Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

39

Sûredeki Ayet No: 

52

Ayet No: 

4110

Sayfa No: 

464

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

أَوَلَمْ يَعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَن يَشَاءُ وَيَقْدِرُ ۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ

Çeviriyazı: 

evelem ya`lemû enne-llâhe yebsüṭu-rrizḳa limey yeşâü veyaḳdir. inne fî ẕâlike leâyâtil liḳavmiy yü'minûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Hâlâ bilmediler mi ki; Allah, rızkı dilediğine açar ve kısar. Şüphesiz ki bunda iman edecek bir kavim için nice ibretler vardır.

Diyanet İşleri: 

Allah'ın rızkı dilediğine yaydığını ve kısıp bir ölçüye göre verdiğini bilmezler mi? Doğrusu bunda, inanan kimseler için dersler vardır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Bilmezler mi ki Allah, şüphe yok ki dilediğinin rızkını bollaştırır ve dilediğinin daraltır. Şüphe yok ki bunda, inananlara deliller var elbet.

Şaban Piriş: 

Bilmiyorlar mı ki Allah, dilediğine rızkı yayar ve de daraltır. İman eden bir toplum için işte bunda deliller vardır.

Edip Yüksel: 

ALLAH'ın dilediğine rızkı genişletip daralttığını bilmezler mi? İnanan bir toplum için bunda dersler vardır.

Ali Bulaç: 

Onlar bilmiyorlar mı ki, gerçekten Allah, dilediğine rızkı genişletip-yayar ve (dilediğine) kısar da. Şüphesiz bunda, iman eden bir kavim için gerçekten ayetler vardır.

Suat Yıldırım: 

Hâlâ şunu anlamadılar mı ki Allah dilediği kulunun nasibini bollaştırır, dilediğinin nasibini ise daraltır. Elbette bunda inanacak kimseler için alacak ibretler vardır.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Blimediler mi ki, muhakkak Allah, rızkı dilediğine açar ve darlaştırır. Şüphe yok ki, bunda imân edecek bir kavim için elbette ibretler vardır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Bilmediler mi ki Allah, rızkı dilediğine açıp yayar da kısıp daraltır da. İman eden bir toplum için bunda elbette ibretler vardır.

Bekir Sadak: 

39:57

İbni Kesir: 

Bilmezler mi ki

Adem Uğur: 

Bilmiyorlar mı ki Allah, rızkı dilediğine bol bol verir, dilediğinden de kısar. Şüphesiz bunda inanan bir kavim için ibretler vardır.

İskender Ali Mihr: 

Ve onlar, Allah´ın dilediğinin rızkını genişlettiğini ve dilediğinin de rızkını taktir ettiğini (kıstığını) bilmiyorlar mı? Muhakkak ki bunda, mü´min olan kavim için elbette âyetler (ibretler, deliller) vardır.

Celal Yıldırım: 

Bilmezler mi ki, Allah elbette rızkı dilediğine genişletir ve kısıp daraltır. Şüphesiz ki bunda, imân eden bir millet için belgeler, öğütler ve ibretler vardır.

Tefhim ul Kuran: 

Onlar bilmiyorlar mı ki, gerçekten Allah, dilediğine rızkı genişletip yayar ve (dilediğine) kısar da. Şüphesiz bunda, iman etmekte olan bir kavim için gerçekten ayetler vardır.

Fransızca: 

Ne savent-ils pas qu'Allah attribue Ses dons avec largesse ou les restreint à qui Il veut ? Il y a en cela des preuves pour des gens qui croient.

İspanyolca: 

¿No saben que Alá dispensa el sustento a quien Él quiere: a unos con largueza, a otros con mesura? Ciertamente, hay en ello signos para gente que cree.

İtalyanca: 

Non sanno forse che Allah concede a chi vuole e a chi vuole lesina? In ciò vi sono segni per coloro che credono.

Almanca: 

Wissen sie etwa noch nicht, daß ALLAH gewiß viel Rizq gewährt, wem ER will, und daß ER wenig gewährt?! Gewiß, darin sind doch Ayat für Leute, die den Iman verinnerlichen.

Çince: 

难道他们还不知道吗?真主欲使谁的给养宽裕,就使他宽裕;欲使谁的给养窘迫,就使他窘迫。对于信道的民众,此中确有许多迹象。

Hollandaca: 

Weten zij niet, dat God zijnen voorraad overvloedig besteedt aan wien hem behaagt, en dat hij spaarzaam is naar zijn welbehagen? Waarlijk, hierin zijn teekenen voor hen die gelooven.

Rusça: 

Разве они не знают, что Аллах увеличивает или ограничивает удел, кому пожелает? Воистину, в этом - знамения для верующих людей.

Somalice: 

Miyeyna ogayn inuu Eebe u waasiciyo Rizqiga cidduu doono kuna cidhiidhyo (cidduu doono) arrintaasna waxaa ugu sugan aayad cidii wax rumeyn.

Swahilice: 

Kwani wao hawajui kwamba Mwenyezi Mungu humkunjulia riziki amtakaye na akamkadiria? Hakika katika haya bila ya shaka zipo Ishara kwa watu wanao amini.

Uygurca: 

ئۇلار بىلمەمدۇكى، اﷲ (سىناش يۈزىسىدىن) خالىغان ئادەمنىڭ رىزقىنى كەڭ قىلىدۇ، (خالىغان ئادەمنىڭ رىزقىنى) تار قىلىدۇ، شەك - شۈبھىسىزكى، بۇنىڭدا ئىمان ئېيتقان قەۋم ئۈچۈن نۇرغۇن ئالامەتلەر بار

Japonca: 

かれらは,アッラーが御望みの者に糧を広げまた引き締められることを知らないのか。本当にこの中には,信仰する民への印がある。

Arapça (Ürdün): 

«أوَ لم يعلموا أن الله يبسط الرزق» يوسعه «لمن يشاء» امتحانا «ويقدر» يضيقه لمن يشاء ابتلاء «إن في ذلك لآيات لقوم يؤمنون» به.

Hintçe: 

क्या उन लोगों को इतनी बात भी मालूम नहीं कि ख़ुदा ही जिसके लिए चाहता है रोज़ी फराख़ करता है और (जिसके लिए चाहता है) तंग करता है इसमें शक नहीं कि क्या इसमें ईमानदार लोगों के (कुदरत की) बहुत सी निशानियाँ हैं

Tayca: 

พวกเขาไม่รู้ดอกหรือว่า อัลลอฮฺทรงแผ่ปัจจัยยังชีพแก่ผู้ที่พระองค์ทรงประสงค์ และทรงให้คับแคบ แท้จริงในการนั้นย่อมเป็นสัญญาณมากหลายสำหรับหมู่ชนผู้ศรัทธา

İbranice: 

האינם יודעים, כי אלוהים מרחיב ומצמצם את הפרנסה למי שירצה? ויש בזה לקח לאנשים המאמינים

Hırvatça: 

Zar oni ne znaju da Allah daje opskrbu u izobilju onome kome hoće, i da uskraćuje; to su, zaista, znakovi narodu koji vjeruje.

Rumence: 

Ei nu ştiu că Dumnezeu înzestrează pe cine voieşte, cu prisosinţă, însă şi cu măsură. Întru aceasta sunt semne pentru un popor care crede.

Transliteration: 

Awalam yaAAlamoo anna Allaha yabsutu alrrizqa liman yashao wayaqdiru inna fee thalika laayatin liqawmin yuminoona

Türkçe: 

Bilmediler mi ki Allah, rızkı dilediğine açıp yayar da kısıp daraltır da. İman eden bir toplum için bunda elbette ibretler vardır.

Sahih International: 

Do they not know that Allah extends provision for whom He wills and restricts [it]? Indeed in that are signs for a people who believe.

İngilizce: 

Know they not that Allah enlarges the provision or restricts it, for any He pleases? Verily, in this are Signs for those who believe!

Azerbaycanca: 

Məgər onlar hələ də bilmirlərmi ki, Allah istədiyinin ruzisini artırar, (istədiyininkini də) azaldar. Həqiqətən, bunda iman gətirən bir qövm üçün ibrətlər vardır!

Süleyman Ateş: 

Bilmediler mi ki Allah dilediğine rızkı açar ve kısar. Şüphesiz bunda inanan bir toplum için ibretler vardır.

Diyanet Vakfı: 

Bilmiyorlar mı ki Allah, rızkı dilediğine bol bol verir, dilediğinden de kısar. Şüphesiz bunda inanan bir kavim için ibretler vardır.

Erhan Aktaş: 

Allah’ın dilediğine rızkı genişlettiğini ve ölçülendirdiğini bilmediler mi? Bunda îmân edecek bir toplum için âyetler(1) vardır.

Kral Fahd: 

Bilmiyorlar mı ki Allah, rızkı dilediğine bol bol verir, dilediğinden de kısar. Şüphesiz bunda inanan bir kavim için ibretler vardır.

Hasan Basri Çantay: 

Allahın, kimi dilerse onun rızkını yaymakda, (kimi de dilerse onunkini) kısmakda olduğunu haalâ bilmediler mi? Şübhesiz bunda îman edecek bir kavm için kat´î ibretler vardır.

Muhammed Esed: 

Bilmezler mi Allah dilediğine bol rızık verir, dilediğine az? Doğrusu, bunda inanan insanlar için dersler vardır!

Gültekin Onan: 

Onlar bilmiyorlar mı ki, gerçekten Tanrı dilediğine rızkı genişletir / yayar veya kısar / daraltır / kısıtlar. Kuşkusuz bunda inanan bir kavim için gerçekten ayetler vardır.

Ali Fikri Yavuz: 

O kâfirler hâlâ bilmediler mi ki, Allah, dilediğine rızkı genişletir, dilediğine de kısar. Şübhesiz bunda, (Peygambere ve Kur’an’a) iman edecek bir kavim için ibretler vardır.

Portekizce: 

Porventura, ignoram que Ele prodigaliza ou restringe a Sua graça a quem Lhe apraz? Por certo que nisto há sinais para oscrentes.

İsveççe: 

Vet de inte, att Gud ger den Han vill riklig, och den [Han vill] knappare utkomst? I detta ligger helt visst budskap till människor som vill tro!

Farsça: 

آیا ندانسته اند که خدا رزق و روزی را برای هر که بخواهد وسعت می دهد یا تنگ می گیرد؟ بی تردید در این [اندازه گیری] برای مردمی که ایمان دارند، نشانه هایی [از حکمت و مصلحت خدا] ست.

Kürtçe: 

ئایا نەیانزانیوە کەبێگومان خوا ڕۆزی فراوان دەکات ودەیشیگرێتەوە لەھەر کەسێك کە بیەوێت بێگومان لەوەدا بەڵگە ونیشانەی زۆر ھەن بۆ ئەو کەسانەی باوەڕ دەھێنن

Özbekçe: 

Улар Аллоҳ хоҳлаган кишисига ризқни кенг ва тор қилишини билмасмидилар?! Албатта, бунда иймон келтиргувчи қавмлар учун оят-белгилар бордир.

Malayca: 

(Mengapa mereka mendakwa demikian), tidakkah mereka mengetahui bahawa sesungguhnya Allah memewahkan rezeki bagi sesiapa yang dikehendakiNya, dan Ia juga yang menyempitkannya? Sesungguhnya yang demikian mengandungi keterangan- keterangan yang jelas bagi orang-orang yang percayakan (ilmu dan kebijaksanaan Allah).

Arnavutça: 

A nuk e dinë ata se Perëndia i afron furnizim të bollshëm kujt të dojë, e ia ngushton (kujt të dojë); me të vërtetë, në këtë ka argumente për popullin që beson.

Bulgarca: 

Нима не знаят, че Аллах увеличава препитанието комуто пожелае, и Той го намалява. В това има знамения за хора вярващи.

Sırpça: 

Зар они не знају да Аллах даје опскрбу у изобиљу ономе коме хоће, и да ускраћује; то су, заиста, поуке народу који верује.

Çekçe: 

Což nevědí, že Bůh štědře dává i odměřuje obživu tomu, komu chce? A věru jsou v tom znamení pro lid věřící.

Urduca: 

اور کیا انہیں معلوم نہیں ہے کہ اللہ جس کا چاہتا ہے رزق کشادہ کر دیتا ہے اور جس کا چاہتا ہے تنگ کر دیتا ہے؟ اس میں نشانیاں ہیں اُن لوگوں کے لیے جو ایمان لاتے ہیں

Tacikçe: 

Оё ҳанӯз надонистаанд, ки Худост, ки рӯзии ҳар касро, ки бихоҳад афзун месозад ё тангрӯзиаш мекунад? Ва дар ин худ ибратҳост барои мардуме ки имон меоваранд.

Tatarca: 

Әллә белмиләрме Аллаһ теләгән бәндәсенә киң ризык бирер, вә теләгән бәндәсенә тар ризык бирер, Аллаһуның бу эшендә Мөэминнар өчен гыйбрәтләр бар.

Endonezyaca: 

Dan tidakkah mereka mengetahui bahwa Allah melapangkan rezeki dan menyempitkannya bagi siapa yang dikehendaki-Nya? Sesungguhnya pada yang demikian itu terdapat tanda-tanda kekuasaan Allah bagi kaum yang beriman.

Amharca: 

አላህ ሲሳዩን ለሚሻው ሰው የሚያሰፋ የሚያጠብም መኾኑን አያውቁምን? በዚህ ውስጥ ለሚያምኑት ሕዝቦች ግሣጼዎች አሉበት፡፡

Tamilce: 

“நிச்சயமாக அல்லாஹ் தான் நாடுபவர்களுக்கு வாழ்வாதாரத்தை விசாலமாகக் கொடுக்கிறான். (தான் நாடுபவர்களுக்கு) சுருக்கமாகக் கொடுக்கிறான்” என்பதை அவர்கள் அறியவில்லையா? நம்பிக்கை கொள்கிற மக்களுக்கு நிச்சயமாக இதில் பல அத்தாட்சிகள் உள்ளன.

Korece: 

하나님께서는 뜻을 주신 자 에게 일용할 양식을 풍성케도 하 시며 제한도 하심을 그들은 모르 느뇨 실로 그 안에는 믿는 사람들을 위한 예증들이 있노라

Vietnamca: 

Lẽ nào họ không biết việc Allah muốn nới rộng hay thu hẹp bổng lộc của Ngài đối với ai là tùy ý Ngài hay sao? Quả thật, trong đó là các dấu hiệu cho đám người có đức tin.