Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

36

Sûredeki Ayet No: 

10

Ayet No: 

3715

Sayfa No: 

440

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَسَوَاءٌ عَلَيْهِمْ أَأَنذَرْتَهُمْ أَمْ لَمْ تُنذِرْهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ

Çeviriyazı: 

vesevâün `aleyhim eenẕertehüm em lem tünẕirhüm lâ yü'minûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Onları korkutsan da korkutmasan da onlara göre birdir, inanmazlar.

Diyanet İşleri: 

Onları uyarsan da uyarmasan da birdir, inanmazlar.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve birdir onlara korkutsan da, korkutmasan da; onlar, inanmazlar.

Şaban Piriş: 

Onları uyarsan da uyarmasan da birdir, iman etmezler.

Edip Yüksel: 

Onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir; inanmazlar.

Ali Bulaç: 

Kendilerini uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir; inanmazlar.

Suat Yıldırım: 

Kendilerine müsavidir: ha uyardın onları, ha uyarmadın, artık iman etmezler onlar...

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve onları korkutmuş olsan da, korkutmasan da onlara karşı müsavîdir, imân etmezler.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Sen ha uyarmışsın onları ha uyarmamışsın, fark etmez onlar için; inanmazlar.

Bekir Sadak: 

(16-17) Elciler: Dogrusu Rabbimiz bizim size gonderildigimizi bilir

İbni Kesir: 

Onları ister korkut, ister korkutma

Adem Uğur: 

Onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar.

İskender Ali Mihr: 

Ve onları uyarsan da uyarmasan da onlar için eşittir. Onlar âmenû olmazlar (Allah´a ulaşmayı dilemezler).

Celal Yıldırım: 

(Ey Peygamber!) Onları (tuttukları yolun tehlikesine karşı) uyarsan da uyarmasan da birdir

Tefhim ul Kuran: 

Kendilerini uyarıp korkutsan da, uyarmayıp korkutmasan da onlar için birdir

Fransızca: 

Cela leur est égal que tu les avertisses et que tu ne les avertisses pas : ils ne croiront jamais.

İspanyolca: 

Les da lo mismo que les adviertas o no: no creerán.

İtalyanca: 

Che tu li avverta oppure no, per loro sarà la stessa cosa, non crederanno.

Almanca: 

Und ihnen ist es gleich, ob du sie warnst oder ob du sie nicht warnst, sie verinnerlichen den Iman nicht.

Çince: 

你对他们加以警告与否,这在他们是一样的,他们毕竟不信道。

Hollandaca: 

Het zal hun gelijk zijn, hetzij gij al of niet tot hen predikt: zij zullen niet gelooven.

Rusça: 

Им все равно, предостерег ты их или не предостерег. Они не веруют.

Somalice: 

waxaa isku mid ah hadaad u digto iyo hadaadan udigin (marna) ma rumeeyaan.

Swahilice: 

Ni sawa sawa kwao ukiwaonya au usiwaonye, hawataamini.

Uygurca: 

ئۇلارنى ئاگاھلاندۇرامسەن، ئاگاھلاندۇرمامسەن، ئۇلارغا بەرىبىر ئوخشاش، ئىمان ئېيتمايدۇ

Japonca: 

あなたが警告してもまた警告しなくても,かれらにとって同じで,かれらは信じない。

Arapça (Ürdün): 

«وسواء عليهم أأنذرتهم» بتحقيق الهمزتين وإبدال الثانية ألفا وتسهيلها وإدخال ألف بين المسهلة والأخرى وتركه «أم لم تنذرهم لا يؤمنون».

Hintçe: 

और (ऐ रसूल) उनके लिए बराबर है ख्वाह तुम उन्हें डराओ या न डराओ ये (कभी) ईमान लाने वाले नहीं हैं

Tayca: 

และมีผลเท่ากันแก่พวกเขา เจ้าจะตักเตือนพวกเขาหรือไม่ตักเตือนพวกเขาก็ตาม พวกเขาก็จะไม่ศรัทธา

İbranice: 

לכן זה אותו דבר עבורם אם תזהיר אותם או לא תזהיר אותם, כי הם לא יאמינו

Hırvatça: 

i njima je svejedno upozoravao ih ti ili ih ne upozoravao, oni neće vjerovati.

Rumence: 

Deopotrivă le este lor, fie că-i previi, fie că nu-i previi, căci tot nu vor crede.

Transliteration: 

Wasawaon AAalayhim aanthartahum am lam tunthirhum la yuminoona

Türkçe: 

Sen ha uyarmışsın onları ha uyarmamışsın, fark etmez onlar için; inanmazlar.

Sahih International: 

And it is all the same for them whether you warn them or do not warn them - they will not believe.

İngilizce: 

The same is it to them whether thou admonish them or thou do not admonish them: they will not believe.

Azerbaycanca: 

(Ya Peyğəmbər!) Sən onları qorxutsan da, qorxutmasan da, onlar çün birdir: iman gətirməzlər!

Süleyman Ateş: 

Onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar.

Diyanet Vakfı: 

Onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar.

Erhan Aktaş: 

Uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir. Onlar îmân etmezler.

Kral Fahd: 

Onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, iman etmezler.

Hasan Basri Çantay: 

Onları (azâb ile) ha korkutmuşsun, ha korkutmamışsın onlarca birdir. İman etmezler.

Muhammed Esed: 

artık onları uyarsan da uyarmasan da onlarca birdir, inanmazlar.

Gültekin Onan: 

Kendilerini uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir

Ali Fikri Yavuz: 

Sen onları korkutsan da, korkutmasan da onlarca birdir

Portekizce: 

Tanto se lhes dá que os admoestes ou não; jamais crerão.

İsveççe: 

Det är likgiltigt för dem om du varnar dem eller inte varnar dem; de vill inte tro.

Farsça: 

و برای آنان یکسان است چه بیمشان دهی یا بیمشان ندهی، ایمان نمی آورند،

Kürtçe: 

وە بۆ ئەوان یەکسانە چی بیان ترسێنیت یان نەیان ترسێنیت باوەڕ ناھێنن

Özbekçe: 

Уларни огоҳлантирсанг ҳам, огоҳлантирмасанг ҳам, улар учун барибир, иймонга келмаслар.

Malayca: 

Dan (dengan sebab itu) sama sahaja kepada mereka, engkau beri amaran atau engkau tidak beri amaran kepadanya - mereka tidak akan beriman.

Arnavutça: 

dhe për ata është njëlloj, i paralajmërove oe nuk i paralajmërove, ata nuk besojnë.

Bulgarca: 

И е все едно дали ги предупреждаваш или не ги предупреждаваш, те не вярват.

Sırpça: 

и њима је свеједно упозоравао их ти или их не упозоравао, они неће да верују.

Çekçe: 

A je pro ně jedno, zda varuješ je či nikoliv - beztak neuvěří.

Urduca: 

ان کے لیے یکساں ہے، تم انہیں خبردار کرو یا نہ کرو، یہ نہ مانیں گے

Tacikçe: 

Фарқашон накунад, чӣ онҳоро битарсонӣ ва чӣ натарсонӣ, имон намеоваранд.

Tatarca: 

Инде аларны Аллаһ ґәзабы белән куркытсаң да, куркытмасаң да алар өчен бер тигездер, һич иман китермәсләр.

Endonezyaca: 

Sama saja bagi mereka apakah kamu memberi peringatan kepada mereka ataukah kamu tidak memberi peringatan kepada mereka, mereka tidak akan beriman.

Amharca: 

ብታሰጠነቅቃቸውም ባታስጠነቅቃቸውም በእነርሱ ላይ እኩል ነው፡፡ አያምኑም፡፡

Tamilce: 

நீர் அவர்களை எச்சரித்தாலும் அல்லது அவர்களை நீர் எச்சரிக்கவில்லை என்றாலும் அவர்களுக்கு (இரண்டும்) சமம் தான். அவர்கள் நம்பிக்கை கொள்ள மாட்டார்கள்.

Korece: 

그대가 그들에게 경고를 하던 경고를 아니 하던 그들은 마찬가지로 믿지 않노라

Vietnamca: 

Cho dù Ngươi (hỡi Thiên Sứ) cảnh báo hay không cảnh báo họ thì họ vẫn không có đức tin.

Ayet Linkleri: 

Rubu tag: 

Hizb tag: