Arapça:
أَلَا إِنَّهُمْ فِي مِرْيَةٍ مِّن لِّقَاءِ رَبِّهِمْ ۗ أَلَا إِنَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ مُّحِيطٌ
Çeviriyazı:
elâ innehüm fî miryetim mil liḳâi rabbihim. elâ innehû bikülli şey'im müḥîṭ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İyi bilin ki onlar Rablerine kavuşmaktan bir şüphe içindedirler, yine iyi bilin ki, Allah her şeyi ilmiyle kuşatmıştır.
Diyanet İşleri:
Dikkat edin; onlar Rablerine kavuşmaktan şüphededirler; dikkat edin; Allah şüphesiz her şeyi bilgisiyle kuşatandır.
Abdulbakî Gölpınarlı:
İyice bil ki onlar, şüphe yok, Rablerine kavuşacaklarından şüphe etmedeler; iyice bil ki şüphe yok, o, her şeyi kuşatmış, kavramıştır.
Şaban Piriş:
Onlar, Rablerine kavuşmaktan şüphe içindedirler! Bilin ki o, her şeyi kuşatandır.
Edip Yüksel:
Aslında onlar Rab'lerinden bir kuşku içindedirler. O, her şeyi (bilgi ve yönetimiyle) kuşatmıştır.
Ali Bulaç:
Dikkatli olun; gerçekten onlar, Rablerine kavuşmaktan yana derin bir kuşku içindedirler. Dikkatli olun; gerçekten O, herşeyi sarıp-kuşatandır.
Suat Yıldırım:
Ama dikkat edin ki onlar Rab'lerine kavuşma hususunda şüphe içindedirler.İyi bilin ki O, her şeyi ilmi ve kudreti ile kuşatmıştır.
Ömer Nasuhi Bilmen:
İyi bil ki, şüphe yok onlar Rablerine kavuşmaktan dolayı bir şekk içindedirler. İyi bil ki, muhakkak O, her şeyi ilmen ihata edendir.
Yaşar Nuri Öztürk:
Dikkat edin, onlar Rablerine kavuşma konusunda bir şüphe içindedirler. Gözünüzü açın! Allah Muhît'tir, her şeyi çepeçevre kuşatmıştır.
Bekir Sadak:
Allah´i birakip da dostlar edinenlerin islediklerini Allah gozetlemektedir. Sen, onlara vekil olmaga memur degilsin.
İbni Kesir:
İyi bilin ki
Adem Uğur:
Dikkat edin
İskender Ali Mihr:
Onlar gerçekten Rab´lerine mülâki olacaklarından (ruhlarını hayatta iken Allah´a ulaştıracaklarından) şüphe içindeler, öyle değil mi? O (Allah), herşeyi ihata etmiştir (ilmiyle kuşatmıştır), öyle değil mi?
Celal Yıldırım:
Haberiniz olsun ki, onlar Rablarına kavuşma hususunda tam bir şüphe içindedirler. Dikkat edin ki, O, her şeyi (ilmiyle, kudretiyle, tasarrufuyla) kuşatmıştır.
Tefhim ul Kuran:
Dikkatli olun
Fransızca:
Ils sont dans le doute, n'est-ce pas, au sujet de la rencontre de leur Seigneur ? C'est Lui certes qui embrasse toute chose (par Sa science et Sa puissance).
İspanyolca:
Pues ¿no dudan del encuentro de su Señor? Pues ¿no lo abarca Él todo?
İtalyanca:
Non è forse vero che dubitano dell'incontro con il loro Signore, mentre in verità Egli abbraccia ogni cosa [nella Sua Scienza]?
Almanca:
Ja! Sie sind doch im Zweifel über die Begegnung mit ihrem HERRN. Ja! ER ist alles zweifelsohne allumfassend.
Çince:
真的,他们的确怀疑将来是否要与他们的主会面。真的,他确是周知万物的。
Hollandaca:
Zijn zij niet in twijfel nopens de ontmoeting van hunnen Heer, bij de opstanding? Omvat hij niet alle dingen?
Rusça:
Воистину, они сомневаются во встрече со своим Господом. Воистину, Он объемлет всякую вещь.
Somalice:
Waxayna Gaaladu kaga suganyihiin shaki lakulanka Eebe, Eebana waxkasta wuu koobay.
Swahilice:
Ama wao wamo katika shaka ya kukutana na Mola wao Mlezi! Ama hakika Yeye amekizunguka kila kitu.
Uygurca:
بىلىڭلاركى، ئۇلار ھەقىقەتەن پەرۋەردىگارىغا مۇلاقات بولۇشتىن شەكلىنىدۇ، بىلىڭلاركى، اﷲ ھەممە نەرسىنى ھەقىقەتەن تولۇق بىلىپ تۇرغۇچىدۇر
Japonca:
ああ,かれらは主との会見に就いて疑っているのか。本当にかれこそは,凡てのものを取り囲む方であるのに。
Arapça (Ürdün):
«ألا إنهم في مرية» شك «من لقاء ربهم» لإنكارهم البعث «ألا إنه» تعالى «بكل شيء محيط» علماً وقدرة فيجازيهم بكفرهم.
Hintçe:
देखो ये लोग अपने परवरदिगार के रूबरू हाज़िर होने से शक़ में (पड़े) हैं सुन रखो वह हर चीज़ पर हावी है
Tayca:
พึงรู้เถิดว่า แท้จริงพวกเขาอยู่ในการสงสัยเกี่ยวกับการพบพระเจ้าของพวกเขาพึงรู้เถิดว่า แท้จริงพระองค์เป็นผู้ทรงล้อมทุก ๆ สิ่งไว้
İbranice:
אכן הם מטילים ספק בפגישה עם ריבונם, אך שליטתו מקיפה את הכול
Hırvatça:
Oni sumnjaju da će pred Gospodara svoga stati, a On, zaista, obuhvata sve.
Rumence:
Mai stau la îndoială asupra întâlnirii cu Domnul lor? Nu este El oare Cel ce cuprinde totul?
Transliteration:
Ala innahum fee miryatin min liqai rabbihim ala innahu bikulli shayin muheetun
Türkçe:
Dikkat edin, onlar Rablerine kavuşma konusunda bir şüphe içindedirler. Gözünüzü açın! Allah Muhît'tir, her şeyi çepeçevre kuşatmıştır.
Sahih International:
Unquestionably, they are in doubt about the meeting with their Lord. Unquestionably He is, of all things, encompassing.
İngilizce:
Ah indeed! Are they in doubt concerning the Meeting with their Lord? Ah indeed! It is He that doth encompass all things!
Azerbaycanca:
(Ya Peyğəmbər!) Bil ki, onlar öz Rəbbi ilə qarşılaşacaqları (qiyamət günü dirilib haqq-hesab üçün Allahın hüzurunda duracaqları) barədə şəkk-şübhə içindədirlər. Və yenə bil ki, O (Öz elmi və qüdrəti ilə) hər şeyi ehtiva edəndir!
Süleyman Ateş:
İyi bil ki onlar, Rablerine kavuşmaktan kuşku içindedirler. İyi bil ki O, her şeyi kuşatmıştır (her şey Allah'ın bilgisi içindedir).
Diyanet Vakfı:
Dikkat edin; onlar, Rablerine kavuşma konusunda şüphe içindedirler. Bilesiniz ki O, her şeyi (ilmiyle) kuşatmıştır.
Erhan Aktaş:
İyi bilin ki onlar, Rabb’lerine kavuşacaklarından kuşku duyuyorlar. İyi bilin ki O, Her Şeyi Kuşatan’dır.
Kral Fahd:
Dikkat edin; onlar, Rablerine kavuşma konusunda şüphe içindedirler. Bilesiniz ki O, herşeyi (ilmiyle) kuşatmıştır.
Hasan Basri Çantay:
Gözünü aç, muhakkak onlar Rablerine kavuşmakdan bir şübhe içindedirler. Gözünü aç, O, hakıykaten herşey´i çepçevre kuşatandır.
Muhammed Esed:
Gerçek şu ki onlar, (Hesap Günü) Rableri ile karşılaşıp karşılaşmayacaklarından tam emin değiller! Şüphesiz O, her şeyi kuşatır!
Gültekin Onan:
Dikkatli olun
Ali Fikri Yavuz:
Dikkat et! O kâfirler, Rablerine kavuşmaktan bir şübhe içindedirler. Dikkat et, Allah her şeyi (ilmi ve kudreti ile) kuşatandır.
Portekizce:
Não é certo que estão em dúvida quanto ao comparecimento ante o seu Senhor? Acaso não é verdade que Deus éOnímodo?
İsveççe:
Men [ännu] är de osäkra om de skall möta sin Herre [och således uppleva uppståndelse, räkenskap och dom]! Har Han då inte full uppsikt över allt?
Farsça:
آگاه باش! که آنان نسبت به دیدار [قیامت و محاسبه اعمال به وسیله] پروردگارشان در تردیدند. [و] آگاه باش! که یقیناً او به همه چیز [با قدرت و دانش بی نهایتش] احاطه دارد.
Kürtçe:
ئاگاداربە بەڕاستی ئەوانە لە دوو دڵیدان لەدیدار وگەشتن بە پەروەردگاریان ئاگاداربە بەڕاستی (زانست وزانیاری) خوا دەوری ھەموو شتێکی داوە
Özbekçe:
Огоҳ бўлинглар. Албатта, улар Роббиларига рўбарў бўлишдан шакдадирлар. Огоҳ бўлинглар. Албатта, У зот ҳар бир нарсани ихота қилгувчидир. (Унга рўбарў бўлишдан қочиб қаерга борадилар?)
Malayca:
Ingatlah! Sesungguhnya mereka (yang kufur ingkar) sentiasa berada di dalam keadaan syak - ragu-ragu tentang pertemuan dengan Tuhan mereka. Ingatlah! Sesungguhnya Allah Maha Meliputi pengetahuanNya akan tiap-tiap sesuatu.
Arnavutça:
E, ata, me siguri, dyshojnë në takimin me Zotin e tyre. Dinie se, Ai (Perëndia), i përfshinë të gjitha gjërat (me fuqi dhe dijeni).
Bulgarca:
Съмняват се в срещата със своя Господ. А Той всяко нещо обгръща.
Sırpça:
Они сумњају да ће да стану пред својим Господаром, а Он, заиста, све обухвата.
Çekçe:
Což pochybují o tom, že se s Pánem svým setkají? Což ten neobjímá věci všechny ve Svém vědění?
Urduca:
آگاہ رہو، یہ لوگ اپنے رب کی ملاقات میں شک رکھتے ہیں سن رکھو، وہ ہر چیز پر محیط ہے
Tacikçe:
Баҳуш (огоҳ) бош, ки онҳо аз дидори Парвардигорашон дар шубҳаанд. Баҳуш бош, ки Ӯ бар ҳар чизе иҳота дорад.
Tatarca:
Әгаһ булыгыз, күп кешеләр кубарылып Раббылары хозурына барачакларына шикләнмәктәдер, Әгаһ булыгыз, Ул – Аллаһ белеме вә кодрәте белән чолгап алучыдыр.
Endonezyaca:
Ingatlah bahwa sesungguhnya mereka adalah dalam keraguan tentang pertemuan dengan Tuhan mereka. Ingatlah bahwa sesungguhnya Dia Maha Meliputi segala sesuatu.
Amharca:
ንቁ! እነርሱ ከጌታቸው መገናኘት በመጠራጠር ውስጥ ናቸው፡፡ ንቁ! እርሱ በነገሩ ሁሉ (ዕውቀቱ) ከባቢ ነው፡፡
Tamilce:
அறிந்து கொள்ளுங்கள்! நிச்சயமாக அவர்கள் தங்கள் இறைவனை சந்திப்பதில் சந்தேகத்தில் இருக்கிறார்கள். அறிந்து கொள்ளுங்கள்! நிச்சயமாக அவன் எல்லாவற்றையும் (தனது அறிவாலும் ஆற்றலாலும்) சூழ்ந்திருக்கிறான்.
Korece:
지금도 그들은 주님과의 만 남을 의심하고 있나니 그들은 하 나님께서 모든 것을 에워싸고 있 음을 알지 못하느뇨
Vietnamca:
Lẽ nào chúng vẫn hoài nghi về cuộc gặp gỡ với Thượng Đế của chúng? Chẳng phải Ngài luôn bao quát hết tất cả mọi thứ đó sao?!
Ayet Linkleri: