Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

36

Sûredeki Ayet No: 

50

Ayet No: 

3755

Sayfa No: 

443

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَلَا يَسْتَطِيعُونَ تَوْصِيَةً وَلَا إِلَىٰ أَهْلِهِمْ يَرْجِعُونَ

Çeviriyazı: 

felâ yesteṭî`ûne tevṣiyetev velâ ilâ ehlihim yerci`ûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

O zaman bir vasiyette bile bulunamazlar. Ailelerine de dönemezler.

Diyanet İşleri: 

O zaman, artık ne vasiyet edebilirler ne de ailelerine dönebilirler.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Derken bir vasiyette bile bulunmaya imkan bulamazlar ve ailelerine bile dönemezler.

Şaban Piriş: 

(O zaman) Ne bir vasiyet edebilirler, ne de ailelerine geri dönebilirler

Edip Yüksel: 

Ne bir vasiyet bırakmaya vakit bulurlar ne de ailelerine dönebilirler.

Ali Bulaç: 

Artık ne bir tavsiyede bulunmağa güç yetirebilirler, ne ailelerine dönebilirler.

Suat Yıldırım: 

İşte o zaman...Ne vasiyette bulunabilir, ne de evlerine dönebilirler...

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Artık ne bir vasiyet yapmaya muktedir olabilirler ve ne de ailelerine dönebilirler.

Yaşar Nuri Öztürk: 

O zaman ne bir tavsiyede bulunmaya güçleri yetecek ne de ailelerine dönebilecekler.

Bekir Sadak: 

Onlar ve esleri golgeliklerde, tahtlar uzerine yaslanmislardir.

İbni Kesir: 

Artık ne vasiyet edebilirler, ne de ailelerine dönebilirler.

Adem Uğur: 

İşte o anda onlar ne bir vasiyyette bulunabilirler, ne de ailelerine dönebilirler.

İskender Ali Mihr: 

Artık vasiyet etmeye güçleri yetmez. Ve ailelerine dönemezler.

Celal Yıldırım: 

Artık (bu durumda) ne bir tavsiyede bulunmaya güç getirebilirler, ne de ailelerine dönebilirler.

Tefhim ul Kuran: 

Artık ne bir tavsiyede bulunmağa güç yetirebilirler, ne de ailelerine dönebilirler.

Fransızca: 

Ils ne pourront donc ni faire de testament, ni retourner chez leurs familles.

İspanyolca: 

y no podrán hacer testamento, ni volver a los suyos.

İtalyanca: 

E non potranno dunque fare testamento e neppure ritornare alle loro famiglie.

Almanca: 

Dann können sie weder ein Vermächtnis machen, noch zu ihren Nahverwandten zurückkehren.

Çince: 

他们将来不能立遗嘱,也不能回家去。

Hollandaca: 

En zij zullen geen tijd hebben om eenige beschikking over hunne bezittingen te maken, en zij zullen niet tot hun gezin terugkeeren.

Rusça: 

Они не смогут ни оставить завещание, ни вернуться к своим семьям.

Somalice: 

Mana karaan dardaaran ehelkoodiina uma soo noqdaan.

Swahilice: 

Basi hawataweza kuusia, wala kwa watu wao hawarejei.

Uygurca: 

ئۇلار بىر - بىرىگە ۋەسىيەت قالدۇرۇشقىمۇ، ئائىلىسىگە قايتىشقىمۇ قادىر بولالمايدۇ

Japonca: 

その時かれらは,遺言することも,また家族のところに帰ることも出来ない。

Arapça (Ürdün): 

«فلا يستطيعون توصية» أي أن يوصوا «ولا إلى أهلهم يرجعون» من أسواقهم وأشغالهم بل يموتون فيها.

Hintçe: 

जब ये लोग बाहम झगड़ रहे होगें फिर न तो ये लोग वसीयत ही करने पायेंगे और न अपने लड़के बालों ही की तरफ लौट कर जा सकेगें

Tayca: 

แล้วพวกเขาก็ไม่สามารถจะสั่งเสียอันใด และพวกเขาก็ไม่ทันจะกลับไปยังครอบครัวของพวกเขาได้

İbranice: 

ולא יהיה להם אפילו זמן לצוות צוואה או לשוב אל בתיהם

Hırvatça: 

pa neće moći ništa oporučiti, niti se porodici svojoj vratiti.

Rumence: 

Nu vor putea lăsa ceva cu limbă de moarte, şi nici la ai lor să se întoarcă.

Transliteration: 

Fala yastateeAAoona tawsiyatan wala ila ahlihim yarjiAAoona

Türkçe: 

O zaman ne bir tavsiyede bulunmaya güçleri yetecek ne de ailelerine dönebilecekler.

Sahih International: 

And they will not be able [to give] any instruction, nor to their people can they return.

İngilizce: 

No (chance) will they then have, by will, to dispose (of their affairs), nor to return to their own people!

Azerbaycanca: 

Artıq nə bir vəsiyyət etməyə iqtidarları olar, nə də ailələrinin yanına qayıda bilərlər!

Süleyman Ateş: 

Artık ne bir tavsiye yapabilirler, ne de ailelerine dönebilirler.

Diyanet Vakfı: 

İşte o anda onlar ne bir vasiyyette bulunabilirler, ne de ailelerine dönebilirler.

Erhan Aktaş: 

Artık vasiyette bulunmaya da ailelerine dönmeye de güçleri yetmez.

Kral Fahd: 

İşte o anda onlar ne bir vasiyyette bulunabilirler, ne de ailelerine dönebilirler.

Hasan Basri Çantay: 

(İşte o zaman) bunlar bir vasıyyetde bile bulunamazlar. (Hattâ o vakit) ailelerine dahi dönecek (halde) değildirler.

Muhammed Esed: 

Ve (akibetleri öyle ani olacaktır ki) ne bir vasiyette bulunabilirler, ne de yakınlarına sığınabilirler.

Gültekin Onan: 

Artık ne bir tavsiyede bulunmağa güç yetirebilirler, ne ailelerine dönebilirler.

Ali Fikri Yavuz: 

O zaman bir vasiyyet (söz) bile yapamazlar, ailelerine de (çarşı ve sokaklardan) dönemezler.

Portekizce: 

E não terão oportunidade de deixar testamento, nem de voltar aos seus.

İsveççe: 

De kommer inte att få tid att upprätta testamente, och de hinner inte vända tillbaka till de sina.

Farsça: 

[فریادی که وقتی بر سر آنان زده شود] نه می توانند وصیتی کنند و نه [اگر بیرون خانه باشند] می توانند به خانواده خود برگردند،

Kürtçe: 

ئەوسا ناتوانن ھیچ وەسێتێك بکەن یان بگەڕێنەوە لای کەسوکاریان

Özbekçe: 

Улар на васият қилишга қодир бўларлар ва на ўз аҳлларига қайтарлар.

Malayca: 

Maka dengan itu, mereka tidak berpeluang membuat sebarang pesanan (wasiat atau lainnya), dan (kalau mereka berada di luar) mereka tidak sempat kembali kepada keluarganya.

Arnavutça: 

E, ata nuk do të mund t’i kryejnë porositë e as të kthehen te familja e tyre.

Bulgarca: 

И не ще съумеят нито да се разпоредят, нито при семействата си да се завърнат.

Sırpça: 

па неће моћи ништа да опоруче, нити својој породици да се врате.

Çekçe: 

a nebudou schopni ani závěť učinit, ani k rodině své se navrátit.

Urduca: 

اور اُس وقت یہ وصیت تک نہ کر سکیں گے، نہ اپنے گھروں کو پلٹ سکیں گے

Tacikçe: 

ончунон ки тавони васияте надошта бошанд ва натавонанд назди касони худ бозгарданд.

Tatarca: 

Аларны ул тавыш тотканда васыятьләрен әйтергә һәм өй әһелләре янына кайтырга кадир булмаслар.

Endonezyaca: 

lalu mereka tidak kuasa membuat suatu wasiatpun dan tidak (pula) dapat kembali kepada keluarganya.

Amharca: 

(ያን ጊዜ) መናዘዝንም አይችሉም፡፡ ወደ ቤተሰቦቻቸወም አይመለሱም፡፡

Tamilce: 

ஆக, அவர்கள் மரண சாசனம் கூறுவதற்கு சக்தி பெற மாட்டார்கள். இன்னும், தங்கள் குடும்பத்தாரிடம் திரும்பி வர மாட்டார்கள். (அதற்குள் மறுமை நிகழ்ந்துவிடும்).

Korece: 

그때 그들에게는 유언할 기 회도 없을 것이며 그들 가족으로 돌아칼 기회도 없을 것이라

Vietnamca: 

Lúc đó, họ sẽ không kịp trăng trối và cũng sẽ không kịp quay về gặp gia đình của mình.

Ayet Linkleri: 

Rubu tag: 

Hizb tag: