Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

36

Sûredeki Ayet No: 

20

Ayet No: 

3725

Sayfa No: 

441

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَجَاءَ مِنْ أَقْصَى الْمَدِينَةِ رَجُلٌ يَسْعَىٰ قَالَ يَا قَوْمِ اتَّبِعُوا الْمُرْسَلِينَ

Çeviriyazı: 

vecâe min aḳṣe-lmedîneti racülüy yes`â ḳâle yâ ḳavmi-ttebi`ü-lmürselîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

O sırada şehrin ta ucundan bir adam koşarak geldi ve: "Ey kavmim! Uyun o elçilere!"

Diyanet İşleri: 

Şehrin öbür ucundan koşarak bir adam gelmiş ve şöyle demişti: "Ey Milletim! Gönderilen elçilere uyun."

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve şehrin ta öte ucundan birisi, koşarak gelmişti de ey kavmim demişti, uyun peygamberlere.

Şaban Piriş: 

Şehrin öbür ucundan koşa koşa bir adam geldi: Ey halkım! Elçilere tabi olun, dedi..

Edip Yüksel: 

Kentin en uzak yakasından bir adam koşarak, "Ey halkım," dedi, "Elçilere uyun."

Ali Bulaç: 

Şehrin en uzak yerinden bir adam koşarak geldi: "Ey kavmim, elçilere uyun" dedi.

Suat Yıldırım: 

Derken... şehrin öte başından, koşarak bir adam geldi ve onlara dedi ki:“N'olur ey kavmim! Gelin siz bu resullere uyun!”

Ömer Nasuhi Bilmen: 

O şehrin en uzak bir tarafından bir er, koşar bir halde geldi. Dedi ki: «Ey kavmim! O gönderilmiş olanlara tâbi olun.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Kentin öbür ucundan bir adam koşarak gelip şöyle dedi: "Ey topluluk, bu elçilere uyun!"

Bekir Sadak: 

(26-27) Ona «Cennete gir» denince, «Keski milletim Rabbimin beni bagisladigini ve beni ikrama mazhar olanlardan kildigini bilseydi! demisti.

İbni Kesir: 

Şehrin ötebaşından bir adam koşarak geldi ve şöyle dedi: Ey kavmim

Adem Uğur: 

Derken şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi. &quot

İskender Ali Mihr: 

Ve şehrin en uzak yerinden bir adam koşarak geldi. &quot

Celal Yıldırım: 

Şehrin en uzak kesiminden bir adam koşarak geldi ve: «Ey kavmim ! Gönderilen bu elçilere uyun

Tefhim ul Kuran: 

Şehrin en uzak yerinden bir adam koşarak geldi: «Ey kavmim, elçilere uyun» dedi.

Fransızca: 

Et du bout de la ville, un homme vint en toute hâte et il dit : “Ô mon peuple, suivez les messagers :

İspanyolca: 

Entonces, de los arrabales, vino corriendo un hombre. Dijo: «¡Pueblo! ¡Seguid a los enviados!

İtalyanca: 

Da un estremo della città giunse correndo un uomo. Disse: «O popol mio, seguite gli inviati,

Almanca: 

Und aus dem entferntesten Teil der Stadt kam ein Mann im Laufschritt, er sagte: "Meine Leute! Folgt den Gesandten,

Çince: 

. 有一个人从城中最远的地方跑来说:我的宗族呀!你们应当顺从使者们,

Hollandaca: 

En zeker man kwam angstig van de verder gelegen gedeelten der stad, en zeide: O mijn volk! volgt de gezanten van God.

Rusça: 

С окраины города второпях пришел мужчина и сказал: "О мой народ! Последуйте за посланниками.

Somalice: 

Waxaa ka yimid Magaalada dhankeeda fog nin dagdagi (ordi) wuxuuna ku yidhi qoomkayow raaca rasuullada.

Swahilice: 

Na akaja mtu mbio kutokea upande wa mbali wa mjini, akasema: Enyi watu wangu! Wafuateni hawa walio tumwa.

Uygurca: 

شەھەرنىڭ يىراق جايىدىن بىر كىشى (يەنى ھەبىب نەجار) يۈگۈرۈپ كېلىپ ئېيتتى: «ئى قەۋمىم! پەيغەمبەرلەرگە ئەگىشىڭلار

Japonca: 

その時町の外れから一人の男が走って来て,言った。「皆さん,(アッラーから)遣わされたこの人たちに従いなさい。

Arapça (Ürdün): 

«وجاء من أقصا المدينة رجل» هو حبيب النجار كان قد آمن بالرسل ومنزله بأقصى البلد «يسعى» يشتد عدوا لما سمع بتكذيب القوم الرسلَ «قال يا قوم اتبعوا المرسلين».

Hintçe: 

और (इतने में) शहर के उस सिरे से एक शख्स (हबीब नज्जार) दौड़ता हुआ आया और कहने लगा कि ऐ मेरी क़ौम (इन) पैग़म्बरों का कहना मानो

Tayca: 

และมีชายคนหนึ่งจากสุดหัวเมืองได้มาอย่างรีบเร่ง

İbranice: 

ואז בא איש מקצה העיר בריצה ואמר: 'הוי בני עמי! היצמדו לדרך השליחים

Hırvatça: 

I s kraja grada žurno dođe jedan čovjek i reče: "O narode moj, slijedite one koji su poslani,

Rumence: 

Un bărbat veni în fugă din capătul cetăţii şi spuse: “O, popor al meu! Urmaţi-i pe trimişi!

Transliteration: 

Wajaa min aqsa almadeenati rajulun yasAAa qala ya qawmi ittabiAAoo almursaleena

Türkçe: 

Kentin öbür ucundan bir adam koşarak gelip şöyle dedi: "Ey topluluk, bu elçilere uyun!"

Sahih International: 

And there came from the farthest end of the city a man, running. He said, "O my people, follow the messengers.

İngilizce: 

Then there came running, from the farthest part of the City, a man, saying, "O my people! Obey the messengers:

Azerbaycanca: 

Şəhərin (Antakiyanın) ən ucqar tərəfindən (abid) bir kişi (Həbib Həccar) çaparaq gəlib dedi: “Ey qövmüm! Elçilərə tabe olun!

Süleyman Ateş: 

Kentin en uzak yerinden bir adam koşarak geldi: "Ey kavmim, elçilere uyun." dedi.

Diyanet Vakfı: 

Derken şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi. "Ey kavmim! dedi, bu elçilere uyunuz!"

Erhan Aktaş: 

Şehrin en uzak yerinden bir adam koşarak geldi: “Ey halkım, gönderilmiş olan Resûllere uyun!” dedi.

Kral Fahd: 

Derken şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi. «Ey kavmim! dedi, bu elçilere uyunuz!»

Hasan Basri Çantay: 

O şehrin en uc (kenar) ından koşarak bir adam geldi. «Ey kavmim, dedi, uyun o gönderilmiş olanlara».

Muhammed Esed: 

Kentin en uzak ucundan bir adam koşarak geldi (ve) "Ey kavmim!" dedi, "Bu elçilere uyun!

Gültekin Onan: 

Şehrin en uzak yerinden bir adam koşarak geldi: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

(O esnada, elçilerin geldiğini haber alan ve Allah’a ibadet etmekte olan) bir adam (Habîbü’n-Neccar), şehrin tâ ucundan koşarak geldi (ve şöyle) dedi: “- Ey kavmim, uyun bu gönderilen elçilere

Portekizce: 

E um homem, que acudiu da parte mais afastada da cidade, disse: Ó povo meu, segui os mensageiros!

İsveççe: 

Då kom en man springande från stadens andra ände och ropade: "Lyssna, mitt folk, till budbärarna!

Farsça: 

و از دورترین نقطه شهر مردی شتابان آمد، گفت: ای قوم من! از این فرستادگان [خدا] پیروی کنید،

Kürtçe: 

وە لەو پەڕی شارەکەوە پیاوێك بەپەلە ھات ووتی ئەی گەلەکەم شوێن ئەم پێغەمبەرانە بکەون

Özbekçe: 

Шаҳар четидан бир киши шошилиб келиб: «Эй қавмим, юборилган Пайғамбарларга эргашинг!

Malayca: 

Dan (semasa Rasul-rasul itu diancam), datanglah seorang lelaki dari hujung bandar itu dengan berlari, lalu memberi nasihat dengan katanya:" Wahai kaumku! Turutlah Rasul-rasul itu -

Arnavutça: 

E, erdhi një njeri nga periferia e qytetit – duke nxituar dhe tha: “O populli im, pasoni pejgamberët;

Bulgarca: 

И дойде мъж от другия край на града - устремен. Рече: “О, народе мой, последвайте пратениците!

Sırpça: 

И са краја града журно дође један човек и рече: „О мој народе, следите оне који су послати,

Çekçe: 

I přiběhl z druhého konce města muž nějaký a zvolal: 'Lide můj, následujte vyslance Boží,

Urduca: 

اتنے میں شہر کے دُور دراز گوشے سے ایک شخص دوڑتا ہوا آیا اور بولا "اے میری قوم کے لوگو، رسولوں کی پیروی اختیار کر لو

Tacikçe: 

Марде аз дурдасти шаҳр давон-давон омаду гуфт: «Эй қавми ман, ба ин расулон пайравӣ кунед!

Tatarca: 

Кәферләрнең ачуы килеп пәйгамбәрләрне төрлечә ґәзаблый башладылар, бу хәлне ишетеп шәһәр читеннән Хәбибун Нәҗҗар исемле ир пәйгамбәрләргә ярдәм итәргә дип ашыгып килде, ул кеше пәйгамбәрләр шәһәргә килгәндә аларга иман китереп мөселман булган иде. Кәферләр янына килгәч әйтте: "Ий кавемем бу пәйгамбәрләргә иярегез, алар хакны сөйлиләр иман китереп мөселман булыгыз."

Endonezyaca: 

Dan datanglah dari ujung kota, seorang laki-laki dengan bergegas-gegas ia berkata: "Hai kaumku, ikutilah utusan-utusan itu".

Amharca: 

ከከተማይቱም ሩቅ ዳርቻ የሚሮጥ ሰው መጣ፡፡ «ወገኖቼ ሆይ! መልክተኞቹን ተከተሉ» አለ፡፡

Tamilce: 

பட்டணத்தின் கடைக்கோடியில் இருந்து ஓர் ஆடவர் விரைந்து வந்தார். அவர் கூறினார்: “என் மக்களே! இந்த தூதர்களை நீங்கள் பின்பற்றுங்கள்.”

Korece: 

그때 그 마을 먼곳으로부터 한 남자가 달려와 말하길 백성들 이여 선지자들을 따르소서

Vietnamca: 

Rồi (đột nhiên) có một người đàn ông từ cuối phố chạy đến, bảo: “Này hỡi người dân! Các người hãy tuân theo lời các vị Sứ Giả.”

Ayet Linkleri: 

Rubu tag: 

Hizb tag: