Arapça:
۞ وَلَوْ بَسَطَ اللَّهُ الرِّزْقَ لِعِبَادِهِ لَبَغَوْا فِي الْأَرْضِ وَلَٰكِن يُنَزِّلُ بِقَدَرٍ مَّا يَشَاءُ ۚ إِنَّهُ بِعِبَادِهِ خَبِيرٌ بَصِيرٌ
Çeviriyazı:
velev beseṭa-llâhü-rrizḳa li`ibâdihî lebegav fi-l'arḍi velâkiy yünezzilü biḳaderim mâ yeşâ'. innehû bi`ibâdihî ḫabîrum beṣîr.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Eğer Allah rızkı kullarına bol bol verseydi, mutlaka yeryüzünde azgınlık ederlerdi. Fakat O dilediğini belli bir ölçüye göre indiriyor. Şüphesiz ki O, kullarından haberdardır, onları hakkıyla görür.
Diyanet İşleri:
Eğer Allah rızkı kullarının hepsine bol bol verseydi, yeryüzünde azgınlık ederlerdi. Ama O, dilediğini bir ölçüye göre indirir. Doğrusu O, kullarından haberdardır, onları görendir.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve Allah, kullarının rızkını yaysaydı, bollaştırsaydı yeryüzünde azgınlıkta bulunurlardı ve fakat o, ne kadar dilerse o kadar indirir; şüphe yok ki o, kullarından haberdardır, onları görür.
Şaban Piriş:
Şayet Allah, kullarına rızkı yaymış olsaydı, elbette yeryüzünde azgınlık ederlerdi. Fakat O, dilediği miktarda indirir. Çünkü O kullarının herşeyinden haberdardır, görendir.
Edip Yüksel:
ALLAH kullarına rızkı bollaştırsaydı, yeryüzünde azacaklardı. Nitekim dilediği ölçüde gönderir. O, kullarından Haberdardır, Görendir.
Ali Bulaç:
Eğer Allah, kulları için rızkı (sınırsızca) geniş tutup-yaysaydı, gerçekten yeryüzünde azarlardı. Ancak O, dilediği miktar ile indirir. Çünkü O, kullarından haberi olandır, görendir.
Suat Yıldırım:
Eğer Allah kullarına rızık ve imkânları bol bol yaysaydı, onlar dünyada azarlardı.Lâkin O, bu imkânları dilediği bir ölçüye göre indirir. Çünkü O, kullarından haberdar olup onların bütün yaptıklarını ve yapacaklarını görmektedir.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve eğer Allah, rızkı kulları için yayacak olsa elbette yerde haddi tecavüz ederlerdi. Velâkin dilediğini bir miktar ile indiriyor. Şüphe yok ki O, kullarından haberdardır. Ve (hepsini) görücüdür.
Yaşar Nuri Öztürk:
Eğer Allah, kulları için rızkı yayıp döşeseydi, yeryüzünde mutlaka azarlardı. Ama O, dilediğince ölçülü olarak indiriyor. Çünkü O, kullarından gereğince haberdardır, onları iyice görmektedir.
Bekir Sadak:
O, dilerse ruzgari durdurur, yelkenle giden gemiler o zaman denizin yuzunde durakalir. Bunlarda, sabirli olan ve cok sukreden kimseler icin deliller vardir.
İbni Kesir:
Şayet Allah kulları için rızkı geniş tutsaydı
Adem Uğur:
Allah kullarına rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde azarlardı. Fakat O, (rızkı) dilediği ölçüde indirir. Çünkü O, kullarının haberini alandır, onları görendir.
İskender Ali Mihr:
Ve eğer Allah, kullarına rızkı genişletseydi, yeryüzünde mutlaka azarlardı. Fakat O, dilediği kadarını indirir. Muhakkak ki O, kullarından haberdardır, (onları) görendir.
Celal Yıldırım:
Eğer Allah, rızkı kullarına iyice genişletip bol bol verseydi, elbette azıp tuğyan ederlerdi. Fakat onu dilediği ölçüye göre indirir. Şüphesiz ki O, kullarından haberlidir, görendir.
Tefhim ul Kuran:
Eğer Allah, kulları için rızkı (sınırsızca) geniş tutup yaysaydı, gerçekten yeryüzünde azarlardı. Ancak O, dilediği miktar ile indirir. Çünkü O, kullarından haberi olandır, görendir.
Fransızca:
Si Allah attribuait Ses dons avec largesse à [tous] Ses serviteurs, ils commettraient des abus sur la terre; mais, Il fait descendre avec mesure ce qu'Il veut. Il connaît parfaitement Ses serviteurs et en est Clairvoyant.
İspanyolca:
Si Alá dispensara el sustento a Sus siervos con largueza, se insolentarían en la tierra. Lo que hace, en cambio, es concederles con mesura lo que quiere. Está bien informado sobre Sus siervos, les ve bien.
İtalyanca:
Se Allah avesse dato abbondanza di ricchezze ai Suoi servi, si sarebbero ribellati sulla terra. Elargisce invece ciò che vuole, con misura. Egli è ben informato sui Suoi servi e li osserva.
Almanca:
Und würde ALLAH Seinen Dienern viel Rizq gewähren, bestimmt würden sie Übertretungen auf Erden begehen. Doch ER läßt nach einer Bestimmung nach und nach hinabsenden das, was ER will. Gewiß, ER ist Seinen Dienern gegenüber allkundig, allsehend.
Çince:
如果真主使他的仆人们得享受宽裕的给养,他们必在大地上作恶;但他依定量而降下他所欲降的给养。他对于他的仆人们,确是彻知的,确是明察的。
Hollandaca:
Indien God den menschen zijne gunsten in overvloed schonk, zouden zij zich zekerlijk onbeschaamd op aarde gedragen; maar hij zendt met mate tot ieder neder die hem behaagt: want hij ziet en kent den toestand zijner dienaren wel.
Rusça:
Если бы Аллах увеличил удел Своим рабам, они стали бы бесчинствовать на земле. Однако Он ниспосылает его в меру, как пожелает. Воистину, Он ведает о Своих рабах и видит их.
Somalice:
Hadduu Eebe ufidiyo (waasiciyo) rizqiga addoomadiisa waxay ku kibri lahaayeen dhulka wuxuuse u soodajin qadarkuu doono, Eebana addoomadiisa wuu ogyahay uu arkaa.
Swahilice:
Na lau kuwa Mwenyezi Mungu angeli wakunjulia riziki waja wake, basi bila ya shaka wangeli panda kiburi katika dunia. Lakini anaiteremsha kwa kipimo akitakacho. Hakika Yeye anawajua vyema waja wake na anawaona.
Uygurca:
ئەگەر اﷲ بەندىلىرىنىڭ رىزقىنى كەڭ قىلسا، ئۇلار ئەلۋەتتە زېمىندا پىتنە - پاسات تېرىيتتى. لېكىن اﷲ خالىغان نەرسىنى ئۆلچەم بىلەن چۈشۈرىدۇ، اﷲ ھەقىقەتەن بەندىلىرىنىڭ (ئەھۋالىدىن) تولۇق خەۋەرداردۇر، (ئۇنى) كۆرۈپ تۇرغۇچىدۇر
Japonca:
もしアッラーが,そのしもべたちに対し過大に恵みを授けるならば,かれらはたちまち不正にはしる。しかし,かれは望むことを,適度に下される。本当にかれはそのしもべたちを熟知し監視なされる方である。
Arapça (Ürdün):
«ولو بسط الله الرزق لعباده» جميعهم «لبغوا» جميعهم أي طغوا «في الأرض ولكن ينزل» بالتخفيف وضده من الأرزاق «بقدر ما يشاء» فيبسطها لبعض عباده دون، وينشأ عن البسط البغي «إنه بعباده خبير بصير».
Hintçe:
और अगर ख़ुदा ने अपने बन्दों की रोज़ी में फराख़ी कर दे तो वह लोग ज़रूर (रूए) ज़मीन से सरकशी करने लगें मगर वह तो बाक़दरे मुनासिब जिसकी रोज़ी (जितनी) चाहता है नाज़िल करता है वह बेशक अपने बन्दों से ख़बरदार (और उनको) देखता है
Tayca:
และหากอัลลอฮฺทรงประทานปัจจัยยังชีพอย่างกว้างขวางแก่ปวงบ่าวของพระองค์ แน่นอนพวกเขาก็จะก่อความเสียหายขึ้นในแผ่นดิน แต่พระองค์ทรงประทานให้ตามปริมาณที่พระองค์ทรงประสงค์ แท้จริงพระองค์เป็นผู้ทรงตระหนักรู้ ผู้ทรงเห็นต่อปวงบ่าวของพระองค์
İbranice:
ואם אלוהים היה מעניק לכל ברואיו מחסדו ופרנסתו בשפע אדיר, אז היו נוהגים בעזות על פני האדמה. ואולם יוריד במידה קצובה את אשר ירצה, כי הוא יודע היטב את עבדו ומבחין
Hırvatça:
A kad bi Allah Svojim robovima preobilnu opskrbu davao, oni bi se na Zemlji osilili, ali On je daje s mjerom, onoliko koliko hoće! Zaista On u potpunosti zna i vidi robove Svoje.
Rumence:
Dacă Dumnezeu i-ar fi înzestrat cu priosinţă pe robii Săi, ei s-ar fi răsfăţat pe pământ. El face să pogoare cu măsură ce voieşte, căci El este Cunoscător şi Văzător al robilor Săi.
Transliteration:
Walaw basata Allahu alrrizqa liAAibadihi labaghaw fee alardi walakin yunazzilu biqadarin ma yashao innahu biAAibadihi khabeerun baseerun
Türkçe:
Eğer Allah, kulları için rızkı yayıp döşeseydi, yeryüzünde mutlaka azarlardı. Ama O, dilediğince ölçülü olarak indiriyor. Çünkü O, kullarından gereğince haberdardır, onları iyice görmektedir.
Sahih International:
And if Allah had extended [excessively] provision for His servants, they would have committed tyranny throughout the earth. But He sends [it] down in an amount which He wills. Indeed He is, of His servants, Acquainted and Seeing.
İngilizce:
If Allah were to enlarge the provision for His Servants, they would indeed transgress beyond all bounds through the earth; but he sends (it) down in due measure as He pleases. For He is with His Servants Well-acquainted, Watchful.
Azerbaycanca:
Əgər Allah (bütün) bəndələrinə bol ruzi versəydi, onlar (günah etməkdə) yer üzündə həddi aşardılar. Lakin O (Öz bəndələrinə) istədiyi qədər (birinə az, birinə çox) ruzi göndərir. Allah öz bəndələrindən xəbərdardır, (onları) görəndir! (Allah kimə nə qədər ruzi verəcəyini Öz əzəli elmi, ilahi hikməti ilə çox gözəl bilir. Bəndələr içərisində eləsi vardır ki, çörəyi artıq olsa, xalqa əziyyət verər, hər şeyi, Allahı belə danar; eləsi də vardır ki, güzəranı bir qədər pisləşsə, yer üzündə fitnə-fəsad törədər, özgə malına əl uzadar).
Süleyman Ateş:
Allah kullarına rızkı bollaştırsaydı, yeryüzünde azarlardı. Fakat (O rızkı) dilediği ölçüde indiriyor. Çünkü O, kullarını(n her halini) haber alandır, görendir.
Diyanet Vakfı:
Allah kullarına rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde azarlardı. Fakat O, (rızkı) dilediği ölçüde indirir. Çünkü O, kullarının haberini alandır, onları görendir.
Erhan Aktaş:
Eğer Allah, kullarına rızkı genişletseydi, kesinlikle yeryüzünde azarlardı. Fakat O, dilediği kadarını indirir. Kuşkusuz O, kullarının Her Şeyinden Haberdar Olan’dır, Her Şeyi Gören’dir.
Kral Fahd:
Allah kullarına rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde azarlardı. Fakat O, (rızkı) dilediği ölçüde indirir. Çünkü O, kullarının haberini alandır, onları görendir.
Hasan Basri Çantay:
Eğer Allah (bütün) kullarına (müsavat üzere) bol rızık verseydi yer (yüzün) de muhakkak ki taşkınlık ederler, azarlardı. Fakat O, ne mıkdar dilerse (rızkı o kadar) indirir. Şübhe yok ki O, kulların (ın her haalin) den hakkıyle haberdârdır, (her şey´i) kemâliyle görendir.
Muhammed Esed:
Eğer Allah (bu dünyada) kullarına bol rızık vermiş olsaydı, yeryüzünde küstahça davranırlardı. Halbuki O, (rahmetini) gereği kadar dilediğince ihsan etmektedir çünkü O, kullarının (ihtiyaçlarından) tamamiyle haberdardır ve onları görmektedir.
Gültekin Onan:
Eğer Tanrı, kulları için rızkı (sınırsızca) geniş tutup yaysaydı, gerçekten yeryüzünde azarlardı. Ancak O, dilediği miktar ile indirir. Çünkü O, kullarından haberi olandır, görendir.
Ali Fikri Yavuz:
Eğer Allah, kullarına rızkı bol bol yayıverseydi, muhakkak yeryüzünde azar, taşkınlık ederlerdi. Fakat (Allah, rızıkları) dilediği bir miktar ile indirir. Şüphesiz ki O, kullarının bütün hallerinden haberdardır, bütün yaptıklarını görendir.
Portekizce:
E se Deus prodigalizasse a Sua graça a todos os Seus servos, eles se excederiam na terra; porém, agraciaproporcionalmente, porque está bem inteirado, e é Observador dos Seus servos.
İsveççe:
Och om Gud inte satte en gräns för Sin frikostighet mot Sina tjänare, skulle de säkert [frestas till] övergrepp och att begå annan orätt på jorden; men Han skänker vad Han vill efter Sitt mått; Gud är väl underrättad om Sina tjänares [behov] och förlorar dem inte ur sikte.
Farsça:
و اگر خدا روزی را بر بندگانش وسعت دهد، در زمین سرکشی و ستم کنند، ولی آنچه را بخواهد به اندازه نازل می کند؛ یقیناً او به بندگانش آگاه و بیناست.
Kürtçe:
خۆ ئەگەر خوا ڕزق و زۆری فراوان بکردایە بۆ بەندەکانی لە زەویدا ستەمیان دەکرد وسەرکەش دەبوون بەڵام (خوا) ڕزق و ڕۆزی بەو ئەندازە دەنێرێتەخوارەوە کە خۆی بیەوێت بەڕاستی خوا بەئاگا و بینایە بە بەندەکانی
Özbekçe:
Агар Аллоҳ бандаарига ризқни кенг қилиб қўйса, албатта, улар ер юзида ҳаддан ошиб кетурлар, лекин У Ўзи хоҳлаганига ўлчов билан туширур. Албатта, у ўз бандаларидан ўта хабардор ва уларни ўта кўргувчидир.
Malayca:
Dan kalaulah Allah memewahkan rezeki bagi setiap hambaNya, nescaya mereka akan melampaui batas di bumi (dengan perbuatan-perbuatan liar durjana); akan tetapi Allah menurunkan (rezekiNya itu) menurut kadar yang tertentu sebagaimana yang dikehendakiNya. Sesungguhnya Ia Mengetahui dengan mendalam akan segala keadaan hambaNya, lagi Melihat dengan nyata.
Arnavutça:
Sikur Perëndia t’i furnizonte me sasi të mëdha robërit e Vet, ata do të tërboheshin në Tokë, por Ai u jep në atë masë sa dëshiron Ai, sepse, ai i njeh mirë dhe i sheh robërit e Vet.
Bulgarca:
И ако Аллах дадеше изобилно препитание за всички Свои раби, щяха да престъпват по земята, ала Той го спуска с мяра, както пожелае. За Своите раби Той е сведущ, зрящ.
Sırpça:
А кад би Аллах Својим слугама давао преобилну опскрбу, они би се осилили на Земљи, али Он је даје са мером, онолико колико хоће! Заиста Он у потпуности зна и види Своје слуге.
Çekçe:
Kdyby Bůh dal služebníkům Svým obživu v hojnosti, věru by se stali nestoudnými na zemi, avšak On sesílá s mírou to, co chce. On věru je o služebnících Svých dobře zpraven a dobře je vidí.
Urduca:
اگر اللہ اپنے سب بندوں کو کھلا رزق دے دیتا تو وہ زمین میں سرکشی کا طوفان برپا کر دیتے، مگر وہ ایک حساب سے جتنا چاہتا ہے نازل کرتا ہے، یقیناً وہ اپنے بندوں سے با خبر ہے اور اُن پر نگاہ رکھتا ہے
Tacikçe:
Агар Худо рӯзии бандагонашро бисёр кунад, дар замин фасод мекунанд, вале ба миқдоре, ки бихоҳад, рӯзӣ мефиристад. Зеро бар бандагони худ огоҳу биност!
Tatarca:
Әгәр Аллаһ һәр кешегә ризыкны киң кылып һәрберсен бай итсә, ул вакытта, әлбәттә, һәркайсы җир өстендә бозыклык вә фәсәд кылыр иделәр, шуның өчен кешеләргә малны Үзе теләгәнчә генә бирәдер, Аллаһ, әлбәттә, бәндәләренең хәлләреннән хәбәрдардер вә кемгә киң ризык тиешле, кемгә тар тиешле икәнлекне дә белүчедер.
Endonezyaca:
Dan jikalau Allah melapangkan rezeki kepada hamba-hamba-Nya tentulah mereka akan melampaui batas di muka bumi, tetapi Allah menurunkan apa yang dikehendaki-Nya dengan ukuran. Sesungguhnya Dia Maha Mengetahui (keadaan) hamba-hamba-Nya lagi Maha Melihat.
Amharca:
አላህም ለባሮቹ (ሁሉ) ሲሳይን በዘረጋ ኖሮ በምድር ውስጥ (ሁሉም) ወሰን ባለፉ ነበር፡፡ ግን የሚሻውን በልክ ያወርዳል፡፡ እርሱ በባሮቹ ውስጥ ዐዋቂ ተመልካች ነውና፡፡
Tamilce:
அல்லாஹ் தனது அடியார்களுக்கு வாழ்வாதாரத்தை முற்றிலும் விசாலமாக்கினால் அவர்கள் பூமியில் எல்லை மீறி விடுவார்கள். என்றாலும், தான் எதை நாடுகிறானோ அதை ஓர் அளவுடன் இறக்குகிறான். நிச்சயமாக அவன் தன் அடியார்களை ஆழ்ந்தறிபவன், உற்று நோக்குபவன் ஆவான்.
Korece:
하나님께서 그분의 종들을 위해 일용할 양식을 크게 넘치게 한다면 그들은 지상에서 죄악을 나으리라 그러나 그분은 그분의 뜻에 따라 적절한 양을 부여하시 니 실로 그분은 그분의 종들을 관찰하며 지켜보고 계심이라
Vietnamca:
Nếu Allah ban bổng lộc dồi dào cho đám bầy tôi của Ngài (quá mức), chắc chắn họ sẽ hành động xấc xược trên trái đất. Tuy nhiên, Ngài ban nó xuống theo định lượng mà Ngài muốn (một cách hợp lý). Quả thật, Ngài là Đấng Thông Toàn, Đấng Nhìn Thấy (tất cả mọi sự việc).
Ayet Linkleri: