Arapça:
وَالَّذِي جَاءَ بِالصِّدْقِ وَصَدَّقَ بِهِ ۙ أُولَٰئِكَ هُمُ الْمُتَّقُونَ
Çeviriyazı:
velleẕî câe biṣṣidḳi veṣaddeḳa bihî ülâike hümü-lmütteḳûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Doğruyu getiren ve onu tasdik edene gelince, işte onlar kötülükten korunan müttakilerdir.
Diyanet İşleri:
Gerçeği getiren ve onu doğrulayanlar, işte onlar, Allah'a karşı gelmekten sakınmış olanlardır.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Doğrulukla gelen kişiye ve onun doğru olduğunu tasdik edenlere gelince: Onlardır çekinenlerin ta kendileri.
Şaban Piriş:
Doğruyu getiren ve onu tasdik edenler ise, işte onlar muttakilerdir.
Edip Yüksel:
Gerçeği getiren ve onu doğrulayana gelince, işte onlar erdemlilerdir
Ali Bulaç:
Doğruyu getiren ve doğrulayanlara gelince; işte onlar muttaki (takva sahibi) olanlardır.
Suat Yıldırım:
Ama, hak ve gerçeği getiren ve onu tasdik edenler var ya, işte her türlü fenalıktan korunanlar onlardır.
Ömer Nasuhi Bilmen:
O zât ki, doğruyu ve onu tasdik ettiler, işte muttakîler olan, onlardırlar.
Yaşar Nuri Öztürk:
Doğruyu getirene ve onu tasdikleyene gelince, işte böyleleri, korunanların ta kendileridir.
Bekir Sadak:
(39-40) De ki: «Ey milletim! Durumunuzun gerektirdigini yapin
İbni Kesir:
Doğruyu getiren ve onu tasdik edenler
Adem Uğur:
Doğruyu getiren ve onu tasdik edenler var ya, işte kötülükten sakınanlar onlardır.
İskender Ali Mihr:
Ve hakikat ile gelen (Allah´a ulaşmayı dilemeye davet eden) ve onu tasdik edenler (Allah´a ulaşmayı dileyenler), işte onlar takva sahibidirler.
Celal Yıldırım:
Doğruyu getiren ve onu getireni tasdîk eden (var ya) işte (Allah´tan) korkup (inkâr ve azgınlıktan) sakınanlar onlardır!
Tefhim ul Kuran:
Doğruyu getiren ve doğrulayanlara gelince
Fransızca:
Tandis que celui qui vient avec la vérité et celui qui la confirme, ceux-là sont les pieux.
İspanyolca:
Quienes traen la Verdad y la confirman, ésos son los temerosos de Alá.
İtalyanca:
Chi ha recato la Verità e chi vi si è attenuto: ecco i timorati.
Almanca:
Und derjenige, der mit der Wahrhaftigkeit kam, auch der diese als wahr verinnerlichte, diese sind die Muttaqi.
Çince:
传达实言和承认实言的,这些人确是敬畏的。
Hollandaca:
Maar hij die waarheid brengt, en hij die daaraan geloof hecht, dat zijn zij die God vreezen.
Rusça:
Но тот, кто явился с правдой, и тот, кто признал ее истинность, действительно являются богобоязненными.
Somalice:
Kii la yimid Runta iyo kii rumeeyey waa dhawrsadeen/
Swahilice:
Na aliye ileta Kweli na akaithibitisha - hao ndio wachamngu.
Uygurca:
راست سۆز (يەنى قۇرئان) نى ئېلىپ كەلگەن كىشى ۋە ئۇنى ئېتىراپ قىلغان كىشىلەر - ئەنە شۇلار تەقۋادارلاردۇر
Japonca:
だが真理を(西?)す者,またそれを確認(して支持)する者,これらは正義を行う者である。
Arapça (Ürdün):
«والذى جاء بالصدق» هو النبي صلى الله عليه وسلم «وصدق به» هم المؤمنون فالذي بمعنى الذين «أولئك هم المتقون» الشرك.
Hintçe:
(ज़रूर है) और याद रखो कि जो शख्स (रसूल) सच्ची बात लेकर आया वह और जिसने उसकी तसदीक़ की यही लोग तो परहेज़गार हैं
Tayca:
ส่วนผู้ที่นำความจริงมา และเขาได้เชื่อมั่นความจริงนั้น ชนเหล่านี้ พวกเขาคือบรรดาผู้ยำเกรง
İbranice:
אך זה אשר הביא את הצדק, וזה אשר העיד שהוא אכן הצדק, אלה הם היראים ( את אלוהים)
Hırvatça:
A onaj koji donosi Istinu i oni koji u nju vjeruju, oni se čuvaju i boje,
Rumence:
Cel care a venit cu Adevărul şi cei care l-au mărturisit, aceştia sunt cei temători.
Transliteration:
Waallathee jaa bialssidqi wasaddaqa bihi olaika humu almuttaqoona
Türkçe:
Doğruyu getirene ve onu tasdikleyene gelince, işte böyleleri, korunanların ta kendileridir.
Sahih International:
And the one who has brought the truth and [they who] believed in it - those are the righteous.
İngilizce:
And he who brings the Truth and he who confirms (and supports) it - such are the men who do right.
Azerbaycanca:
Haqqı (Qur’anı) gətirən və onu təsdiq edənlər (Peyğəmbər və mö’minlər) isə əsl müttəqilərdir.
Süleyman Ateş:
Doğruyu getirene ve onu doğrulayanlara gelince: İşte korunanlar onlardır.
Diyanet Vakfı:
Doğruyu getiren ve onu tasdik edenler var ya, işte kötülükten sakınanlar onlardır.
Erhan Aktaş:
Doğruyu getirenler ve onu doğrulayanlar, işte onlar takvâ sahibidirler.
Kral Fahd:
Doğruyu getiren ve onu tasdik edenler var ya, işte kötülükten sakınanlar onlardır.
Hasan Basri Çantay:
Sıdk (-u hakıykat) ı getirene ve onu tasdıyk edenlere (mü´minlere) gelince: İşte onlar takvâye erenlerin ta kendileridir.
Muhammed Esed:
Ama hakikati getiren ve onu bütün kalpleriyle tasdik edenler; işte onlar Allah´a karşı sorumluluklarının (tam) bilincinde olanlardır!
Gültekin Onan:
Doğruyu getiren ve doğrulayanlara gelince
Ali Fikri Yavuz:
Doğruyu (Kur’an’ı) getiren (Hz. Peygamber s.a.s.) ve O’nu tasdik eden (müminler) ise, işte bunlar takva sahibi kimselerdir.
Portekizce:
Outrossim, aqueles que apresentarem a verdade e a confirmarem, esses serão os tementes.
İsveççe:
Och den som förkunnar sanningen och den som tar emot den och bejakar den, de är de [sant] gudfruktiga.
Farsça:
و آنکه سخن راست و درست آورد و کسانی که آن را باور کردند، اینانند که پرهیزکارانند.
Kürtçe:
وە ئەو کەسەی قورئانی ھێناوە (واتە پێغەمبەر ﷺ) باوەڕیشی پێیەتی ھەر ئەوانن لەخواترسان و پارێزکاران
Özbekçe:
Содиқ (сўз)ни келтирган ва уни тасдиқ қилган эса, ана ўшалар тақводорлардир. (Яъни, Аллоҳнинг содиқ сўзини бандаларга етказган ва ўша содиқ сўзни тасдиқлаганлар тақводорлардир. Қуръони Каримни келтирган Муҳаммад (с. а. в.) ҳамда бошқа барча Пайғамбарлар алайҳиссалом ва барча мўмин бандалар шу сирага кирадилар. Улар Аллоҳ таолога тақво этган, унинг айтганини қилган, қайтарганидан қайтган бандалардир.)
Malayca:
Dan (nyatalah bahawa) yang membawa kebenaran (tauhid dan hukum ugama) serta ia (dan pengikut-pengikutnya) mengakui kebenarannya (dengan mematuhi hukum itu), mereka itulah orang-orang yang bertaqwa.
Arnavutça:
E, ai që ka sjellë të Vërtetën (Muhammedi) dhe (ata) që i kanë besuar asaj janë të ruajtur (nga të këqiat),
Bulgarca:
А онзи, който донесе истината и я потвърди, тези са богобоязливите.
Sırpça:
А онај који доноси истину и они који у њу верују, они су богобојазни,
Çekçe:
Ti, kdož pravdu přinášejí a ji potvrzují - hle, to jsou bohabojní!
Urduca:
اور جو شخص سچائی لے کر آیا اور جنہوں نے اس کو سچ مانا، وہی عذاب سے بچنے والے ہیں
Tacikçe:
Ва касе, ки сухани рост овард ва тасдиқаш кард, онон парҳезгоронанд.
Tatarca:
Мухәммәд г-м Коръәнне дөреслек белән китерде, вә мөэминнәр Коръәннең һәр сүзен дөресләп иман китерделәр, алар гөнаһтан сакланучы тәкъва кешеләрдер.
Endonezyaca:
Dan orang yang membawa kebenaran (Muhammad) dan membenarkannya, mereka itulah orang-orang yang bertakwa.
Amharca:
ያም በእውነት የመጣው በእርሱ ያመነውም እነዚያ እነርሱ አላህን ፊሪዎች ናቸው፡፡
Tamilce:
எவர் உண்மையைக் கொண்டு வந்தாரோ இன்னும் எவர் அதை உண்மை என்று ஏற்றாரோ அவர்கள்தான் இறையச்சம் உள்ளவர்கள்.
Korece:
진리로 도래한 그와 그것을 진리로 확증하는 자들은 의를 행 하는 자들이라
Vietnamca:
Những người mang chân lý đến và tin nơi nó, họ đích thực là những người ngoan đạo (ngay chính, sợ Allah).
Ayet Linkleri: