Arapça:
بَلَىٰ قَدْ جَاءَتْكَ آيَاتِي فَكَذَّبْتَ بِهَا وَاسْتَكْبَرْتَ وَكُنتَ مِنَ الْكَافِرِينَ
Çeviriyazı:
belâ ḳad câetke âyâtî fekeẕẕebte bihâ vestekberte vekünte mine-lkâfirîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Ona): "Hayır sana âyetlerim geldi de onlara yalan dedin, kibirlenmek istedin ve kâfirlerden oldun." (denir.)
Diyanet İşleri:
Ey insanoğlu! Evet; ayetlerim sana gelmişti de onları yalanlamış, büyüklük taslamış ve inkarcılardan olmuştun.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Hayır, dönemezsin; sana bunca delillerim geldiği halde yalanladın onları ve ululuk satmaya kalkıştın ve kafirlerden oldun.
Şaban Piriş:
Hayır, sana ayetlerim gelmişti ve sen onları yalanlamış, büyüklük taslamış ve kâfirlerden olmuştun.
Edip Yüksel:
Evet, sana ayet ve mucizelerim geldi, fakat sen onları yalanladın, kibirlendin ve inkarcılardan oldun
Ali Bulaç:
Hayır, Benim ayetlerim sana gelmişti, fakat sen onları yalanladın, büyüklüğe kapıldın ve kafirlerden oldun.
Suat Yıldırım:
Yüce Allah şöyle buyurur: “Hayır! âyetlerim sana geldi de sen onları yalan saydın, onları kabul etmeyi kibrine yediremedin, büyüklük tasladın ve kâfirler arasına girdin!”
Ömer Nasuhi Bilmen:
«Hayır. Muhakkak sana âyetlerim gelmişti de, sen onları tekzîp ettin ve tekebbürde bulundun ve kâfirlerden oldun.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Hayır, olamaz! Ayetlerim sana geldi de onları hemen yalanlayıverdin; büyüklük tasladın ve kâfirlerden oldun.
Bekir Sadak:
And olsun ki sana da, senden onceki peygamberlere de vahyolunmustur: «And olsun, eger Allah´a ortak kosarsan islerin suphesiz bosa gider ve husranda kalanlardan olursun.»
İbni Kesir:
Hayır, sana ayetlerim gelmişti de, onları yalanlamış, büyüklük taslayarak kafirlerden olmuştun.
Adem Uğur:
Hayır (dönemeyeceksin)! Âyetlerim sana gelmişti de sen onları yalanlamış, büyüklük taslamış ve inkârcılardan olmuştun.
İskender Ali Mihr:
Fakat sana âyetlerim gelmişti, o zaman onları yalanlamış, kibirlenmiş ve kâfirlerden olmuştun.
Celal Yıldırım:
Hayır, sana âyetlerim geldi, sen onları yalan saydın, büyüklük tasladın da kâfirlerden oldun, (denilecek).
Tefhim ul Kuran:
«Hayır, benim ayetlerim sana gelmişti, fakat sen onları yalanladın, büyüklüğe kapıldın ve kâfirlerden oldun.»
Fransızca:
"Oh que si ! Mes versets te son venus et tu les as traités de mensonge, tu t'es enflé d'orgueil et tu étais parmi les mécréants".
İspanyolca:
«Pero, si ya te vinieron Mis signos y los desmentiste, mostrándote altivo y siendo de los infieles...»
İtalyanca:
No, già ti giunsero i Miei segni e li tacciasti di menzogna, ti mostrasti altero e fosti uno dei miscredenti!
Almanca:
"Doch, mit Sicherheit! Bereits kamen zu dir Meine Ayat, dann hast du sie geleugnet, dich in Arroganz erhoben und warst von den Kafir."
Çince:
不然!我的许多迹象,确已来临你,但都被你否认了,你妄自尊大,你变成不信道的。
Hollandaca:
Maar God zal antwoorden: Mijne teekens kwamen vroeger tot u, en gij hebt die van valschheid beschuldigd; gij waart opgeblazen door trotschheid en werd een ongeloovige.
Rusça:
О нет! К тебе явились Мои знамения, но ты счел их ложью, возгордился и был одним из неверующих.
Somalice:
Saas ma ah ee waxaa kuu yimid aayaadkaygii waadna beenisay waadna iswaynaysay waxaadna ka mid noqotay gaalada.
Swahilice:
Wapi! Bila ya shaka zilikujia Ishara zangu, nawe ukazikadhibisha, na ukajivuna, na ukawa miongoni mwa makafiri!
Uygurca:
دۇرۇس، ھەقىقەتەن ساڭا مېنىڭ نۇرغۇن ئايەتلىرىم (يەنى ھىدايەتكە سەۋەب بولىدىغان قۇرئان) كەلدى. سەن ئۇلارنى ئىنكار قىلدىڭ، بويۇنتاۋلىق قىلدىڭ، سەن كاپىرلادىن بولدۇڭ
Japonca:
いやそうではない。確かにわが印は下ったのであろ。だがあなたがたはそれを嘘であるとした。そして高慢で不信心な一人となった。」
Arapça (Ürdün):
«بلى قد جاءتك آياتي» القرآن وهو سبب الهداية «فكذبت بها واستكبرت» تكبرت عن الإيمان بها «وكنت من الكافرين».
Hintçe:
उस वक्त ख़ुदा कहेगा ( हाँ ) हाँ तेरे पास मेरी आयतें पहुँची तो तूने उन्हें झुठलाया और शेख़ी कर बैठा और तू भी काफिरों में से था (अब तेरी एक न सुनी जाएगी)
Tayca:
(พระองค์ตรัสว่า) เปล่าเลย! แน่นอนสัญญาณทั้งหลายของเขาได้มายังเจ้าแล้ว แต่เจ้าได้ปฏิเสธมัน และเจ้าได้หยิ่งยะโส และเจ้าได้อยู่ในหมู่ผู้ปฏิเสธศรัทธา
İbranice:
אך כבר ניתנו לך אותותיי, ואתה הכחשת אותם והתגאית והיית מהכופרים
Hırvatça:
Da, već su ti dolazili Moji znaci, pa si ih poricao i oholio se, i u nevjernike si spadao.
Rumence:
Ba nu! Semnele Mele au venit la tine, însă tu le-ai socotit minciună, te-ai îngâmfat şi ai fost dintre tăgăduitori!
Transliteration:
Bala qad jaatka ayatee fakaththabta biha waistakbarta wakunta mina alkafireena
Türkçe:
Hayır, olamaz! Ayetlerim sana geldi de onları hemen yalanlayıverdin; büyüklük tasladın ve kâfirlerden oldun.
Sahih International:
But yes, there had come to you My verses, but you denied them and were arrogant, and you were among the disbelievers.
İngilizce:
(The reply will be:) 'Nay, but there came to thee my Signs, and thou didst reject them: thou wast Haughty, and became one of those who reject faith!'
Azerbaycanca:
(Onun bu sözlərinin cavabında Allah belə buyurar: ) “Xeyr, Mənim ayələrim sənə gəlmişdi, amma sən onları yalan saydın, (iman gətirməyə) təkəbbür göstərdin və kafirlərdən olsun!”
Süleyman Ateş:
(Allah şöyle buyurur): "Hayır, sana ayetlerim geldi de sen onları yalanladın, büyüklük tasladın ve nankörlerden oldun!"
Diyanet Vakfı:
Hayır (dönemeyeceksin)! Âyetlerim sana gelmişti de sen onları yalanlamış, büyüklük taslamış ve inkarcılardan olmuştun.
Erhan Aktaş:
Hayır(1), sana âyetlerim gelmişti de onları yalanlamıştın, büyüklük taslamış ve kâfirlerden olmuştun.
Kral Fahd:
Hayır (dönemeyeceksin)! Âyetlerim sana gelmişti de sen onları yalanlamış, büyüklük taslamış ve inkârcılardan olmuştun.
Hasan Basri Çantay:
(Allah tarafından onlara şöyle Duyurulur:) Hayır, sana (bunca) âyetlerim gelmişdi de sen onları yalan saymış, kibirlenmiye kalkmış, kâfirlerden olmuşdun.
Muhammed Esed:
(O zaman Allah şu cevabı verecektir:) "Tabii, elbette! Mesajlarım sana ulaştı(ğı halde) sen onları yalanladın, yersiz bir gurura kapıldın ve hakikati inkar edenler arasına girdin!"
Gültekin Onan:
"
Ali Fikri Yavuz:
(Allah o kâfire= o günahkâr nefse şöyle buyurur): “- Hayır sana ayetlerim (Kur’an’ım) geldi de onlara yalan dedin. Kibirlendin (kendini büyük görüb iman etmiye tenezzül etmedin) ve kâfirlerden oldun.”
Portekizce:
(Deus lhe replicará): Qual! Já te haviam chegado os meus versículos. Porém, tu os desmentiste e te ensoberbeceste, efoste um dos incrédulos!
İsveççe:
[Den som säger något sådant skall få detta svar:] "Nej, du har fått lyssna till Mina budskap, men du avvisade dem av högmod och nu är du en av dem som förnekar sanningen."
Farsça:
[ولی به او گویم:] آری، آیاتم به سوی تو آمد، پس تو آنها را انکار کردی و [در پذیرفتنش] تکبّر ورزیدی، و [نسبت به آن] از کافران بودی،
Kürtçe:
(ڕاست ناکەیت) خۆ بێگومان بەڵگەو ئایەتەکانی منت بۆھات بەڵام باوەڕت پێ نەھێناو خۆت بەگەورەزانی وە تۆ لەبێ باوەڕان بوویت
Özbekçe:
«Йўқ! Батаҳқиқ, сенга Менинг оятларим келди. Бас, сен уларни ёлғонга чиқардинг, мутакаббирлик қилдинг ва кофирлардан бўлдинг!» дейди. (Эй кофир! Эй мушрик! Эй осий! Айтаётган гапларинг ҳаммаси ёлғон. Сен азобни кўрганингдан сўнг ноилож қолиб, дўппинг тор келганидан айтмоқдасан бу гапларни. Агар сенинг ниятинг тўғри бўлса, у дунёда яхши ишларни қилишинг мумкин эди. Сенга қулай фурсат берилган эди.)
Malayca:
(Kata-kata yang tersebut ditolak oleh Allah dengan firmanNya): "Bahkan telahpun datang kepadamu ayat-ayat petunjukKu (melalui RasulKu), maka engkau telah mendustakannya serta engkau berlaku sombong angkuh mengenainya, dan engkau telah menjadikan dirimu dari orang-orang yang kufur ingkar!"
Arnavutça:
(Atij i thuhet): “Me të vërtetë, të ka ardhur dokumenti Im (Kur’ani), e ti e konsiderove të rrejshëm atë, u bëre mendjemadh (nuk e ke përfillur dhe ishe jobesimtar)”.
Bulgarca:
Не, вече дойдоха при теб Моите знамения, а ти ги взе за лъжа и се възгордя, и бе от неверниците.
Sırpça:
“Никад! Долазиле су ти поуке Моје, па си их порицао и охолио се, и неверник си био.”
Çekçe:
Ba ano, znamení Má k tobě již přišla, ale tys prohlásil je za lživá a pyšným jsi byl a jedním... z nevěřících!
Urduca:
(اور اُس وقت اسے یہ جواب ملے کہ) "کیوں نہیں، میری آیات تیرے پاس آ چکی تھیں، پھر تو نے انہیں جھٹلایا اور تکبر کیا اور تو کافروں میں سے تھا"
Tacikçe:
Оре, оёти ман барои ту нозил шуд ва ту гарданкашӣ кардӣ ва аз кофирон буди.
Tatarca:
Бәлки сиңа Безнең ислам динен ачык өйрәтүче вә җәһәннәм хәлләрен ачык бәян итүче аятьләрем килде, ләкин син аларны ялганга тоттың, Коръән белән гамәл кылудан тәкәбберләндең һәм кәферләрдән булдың.
Endonezyaca:
(Bukan demikian) sebenarya telah datang keterangan-keterangan-Ku kepadamu lalu kamu mendustakannya dan kamu menyombongkan diri dan adalah kamu termasuk orang-orang yang kafir".
Amharca:
የለም ተመርተሃል፡፡ አንቀጾቼ በእርግጥ መጥተውልሃል፡፡ በእነርሱም አስተባብለሃል፡፡ ኮርተሃልም፡፡ ከከሓዲዎቹም ኾነሃል፤ (ይባላል)፡፡
Tamilce:
இல்லை, திட்டமாக உன்னிடம் எனது வசனங்கள் வந்தன. ஆக, நீ அவற்றை பொய்ப்பித்தாய், (அவற்றை ஏற்காமல்) பெருமை அடித்தாய், நிராகரிப்பவர்களில் நீ ஆகி இருந்தாய்.
Korece:
그렇지 않노라 너희에게 하나님의 예증들이 이르렀거늘 너 희는 그것들을 거역하고 오만하며 믿음을 거역한 자가 되었노라
Vietnamca:
Không, (sự việc không như ngươi mong muốn). Quả thật, trước đây các Lời Mặc Khải của TA đã đến với ngươi nhưng ngươi đã phủ nhận chúng, ngươi đã tỏ ra ngạo mạn và ngươi đã là một kẻ vô đức tin.
Ayet Linkleri: