Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

40

Sûredeki Ayet No: 

43

Ayet No: 

4176

Sayfa No: 

472

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

لَا جَرَمَ أَنَّمَا تَدْعُونَنِي إِلَيْهِ لَيْسَ لَهُ دَعْوَةٌ فِي الدُّنْيَا وَلَا فِي الْآخِرَةِ وَأَنَّ مَرَدَّنَا إِلَى اللَّهِ وَأَنَّ الْمُسْرِفِينَ هُمْ أَصْحَابُ النَّارِ

Çeviriyazı: 

lâ cerame ennemâ ted`ûnenî ileyhi leyse lehû da`vetün fi-ddünyâ velâ fi-l'âḫirati veenne meraddenâ ile-llâhi veenne-lmüsrifîne hüm aṣḥâbü-nnâr.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Hiç inkâr edilemez ki, gerçekten sizin beni davet ettiğiniz şeyin dünyada da, ahirette de bir davet hakkı yoktur. Hepimizin dönüşü Allah'adır. Şüphesiz haddi aşanların hepsi cehennemliktir.

Diyanet İşleri: 

Beni kendisine çağırdığınızın, bu dünyada da ahirette de çağırabilecek kabiliyette olmadığında, hepimizin Allah'a döneceğinde, aşırı gidenlerin ateşlikler olduklarında şüphe yoktur.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Gerçeğin ta kendisi şu ki: Siz beni, dünyada da çağırmaya salahiyetli olmayan, ahirette de salahiyetli olmayan birşeye çağırıyorsunuz ancak ve dönüp gideceğimiz yer, Allah tapısıdır ve şüphe yok ki haddini aşanlar, cehennem ehlinin ta kendileridir.

Şaban Piriş: 

Gerçek şu ki, sizin beni davet ettiğiniz şeyin dünyada da ahirette de davete değer bir tarafı yoktur. Dönüşümüz Allah'adır, aşırı gidenler de ateş ehlinin kendileridir.

Edip Yüksel: 

Kuşku yok ki, beni kendisine çağırdığınız şeyin ne dünyada ne de ahirette bir dayanağı yoktur. Dönüşümüz ALLAH'adır. Sınırı aşanlar, cehennemi boylayacaktır.

Ali Bulaç: 

İmkanı yok; gerçekten sizin beni kendisine çağırmakta olduğunuz şeyin, dünyada da, ahirette de çağrıda bulunma (yetkisi, gücü, değeri ve bağışlama)sı yoktur. Şüphesiz, bizim dönüşümüz Allah'adır. Ölçüyü taşıranlar, onlar ateşin halkıdırlar.

Suat Yıldırım: 

“Hiç şüphe yok ki sizin beni tapmaya dâvet ettiğiniz putların, ne dünyada, ne de âhirette, asla kendilerine ibadete dâvet yetkileri yoktur.”“Şu kesin ki: hepimizin dönüp varacağı yer Allah'ın huzurudur ve haddi aşanlar cehennemi boylayacaklardır.” [46,5-6; 35,14]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

«Muhakkak ki, siz beni mutlaka öyle bir şeye dâvet ediyorsunuz ki, onun için ne dünyada ve ne ahirette bir dâvet hakkı yoktur. Ve şüphe yok ki, bizim dönüp gidişimiz Allah´adır. Ve şüphesiz ki müsrif olanlar, onlar ateşin yârânıdırlar.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Sizin beni çağırdığınız şeye, ne dünyada ne de âhirette asla ve asla dua edilemez/onun dünyada ve âhirette çağrı hakkı yoktur. Dönüşümüz-varışımız Allah'adır. Aşırılığa sapanlarsa ateş halkının ta kendileridir.

Bekir Sadak: 

Ateste olanlar, cehennemin bekcilerine: «Rabbinize yalvarin da hic degilse bir gun, azabimizi hafifletsin» derler.

İbni Kesir: 

Şüphesiz sizin beni kendisine çağırdığınız

Adem Uğur: 

Gerçek şu ki, sizin beni davet ettiğiniz şeyin dünyada da ahirette de davete değer bir tarafı yoktur. Dönüşümüz Allah´adır, aşırı gidenler de ateş ehlinin kendileridir.

İskender Ali Mihr: 

Beni kendisine çağırdığınız şeyin bir hükmü yoktur. Onun (o putun), dünyada ve ahirette bir daveti (yetkisi) de yoktur. Muhakkak ki bizim dönüşümüz Allah´adır. Ve muhakkak ki müsrifler (haddi aşanlar), onlar, ateş ehlidir.

Celal Yıldırım: 

Hiç şüphe yok ki, beni davet ettiğiniz şeyin Dünya´da da, Âhiret´te de davete (lâyık hiçbir yanı ve yet kisi) yoktur. Hepimizin dönüşü Allah´adır. Ve ölçüyü kaçırıp aşırı gidenler ateşin dostlarıdır.

Tefhim ul Kuran: 

«İmkânı yok

Fransızca: 

Nul doute que ce à quoi vous m'appelez ne peut exaucer une invocation ni ici-bas ni dans l'au-delà. C'est vers Allah qu'est notre retour, et les outranciers sont eux les gens du Feu.

İspanyolca: 

¡En verdad, aquello a lo que me llamáis no merece ser invocado, ni en la vida de acá ni en la otra! Sí, volveremos a Alá y los inmoderados serán los moradores del Fuego.

İtalyanca: 

Non c'è dubbio che mi chiamate a chi non può essere invocato né in questa vita né nell'altra. Il nostro ritorno è verso Allah, e gli iniqui sono loro i compagni del Fuoco.

Almanca: 

Zweifellos eindeutig ist es, daß das, wozu ihr mich ruft, über kein Bittgebet weder im Diesseits, noch im Jenseits verfügt, und daß unser Zurückgebracht- Sein zu ALLAH ist, und daß die Maßlosen doch die Weggenossen des Feuers sind.

Çince: 

其实,你们召我去崇拜的东西,在今世和后世,都不能应答任何祈祷。我们的归宿是真主,过分者必是火狱的居民。

Hollandaca: 

Het is ontwijfelbaar, dat de valsche goden, waartoe gij mij uitnoodigt, niet verdienen aangeroepen te worden noch in deze, noch in de volgende wereld: dat wij tot God moeten terugkeeren, en dat de zondaren de bewoners van het hellevuur zullen wezen.

Rusça: 

Нет сомнения в том, что то, к чему вы меня призываете, не заслуживает молитв ни в этом мире, ни в Последней жизни, и что нам предстоит вернуться к Аллаху, и что преступающие границы дозволенного окажутся обитателями Огня.

Somalice: 

Waxaan shaki lahayn in waxaad iigu yeedhaysaan xaggiisa uusan lahayn Nacfi (iyo wax ajiiba) adduun iyo aakhiraba, waxaana laynoo celin xagga Eebe kuwa xadgudbana iyaga uunbaa ah asaxaabta (Ehelka) naarta.

Swahilice: 

Bila ya shaka mnaye niitia kumuabudu hastahiki wito duniani wala Akhera. Na hakika marejeo yetu ni kwa Mwenyezi Mungu. Na wanao pindukia mipaka ndio watu wa Motoni!

Uygurca: 

ھەقىقەتەن سىلەر مېنى ئۇنىڭغا (يەنى بۇتقا) ئىبادەت قىلشىقا چاقىرىسىلەر، ئۇنىڭ دۇنيا ۋە ئاخىرەتتە (ئۆزىگە ئىبادەت قىلىشقا) چاقىرغىنى يوق، بىزنىڭ ئاخىر بارىدىغان جايىمىز اﷲ نىڭ دەرگاھىدۇر، (گۇمراھلىقتا) ھەددىدىن ئاشقۇچىلار ئەھلى دوزاختۇر

Japonca: 

正しくあなたがたは,現世でも来世でも祈りを受ける権能のないものにわたしを招きます。本当にわたしたちの帰る所はアッラーの御許で,反逆の徒は火獄の仲間です。

Arapça (Ürdün): 

«لا جرم» حقا «أنما تدعونني إليه» لأعبده «ليس له دعوة» أي استجابة دعوة «في الدنيا ولا في الآخرة وأن مردنا» مرجعنا «إلى الله وأن المسرفين» الكافرين «هم أصحاب النار».

Hintçe: 

बेशक तुम जिस चीज़ की तरफ़ मुझे बुलाते हो वह न तो दुनिया ही में पुकारे जाने के क़ाबिल है और न आख़िरत में और आख़िर में हम सबको ख़ुदा ही की तरफ लौट कर जाना है और इसमें तो शक ही नहीं कि हद से बढ़ जाने वाले जहन्नुमी हैं

Tayca: 

ไม่ต้องสงสัยเลยว่า แท้จริงที่พวกท่านเชิญชวนฉันไปสู่นั้น มันไม่เหมาะสม (ที่จะเอาใจใส่) แก่มันทั้งในโลกนี้และในปรโลกด้วย และแท้จริง การกลับของเรานั้นไปสู่อัลลอฮฺ

İbranice: 

אין ספק כי זה אשר תקראו אותי אליו (עבודת האלילים) אינו ראוי שיקראו לו, לא בעולם הזה ולא בעולם הבא, ורק אל אלוהים סופנו לשוב, וכי המפריזים אכן הם יורשי האש

Hırvatça: 

Nema nimalo sumnje u to da se ono čemu vi mene pozivate neće nikom ni na ovom ni na onom svijetu odazvati, i da je naš povratak Allahu i da će oni koji su pretjerivali stanovnici u Ognju biti.

Rumence: 

Fără îndoială, că cel către care mă chemaţi nu poate fi chemat nici în Viaţa de Acum, nici în Viaţa de Apoi. Întoarcerea noastră este la Dumnezeu, iar cei necumpătaţi vor fi soţii Focului.

Transliteration: 

La jarama annama tadAAoonanee ilayhi laysa lahu daAAwatun fee alddunya wala fee alakhirati waanna maraddana ila Allahi waanna almusrifeena hum ashabu alnnari

Türkçe: 

"Sizin beni çağırdığınız şeye, ne dünyada ne de âhirette asla ve asla dua edilemez/onun dünyada ve âhirette çağrı hakkı yoktur. Dönüşümüz-varışımız Allah'adır. Aşırılığa sapanlarsa ateş halkının ta kendileridir."

Sahih International: 

Assuredly, that to which you invite me has no [response to a] supplication in this world or in the Hereafter; and indeed, our return is to Allah, and indeed, the transgressors will be companions of the Fire.

İngilizce: 

Without doubt ye do call me to one who is not fit to be called to, whether in this world, or in the Hereafter; our return will be to Allah; and the Transgressors will be Companions of the Fire!

Azerbaycanca: 

Şübhəsiz ki, sizin məni (sitayiş etməyə) çağırdıqlarınızın (dilsiz-ağılsız bütlərin) nə dünyada, nə də axirətdə (bir kəsi) çağırmaq qabiliyyəti (ibadət olunmağa haqqı) yoxdur. Bizim axır dönüşümüz isə Allahadır. (Rəbbinə şərik qoşmaqla, küfr etməklə) həddi aşanlar, sözsüz ki, cəhənnəmlikdirlər!

Süleyman Ateş: 

Sizin beni çağırdığınız şeye kesinlikle ne dünyada, ne de ahirette du'a edilemez (onlar kendilerine yapılan du'ayı duymazlar ve ona cevap veremezler). Bizim dönüşümüz Allah'adır. Aşırı gidenler, işte onlar ateş halkıdır.

Diyanet Vakfı: 

Gerçek şu ki, sizin beni davet ettiğiniz şeyin dünyada da ahirette de davete değer bir tarafı yoktur. Dönüşümüz Allah'adır, aşırı gidenler de ateş ehlinin kendileridir.

Erhan Aktaş: 

“Şu bir gerçek ki, sizin beni kendisine çağırdığınız şey, dünyada da âhirette de kendisine çağıranlara cevap verme gücü olmayan şeydir. Kuşkusuz dönüşümüz Allah’adır. Haddi aşanlar Cehennem’liktirler.”

Kral Fahd: 

Gerçek şu ki, sizin beni davet ettiğiniz şeyin dünyada da ahirette de davete değer bir tarafı yoktur. Dönüşümüz Allah'adır, aşırı gidenler de ateş ehlinin kendileridir.

Hasan Basri Çantay: 

«Sizin beni mutlakaa (tapmıya) da´vet etdiğinizin dünyâda da, âhiretde de hakkaa ki hiçbir da´vet (e salâhiyyet) i yokdur. Hakıykatda hepimizin dönüb gidişimiz Allâhadır. Haddi aşanlar ateş yaranının ta kendileridir».

Muhammed Esed: 

Sizin beni çağırdığınız şey, açıkçası, ne bu dünyada ne de öteki dünyada çağrılmaya layık bir şey değil, (şüphesiz) dönüşünüz Allah´adır ve kendi kişiliklerini harcayıp tüketenler ateşe gireceklerdir:

Gültekin Onan: 

40:39

Ali Fikri Yavuz: 

Elbette beni, kendisine ibadete çağırdığınızın (putlarınızın) ne dünyada, ne de ahirette (hiç kimseyi kendilerine ibadet için) çağırmak kudreti yoktur. Hepimizin dönüşü Allah’adır. Bütün haddi aşanlar (müşrikler) de cehennemliktirler.

Portekizce: 

É indubitável que aquilo a que me incitais não pode ser exorável neste mundo, nem no outro, e que o nosso retorno será aDeus, e que os transgressores serão os condenados ao inferno.

İsveççe: 

Det råder inte något tvivel om att det som ni vill förmå mig [att tillbe] inte kan göra anspråk på tillbedjan vare sig i detta eller i nästa liv, och att det är till Gud som vi skall föras åter, och att de som förslösar sina själar har Elden till arvedel.

Farsça: 

ثابت و یقینی است اینکه آنچه مرا به سویش می خوانید برای او در دنیا و آخرت حقّ ادعا [ی الوهیت و ربوبیت] نیست، و اینکه بازگشت ما به سوی خداست، و اینکه اسراف کاران اهل آتش اند.

Kürtçe: 

ڕاستە و گومانی تێدا نیە ئەوەی ئێوە منی بۆ بانگ دەکەن شیاوی بانگ کردن نیە نە لە دونیا و نە لە دواڕۆژدا وە بەڕاستی گەڕانەوەمان ھەر بۆلای خوایە و بێگومان زیادەڕۆیان ھاوەڵانی ئاگری دۆزەخن

Özbekçe: 

Ҳеч шубҳа йўқки, албатта, сиз мени унга чақираётган нарсанинг дунёда ҳам, охиратда ҳам даъватга ҳаққи йўқдир. Албатта, қайтиб бораримиз Аллоҳгадир. Албатта, исрофчилар, айни ўшалар дўзах эгаларидир.

Malayca: 

"Tidak syak lagi, bahawa makhluk-makhluk yang kamu ajak aku menyembahnya itu tidak dapat menyahut sebarang seruan (atau memberikan sebarang pertolongan) sama ada di dunia atau di akhirat; dan sesungguhnya tempat kembali kita semua ialah kepada Allah, dan sebenarnya orang-orang yang melampau kejahatannya itu, merekalah ahli neraka.

Arnavutça: 

Padyshim se, ajo që më thërritni ju, nuk mund të thërritet (të jetë e adhuruar), as në këtë botë as në tjetrën dhe se kthimi ynë është te Perëndia, dhe, ata që e teprojnë me të këqia, do të jenë banorë të zjarrit.

Bulgarca: 

Без съмнение, за онова, към което ме зовете, няма зов нито в земния живот, нито в отвъдния, и нашето завръщане е към Аллах, и престъпващите са обитателите на Огъня.

Sırpça: 

Нема нимало сумње у то да се они којима ме позивате неће ником ни на овом ни на оном свету одазвати и да ћемо се Богу вратити и да ће незнанобошци становници у Огњу бити.

Çekçe: 

Není pochyby, že to, k čemu mne zvete, nemá být vzýváno ani na tomto, ani na onom světě a že návrat náš se jedině k Bohu uskuteční, zatímco přestupníci se stanou pekla obyvateli.

Urduca: 

نہیں، حق یہ ہے اور اِس کے خلاف نہیں ہو سکتا کہ جن کی طرف تم مجھے بلا رہے ہو اُن کے لیے نہ دنیا میں کوئی دعوت ہے نہ آخرت میں، اور ہم سب کو پلٹنا اللہ ہی کی طرف ہے، اور حد سے گزرنے والے آگ میں جانے والے ہیں

Tacikçe: 

Бешак он чӣ шумо маро ба он даъват мекунед, тавонои онаш нест, ки дар дунёву охират касеро ба сӯи худ хонад, ҳол он ки бозгашти мо ба сӯи Худои яктост ва таҷовузкорон дар ҷаҳаннам бошанд.

Tatarca: 

Шик шөбеһә юк, сез гыйбадәт кылган сынымнарыгыз дөньяда да, ахирәттә дә әйткәннәре юк безгә гыйбадәт кылыгыз, дип. Сез җаһиллар генә, аларга сукыр заныгыз белән гыйбадәт кыласыз, вә безне дә ахмаклыгыгыз белән сынымнарга гыйбадәт кылырга чакырасыз. Без, Аллаһуга гына гыйбадәт итүче мөэминнәр, Аллаһуның рәхмәтенә кайтучыларбыз, әмма Аллаһудан башкага гыйбадәт кылып азган, адашкан кешеләр, әлбәттә, җәһәннәм утына кайтачаклар.

Endonezyaca: 

Sudah pasti bahwa apa yang kamu seru supaya aku (beriman) kepadanya tidak dapat memperkenankan seruan apapun baik di dunia maupun di akhirat. Dan sesungguhnya kita kembali kepada Allah dan sesungguhnya orang-orang yang melampaui batas, mereka itulah penghuni neraka.

Amharca: 

«በእርግጥ ወደእርሱ የምትጠሩብኝ (ጣዖት) ለእርሱ በቅርቢቱም ኾነ በመጨረሻይቱ ዓለም (ተሰሚ) ጥሪ የለውም፡፡ መመለሻችንም በእርግጥ ወደ አላህ ነው፡፡ ወሰን አላፊዎቹም እነሱ የእሳት ጓዶች ናቸው፡፡

Tamilce: 

“கண்டிப்பாக, நீங்கள் என்னை எதன் பக்கம் அழைக்கிறீர்களோ அதற்கு இவ்வுலகத்திலும் மறுமையிலும் (அங்கீகரிக்கப்பட்ட) பிரார்த்தனை ஏதும் இல்லை. (-நீங்கள் கேட்கிற எந்த பிரார்த்தனையும் அது செவியுறாது, செவியுறவும் முடியாது.) நிச்சயமாக நாம் திருப்பப்படுவது அல்லாஹ்வின் பக்கம்தான், நிச்சயமாக எல்லை மீறி பாவம் செய்பவர்கள்தான் நரகவாசிகள்.”

Korece: 

너희는 현세와 내세에서도 숭배될 수 없는 것으로 나를 초대 하려 함이 의심할 바 없으나 우리 가 귀의하는 곳은 하나님이며 죄 인들은 불지옥의 동반자가 될 것 이라

Vietnamca: 

“Chắc chắn thứ mà quí ngài kêu gọi tôi đến với nó không hề xứng đáng để cầu nguyện ở đời này và cả Đời Sau, trong khi tất cả chúng ta đều sẽ phải trở về trình diện Allah; quả thật những kẻ tội lỗi sẽ làm bạn với Hỏa Ngục.”