Arapça:
وَضَلَّ عَنْهُم مَّا كَانُوا يَدْعُونَ مِن قَبْلُ ۖ وَظَنُّوا مَا لَهُم مِّن مَّحِيصٍ
Çeviriyazı:
veḍalle `anhüm mâ kânû yed`ûne min ḳablü veżannû mâ lehüm mim meḥîṣ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Önceden tapmakta oldukları şeyler, kendilerinden uzaklaşıp kaybolmuştur. Onlar da kendileri için kaçacak bir yer olmadığını anlamışlardır.
Diyanet İşleri:
Önceden yalvarıp durdukları şeyler onlardan uzaklaşmıştır. Kendilerinin kaçacak yerleri olmadığını anlamışlardır.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve önceden çağırdıkları putlar, gözlerinden kaybolup gitmiştir ve onlar, kaçıp sığınacakları bir yerleri olmadığını da iyideniyiye anlamışlardır.
Şaban Piriş:
Daha önce dua/ibadet ettikleri şeyler onlardan kaybolup gitmiştir. Bir kaçış yolu olmadığını anlamışlardır.
Edip Yüksel:
Daha önce yardım için çağırdıkları (dine ortak koştukları kişiler) onlardan uzaklaşmıştır. Artık kaçacak bir yerleri olmadığını anlarlar.
Ali Bulaç:
Önceden kendilerine taptıkları (bugün) onlardan kaybolup gitti ve onlar kaçacak hiçbir yerleri olmadığını anlamışlardır.
Suat Yıldırım:
Böylece daha önce ibadet ettikleri putlar kendilerini terk eder, müşrikler de kaçacak yer kalmadığını anlarlar.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve onlardan evvelce tapıp, durdukları şeyler gaib oluvermişlerdir ve kendileri için sığınılacak yer olmadığını anlamışlardır.
Yaşar Nuri Öztürk:
Daha önce yakarıp durdukları, onlardan uzaklaşıp kaybolmuştur. Kaçacak hiçbir yerleri olmadığını anlamışlardır.
Bekir Sadak:
Dikkat edin
İbni Kesir:
Önceden taptıkları şeyler onlardan uzaklaşıp gitmiştir. Ve kendilerinin kaçacak yerleri olmadığını anlamışlardır.
Adem Uğur:
Böylece önceden yalvarıp durdukları onlardan uzaklaşmıştır. Kendilerinin kaçacak yerleri olmadığını anlamışlardır.
İskender Ali Mihr:
Ve daha önce tapmış oldukları şeyler, onlardan uzaklaşıp gittiler (giderler). Ve onlar için kaçacak bir yer olmadığını anladılar.
Celal Yıldırım:
Daha önce taptıkları tanrılar, onlardan uzaklaşıp gözlerinden kaybolmuşlar ve onlar da kendilerine hiçbir kaçacak yer bulunmadığını anlamışlardır.
Tefhim ul Kuran:
Önceden kendilerine taptıkları (bu gün) onlardan kaybolup gitti ve onlar kaçacak hiçbir yerleri olmadığını anlamışlardır.
Fransızca:
Et ce qu'auparavant ils invoquaient les délaissera; et ils réaliseront qu'ils n'ont point d'échappatoire.
İspanyolca:
Lo que antes invocaban les abandonará. Creerán no tener escape.
İtalyanca:
E coloro che invocavano si saranno allontanati da loro ed essi si renderanno conto di non aver nessuna via di scampo
Almanca:
Und ihnen ist abhanden gegangen, woran sie vorher Bittgebete zu richten pflegten. Und sie glaubten, daß es für sie kein Entrinnen mehr gibt.
Çince:
他们生前所祈祷的,将回避他们,他们将确信自己无所逃罪。
Hollandaca:
En de afgoden, welke zij te voren aanriepen zullen zich aan hen onttrekken, en zij zullen bemerken, dat er geen weg zal wezen om te ontkomen.
Rusça:
Те, к кому они взывали прежде, покинут их, и они обретут уверенность в том, что не смогут сбежать.
Somalice:
Waxaa ka dhumey waxay ahaayeen kuwo (baryo) caabuda horey, waxayna yaqiinsadeen inuusan u sugnaan gargaare.
Swahilice:
Na wakawapotea wale walio kuwa wakiwaomba hapo kwanza, na wakawa na yakini kuwa hawana pa kukimbilia.
Uygurca:
ئۇلار ئىلگىرى (يەنى دۇنيادىكى چاغدا) چوقۇنغان بۇتلىرى ئۇلاردىن ئۆزلىرىنى چەتكە ئالىدۇ، ئۇلار (اﷲ نىڭ ئازابىدىن) قاچىدىغان جاي يوق ئىكەنلىكىنى ئېنىق بىلىدۇ
Japonca:
かれらが先に拝していたものたちは,かれらを捨てて隠れてしまい,そこでかれらは,逃げ場もないことが分る。
Arapça (Ürdün):
«وضلَّ» غاب «عنهم ما كانوا يدعون» يعبدون «من قبل» في الدنيا من الأصنام «وظنوا» أيقنوا «ما لهم من محيص» مهرب من العذاب والنفي في الموضعين معلق عن العمل وجملة النفي سدت مسد المفعولين.
Hintçe:
और इससे पहले जिन माबूदों की परसतिश करते थे वह ग़ायब हो गये और ये लोग समझ जाएगें कि उनके लिए अब मुख़लिसी नहीं
Tayca:
และสิ่งที่พวกเขาวิงวอนกราบไหว้ ได้เตลิดหนีไปจากพวกเขา และพวกเขาเชื่อมั่นว่า พวกเขานั้นไม่มีทางที่จะหลบหนีไปได้
İbranice:
ותעו מהם אשר היו קוראים אליהם לפני כן, וראו כי אין להם שום מנוס
Hırvatça:
I neće biti onih koje su prije molili i uvjerit će se da nikud ne mogu umaći.
Rumence:
Cei pe care-i chemau odinioară se vor lepăda de ei şi nu vor afla cale de scăpare.
Transliteration:
Wadalla AAanhum ma kanoo yadAAoona min qablu wathannoo ma lahum min maheesin
Türkçe:
Daha önce yakarıp durdukları, onlardan uzaklaşıp kaybolmuştur. Kaçacak hiçbir yerleri olmadığını anlamışlardır.
Sahih International:
And lost from them will be those they were invoking before, and they will be certain that they have no place of escape.
İngilizce:
The (deities) they used to invoke aforetime will leave them in the lurch, and they will perceive that they have no way of escape.
Azerbaycanca:
Öncə (dünyada) ibadət etdikləri (bütlər) onlardan qeyb olacaq və onlar özləri üçün qaçıb can qurtarmağa bir yer olmadığını yəqin edəcəklər.
Süleyman Ateş:
Önceden yalvarıp durdukları şeyler, onlardan sapıp gitmiş ve onlar, kendileri için kaçacak bir yer olmadığını anlamışlardır.
Diyanet Vakfı:
Böylece önceden yalvarıp durdukları onlardan uzaklaşmıştır. Kendilerinin kaçacak yerleri olmadığını anlamışlardır.
Erhan Aktaş:
Ve daha önce tapındıkları şeyler, onlardan uzaklaşıp gittiler. Onlar, kendileri için kaçıp kurtulacak yer olmadığını anladılar.
Kral Fahd:
Böylece önceden yalvarıp durdukları onlardan uzaklaşmıştır. Kendilerinin kaçacak yerleri olmadığını anlamışlardır.
Hasan Basri Çantay:
Önceden tapdıkları nesneler onlardan uzaklaşıb gaaib olmuşdur (olacakdır). Onlar kendilerine (azâbdan) kaç (ıb kurtul) acak hiçbir yer olmadığını anlamışlardır (anlayacaklardır).
Muhammed Esed:
Böylece, onların önceden yalvarıp durdukları bütün güçler, kendilerini terk etmiş olacak ve kendileri için bir kaçış imkanı olmadığını kesinlikle öğreneceklerdir.
Gültekin Onan:
Önceden kendilerine taptıkları (bugün) onlardan kaybolup gitti ve onlar kaçacak hiçbir yerleri olmadığını anlamışlardır.
Ali Fikri Yavuz:
Önceden ibadet edib durdukları putlar, kendilerinden kaybolup gideceklerdir
Portekizce:
E desvanecer-se-á tudo quanto haviam invocado antes, e se convencerão de que não terão escapatória.
İsveççe:
Det som de förut brukat åkalla har då övergett dem, och de har förstått att det inte finns någon plats dit de kan fly.
Farsça:
و آنچه را از پیش [به عنوان شریکان خدا] می پرستیدند از نظرشان گم و ناپدید می شود و یقین می کنند که آنان را هیچ راه گریزی [از عذاب] نیست.
Kürtçe:
وە وون بوولێیان ئەوانەی پێشتر دەیانپەرستن وە زانیان کە ھیچ پەنایەکیان نیە
Özbekçe:
Ва улардан илгари илтижо қилиб юрган нарсалари ғойиб бўлди. Улар ўзларига қочар жой йўқлигига тўла ишондилар.
Malayca:
Dan (pada saat itu) hilang lenyaplah dari mereka apa yang mereka sembah dahulu (yang diharapkan pertolongannya), dan yakinlah mereka bahawa tidak ada sebarang jalan untuk mereka melepaskan diri (dari azab seksa).
Arnavutça:
Humbën (prej tyre) ata që i adhuronin më parë, dhe ata (tani), e dinë se nuk ka strehim për ta.
Bulgarca:
И ще изчезне от тях онова, което зовяха преди, и ще се убедят, че няма за тях избавление.
Sırpça:
И неће да буде оних којима су се пре молили и увериће се да никуд не могу да умакну.
Çekçe:
A ztratí se jim to, k čemu se dříve modlili, a usoudí, že úniku žádného nemají.
Urduca:
اُس وقت وہ سارے معبود اِن سے گم ہو جائیں گے جنہیں یہ اس سے پہلے پکارتے تھے، اور یہ لوگ سمجھ لیں گے کہ اِن کے لیے اب کوئی جائے پناہ نہیں ہے
Tacikçe:
Ва он чиро пеш аз ин ба, худоӣ мехонданд, аз даст доданд ва донистанд, ки роҳи гурезе надоранд.
Tatarca:
Дөньяда гыйбадәт кылган сынымнары ахирәттә үзләреннән гаиб булыр, үзләренә күренмәс, вә ул мөшрикләр шул вакытта белерләр качып котылырга урын юклыгын.
Endonezyaca:
Dan hilang lenyaplah dari mereka apa yang selalu mereka sembah dahulu, dan mereka yakin bahwa tidak ada bagi mereka satu jalan keluarpun.
Amharca:
ያም በፊት ይግገዙት የነበሩት (ጣዖት) ከእነርሱ ይጠፋቸዋል፡፡ ለእነርሱም ምንም መሸሻ የሌላቸው መኾኑን ያረጋግጣሉ፡፡
Tamilce:
இன்னும், இதற்கு முன்னர் அவர்கள் பிரார்த்தித்துக் கொண்டிருந்தவை அவர்களை விட்டும் மறைந்து விடும். இன்னும், தப்பிப்பதற்குரிய இடம் எதுவும் தங்களுக்கு இல்லை என்பதை அவர்கள் அறிந்து கொள்வார்கள்.
Korece:
그들이 숭배했던 우상들은 그들을 방황케한 후 떠나버리고 그들은 도피할 길이 없음을 인식 하리라
Vietnamca:
Những thần linh mà chúng đã từng van vái trước kia đã bỏ chúng mất dạng và chúng sẽ thấy mình chắc chắn không thể thoát (khỏi sự trừng phạt của Allah).
Ayet Linkleri: