babalarınızı üzerinde bulduğunuz dinden daha doğrusunu getirmiş isem de mi bana uymazsınız?" dedi. Onlar: "Doğrusu sizinle gönderilen şeyi inkar ediyoruz" dediler.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Peygamber, onlara, ben dedi, atalarınızdan bulduğunuz dinden daha doğru bir dinle gelsem de gene atalarınızın yoluna mı gideceksiniz? Şüphe yok ki biz dediler, sizin gönderildiğiniz şeyleri zaten inkar etmedeyiz.

Şaban Piriş: 

Size, atalarınızı üzerinde bulduğunuzdan daha doğru bir şey getirmiş olsam da mı? dedi. Onlar: Biz, sizinle gönderilene kâfir kimseleriz dediler.

Edip Yüksel: 

O da, "Size, atalarınızı üzerinde bulduğunuzdan daha doğrusunu getirmiş isem de mi?" derdi. Onlar da, "Sizin getirdiğiniz mesajı inkar ediyoruz," derlerdi.

Ali Bulaç: 

(O peygamberlerden her biri de şöyle) Demiştir: "Ben size atalarınızı üstünde bulduğunuz şeyden daha doğru olanını getirmiş olsam da mı?" Onlar da demişlerdi ki: "Doğrusu biz, kendisiyle gönderildiğiniz şeye kafir olanlarız."

Suat Yıldırım: 

Peygamber onlara: “Peki, size babalarınızın bağlandığı dinden daha doğrusunu getirmişsem, yine de sürüp gidecek misiniz?” deyince onlar: “Şunu bilin ki,” dediler, “biz, sizinle gönderilen mesajı reddediyoruz.”

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Dedi ki: «Ya size atalarınızı üzerinde bulduğunuz şeyden daha doğrusunu getirdimse de mi?» Dediler ki: «Şüphe yok biz, kendisiyle gönderilmiş olduğun şeyi inkâr edicileriz».

Yaşar Nuri Öztürk: 

Uyarıcı dedi: "Peki, ben size, atalarınızı üzerinde bulduğunuz şeyden daha iyi yol göstereni getirmiş olsam da mı?" Dediler: "Doğrusu, biz seninle gönderilen şeyi tanımıyoruz."

Bekir Sadak: 

Gercek kendilerine geldigi zaman: «Bu bir buyudur. Dogrusu biz onu inkar ediyoruz» dediler.

İbni Kesir: 

Şayet size atalarınızı üzerinde bulduğunuz şeyden daha doğrusunu getirmişsem

Adem Uğur: 

Ben size, babalarınızı üzerinde bulduğunuz (din)den daha doğrusunu getirmişsem (yine mi bana uymazsınız)? deyince, dediler ki: Doğrusu biz sizinle gönderilen şeyi inkâr ediyoruz.

İskender Ali Mihr: 

(Nezirlerin hepsi): “Size babalarınızı üzerinde bulduğunuz şeyden (dînden) daha çok hidayete erdirecek olanı getirmiş olsam da mı?” dediler. (Onlar da): “Muhakkak ki biz, sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyi inkâr edenleriz.” dediler.

Celal Yıldırım: 

(Uyarıcı peygamber onlara): «Ben size, babalarınızı üzerinde bulduğunuz dinden daha doğrusunu getirecek olsam da mı ?» dedi. «Biz, şüpheniz olmasın ki, sizinle gönderileni inkâr edip tanımıyoruz,» diye cevap verdiler.

Tefhim ul Kuran: 

(O peygamberlerden her biri de şöyle) Demiştir: «Ben size, atalarınızı üstünde bulduğunuz şeyden daha doğru olanını getirmiş olsamda mı?» Onlar da demişlerdir ki: «Doğrusu biz, kendisiyle gönderildiğiniz şeye (karşı) kâfir olanlarız.»

Fransızca: 

Il dit : "Même si je viens à vous avec une meilleure direction que celle sur laquelle vous avez trouvé vous ancêtres ? " Ils dirent : "Nous ne croyons pas au message avec lequel vous avez été envoyés" .

İspanyolca: 

Dijo: «¿Y si os trajera una dirección más recta que la que vuestros padres seguían?» Dijeron: «¡No creemos en vuestro mensaje!»

İtalyanca: 

Diceva [l'ammonitore]: «Anche se vi portassi una Guida migliore di quella che seguivano i vostri avi?». Rispondevano: «Invero non crediamo in quel lo con cui siete stati inviati».

Almanca: 

Sag: "Selbst dann, wenn ich euch etwas Rechtleitenderes brachte als das, wobei ihr eure Ahnen vorgefunden habt?" Sie sagten: "Gewiß, wir sind dem gegenüber, womit ihr entsandt wurdet, kufrbetreibend!"

Çince: 

他说:即使我显示你们一种比你们祖先的宗教更为崇正的宗教,你们还要遵从你们的祖先吗?他们说:我们确是不信你们所奉的使命。

Hollandaca: 

En de prediker antwoordde: Wat! niettegenstaande ik u eenen meer waren godsdienst breng, dan die welken gij bevondt dat door uwe vaderen werd gevolgd? En zij hernamen: Waarlijk, wij gelooven datgene niet, wat gij gezonden zijt te prediken.

Rusça: 

Он сказал: "А если я принес вам то, что более верно, чем то, на чем вы нашли ваших отцов?" Они сказали: "Мы не веруем в то, с чем вы посланы".

Somalice: 

Waxaad dhahdaa (ma waxaad raaxaysaan waxaas) haddaan idiinla imaado wax ka hanuunsan waxaad ka hesheen Aabayaalkiin (oo ku sugan) waxay dhihi annagu waxa laydiin ku soo diray waannu ka Gaalownay.

Swahilice: 

Akasema (Mwonyaji): Hata nikikuleteeni yenye uwongofu bora kuliko mlio wakuta nao baba zenu? Wakasema: Sisi tunayakataa tu hayo mliyo tumwa.

Uygurca: 

(ھەر پەيغەمبەر ئۆز قەۋمىگە) «ئاتا - بوۋاڭلار ئېتىقاد قىلىپ كەلگەن دىنغا قارىغاندا ئەڭ توغرا بىر دىننى كەلتۈرسەم يەنىلا ئاتا - بوۋاڭلارغا ئەگىشەمسىلەر؟» دېدى. ئۇلار: «سىلەر ئېلىپ كەلگەن دىنغا ئىشەنمەيمىز» دېيىشتى

Japonca: 

かれ(使徒)が,「何と,祖先が従っていたあなたがたの知るものよりも,良い導きを(打?)してもか。」と言うとかれらは,「あなたが届けたものは,わたしたちは信じません。」と言った

Arapça (Ürdün): 

«قل» لهم «أ» تتبعون ذلك «ولو جئتكم بأهدى مما وجدتم عليه آباءكم قالوا إنا بما أرسلتم به» أنت ومن قبلك «كافرون» قال تعالى تخويفاً لهم:

Hintçe: 

(इस पर) उनके पैग़म्बर ने कहा भी जिस तरीक़े पर तुमने अपने बाप दादाओं को पाया अगरचे मैं तुम्हारे पास इससे बेहतर राहे रास्त पर लाने वाला दीन लेकर आया हूँ (तो भी न मानोगे) वह बोले (कुछ हो मगर) हम तो उस दीन को जो तुम देकर भेजे गए हो मानने वाले नहीं

Tayca: 

เขา (ร่อซูลของพวกเขา) กล่าวว่าหากว่าฉันได้นำมาให้พวกท่าน ซึ่งแนวทางที่ถูกต้องกว่าที่พวกท่านได้พบเห็นบรรพบุรุษของพวกท่านยึดถืออยู่เล่า ? พวกเขากล่าวว่าแท้จริงเราเป็นผู้ปฏิเสธศรัทธาต่อสิ่งที่พวกท่านถูกส่งมานั้น

İbranice: 

אמור: 'ולו גם אם אראה לכם דרך ישרה מדרך אבותיכם? אמרו: 'כופרים אנו בשליחותכם

Hırvatça: 

"Zar i onda", govorio bi on, "kad vam ja donosim bolju od one koju ste od predaka vaših upamtili?" A oni bi odgovarali: "Ne vjerujemo mi u ono što je po vama poslano!"

Rumence: 

Spune: “Şi dacă vă aduc o călăuzire mai dreaptă decât cea pe care aţi aflat-o la taţii voştri?” Ei spun: “Noi nu credem în cea cu care ai fost trimis.”

Transliteration: 

Qala awalaw jitukum biahda mimma wajadtum AAalayhi abaakum qaloo inna bima orsiltum bihi kafiroona

Türkçe: 

Uyarıcı dedi: "Peki, ben size, atalarınızı üzerinde bulduğunuz şeyden daha iyi yol göstereni getirmiş olsam da mı?" Dediler: "Doğrusu, biz seninle gönderilen şeyi tanımıyoruz."

Sahih International: 

[Each warner] said, "Even if I brought you better guidance than that [religion] upon which you found your fathers?" They said, "Indeed we, in that with which you were sent, are disbelievers."

İngilizce: 

He said: "What! Even if I brought you better guidance than that which ye found your fathers following?" They said: "For us, we deny that ye (prophets) are sent (on a mission at all)."

Azerbaycanca: 

(Hər peyğəmbər öz ümmətinə) belə dedi: “Əgər sizə atalarınızın sitayiş etdiyini gördüyünüz dindən daha doğrusunu gətirmiş olsam necə?!” Onlar: “Biz sizinlə göndərilənləri (şəriəti, mö’cüzələri) inkar edirik!” – deyə cavab verdilər.

Süleyman Ateş: 

Ben size, babalarınızı, üzerinde bulduğunuz(din)den daha doğrusunu getirmiş olsam da (yine babalarınızın yolunu)mu (tutacaksınız)? dedi. "Doğrusu biz sizinle gönderilen mesajı tanımıyoruz." dediler.

Diyanet Vakfı: 

Ben size, babalarınızı üzerinde bulduğunuz (din)den daha doğrusunu getirmişsem (yine mi bana uymazsınız)? deyince, dediler ki: Doğrusu biz sizinle gönderilen şeyi inkar ediyoruz.

Erhan Aktaş: 

Size, “Atalarınızı üzerinde bulduğunuz yoldan daha doğrusunu getirmiş olsam da mı?” deyince, onlar: “Biz, sizinle gönderilene kâfirlik(1) ediyoruz.” dediler.

Kral Fahd: 

Ben size, babalarınızı üzerinde bulduğunuz (din)den daha doğrusunu getirmişsem (yine mi bana uymazsınız)? deyince, dediler ki: Doğrusu biz sizinle gönderilen şeyi inkâr ediyoruz.

Hasan Basri Çantay: 

(O peygamberlerden her biri şöyle) dedi: «Ben, atalarınızı üstünde bulunduğunuzdan daha doğrusunu size getirdimse de mi»? Onlar da «Biz, dediler, o sizin gönderildiğiniz şeylere (doğru da olsa) küfr edicileriz».

Muhammed Esed: 

(Bunun üzerine her peygamber) "Nasıl?" derdi, "Atalarınızı inanır bulduğunuzdan daha iyi bir kılavuz getirmiş olsam da mı?" Berikiler, buna, "Sizin mesajlarınızda bir doğruluk payı olduğunu inkar ediyoruz!" diye cevap verirlerdi.

Gültekin Onan: 

(O peygamberlerden her biri de şöyle) Demiştir: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

(Her peygamber de ümmetine şöyle) demişti: “Atalarınızı, üzerinde bulduğunuz dinden daha doğrusunu size getirdimse de mi? (bunu kabul etmiyeceksiniz?)” Onlar da dediler ki: “- Biz, sizin peygamber olarak getirdiğiniz şeylere inanmıyoruz.”

Portekizce: 

Disse-lhes: Quê! Ainda que eu vos trouxesse melhor orientação do que aquela que seguiam os vossos pais?Responderam: Fica sabendo que renegamos a tua missão.

İsveççe: 

[Och när profeten] sade: "Men om jag ger er bättre vägledning än den som ni har förstått att era fäder följde?" blev deras svar [alltid]: "Vi avvisar det [budskap] som [ni profeter påstår att] ni har anförtrotts!"

Farsça: 

[بیم دهنده] گفت: آیا هر چند من آیینی هدایت کننده تر از آیینی که پدرانتان را بر آن یافته اید، برایتان بیاورم؟ گفتند: ما به آیینی که به آن فرستاده شده اید، کافریم!

Kürtçe: 

ووتی ئەگەر چی من (ئاینی) ڕاستریشم بۆ ھێنابن لەوەی کە باووباپیرتان بینیوە لەسەری، ووتیان بێگومان ئێمە بێ باوەڕین بەو(ئاینەی) بەئێوەدا نێرراوە

Özbekçe: 

У (огоҳлантгирувчи): «Агар мен сизга сиз ота-бобонгизни (эътиқод) устида топган нарсангиздан ҳам ҳидоятлироқни келтирган бўлсам ҳам-а?!» деди. Улар: «Биз сиз ила юборилган нарсага кофирдирмиз», дедилар.

Malayca: 

Rasul itu berkata: "Adakah (kamu akan menurut juga mereka) walaupun aku membawa kepada kamu ugama yang lebih jelas hidayah petunjuknya daripada jalan ugama yang kamu dapati datuk nenek kamu menurutnya?" Mereka menjawab: "Sesungguhnya kami tetap mengingkari apa yang kamu diutuskan membawanya".

Arnavutça: 

(Ai atyre) u tha: “Vallë, a nuk ju kam sjellë unë atë që më mirë e shënon rrugën e drejtë nga ajo që i keni gjetur te të parët tuaj (etërit)?” E, ata thanë: “Na, me të vërtetë, jemi mohues të asaj me të cilën jeni dërguar!”

Bulgarca: 

Рече: “Нима и ако съм дошъл при вас с по-добро напътване от това, с което заварихте предците си?” Рекоха: “Не вярваме в това, с което сте изпратени.”

Sırpça: 

„Зар и онда“, говорио би он, „кад вам ја доносим бољу од оне коју сте упамтили од ваших предака?“ А они би одговарали: „Не верујемо ми у оно што је по вама послато!“

Çekçe: 

I řekl jim: 'A což když vám přinesu něco, co lepší je vedení než to, jež u otců svých jste nalezli?' Odpověděli: 'My vskutku nevěříme v to, s čím posláni jste byli!'

Urduca: 

ہر نبی نے ان سے پوچھا، کیا تم اُسی ڈگر پر چلے جاؤ گے خواہ میں اُس راستے سے زیادہ صحیح راستہ تمہیں بتاؤں جس پر تم نے اپنے باپ دادا کو پایا ہے؟ انہوں نے سارے رسولوں کو یہی جواب دیا کہ جس دین کی طرف بلانے کے لیے تم بھیجے گئے ہو ہم اُس کے کافر ہیں

Tacikçe: 

Гуфт: «Ҳатто агар барои шумо чизе биёварам, ки аз он чӣ падаронатонро бар он ёфта будед, ҳидояткунандатар бошад?» Гуфтанд: «Мо ба дине, ки шуморо ба он фиристодаанд, беимонем».

Tatarca: 

Ий Мухәммәд г-м, син аларга әйт: "Мин сезнең аталарыгызның диненнән дөресрәк вә турырак дин сезгә алып килгән булсам да, сез аталарыгызның батыл диненә иярәсезме? Алар пәйгамбәргә әйттеләр: "Сезнең белән җибәрелгән дингә ышанмыйбыз".

Endonezyaca: 

(Rasul itu) berkata: "Apakah (kamu akan mengikutinya juga) sekalipun aku membawa untukmu (agama) yang lebih (nyata) memberi petunjuk daripada apa yang kamu dapati bapak-bapakmu menganutnya?" Mereka menjawab: "Sesungguhnya kami mengingkari agama yang kamu diutus untuk menyampaikannya".

Amharca: 

(አስፈራሪው) «አባቶቻችሁን በእርሱ ላይ ከአገኛችሁበት ይበልጥ ቀጥተኛን (ሃይማኖት) ባመጣላችሁም?» አላቸው፡፡ «እኛ በእርሱ በተላካችሁበት ነገር ከሓዲዎች ነን» አሉ፡፡

Tamilce: 

(நமது தூதர்) கூறினார்: “நீங்கள் உங்கள் மூதாதைகளை எதன்மீது கண்டீர்களோ அதைவிட மிகச் சிறந்த நேர்வழியை நான் உங்களிடம் கொண்டு வந்தாலுமா (நீங்கள் என்னைப் பின்பற்ற மறுப்பீர்கள்)?” அதற்கு அவர்கள் கூறினார்கள்: “நீங்கள் எதைக் கொடுத்து அனுப்பப்பட்டீர்களோ (அது எதுவாக இருந்தாலும் சரி) அதை நிச்சயமாக நாங்கள் நிராகரிப்போம்.”

Korece: 

모든 선지자는 너희가 선조 들로부터 발견 한 것보다 더 나은 복음을 가지고 왔노라고 말했으나 불신자는 당신들을 통하여 보내어진 것을 믿지 않는다 말하더라

Vietnamca: 

(Vị cảnh báo của chúng) đã nói (với chúng): “Lẽ nào ngay cả việc Ta mang đến cho các ngươi một nguồn hướng dẫn tốt hơn cái mà các ngươi thấy cha mẹ của các ngươi đang theo ư?” Chúng đáp: “Bọn ta không tin nơi điều mà các ngươi mang đến!”