Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

4

Sûredeki Ayet No: 

73

Ayet No: 

566

Sayfa No: 

89

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَلَئِنْ أَصَابَكُمْ فَضْلٌ مِّنَ اللَّهِ لَيَقُولَنَّ كَأَن لَّمْ تَكُن بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُ مَوَدَّةٌ يَا لَيْتَنِي كُنتُ مَعَهُمْ فَأَفُوزَ فَوْزًا عَظِيمًا

Çeviriyazı: 

velein eṣâbeküm faḍlüm mine-llâhi leyeḳûlenne keel lem teküm beyneküm vebeynehû meveddetüy yâ leytenî küntü me`ahüm feefûze fevzen `ażîmâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Ve eğer Allah'tan size bir lütuf ve zafer erişecek olsa, sizinle kendisi arasında hiç sevgi yokmuş gibi, bu sefer de hiç şüphesiz şöyle diyecek: "Ah ne olurdu, onlarla beraber olaydım da büyük murada ereydim."

Diyanet İşleri: 

Allah'tan size bir nimet erişse, and olsun ki, sizinle kendi arasında bir dostluk yokmuş gibi: "Keşki onlarla beraber olsaydım da ben de büyük bir başarı kazansaydım" der.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Size Allah'tan bir lütuf ve ihsan gelince de onunla sizin aranızda hiçbir dostluk yokmuş gibi keşke diyecek, ben de onlarla beraber olsaydım da ben de o büyük lütfe nail olsaydım, ben de muradıma erseydim.

Şaban Piriş: 

Eğer size Allah’tan bir zafer gelirse, o zaman da, sanki onunla sizin aranızda hiçbir dostluk ve tanışıklık yokmuş gibi şöyle der. Keşke, onlarla birlikte olsaydım da bu büyük zafere erişseydim.

Edip Yüksel: 

ALLAH'tan size bir lütuf erişirse sanki önce aranızda hiç bir dostluk yokmuş gibi, "Keşke ben de onlarla birlikte olsaydım da büyük bir başarı kazansaydım," der.

Ali Bulaç: 

Eğer size Allah'tan bir fazl (zafer) isabet ederse, o zaman da, sanki onunla aranızda hiçbir yakınlık yokmuş gibi kuşkusuz şöyle der; "Keşke onlarla birlikte olsaydım, böylece ben de büyük 'kurtuluş ve mutluluğa' erseydim."

Suat Yıldırım: 

Ama Allah'tan size nimet ve inayet erişirse -sanki daha önce kendisiyle sizin aranızda hiç tanışıklık yokmuş gibi-“Ah! n’olurdu, der, ben de onlarla beraber olaydım da büyük ganimete konaydım!”

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve yemin olsun ki, eğer size taraf-ı ilâhi´den bir fazl nâsib olursa, sanki sizinle onun arasında hiçbir tanışıklık yok imiş gibi, «Ne olurdu ben de onlar ile beraber olsaydım da büyük bir ganîmete nâil olsa idim,» diyecektir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Eğer size Allah'tan bir lütuf erişirse o -sizinle kendisi arasında hiçbir sevgi yokmuş gibi- şöyle diyecektir: "Keşke ben de onlarla olsaydım da büyük bir başarı kazansaydım!"

Bekir Sadak: 

Kendilerine: «Elinizi savastan cekin, namaz kilin, zekat verin» denenleri gormedin mi? Onlara savas farz kilindiginda, iclerinden bir takimi hemen, insanlardan, Allah´tan korkar gibi, hatta daha cok korkarlar ve «Rabbimiz! Bize savasi nicin farz kildin, bizi yakin bir zamana kadar tehir edemez miydin? derler. De ki: «Dunya gecimligi azdir, ahiret, Allah´a karsi gelmekten sakinan icin hayirlidir, size zerre kadar zulmedilmez&quot

İbni Kesir: 

Şayet Allah´ın büyük bir nimetine mazhar olursanız

Adem Uğur: 

Eğer Allah´tan size bir lütuf erişirse -sanki sizinle onun arasında (zahirî) bir dostluk yokmuş gibi- &quot

İskender Ali Mihr: 

Ve eğer gerçekten Allah´tan size bir fazl (zafer) isabet ederse, sanki sizinle onun arasında bir görüşme olmamış gibi mutlaka

Celal Yıldırım: 

Ve Allah´tan size bol nîmet, çok ihsan erişirse, —aranızda hiçbir dostluk ve sevgi yokmuş gibi davranarak— «Keşke onlarla beraber bulunsaydım da, ben de büyük bir başarı elde etseydim» diye (hayıflanır).

Tefhim ul Kuran: 

Eğer size Allah´tan bir fazl (zafer) isabet ederse, o zaman da, sanki onunla aranızda hiç bir yakınlık yokmuş gibi kuşkusuz şöyle der: «Keşke onlarla birlikte olsaydım, böylece ben de büyük ´kurtuluş ve mutluluğa´ erseydim.»

Fransızca: 

et si une grâce qui vous atteint de la part d'Allah, il se mettra, certes, à dire, comme s'il n'y avait aucune affection entre vous et lui : "Quel dommage ! Si j'avais été avec eux, j'aurais alors acquis un gain énorme" .

İspanyolca: 

Pero, si Alá os favorece, seguro que, dice, como si no existiera ninguna amistad entre vosotros y él: «¡Ojalá hubiera estado con ellos, habría obtenido un éxito grandioso!»

İtalyanca: 

e se vi giunge una grazia da parte di Allah, dirà, come se non ci fosse amicizia alcuna tra voi: " Che peccato! Se fossi rimasto con loro avrei avuto un enorme guadagno".

Almanca: 

Doch wenn euch Gunst von ALLAH zukommt, wird er gewiß sagen, als ob zwischen euch und ihm keine Verbindung bestanden hätte: "Wäre ich doch mit ihnen gewesen, damit ich ebenso einen übergroßen Erfolg hätte."

Çince: 

如果从真主发出的恩惠降临你们,他必定说:--在他们与他之间好象没有一点友谊一样但愿我曾与他们同在前方,而获得伟大的成功。

Hollandaca: 

Maar indien God u voorspoed geeft, zal hij zeggen (als was er geene vriendschap tusschen u en en hem: God gave, dat ik met hen ware geweest; ik zou groote verdienste hebben verworven.

Rusça: 

Если же вас постигнет милость от Аллаха, то он непременно скажет, словно между ним и вами никогда не было никакой дружбы: "Вот если бы я был вместе с ними и добился великого успеха!"

Somalice: 

Hadduu idin soo gaadho (Heshaan) Fadli Eebe (Khayr) wuxuu dhihi sidii isagoo ayna ahayn dhexdiinna Jeceyl Shallaaytee maxaan ula Joogi waayay, oon Liibaano Liibaan wayne.

Swahilice: 

Na ikikufikieni fadhila kutoka kwa Mwenyezi Mungu husema - kama kwamba hapakuwa mapenzi baina yenu naye: Laiti ningeli kuwa pamoja nao nikafanikiwa mafanikio makubwa.

Uygurca: 

ئەگەر سىلەرگە اﷲ نىڭ پەزلى (يەنى غەلىبە ۋە غەنىيمەت) يەتسە، گويا سىلەر بىلەن ئۇ (يەنى مۇناپىق) نىڭ ئارىسىدا ھېچقانداق دوستلۇق يوقتىكىدەك، «كاشكى مەن (ئۇرۇشتا) ئۇلار بىلەن بىللە بولغان بولسام، چوڭ بىر مۇۋەپپەقىيەتكە (يەنى غەنىيمەتتىن زور نېسىۋىگە) ئېرىشكەن بولاتتىم» دەيدۇ

Japonca: 

だがアッラーからの恩恵が,あなたがたに下る時は,まるであなたがたとかれらとの間に全く友情もなかったかのように,かれらはきっと,「ああ,わたしがかれらと一緒であったなら,わたしは大成功をなし遂げたのだが。」と言う。

Arapça (Ürdün): 

«ولئن» لام قسم «أصابكم فضل من الله» كفتح وغنيمة «لَيَقُولَنَّ» نادما «كأن» مخففة واسمها محذوف أي كأنه «لم يكن» بالياء والتاء «بينكم وبينه مودة» معرفة وصداقة وهذا راجع إلى قوله (قد أنعم الله علىَّ)، اعترض به بين القول ومقوله وهو «يا» للتنبيه «ليتني كنت معهم فأفوزَ فوزا عظيما» آخذ حظا وافرا من الغنيمة قال تعالى.

Hintçe: 

और अगर तुमपर ख़ुदा ने फ़ज़ल किया (और दुश्मन पर ग़ालिब आए) तो इस तरह अजनबी बनके कि गोया तुममें उसमें कभी मोहब्बत ही न थी यूं कहने लगा कि ऐ काश उनके साथ होता तो मैं भी बड़ी कामयाबी हासिल करता

Tayca: 

และถ้าหากว่ามีความกรุณาใด ๆ จากอัลลอฮฺได้ประสบกับพวกเจ้าแล้ว แน่นอนเขาก็จะกล่าวประหนึ่งไม่เคยมีความชอบพอใดๆ เกิดขึ้นระหว่างพวกเจ้ากับเขาว่า โอ้หวังว่าฉันได้ร่วมอยู่กับพวกเขา แล้วฉันก็จะได้ชัยชนะอย่างใหญ่หลวง

İbranice: 

ואם תקבלו חסד מן אלוהים, יאמר 'הלוואי שהייתי אתם! והייתי זוכה זכייה אדירה

Hırvatça: 

A ako vas od Allaha dobro zadesi, on će, kao da između vas i njega nije bilo prijateljstva, sigurno reći: "Kamo sreće da sam s njima bio, veliki plijen bih dobio!?"

Rumence: 

Dacă Dumnezeu vă dă însă înlesniri, el spune ca şi cum nici o prietenie n-ar fi între voi şi el: “O, de-aş fi fost cu ei, aş fi căpătat un mare câştig!”

Transliteration: 

Walain asabakum fadlun mina Allahi layaqoolanna kaan lam takun baynakum wabaynahu mawaddatun ya laytanee kuntu maAAahum faafooza fawzan AAatheeman

Türkçe: 

Eğer size Allah'tan bir lütuf erişirse o -sizinle kendisi arasında hiçbir sevgi yokmuş gibi- şöyle diyecektir: "Keşke ben de onlarla olsaydım da büyük bir başarı kazansaydım!"

Sahih International: 

But if bounty comes to you from Allah, he will surely say, as if there had never been between you and him any affection. "Oh, I wish I had been with them so I could have attained a great attainment."

İngilizce: 

But if good fortune comes to you from Allah, they would be sure to say - as if there had never been Ties of affection between you and them - "Oh! I wish I had been with them; a fine thing should I then have made of it!"

Azerbaycanca: 

Əgər Allah tərəfindən sizə bir ne’mət (qabiliyyət) yetişərsə, o zaman guya aranızda heç bir dosluq yoxmuş kimi: “Kaş ki, mən də onlarla birlikdə olub böyük bir qənimət əldə edəydim!” (söyləyərlər).

Süleyman Ateş: 

Eğer Allah'tan size bir ni'met erişirse, sizinle kendisi arasında hiç sevgi yokmuş gibi: "Keşke ben de onlarla beraber olsaydım da büyük bir başarı kazansaydım!" der.

Diyanet Vakfı: 

Eğer Allah'tan size bir lütuf erişirse -sanki sizinle onun arasında (zahiri) bir dostluk yokmuş gibi- "Keşke onlarla beraber olsaydım da ben de büyük bir başarı kazansaydım!" der.

Erhan Aktaş: 

Eğer size Allah’tan bir lütuf erişse, bu sefer de sanki sizinle onun arasında bir bağlılık/yakınlık(1) yokmuş gibi: “Keşke ben de onlarla beraber olsaydım da büyük bir başarı elde etseydim.” der.

Kral Fahd: 

Eğer Allah'tan size bir lütuf erişirse sanki sizinle onun arasında (zahirî) bir dostluk yokmuş gibi «Keşke onlarla beraber olsaydım da ben de büyük bir başarı kazansaydım!» der.

Hasan Basri Çantay: 

Eğer size Allahdan bir lutf-ü inayet gelirse (o vakit da), sanki sizinle kendisi arasında hiç bir tanışıklık olmamış gibi, muhakkak şöyle diyecekdir: «Keşki ben de onlarla beraber olaydım da büyük bir muraada (ganimete) ereydim»!

Muhammed Esed: 

Ama Allahtan size bir zafer ihsan edildiğinde, bu kimseler, -kuşkusuz sizinle kendileri arasında bir sevgi/bağlılık sorunu olmamış gibi- "Keşke onlarla birlikte olsaydık da o büyük başarıdan (bir pay) kapsaydık!" diyeceklerdir.

Gültekin Onan: 

Eğer size Tanrı´dan bir fazl (zafer) isabet ederse, o zaman da, sanki onunla aranızda hiç bir yakınlık yokmuş gibi kuşkusuz şöyle der

Ali Fikri Yavuz: 

Ve eğer size, Allah’dan fetih ve ganimet gibi bir lütuf gelirse, sanki kendisi ile aranızda hiç bir tanışıklık olmamış gibi muhakkak şöyle diyecektir: “- Ah, keşki ben de onlarla beraber olaydım da büyük bir nimet ve ganimete ereydim!”

Portekizce: 

Porém, se vos chegasse uma graça de Deus, diriam, como se não existisse vínculo algum entre vós e eles: Oxalátivéssemos estado com eles, assim teríamos logrado um magnífico benefício!

İsveççe: 

Men om Gud skänker er framgång kommer han - som om det aldrig hade rått vänskap er emellan - säkert att säga: "Om jag ändå hade fått vara med dem! Då hade jag fått delta i en lysande seger!"

Farsça: 

و اگر بخشش و فضلی از سوی خدا به شما رسد چنان که گویی میان شما و او هرگز دوستی و مودّتی نبوده، [و از جنگ شما با دشمن آگاهی نداشته، و برای اینکه از پیروزی و غنیمت سهمی نبرده، آه سردی می کشد و] می گوید: ای کاش من هم با آنان بودم، پس به کامیابی بزرگی دست می یافتم.

Kürtçe: 

وە ئەگەر تووشی فەزڵ و بەھرەیەک بوون لە خواوە بێگومان دەڵێت وەک لەنێوان ئێوە و ئەوا ھیچ دۆستایەتی یەک نەبوو بێت ئەی خۆزگە لەگەڵ ئەواندا بوومایە تا قازانجێکی زۆر گەورەم بکردایە

Özbekçe: 

Агар сизга Аллоҳдан фазл етса, худди сиз билан унинг орасида дўстлик бўлмагандек, «Қани эди мен ҳам улар билан бўлганимда, улуғ зафар қозонар эдим», дейди.

Malayca: 

Dan demi sesungguhnya kalau kamu beroleh limpah kurnia (kemenangan) dari Allah, sudah tentu ia mengatakan (dengan sesalnya), seolah-olah tidak ada hubungan kasih mesra antara kamu dengannya: "Alangkah baiknya kalau aku turut serta bersama-sama mereka, supaya aku juga beroleh kemenangan yang amat besar?"

Arnavutça: 

E nëse ju arrinë juve ndonjë e mirë nga Perëndia, ai (hipokriti) atëherë, me siguri thotë – thua se nuk ka në mes tij dhe jush dashuri e njoftësi: - “Ah, sikur të kisha qenë me ta, e të arrija fitim të madh!”

Bulgarca: 

А щом ви достигне обилие от Аллах, той все казва, сякаш не е имало между вас приятелство: “Ех, и аз да бях с тях, та да спечеля огромна печалба!”

Sırpça: 

А ако вас од Аллаха добро задеси, он ће, као да између вас и њега није било пријатељства, сигурно да каже: „Камо среће да сам са њима био, велики плен бих добио!?“

Çekçe: 

Však dostane-li se vám od Boha dobrodiní, tu jistě řekne, jako by mezi vámi a jím nebyly nikdy žádné přátelské svazky: 'Kéž bych byl býval s vámi a kéž bych byl též dosáhl úspěchu nesmírného!'

Urduca: 

اور اگر اللہ کی طرف سے تم پر فضل ہو تو کہتا ہے اور اس طرح کہتا ہے کہ گویا تمہارے اور اس کے درمیان محبت کا تو کوئی تعلق تھا ہی نہیں کہ کاش میں بھی ان کے ساتھ ہوتا تو بڑا کام بن جاتا

Tacikçe: 

Ва чун моле аз ҷониби Худо насибатон шавад, чунон ки гӯӣ миёнатон ҳеҷ гуна дӯстие набудааст, гӯяд; «Эй кош, ман низ бо онҳо мебудам ва ба фондае бузург даст меёфтам!»

Tatarca: 

Әгәр сезгә сугышта Аллаһуның рәхмәте белән җиңү һәм ґәнимәт малын алу фазыйләте ирешсә, ул монафикъ гүя сезнең белән бер вакытта да бергә булмаган төсле әйтер: "Кәшки мин мөселманнар белән бергә сугышта булган булсам, зур максатыма ирешкән булыр идем", – дип.

Endonezyaca: 

Dan sungguh jika kamu beroleh karunia (kemenangan) dari Allah, tentulah dia mengatakan seolah-oleh belum pernah ada hubungan kasih sayang antara kamu dengan dia: "Wahai kiranya saya ada bersama-sama mereka, tentu saya mendapat kemenangan yang besar (pula)".

Amharca: 

ከአላህም የኾነ ችሮታ ቢያገኛችሁ በእናንተና በእርሱ መካከል ፍቅር እንዳልነበረች ሁሉ «ታላቅ ዕድልን አገኝ ዘንድ ከነሱ ጋር በኾንኩ ወይ ምኞቴ!» ይላል፡፡

Tamilce: 

இன்னும், அல்லாஹ்விடமிருந்து ஓர் அருள் உங்களுக்கு கிடைத்தால் “நான் அவர்களுடன் இருந்திருக்க வேண்டுமே? (அவ்வாறு இருந்திருப்பின்) மகத்தான (செல்வ) நற்பேறு பெற்றிருப்பேனே!” என்று - உங்களுக்கிடையிலும் அவனுக்கிடையிலும் எந்த நட்பும் இல்லாததைப் போன்று - நிச்சயமாகக் கூறுகிறான்.

Korece: 

하나님의 은혜가 너희에게 있을 때 그 위선자는 마치 너희와그 사이에 아무 것도 몰랐던 것처럼 내가 그들과 함께 있었더라면 나는 전쟁에서 큰 행운을 얻었을 텐데 라고 말하더라

Vietnamca: 

Ngược lại, khi các ngươi được Allah ban cho ân huệ (chiến thắng và giành được chiến lợi phẩm) thì chắc chắn hắn (tỏ thái độ tiếc nuối) như thể giữa các ngươi và hắn chẳng có tình cảm kết giao nào cả, nói: “Ôi giá như tôi đã xuất binh cùng họ thì giờ đây tôi đã được thắng lợi vinh quang rồi.”