Arapça:
يَا حَسْرَةً عَلَى الْعِبَادِ ۚ مَا يَأْتِيهِم مِّن رَّسُولٍ إِلَّا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ
Çeviriyazı:
yâ ḥasraten `ale-l`ibâd. mâ ye'tîhim mir rasûlin illâ kânû bihî yestehziûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yazıklar olsun o kullara ki, kendilerine glen her bir peygamberle mutlaka alay ediyorlardı.
Diyanet İşleri:
Kullara yazıklar olsun! Kendilerine hangi elçi gelse, onu alaya alıyorlardı.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Yazıklar olsun kullara, onlara hiçbir peygamber gelmedi ki onunla alay etmesinler.
Şaban Piriş:
Ne yazık şu kullara! Kendilerine bir peygamber gelmeye görsün, onunla sadece alay ederlerdi.
Edip Yüksel:
Halkın durumu pek yazık. Kendilerine her ne zaman bir elçi gelse onunla alay ederlerdi.
Ali Bulaç:
Yazıklar olsun kullara; ki onlara bir elçi gelmeyegörsün, mutlaka onunla alay ederlerdi.
Suat Yıldırım:
Yazıklar olsun o kullara ki, kendilerine gelen her resul ile, mutlaka alay ederlerdi.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ey o kullar üzerine (teveccüh edecek) hasret! (Tam zamanın). Onlara bir resûl gelmezdi ki illâ istihzâda bulunurlar olmuşlardı.
Yaşar Nuri Öztürk:
Yazık şu kullara! Kendilerine gelen her resulle mutlaka alay ederlerdi.
Bekir Sadak:
Yerin yetistirdiklerinden, kendilerinden ve daha bilmediklerinden cift cift yaratan Allah munezzehtir.
İbni Kesir:
Yazıklar olsun o kullara ki
Adem Uğur:
Ne yazık şu kullara! Onlara bir peygamber gelmeyegörsün, ille de onunla alay etmeye kalkışırlar.
İskender Ali Mihr:
O kullara yazıklar olsun! Onlara hiçbir resûl gelmedi ki, onunla alay etmiş olmasınlar (hepsiyle alay ettiler).
Celal Yıldırım:
Yazık çok yazık o kullara ki, kendilerine ne kadar bir peygamber geldiyse, mutlaka onunla alay ederlerdi.
Tefhim ul Kuran:
Yazıklar olsun kullara
Fransızca:
Hélas pour les esclaves [les humains] ! Jamais il ne leur vient de messager sans qu'ils ne s'en raillent.
İspanyolca:
¡Pobres siervos! No vino a ellos enviado que no se burlaran de él.
İtalyanca:
Oh, miseria sui servi [di Allah]! Non giunge loro un messaggero che essi non scherniscano.
Almanca:
Trauer um die Menschen! Niemals kam zu ihnen ein Gesandter, ohne daß sie ihn verspotteten.
Çince:
哀哉众仆!只要有使者来教化他们,他们便加以愚弄。
Hollandaca:
O, hoe ellendig zijn de menschen! Geen gezant kwam tot hen of zij lachten hem met verachting uit.
Rusça:
О горе рабам! Не приходил к ним ни один посланник, над которым бы они не издевались.
Somalice:
Nidaamo (Qoomamo) yaa u sugmaatay addomada Rasuulkii u yimaadaba waxay ahaadaan kuwo ku jees jeesa.
Swahilice:
Nawasikitikia waja wangu. Hawajii Mtume ila wao humkejeli.
Uygurca:
(اﷲ نىڭ ئايەتلىرىنى ئىنكار قىلغۇچى) بەندىلەرگە ئەپسۇسكى، ئۇلارغا بىرەر پەيغەمبەر كەلسىلا ئۇنى مەسخىرە قىلىشتى
Japonca:
ああ,哀れなしもべたちよ。かれらは使徒が来る度,嘲笑してかかった。
Arapça (Ürdün):
«يا حسرة على العباد» هؤلاء ونحوهم ممن كذبوا الرسل فأهلكوا، وهي شدة التألم ونداؤها مجاز، أي هذا أوانك فاحضري «ما يأتيهم من رسول إلا كانوا به يستهزءُون» مسوق لبيان سببها لاشتماله على استهزائهم المؤدى إلى إهلاكهم المسبب عنه الحسرة.
Hintçe:
हाए अफसोस बन्दों के हाल पर कि कभी उनके पास कोई रसूल नहीं आया मगर उन लोगों ने उसके साथ मसख़रापन ज़रूर किया
Tayca:
โอ้ อนิจจาต่อปวงบ่าว ไม่มีร่อซูลคนใดมายังพวกเขา เว้นแต่พวกเขาได้เย้ยหยันเขา
İbranice:
הוי כמה צר יהיה מצב (עונש) הברואים! אין מגיע להם כל שליח אלא שהם מזלזלים בו
Hırvatça:
O ljudske žalosti! Nijedan poslanik im nije došao a da ga nisu izrugivali.
Rumence:
Vai vouă, robilor! Nici un trimis n-a venit la ei, fără ca ei să nu-şi bată joc de el.
Transliteration:
Ya hasratan AAala alAAibadi ma yateehim min rasoolin illa kanoo bihi yastahzioona
Türkçe:
Yazık şu kullara! Kendilerine gelen her resulle mutlaka alay ederlerdi.
Sahih International:
How regretful for the servants. There did not come to them any messenger except that they used to ridicule him.
İngilizce:
Ah! Alas for (My) Servants! There comes not a messenger to them but they mock him!
Azerbaycanca:
Vay bu bəndələrin halına! Onlara elə bir peyğəmbər gəlməz ki, ona istehza etməsinlər! (Buna görə də əzaba düçar olarlar).
Süleyman Ateş:
Yazık şu kullara! Kendilerine gelen her elçi ile mutlaka alay ederlerdi.
Diyanet Vakfı:
Ne yazık şu kullara! Onlara bir peygamber gelmeyegörsün, ille de onunla alay etmeye kalkışırlar.
Erhan Aktaş:
Yazıklar olsun o kullara! Kendilerine gelen her Resûl’le alay ettiler.
Kral Fahd:
Ne yazık şu kullara! Onlara bir peygamber gelmeyegörsün, ille de onunla alay etmeye kalkışırlar.
Hasan Basri Çantay:
Ey kulların üzerine (çöken büyük) hasret (ve nedamet, hazır ol! Çünkü) onlar kendilerine herhangi bir peygamber (ve elçi) gelmeye dursun, ille onunla istihza ederlerdi.
Muhammed Esed:
Ah! Yazık şu insanlar(ın çoğun)a! Kendilerine hangi elçi geldiyse onu alaya aldılar!
Gültekin Onan:
Yazıklar olsun kullara
Ali Fikri Yavuz:
Yazıklar olsun o kullara ki, ne zaman kendilerine bir peygamber gelse, muhakkak onu alaya alırlardı.
Portekizce:
Ai dos (Meus) servos! Não lhes foi apresentado mensageiro algum sem que o escarnecessem!
İsveççe:
ARMA människor! Aldrig någonsin har ett sändebud kommit till dem, utan att de har gjort narr av honom!
Farsça:
ای دریغ و افسوس بر این بندگان که هیچ پیامبری برای هدایتشان نمی آمد مگر اینکه او را مسخره می کردند!
Kürtçe:
ئای پەشیمانی وداخی سەخت بۆ ئەو بەندانەی (کەبێ باوەڕن) ھەر پێغەمبەرێکیان بۆ بھاتایە تەنیا گاڵتەیان پێ دەکرد (و ھیچ تر)
Özbekçe:
Бандаларга ҳасратлар бўлсин! Ҳар қачон уларга Пайғамбар келса, уни фақат истеҳзо қилар эдилар.
Malayca:
Sungguh besar perasaan sesal dan kecewa yang menimpa hamba-hamba (yang mengingkari kebenaran)! Tidak datang kepada mereka seorang Rasul melainkan mereka mengejek-ejek dan memperolok-olokkannya.
Arnavutça:
Ah, sa mjerim për ata njerëz! Kurdo që u vinte ndonjë pejgamber, ata nuk bënin tjetër, por vetëm talleshin me te.
Bulgarca:
О, горко на рабите! Не идва при тях пратеник, без да се подиграят с него.
Sırpça:
О како ће људи бити јадни! Ниједан посланик им није дошао, а да му се нису наругали.
Çekçe:
Ó, jak jsou služebníci Moji k politování! Vždyť nepřišel k nim posel žádný, aby se mu neposmívali.
Urduca:
افسوس بندوں کے حال پر، جو رسول بھی ان کے پاس آیا اُس کا وہ مذاق ہی اڑاتے رہے
Tacikçe:
Эй дареғ бар ин бандагон! Ҳеҷ паёмбаре бар онҳо фиристода нашуд, ки масхарааш накарда бошанд.
Tatarca:
Үзләрен Аллаһуның, рәхмәтенә вә җәннәтенә чакыру өчен килгән пәйгамбәрне инкяр итеп, төрлечә мәсхәрә кылучы кәферләрнең хәлләре ни үкенечле вә ни хәсрәтле һәм мәңгегә ґәзабта калудыр.
Endonezyaca:
Alangkah besarnya penyesalan terhadap hamba-hamba itu, tiada datang seorang rasulpun kepada mereka melainkan mereka selalu memperolok-olokkannya.
Amharca:
በባሮቹ ላይ ዋ ቁልጭት! ከመልክተኛ አንድም አይመጣቸውም በእርሱ የሚሳለቁበት ቢኾኑ እንጅ፡፡
Tamilce:
அடியார்கள் மீது நிகழ்ந்த துக்கமே! அவர்களிடம் எந்த ஒரு தூதரும் வரவில்லை, அவர்கள் அவரை கேலி செய்பவர்களாக இருந்தே தவிர.
Korece:
가없은 종들이라 그들에게 선지자가 이를 때마다 그들은 조 롱할 뿐이었노라
Vietnamca:
Thật đáng tiếc cho đám bề tôi (của TA)! Không một Sứ Giả nào (của TA) được cử đến với họ mà họ lại không bị chế giễu.
Ayet Linkleri: