Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

41

Sûredeki Ayet No: 

35

Ayet No: 

4253

Sayfa No: 

481

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَمَا يُلَقَّاهَا إِلَّا الَّذِينَ صَبَرُوا وَمَا يُلَقَّاهَا إِلَّا ذُو حَظٍّ عَظِيمٍ

Çeviriyazı: 

vemâ yüleḳḳâhâ ille-lleẕîne ṣaberû. vemâ yüleḳḳâhâ illâ ẕû ḥażżin `ażîm.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Bu olgunluğa ancak sabredenler kavuşturulur, buna ancak hayırdan büyük bir pay sahibi olan kavuşturulur.

Diyanet İşleri: 

Bu, ancak sabredenlere vergidir; bu ancak o büyük hazzı tadanlara vergidir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Bu huy, sabredenlerden başkasına verilmez ve akıldan, tedbirden büyük bir hisseye sahip olmayanlara bu huy, nasip olmaz.

Şaban Piriş: 

Buna sabredenlerden başkası kavuşturulmaz. Buna ancak büyük nasibi olan kimse kavuşturulur.

Edip Yüksel: 

Bu duruma ancak dirençli olanlar eriştirilir. Bu duruma ancak alabildiğine şanslı olanlar ulaştırılır.

Ali Bulaç: 

Buna da, sabredenlerden başkası kavuşturulamaz. Ve buna, büyük bir pay sahibi olanlardan başkası da kavuşturulamaz.

Suat Yıldırım: 

Ama kötülüğe karşı iyilik hasleti, ancak sabredenlerin kârıdır, faziletten yana nasibi bol olanların kârıdır. {KM, Luka 19,26}

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve bunu (böyle bir tavsiyeyi) sabredenlerden başkası telakki edemez ve bunu pek büyük bir nâsip sahibi olandan başkası kabul edip yüklenemez.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Böyle bir tavra, sabredenlerden başkası ulaştırılmaz. Böyle bir tavra, büyük nasip sahibinden başkası ulaştırılmaz.

Bekir Sadak: 

(41-42) Kitap kendilerine gelince, onlar, onu inkar etmislerdir

İbni Kesir: 

Bu, ancak sabredenlere vergidir. Ve buna ancak o büyük hazzı tadanlar kavuşturulur.

Adem Uğur: 

Buna (bu güzel davranışa) ancak sabredenler kavuşturulur

İskender Ali Mihr: 

Ona (kötülüğü iyilikle karşılama hasletine), sabredenlerden ve hazzul azîm (en büyük haz) sahiplerinden başkası ulaştırılmaz.

Celal Yıldırım: 

Buna (bu güzel davranış ve duyguya) ancak sabredenler erişebilir ve buna ancak büyük pay sahibi olan kavuşabilir.

Tefhim ul Kuran: 

Buna da, sabredenlerden başkası kavuşturulamaz. Ve buna, büyük bir pay sahibi olanlardan başkası da kavuşturulamaz.

Fransızca: 

Mais (ce privilège) n'est donné qu'à ceux qui endurent et il n'est donné qu'au possesseur d'une grâce infinie.

İspanyolca: 

Esto sólo lo consiguen los pacientes, sólo lo consigue el de suerte extraordinaria.

İtalyanca: 

Ma ricevono questa [facoltà] solo coloro che pazientemente perseverano; ciò accade solo a chi già possiede un dono immenso.

Almanca: 

Und dies (diese Moral) wird nur denjenigen gewährt, die sich in Geduld übten. Und dies wird nur demjenigen gewährt, der einen gewaltigen Anteil (am Guten) hat.

Çince: 

唯坚忍者,获此美德,唯有大福分者,获此美德。

Hollandaca: 

Maar niemand zal deze volmaaktheid bereiken, behalve zij, die lijdzaam zijn; ook zal niemand die bereiken, behalve hij, die met een zeer gelukkig gemoed begiftigd is.

Rusça: 

Но не будет это даровано никому, кроме тех, кто проявляет терпение, и не будет это даровано никому, кроме тех, кто обладает великой долей.

Somalice: 

Lalamana kulmiyo arrintaas kuwii samrey mooyee, lalamana kulmiyo mid nasiib weyn leh mooyee.

Swahilice: 

Lakini hawapewi wema huu ila wanao subiri, wala hawapewi ila wenye bahati kubwa.

Uygurca: 

بۇ خىسلەتكە پەقەت سەۋرچان ئادەملەرلا ئېرىشەلەيدۇ، بۇ خىسلەتكە پەقەت بۈيۈك نېسىۋە ئىگىسىلا ئېرىشەلەيدۇ

Japonca: 

だがよく耐え忍ぶ者たちの外には,それは成し遂げられないであろう。格別幸運な者たちの外には,それを成し遂げられないのである。

Arapça (Ürdün): 

«وما يلقاها» أي يؤتى الخصلة التي هي أحسن «إلا الذين صبروا وما يُلقاها إلا ذو حظ» ثواب «عظيم».

Hintçe: 

ये बात बस उन्हीं लोगों को हासिल हुईहै जो सब्र करने वाले हैं और उन्हीं लोगों को हासिल होती है जो बड़े नसीबवर हैं

Tayca: 

และไม่มีผู้ใดได้รับมัน (คุณธรรมดังกล่าว) นอกจากบรรดาผู้อดทน และจะไม่มีผู้ใดรับมันนอกจากผู้ที่มีโชคลาภอันใหญ่หลวง

İbranice: 

אולם אין מידה זאת מושגת אלא לאלה אשר התאזרו בסבלנות, ולא ישיג אותה אלא בעל מזל אדיר

Hırvatça: 

To mogu postići samo strpljivi; to može postići samo onaj koji ima obilnog udjela u dobru.

Rumence: 

La acest lucru nu ajung însă decât cei răbdători, nu ajung însă decât cei care au o mare dăruire.

Transliteration: 

Wama yulaqqaha illa allatheena sabaroo wama yulaqqaha illa thoo haththin AAatheemin

Türkçe: 

Böyle bir tavra, sabredenlerden başkası ulaştırılmaz. Böyle bir tavra, büyük nasip sahibinden başkası ulaştırılmaz.

Sahih International: 

But none is granted it except those who are patient, and none is granted it except one having a great portion [of good].

İngilizce: 

And no one will be granted such goodness except those who exercise patience and self-restraint,- none but persons of the greatest good fortune.

Azerbaycanca: 

Bu (xislət) yalnız (dünyada məşəqqətlərə) səbir edənlərə verilir və yalnız böyük qismət (savab, fəzilət) sahiblərinə əta olunur!

Süleyman Ateş: 

Bu(kötülüğü iyilikle savma olgunluğu)na ancak sabredenler kavuturulur. Buna ancak büyük şansı olan kavuşturulur.

Diyanet Vakfı: 

Buna (bu güzel davranışa) ancak sabredenler kavuşturulur; buna ancak (hayırdan) büyük nasibi olan kimse kavuşturulur.

Erhan Aktaş: 

Buna(1) ancak sabredenler kavuşturulur ve buna büyük haz(2) sahipleri kavuşturulur.

Kral Fahd: 

Buna (bu güzel davranışa) ancak sabredenler kavuşturulur buna ancak (hayırdan) büyük nasibi olan kimse kavuşturulur.

Hasan Basri Çantay: 

Bu (en güzel haslete) sabredenlerden başkası kavuşdurulmaz. Buna büyük bir hazza mâlik olandan gayrisi erişdirilmez.

Muhammed Esed: 

Ama (bu mazhariyet) sadece sıkıntıya karşı sabredenlere verilmiştir; yalnızca (faziletten) en büyük payı almış olanlara verilmiştir.

Gültekin Onan: 

Buna da sabredenlerden başkası kavuşturulamaz. Ve buna, büyük bir pay sahibi olanlardan başkası da kavuşturulamaz.

Ali Fikri Yavuz: 

İyilikle, kötülüğü önleme hasletine ancak sabredenler kavuşturulur. Buna (cennetde) büyük mükâfatı olan ancak kavuşturulur.

Portekizce: 

Porém a ninguém se concederá isso, senão aos tolerantes, e a ninguém se concederá isso, senão aos bem-aventurados.

İsveççe: 

Men ingen annan än den som bär [oförrätter] med tålamod finner [styrka] att handla så; bara den lyckligast lottade finner [sådan styrka].

Farsça: 

این بهترین شیوه را جز کسانی که [در زمینه خودسازی و تزکیه] پایداری کردند، نمی یابند، و جز کسانی که بهره بزرگی [از ایمان و تقوا] دارند به آن نمی رسند؛

Kürtçe: 

بەم ئاستە ناگات کەسانێك نەبێت کە خۆڕادەگرن و بەئارامن وە پێی ناگات مەگەر کەسێك خاوەنی بەشی ھەرە گەورە بێت (لەپاداشت)

Özbekçe: 

Унга фақат сабр қилганларгина эришур. Унга фақат улуғ насиба эгаси бўлганларгина эришур. (Сабр қилмаса, дарҳол ёмон сўзга ёмон сўз қайтаради. Ёмон ишга ёмон иш қайтаради. Бу эса, даъватчига ҳеч фойда бермайди. Аллоҳнинг динига даъват қилувчи шахс кишиларнинг ҳавои нафсларига, ўрганиб қолган одатларига, уларнинг шахсий манфаат деб ўйлаб юрган баъзи бир нарсаларига қарши гапириши керак.)

Malayca: 

Dan sifat yang terpuji ini tidak dapat diterima dan diamalkan melainkan oleh orang-orang yang bersikap sabar, dan tidak juga dapat diterima dan diamalkan melainkan oleh orang yang mempunyai bahagian yang besar dari kebahagiaan dunia dan akhirat.

Arnavutça: 

Këtë mund ta arrijnë vetëm ata që durojnë dhe këtë mund ta arrijnë vetëm ata që janë të pajisur (me virtyte të bukura).

Bulgarca: 

Но с това са удостоени само търпеливите. С това са удостоени само щастливците.

Sırpça: 

То могу постићи само стрпљиви, то могу постићи само врло срећни.

Çekçe: 

Však dostane se toho pouze těm, kdož trpěliví jsou, a dosáhnou toho jen vlastníci velikého štěstí.

Urduca: 

یہ صفت نصیب نہیں ہوتی مگر اُن لوگوں کو جو صبر کرتے ہیں، اور یہ مقام حاصل نہیں ہوتا مگر اُن لوگوں کو جو بڑے نصیبے والے ہیں

Tacikçe: 

Бархурдор нашаванд аз ин ғайри касоне, ки босабр бошанд ва касоне, ки аз имон баҳрае бузург дошта бошанд.

Tatarca: 

Ләкин бу эшне һәр кеше эшли алмас, мәгәр көчле иманлы, чын сабырлы мөэминнәр генә эшли алырлар, вә явызлыкка каршы изгелек итү һәрбер кешегә бирелмәс, мәгәр олугъ бәхетле кешегә генә бирелер.

Endonezyaca: 

Sifat-sifat yang baik itu tidak dianugerahkan melainkan kepada orang-orang yang sabar dan tidak dianugerahkan melainkan kepada orang-orang yang mempunyai keuntungan yang besar.

Amharca: 

(ይህችንም ጠባይ) እነዚያ የታገሱት እንጅ ሌላው አያገኛትም፡፡ የትልቅም ዕድል ባለቤት እንጅ ማንም አይገጠማትም፡፡

Tamilce: 

இ(ந்த குணத்)தை பொறுமையாளர்கள் தவிர கொடுக்கப்பட மாட்டார்கள். இன்னும், பெரும் பாக்கியம் உடையவர்கள் தவிர இ(ந்த குணத்)தை கொடுக்கப்பட மாட்டார்கள்.

Korece: 

인내하여 스스로 자제하는 자 외에는 어느 누구라도 그러한 훌륭함이 부여되지 아니하며 큰 은혜를 가진자 외에는 어느 누구 도 그것을 받을 수 없노라

Vietnamca: 

Tuy nhiên, không ai được phú cho cái đó ngoại trừ những người thực sự kiên nhẫn và không ai được phú cho cái đó ngoại trừ những người có phần phước lớn.