Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

4

Sûredeki Ayet No: 

103

Ayet No: 

596

Sayfa No: 

95

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَإِذَا قَضَيْتُمُ الصَّلَاةَ فَاذْكُرُوا اللَّهَ قِيَامًا وَقُعُودًا وَعَلَىٰ جُنُوبِكُمْ ۚ فَإِذَا اطْمَأْنَنتُمْ فَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ ۚ إِنَّ الصَّلَاةَ كَانَتْ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ كِتَابًا مَّوْقُوتًا

Çeviriyazı: 

feiẕâ ḳaḍaytümu-ṣṣalâte feẕkürü-llâhe ḳiyâmev veḳu`ûdev ve`alâ cünûbiküm. feiẕe-ṭme'nentüm feeḳîmu-ṣṣalâh. inne-ṣṣalâte kânet `ale-lmü'minîne kitâbem mevḳûtâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

O korkulu zamanda namazı kıldınız mı gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yanlarınız üzerinde hep Allah'ı zikredin. Korkudan kurtulduğunuzda namazı tam erkanı ile kılın. Çünkü namaz müminlere belirli vakitlerde yazılı bir farzdır.

Diyanet İşleri: 

Namazı kıldıktan başka, Allah'ı ayakta iken, otururken, yan yatarken de anın. Emniyete kavuştuğunuzda, namazı gereğince kılın. Namaz şüphesiz, inananlara belirli vakitlerde farz kılınmıştır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Namazı kıldıktan sonra ayaktayken, otururken ve yanınıza yaslanınca Allah'ı anın, tam emniyete ve huzura ulaşınca da namazı dosdoğru kılın, çünkü namaz, müminlere muayyen vakitlerde kılınmak üzere farz edilmiştir.

Şaban Piriş: 

Namazı tamamladıktan sonra, ayakta, otururken ve yatarken de Allah’ı zikredin. Emniyete ve sükuna kavuştuğunuz zaman namazı dosdoğru şekliyle kılın. Kuşkusuz namaz, belirli vakitlerde müminler üzerine bir farzdır.

Edip Yüksel: 

Namazı bitirdiğiniz zaman ayakta, oturarak ve uzanarak ALLAH'ı anın. Güvene kavuştuğunuzda namazı gözetiniz. Namaz, inananlar üzerine belirli vakitlerde farz kılınmıştır.

Ali Bulaç: 

Namazı bitirdiğinizde, Allah'ı ayaktayken, otururken ve yan yatarken zikredin. Artık 'güvenliğe kavuşursanız' namazı dosdoğru kılın. Çünkü namaz, mü'minler üzerinde vakitleri belirlenmiş bir farzdır.

Suat Yıldırım: 

Namazı tamamladıktan sonra, gerek ayakta durarak, gerek oturarak ve gerek yanlarınız üzerinde uzanarak hep Allah'ı zikredin.Derken, korkudan güvene kavuştunuz mu, o vakit namazı tam erkâniyle eda edin.Çünkü namaz belirli vakitlerde müminlere farz kılınmıştır.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

İmdi namazı kılıp bitirdiğiniz zaman ayakta iken ve otururken ve yanlarınız üzerinde iken Allah Teâlâ´yı zikrediniz. Vaktâ ki emniyet haline gelirsiniz, artık namazı tamamıyla eda ediniz. Şüphe yok ki namaz, mü´minlerin üzerine muayyen vakitlerde bir fariza olmuştur.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Namazı/duayı tamamlayınca, artık Allah'ı ayakta, oturarak, yan yatmışken anın. Sükûnet bulduğunuzda, namazı/duayı tam bir biçimde yerine getirin. Namaz/dua, müminler üzerine vakti belirlenmiş bir farz olmuştur.

Bekir Sadak: 

Kendilerine hainlik edenlerden yana ugrasmaya kalkma. Allah, hainlikte direnen sucluyu sevmez.

İbni Kesir: 

Namazı kıldıktan sonra

Adem Uğur: 

Namazı bitirince de ayakta, otururken ve yanınız üzerinde yatarken (daima) Allah´ı anın. Huzura kavuşunca da namazı dosdoğru kılın

İskender Ali Mihr: 

Böylece namazı bitirdiğiniz zaman, artık ayaktayken, otururken ve yan üstü iken (yatarken), (devamlı) Allah´ı zikredin! Daha sonra güvenliğe kavuştuğunuz zaman, namazı erkânıyla kılın. Muhakkak ki namaz, mü´minlerin üzerine, “vakitleri belirlenmiş bir farz “ olmuştur.

Celal Yıldırım: 

Namazı kıldınızmı, gerek ayakta, gerek oturarak, gerekse yanlarınız üzerine bulunurken Allah´ı anın, (korkuyu atıp) kalbiniz yatışınca da tam olarak namazı kılın. Çünkü namaz belirli vakitlerde mü´minler üzerine farz kılınmıştır.

Tefhim ul Kuran: 

Namazı bitirdiğinizde, Allah´ı ayaktayken de, otururken de ve yan yatarken de zikredin. Artık ´güvenliğe kavuşursanız´ namazı dosdoğru kılın. Çünkü namaz, mü´minler üzerinde vakitleri belirlenmiş bir farzdır.

Fransızca: 

Quand vous avez accompli la Salat, invoquez le nom d'Allah, debout, assis ou couchés sur vos côtés. Puis lorsque vous êtes en sécurité, accomplissez la Salat (normalement), car la Salat demeure, pour les croyants, une prescription, à des temps déterminés.

İspanyolca: 

Cuando hayáis terminado la azalá recordad a Alá de pie, sentados o echados. Y, si os sentís tranquilos, haced la azalá. La azalá se ha prescrito a los creyentes en tiempos determinados.

İtalyanca: 

Poi, dopo l'orazione, ricordatevi di Allah, in piedi, seduti o coricati su un fianco. Quando poi siete al sicuro eseguite l'orazione [normalmente]. In verità, per il credente, l'orazione è un obbligo in tempi ben determinati.

Almanca: 

Und wenn ihr dann das rituelle Gebet vollendet habt, dann gedenkt ALLAHs im Stehen, im Sitzen und im Liegen (auf der Seite). Und wenn ihr euch sicher fühlt, dann verrichtet das rituelle Gebet ordnungsgemäß! Gewiß, das (Verrichten des) Gebets bleibt den Mumin immer eine durch Zeitpunkte bestimmte Verpflichtung.

Çince: 

当你们完成拜功的时候,你们当站着、坐着、躺着记念真主。当你们安宁的时候,你们当谨守拜功。拜功对于信士,确是定时的义务。

Hollandaca: 

En als gij het gebed zult hebben geëindigd, herdenkt God, hetzij staande, zittende of op uwe zijde liggende. Maar indien gij in zekerheid zijt, volbrengt uwe gebeden; want het gebed op de bepaalde uren is den godvruchtige geboden.

Rusça: 

Когда вы завершите намаз, то поминайте Аллаха стоя, сидя или лежа на боках. Когда же вы окажетесь в безопасности, то совершайте намаз. Воистину, намаз предписан верующим в определенное время.

Somalice: 

Markaad Gudataan Salaadda Xusa Eebe Taagni. Fadhi iyo Dhinieiinaba (Jiif) markaad xasishaanna (Aamin noqotaan) Ooga Salaadda (Dhameeya) Salaaddu waxay ku tahay Mu'miniinta Xukun Waqtiyeysan (Mudaysan).

Swahilice: 

Mkisha sali basi mkumbukeni Mwenyezi Mungu mkisimama, na mkikaa, na mnapo jinyoosha kwa kulala. Na mtapo tulia basi shikeni Sala kama dasturi. Kwani hakika Sala kwa Waumini ni faradhi iliyo wekewa nyakati maalumu.

Uygurca: 

نامازدىن فارىغ بولغىنىڭلاردا ئۆرە تۇرغان ۋە ياتقان ھالەتلىرىڭلاردا اﷲ نى ياد ئېتىڭلار (اﷲ سىلەرگە دۈشمىنىڭلارغا قارشى ياردەم بېرىشى مۇمكىن). خاتىرجەم بولغان چېغىڭلاردا نامازنى (پۈتۈن شەرتلىرى بىلەن) مۇكەممەل ئادا قىلىڭلار. شۈبھىسىزكى، ناماز مۆمىنلەرگە ۋاقتى بەلگىلەنگەن پەرز قىلىندى

Japonca: 

あなたがたは礼拝を終えたならば,立ったまま,また座ったまま,または横になったまま,アッラーを唱念〔ズィクル〕し,安全になった時は,(正しく)礼拝の務めを守れ。本当に礼拝には,信者に対し定められた時刻の掟がある。

Arapça (Ürdün): 

«فإذا قضيتم الصلاة» فرغتم منها «فاذكروا الله» بالتهليل والتسبيح «قياما وقعودا وعلى جنوبكم» مضطجعين أي في كل حال «فإذا اطمأننتم» أمنتم «فأقيموا الصلاة» أدُّوها بحقوقها «إن الصلاة كانت على المؤمنين كتابا» مكتوبا مفروضا «موْقوتا» أي مقدرا وقتها فلا تؤخر عنه، ونزل لما بعث اصلى الله عليه وسلم طائفة في طلب أبي سفيان وأصحابه لما رجعوا من أحد فشكوا الجراحات.

Hintçe: 

फिर जब तुम नमाज़ अदा कर चुको तो उठते बैठते लेटते (ग़रज़ हर हाल में) ख़ुदा को याद करो फिर जब तुम (दुश्मनों से) मुतमईन हो जाओ तो (अपने मअमूल) के मुताबिक़ नमाज़ पढ़ा करो क्योंकि नमाज़ तो ईमानदारों पर वक्त मुय्यन करके फ़र्ज़ की गयी है

Tayca: 

ครั้นเมื่อพวกเจ้าเสร็จจากการละหมาดแล้ว ก็จงกล่าวรำลึกถึงอัลลอฮฺ ทั้งในสภาพยืนและนั่งและในสภาพนอนเอกเขนกของพวกเจ้า ครั้นเมื่อพวกเจ้าปลอดภัยแล้ว ก็จงดำรงไว้ซึ่งการละหมาด แท้จริงการละหมาดนั้นเป็นบัญญัติที่ถูกกำหนดเวลา ไว้แก่ผู้ศรัทธาทั้งหลาย

İbranice: 

וכשתגמרו את התפילה (בתנאים כאלה,) הזכירו את אלוהים בעומדכם, ובשבתכם, ובשוכבכם, וכשתהיו במקום מבטחים, קיימו את התפילה כרגיל. אכן התפילה נקבעו זמניה למאמינים

Hırvatça: 

A kada namaz završite, Allaha spominjite, i stojeći, i sjedeći, i ležeći na bokovima. A kada budete sigurni, namaz obavljajte u potpunosti; namaz je, uistinu, propisan vjernicima u određenim vremenskim razmacima.

Rumence: 

Mai gândiţi-vă la Dumnezeu, stând în picioare, jos ori culcaţi după ce vă veţi fi săvârşit rugăciunea. Săvârşiţi-vă rugăciunea când vă aflaţi în tihnă. Rugăciunea este scrisă credincioşilor la sorocuri cunoscute.

Transliteration: 

Faitha qadaytumu alssalata faothkuroo Allaha qiyaman waquAAoodan waAAala junoobikum faitha itmanantum faaqeemoo alssalata inna alssalata kanat AAala almumineena kitaban mawqootan

Türkçe: 

Namazı/duayı tamamlayınca, artık Allah'ı ayakta, oturarak, yan yatmışken anın. Sükûnet bulduğunuzda, namazı/duayı tam bir biçimde yerine getirin. Namaz/dua, müminler üzerine vakti belirlenmiş bir farz olmuştur.

Sahih International: 

And when you have completed the prayer, remember Allah standing, sitting, or [lying] on your sides. But when you become secure, re-establish [regular] prayer. Indeed, prayer has been decreed upon the believers a decree of specified times.

İngilizce: 

When ye pass (Congregational) prayers, celebrate Allah's praises, standing, sitting down, or lying down on your sides; but when ye are free from danger, set up Regular Prayers: For such prayers are enjoined on believers at stated times.

Azerbaycanca: 

Namazınızı qıldıqdan sonra ayaq üstə olanda da, uzananda da Allahı zikr edin, arxayınlığa çixdıqda isə, namazı (öz qaydasınca) qılın! Çünki namaz mö’minlərə bəlli vaxtlarda fərz (vacib) edilmişdir.

Süleyman Ateş: 

Namazı bitirdiğiniz zaman ayakta, oturarak ve yanlarınız üzerinde (uzanarak) Allah'ı anın; güvene kavuştunuz mu namazı (tam) kılın. Çünkü namaz, mü'minlere vakitli olarak farz kılınmıştır.

Diyanet Vakfı: 

Namazı bitirince de ayakta, otururken ve yanınız üzerinde yatarken (daima) Allah'ı anın. Huzura kavuşunca da namazı dosdoğru kılın; çünkü namaz müminler üzerine vakitleri belli bir farzdır.

Erhan Aktaş: 

Salâtı ikâme ettikten(1) sonra ayakta, oturarak ve yanlarınız üzerinde Allah’ı anın. Güvene kavuştuğunuz zaman, salâtı gereği gibi ikâme edin. Kuşkusuz salât, belirlenmiş vakitlerde(2) Mü’minler üzerine yazılmıştır.(3)

Kral Fahd: 

Namazı bitirince de ayakta, otururken ve yanınız üzerinde yatarken (daima) Allah'ı anın. Huzura kavuşunca da namazı dosdoğru kılın; çünkü namaz, mü'minler üzerinde vakti belli olarak farz kılınmıştır.

Hasan Basri Çantay: 

Artık namazı bitirdiğiniz vakit ayakda iken, otururken ve yanlarınız üzerindeyken Allahı anın. Sükûn ve emniyyet haaline geldiğiniz vakit ise namazı dosdoğru kılın.. Çünkü namaz mü´minler üzerine vakitleri belli bir farz olmuşdur.

Muhammed Esed: 

Namazınızı bitirdiğinizde Allahı anın ayakta iken, otururken ve uzanmış halde ve yeniden güvenliğinizi sağladığınızda namazlarınızı (eksiksiz) eda edin. Namaz, bütün müminler için (günün) belli zamanları ile kayıtlı kutsal bir yükümlülüktür.

Gültekin Onan: 

Namazı bitirdiğinizde, Tanrı´yı ayaktayken, otururken ve yan yatarken zikredin. Artık ´güvenliğe kavuşursanız´ namazı dosdoğu kılın. Çünkü namaz, inançlılar üzerinde vakitleri belirlenmiş bir farzdır.

Ali Fikri Yavuz: 

O korkulu zamanda namazı kılıp bitirdikten sonra ayakta iken, otururken, yanlarınız üzere yatarken hep Allah’ı anın. Sükûn ve emniyet haline geldiğiniz vakit, namazı tam erkânı ile kılın. Çünkü namaz, mü’minler üzerine, vakitleri belirli bir farz olmuştur.

Portekizce: 

E quando tiverdes concluído a oração, mencionai Deus, quer estejais de pé, sentados, ou deitados. Porém, quandoestiverdes fora de perigo, observai a devida oração, porque ela é uma obrigação, prescrita aos fiéis para ser cumprida emseu devido tempo.

İsveççe: 

Och minns Gud efter bönens slut - när ni står upp, när ni sitter och när ni lägger er till vila. Och när ni åter är i trygghet, förrätta då bönen [på föreskrivet sätt]. Bönen är alla troendes plikt, knuten till bestämda tider.

Farsça: 

پس هنگامی که نماز را [در میدان جنگ] به پایان بردید، خدا را در حال ایستاده و نشسته و خوابیده یاد کنید. و همین که [از فتنه و آشوب دشمن] مطمئن شدید، نماز را [به صورت معمولش] اقامه کنید. مسلماً نماز همواره در اوقاتی مشخص و معین وظیفه ای مقرّر و لازم بر مؤمنان است.

Kürtçe: 

ئەمجا کاتێک نوێژەکانتان بەجێ ھێنا ئەوسا یادی خوا بکەن بەپێوە و بەدانیشتنەوە وە لە سەرتەنیشتان (بە پاڵکەوتنەوە) جا ھەر کاتێک دڵ ئارام بوون (و ترستان نەما) ئەو کاتە نوێژەکانتان بە ڕێک و پێکی بکەن بەڕاستی نوێژ ھەمیشە لەسەر باوەڕداران فەرز کراوێکی کات بۆ دیاری کراوە

Özbekçe: 

Намозни адо этганингиздан сўнг Аллоҳни турган, ўтирган ва ёнбошлаган ҳолингизда эсланг. Хотиржам бўлганингизда намозни тўлиқ адо этинг. Албатта, намоз мўминларга вақтида фарз қилингандир. (Xар вақтда ҳам, ҳар намоздан кейин ҳам Аллоҳни зикир этиш тарғиб қилинади. Аммо бу ояти каримада бу иш ҳавф намозидан кейин, айниқса, зарур экани таъкидланмоқда. Ўтирганда ҳам, турганда ҳам, ёнбошлаганда ҳам, яъни, ҳамма ҳолатларда Аллоҳ таолони зикр қилиб, ундан душман билан бўладиган жангда ғалаба-нусрат сўралади.)

Malayca: 

Kemudian apabila kamu telah selesai mengerjakan sembahyang, maka hendaklah kamu menyebut dan mengingati Allah semasa kamu berdiri atau duduk, dan semasa kamu berbaring. Kemudian apabila kamu telah merasa tenteram (berada dalam keadaan aman) maka dirikanlah sembahyang itu (dengan sempurna sebagaimana biasa). Sesungguhnya sembahyang itu adalah satu ketetapan yang diwajibkan atas orang- orang yang beriman, yang tertentu waktunya.

Arnavutça: 

Pasi që ta kryeni namazin, përmendni Perëndinë duke qëndruar në këmbë, ulur dhe të shtrirë. Kur të jeni të qetësuar (prej rrezikut), atëherë falni namazin e plotë. Se, namazi, është detyrë e obligueshme për besimtarë në kohë të caktuar.

Bulgarca: 

И когато завършите молитвата, споменавайте Аллах прави, седнали и на хълбок! А когато сте вън от опасност, отслужвайте молитвата в цялост! За вярващите молитвата е предписание в определено време.

Sırpça: 

А када молитву завршите, Аллаха спомињите, и стојећи, и седећи, и лежећи на боковима. А када будете сигурни, намаз обављајте у потпуности; намаз је, уистину, прописан верницима у одређеним временским периодима.

Çekçe: 

A když končíte modlitbu, vzývejte Boha vstoje, vsedě i vleže! A jste-li v bezpečí, dodržujte modlitbu, neboť modlitba je pro věřící předepsána v čas stanovený!

Urduca: 

پھر جب نماز سے فارغ ہو جاؤ تو کھڑے اور بیٹھے اور لیٹے، ہر حال میں اللہ کو یاد کرتے رہو اور جب اطمینان نصیب ہو جائے تو پوری نماز پڑھو نما ز در حقیقت ایسا فرض ہے جو پابندی وقت کے ساتھ اہل ایمان پر لازم کیا گیا ہے

Tacikçe: 

Ва чун намозро ба поён бурдед, Худоро истода ё нишаста ва ё ба паҳлӯ хобида ёд кунед. Ва чуч аз душман эмин гаштед, намозро тамом адо кунед, ки намоз бар мӯъминон дар вақтҳои муайян воҷиб гашта аст.

Tatarca: 

Әгәр сәфәрдә чакта, яки сырхау булганда намазларны үтәсәгез, Аллаһуны зекер итегез намазда басып, утырып һәм уң як кабыргага ятып. Әгәр кыенлыктан имин булсагыз, өйдә дә, сәфәрдә дә намазларыгызны ашыкмыйча, шартларын җиткереп үтәгез! Дөреслектә намаз вакыты билгеләнгән фарыз гамәл итеп йөкләтелде. (Намазларны вакытында үтәмәгән кеше Аллаһ ґәзабыннан имин була алмас).

Endonezyaca: 

Maka apabila kamu telah menyelesaikan shalat(mu), ingatlah Allah di waktu berdiri, di waktu duduk dan di waktu berbaring. Kemudian apabila kamu telah merasa aman, maka dirikanlah shalat itu (sebagaimana biasa). Sesungguhnya shalat itu adalah fardhu yang ditentukan waktunya atas orang-orang yang beriman.

Amharca: 

ሶላትንም በፈጸማችሁ ጊዜ ቆማችሁም ተቀምጣችሁም በጎኖቻችሁም ላይ ተጋድማችሁ አላህን አውሱ፡፡ በረጋችሁም ጊዜ ሶላትን (አሟልታችሁ) ስገዱ፡፡ ሶላት በምእምናን ላይ በጊዜያት የተወሰነች ግዴታ ናትና፡፡

Tamilce: 

ஆக, நீங்கள் தொழுகையை முடித்தால் நின்றவர்களாகவும், உட்கார்ந்தவர்களாகவும், உங்கள் விலாக்கள் மீது (படுத்தவர்களாகவு)ம் (நீங்கள் எந்த நிலையில் இருந்தாலும்) அல்லாஹ்வை நினைவு கூர்ந்தவர்களாக இருங்கள். ஆக, (எதிரிகளின் தாக்குதலில் இருந்து) நீங்கள் (பாதுகாப்பு பெற்று) நிம்மதி அடைந்தால் தொழுகையை (முறைப்படி முழுமையாக) நிலைநிறுத்துங்கள். நிச்சயமாகத் தொழுகை நம்பிக்கையாளர்கள் மீது நேரம் குறிக்கப்பட்ட கடமையாக இருக்கிறது.

Korece: 

예배를 행한 후에도 서있을때나 앉아있을 때나 누워있을 때 하나님을 염원하라 위험으로부터 안전할 때는 온전하게 예배를 하 라 믿는 신도들에게의 예배는 정 하여진 그 시간이니라

Vietnamca: 

Khi các ngươi đã hoàn thành xong lễ nguyện Salah thì các ngươi hãy tụng niệm, tán dương Allah (như được truyền dạy theo Sunnah) trong mọi lúc dù đang đứng, đang ngồi hoặc đang nằm nghiêng một bên. Sau khi các ngươi được bình an (không còn sợ hãi nữa) thì các ngươi hãy thiết lập lễ nguyện Salah (cho thật chu đáo). Quả thật, lễ nguyện Salah đã được ban hành cho những người có đức tin vào giờ giấc ấn định.