Arapça:
إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَن يَقُولَ لَهُ كُن فَيَكُونُ
Çeviriyazı:
innemâ emruhû iẕâ erâde şey'en ey yeḳûle lehû kün feyekûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O'nun emri, bir şeyi dileyince ona sadece "Ol!" demektir. O da hemen oluverir.
Diyanet İşleri:
Bir şeyi dilediği zaman, O'nun buyruğu sadece, o şeye "Ol" demektir, hemen olur.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Emri, bir şeyin yaratılmasına taalluk eder, birşeyi yaratmayı dilerse ona ol der, hemen oluverir.
Şaban Piriş:
Bir şeyi dilediği zaman, O'nun emri, ona yalnızca: “Ol!” demesidir; o da hemen oluverir.
Edip Yüksel:
Bir şeyi dilediği zaman, ona sadece "Ol!" der ve o da hemen oluverir.
Ali Bulaç:
Bir şeyi dilediği zaman, O'nun emri yalnızca: "Ol" demesidir; o da hemen oluverir.
Suat Yıldırım:
Bir şeyi dilediğinde O'nun buyruğu, sadece “Ol!” demektir, hemen oluverir...
Ömer Nasuhi Bilmen:
O´nun emri, bir şeyi murad ettiği zaman ancak ona «Ol!» demesidir ki, o da hemen oluverir.
Yaşar Nuri Öztürk:
O, bir şeyi istediğinde, buyruğu sadece şunu söylemektir: "Ol!" Artık o, oluverir.
Bekir Sadak:
37:1
İbni Kesir:
Bir şeyi murad ettiği zaman, O´nun emri sadece ona
Adem Uğur:
Bir şey yaratmak istediği zaman Onun yaptığı "
İskender Ali Mihr:
O (Allah), bir şey irade ettiği (dilediği) zaman O´nun emri, sadece ona: "
Celal Yıldırım:
O, bir şeyi (var kılmayı) dileyince, O´nun emri sadece «ol!» demesidir, o şey hemen oluverir.
Tefhim ul Kuran:
Bir şeyi dilediği zaman, O´nun emri, ona yalnızca: «Ol» demesidir
Fransızca:
Quand Il veut une chose, Son commandement consiste à dire : "Sois", et c'est.
İspanyolca:
Su orden, cuando quiere algo, le dice tan sólo: «¡Se!» Y es.
İtalyanca:
Quando vuole una cosa, il Suo ordine consiste nel dire "Sii" ed essa è.
Almanca:
Seine Anweisung ist nur, wenn ER irgend etwas will, daß ER diesem sagt: "Sei!" Und es ist.
Çince:
当他欲造化任何事物的时候,他的事情只是说声:有,它就有了。
Hollandaca:
Zijn bevel, als hij een ding verlangt, is slechts dat hij zegt: Wees! en het is.
Rusça:
Когда Он желает чего-либо, то стоит Ему сказать: "Будь!" - как это сбывается.
Somalice:
Amarka Eebena markuu wax inuu abuuro doono waa inuu ku yidhaahdo uun ahaw oo uu ahaado.
Swahilice:
Hakika amri yake anapo taka kitu ni kukiambia tu: Kuwa! Na kikawa.
Uygurca:
اﷲ بىرەر شەيئىنى (يارىتىشنى) ئىرادە قىلسا، ئۇنىڭغا «ۋۇجۇتقا كەل» دەيدۇ - دە، ئۇ ۋۇجۇتقا كېلىدۇ
Japonca:
何かを望まれると,かれが「有れ。」と御命じになれば,即ち有る。
Arapça (Ürdün):
«إنما أمره» شأنه «إذا أراد شيئا» أي خلق شيء «أن يقول له كن فيكونُ» أي فهو يكون، وفي قراءة بالنصب عطفا على يقول.
Hintçe:
उसकी शान तो ये है कि जब किसी चीज़ को (पैदा करना) चाहता है तो वह कह देता है कि ''हो जा'' तो (फौरन) हो जाती है
Tayca:
แท้จริงพระบัญชาของพระองค์ เมื่อทรงประสงค์สิ่งใด พระองค์ก็จะตรัสแก่มันว่า “จงเป็น” แล้วมันก็จะเป็นขึ้นมา
İbranice:
אמנם זה הוא אשר אם ירצה דבר הוא רק מצווה ' היה'! ואז נהיה
Hırvatça:
A Njegova naredba, kada nešto hoće, jeste da samo za to rekne: "Budi!" - i ono bude.
Rumence:
Porunca Sa, când voieşte un lucru, este în a spune: “Fii!” Şi el este.
Transliteration:
Innama amruhu itha arada shayan an yaqoola lahu kun fayakoonu
Türkçe:
O, bir şeyi istediğinde, buyruğu sadece şunu söylemektir: "Ol!" Artık o, oluverir.
Sahih International:
His command is only when He intends a thing that He says to it, "Be," and it is.
İngilizce:
Verily, when He intends a thing, His Command is, "be", and it is!
Azerbaycanca:
Bir şeyi (yaratmaq) istədiyi zaman (Allahın) buyurduğu ona ancaq: “Ol!” deməkdir. O da dərhal olar.
Süleyman Ateş:
O'nun işi, bir şeyi(n olmasını) istedi mi ona, sadece "ol!" demektir, hemen oluverir.
Diyanet Vakfı:
Bir şey yaratmak istediği zaman Onun yaptığı "Ol" demekten ibarettir. Hemen oluverir.
Erhan Aktaş:
O, bir şey yaratmak istediğinde, ona: “Ol.” der. O da hemen oluverir.
Kral Fahd:
Bir şey yaratmak istediği zaman Onun yaptığı « OL » demekten ibarettir. Hemen oluverir.
Hasan Basri Çantay:
Onun emri, bir şey´i dilediği zaman, ona ancak «Ol» demesinden ibâretdir. O da oluverir.
Muhammed Esed:
O, Tek´tir, Biricik´tir, öyle ki bir şeyin olmasını istediğinde ona sadece "Ol!" der; ve o (şey hemen) oluverir.
Gültekin Onan:
Bir şeyi dilediği zaman O´nun buyruğu yalnızca "
Ali Fikri Yavuz:
Allah’ın şanı, bir şeyin olmasını dilediği zaman, ona sadece “ol” demektir
Portekizce:
Sua ordem, quando quer algo, é tão-somente: Seja!, e é.
İsveççe:
Om Han vill att något skall vara säger Han endast till det: "Var!" - och det är.
Farsça:
شأن او این است که چون پدید آمدن چیزی را اراده کند، فقط به آن می گوید: باش، پس بی درنگ موجود می شود.
Kürtçe:
بەڕاستی کاری ئەو (خوا) ئەمەیە ھەر کاتێك بیەوێت شتێك بە دیبھێنێت پێی دەڵێ: ببە، دەست بەجێ (ئەو شتە) دەبێت
Özbekçe:
Қачон бирон нарсани ирода қилса, Унинг иши «Бўл» демоқликдир, холос. Бас, у нарса бўлур.
Malayca:
Sesungguhnya keadaan kekuasaanNya apabila Ia menghendaki adanya sesuatu, hanyalah Ia berfirman kepada (hakikat) benda itu: " Jadilah engkau! ". Maka ia terus menjadi.
Arnavutça:
Dispozita e Tij (Perëndisë), kur dëshiron të bëjë diçka, është vetëm të thotë: “Bëhu!” – dhe ajo bëhet.
Bulgarca:
Повелята Му, когато желае нещо, е само да му каже: “Бъди!” И то става.
Sırpça:
А Његова наредба, када нешто хоће, јесте да само за то каже: „Буди!“ - И оно буде.
Çekçe:
A když něčeho si přeje, je rozkaz Jeho pouze: 'Staniž se!' a stane se.
Urduca:
وہ تو جب کسی چیز کا ارادہ کرتا ہے تو اس کا کام بس یہ ہے کہ اسے حکم دے کہ ہو جا اور وہ ہو جاتی ہے
Tacikçe:
Чун бихоҳад чизеро биёфаринад, фармонаш ин аст, ки мегӯяд: «Мавҷуд шав!» Пас мавҷуд мешавад.
Tatarca:
Аллаһ бер нәрсәнең бар булуын теләсә, ул нәрсәгә фәкать бар бул дип әйтер һәм ул нәрсә бар булыр.
Endonezyaca:
Sesungguhnya keadaan-Nya apabila Dia menghendaki sesuatu hanyalah berkata kepadanya: "Jadilah!" maka terjadilah ia.
Amharca:
ነገሩም አንዳችን በሻ ጊዜ ኹን ማለት ነው፡፡ ወዲያው ይኾናልም፡፡
Tamilce:
அவன் எதையும் நாடினால் அவனது கட்டளை எல்லாம், ‘ஆகு’ என்று அதற்கு அவன் கூறுவதுதான். உடனே அது ஆகிவிடும்.
Korece:
실로 그분께서 무엇에 뜻을 두시고 있어라 명령하시면 그대로되니라
Vietnamca:
Quả thật, khi Ngài muốn điều gì, Ngài chỉ cần phán “Hãy thành!” thì tức khắc nó sẽ thành (giống như ý của Ngài).
Ayet Linkleri: