Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

34

Sûredeki Ayet No: 

41

Ayet No: 

3647

Sayfa No: 

433

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

قَالُوا سُبْحَانَكَ أَنتَ وَلِيُّنَا مِن دُونِهِم ۖ بَلْ كَانُوا يَعْبُدُونَ الْجِنَّ ۖ أَكْثَرُهُم بِهِم مُّؤْمِنُونَ

Çeviriyazı: 

ḳâlû sübḥâneke ente veliyyünâ min dûnihim. bel kânû ya`büdûne-lcinn. ekŝeruhüm bihim mü'minûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Onlar da: "Seni tenzih ederiz. Bizim onlara karşı sığınacak velimiz sensin. Hayır, onlar cinlere tapıyorlardı. Çoğu onlara inanmışlardı." diyecekler.

Diyanet İşleri: 

Melekler: "Haşa, bizim dostumuz onlar değil, Sensin. Hayır; onlar bize değil cinlere tapıyorlardı, çoğu onlara inanıyorlardı" derler.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Melekler, tenzih ederiz seni derler, sensin bizim sahibimiz ve yardımcımız, onlar değil. Hayır, onlar, cinlere kulluk ediyorlardı, çoğu, onlara inanıyordu.

Şaban Piriş: 

Seni tenzih ederiz, bizim velimiz sensin. Onlar değil. Hayır, onlar cinlere ibadet ediyorlardı. Çoğu onlara iman eden kimselerdi, derler.

Edip Yüksel: 

Dediler ki, "Sen yücesin, velimiz (dostumuz) onlar değil, Sensin. Hayır, onlar cinlere tapıyorlardı. Çokları onlara inanıyordu."

Ali Bulaç: 

(Melekler) Derler ki: "Sen Yücesin, bizim velimiz Sensin, onlar değil. Hayır, onlar cinlere tapıyordu ve çoğu onlara iman etmişlerdi."

Suat Yıldırım: 

Onlar: “Müşriklerin iddialarından Seni tenzih ederiz. Bizim dostumuz, koruyucumuz onlar değil, sadece Sensin!Hayır, onlar bize değil, cinlere tapıyor ve ekserisi onlara inanıyorlardı.” diye cevap verirler. [4,117]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Melekler de (diyeceklerdir ki, Yarabbi!) «Seni tenzih ederiz. Bizim velîmiz, onlar değil Sen´sin. Hayır. Onlar cinlere tapar olmuşlardı. Onların birçokları onlara imân ediciler idi.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Melekler derler ki: "Tespih ederiz seni! Bizim Velî'miz sendin, onlar değil. Doğrusu şu ki, onlar cinlere tapıyorlardı. Onların çoğu cinlere iman etmekteydi."

Bekir Sadak: 

De ki: «Ben sizden bir ucret istersem, o sizin olsun

İbni Kesir: 

Melekler: Tenzih ederiz Seni, bizim dostumuz onlar değil Sensin. Hayır, onlar cinnlere tapıyorlardı ve çoğu da onlara iman etmişlerdi, derler.

Adem Uğur: 

(Melekler de:) Sen yücesin, bizim dostumuz onlar değil, sensin. Belki onlar cinlere tapıyorlardı. Çoğu onlara inanmıştı

İskender Ali Mihr: 

(Melekler) dediler ki: &quot

Celal Yıldırım: 

Melekler, «seni tesbîh ve tenzîh ederiz

Tefhim ul Kuran: 

(Melekler) Derler ki: «Sen yücesin, bizim velimiz sensin, onlar değil. Hayır, onlar cinlere tapmaktaydı ve çoğu onlara iman etmişlerdi.»

Fransızca: 

Ils diront : "Gloire à Toi ! Tu es notre Allié en dehors d'eux. Ils adoraient plutôt les djinns, en qui la plupart d'entre eux croyaient.

İspanyolca: 

Dirán: «¡Gloria a Ti! Tú eres nuestro Amigo, no ellos. ¡No! Ellos servían a los genios, en los que la mayoría creían».

İtalyanca: 

Diranno: «Gloria a Te, sei Tu il nostro patrono. No, essi adoravano i dèmoni. La maggior parte di loro credeva in essi.»

Almanca: 

Sagen sie: "Gepriesen-erhaben bist DU! DU bist unser Wali anstelle von ihnen. Nein, sondern sie pflegten den Dschinn zu dienen. Die meisten von ihnen verinnerlichen den Iman an sie."

Çince: 

他们说:我们赞颂你超绝万物!你是我们的主,他们不是我们的奴仆。他们却是崇拜精灵的,他们大半信仰精灵。

Hollandaca: 

En de engelen zullen antwoorden: God behoede! Gij zijt onze vriend, en niet deze. Zij baden geniussen (duivels) aan; het grootste deel hunner gelooft in hen.

Rusça: 

Они скажут: "Пречист Ты! Ты - наш Покровитель, а не они. Они поклонялись джиннам, и большинство их веровали именно в них".

Somalice: 

Markaas ay dhihi adaa ceeb ka fog Eebow, adaa gargaarahanaga ah iyaga ka sokay, waxayse caabudi jireen Jinni badidoodna isagay rumaysnaayeen.

Swahilice: 

Waseme: Subhanak, Umetakasika. Wewe ndiye kipenzi chetu si hao. Bali wao walikuwa wakiwaabudu majini; wengi wao wakiwaamini hao.

Uygurca: 

ئۇلار ئېيتىدۇ: «سەن پاكتۇرسەن، بىزنىڭ دوستىمىز ئۇلار ئەمەس، سەن. (ئۇلار بىزگە چوقۇنمايتتى) بەلكى جىنغا چوقۇناتتى. ئۇلارنىڭ تولىسى جىنغا ئىمان كەلتۈرەتتى»

Japonca: 

かれら天使たちは(答えて)言う。「あなたに讃えあれ。あなたはわたしたちの愛護者であられます。だがかれらはその限りではありません。かれら(人々)はジンを崇拝していました。多くの者は,かれら(ジン)の信者でした。」

Arapça (Ürdün): 

«قالوا سبحانك» تنزيها لك عن الشريك «أنت ولينا من دونهم» أي لا موالاة بيننا وبينهم من جهتنا «بل» للانتقال «كانوا يعبدون الجن» الشياطين، أي يطيعونهم في عبادتهم إيانا «أكثرهم بهم مؤمنون» مصدقون فيما يقولون لهم.

Hintçe: 

तू ही हमारा मालिक है न ये लोग (ये लोग हमारी नहीं) बल्कि जिन्नात (खबाएस भूत-परेत) की परसतिश करते थे कि उनमें के अक्सर लोग उन्हीं पर ईमान रखते थे

Tayca: 

พวกเขา (มะลาอิกะฮฺ) กล่าวว่า “มหาบริสุทธิ์แห่งพระองค์ท่าน พระองค์ทรงเป็นผู้คุ้มครองพวกข้าพระองค์ มิใช่พวกเขา แต่พวกเขาเคารพภักดีญิน (ชัยฏอน) ส่วนมากของพวกเขาเป็นผู้ศรัทธาต่อพวกมัน (ชัยฏอน)”

İbranice: 

והם יאמרו':ישתבח שמך! אתה אדוננו ולא הם. לא, הם היו עובדים את השדים. רובם האמינו בהם

Hırvatça: 

oni će odgovoriti: "Uzvišen neka si, Ti si Gospodar naš, a nisu oni! Oni su džine obožavali i većina njih je vjerovala u njih."

Rumence: 

Îngerii vor spune: “Mărire Ţie! Tu eşti Oblăduitorul nostru, şi nu ei!” Ba nu, cei mai mulţi dintre ei se închinau ginnilor în care credeau!

Transliteration: 

Qaloo subhanaka anta waliyyuna min doonihim bal kanoo yaAAbudoona aljinna aktharuhum bihim muminoona

Türkçe: 

Melekler derler ki: "Tespih ederiz seni! Bizim Velî'miz sendin, onlar değil. Doğrusu şu ki, onlar cinlere tapıyorlardı. Onların çoğu cinlere iman etmekteydi."

Sahih International: 

They will say, "Exalted are You! You, [O Allah], are our benefactor not them. Rather, they used to worship the jinn; most of them were believers in them."

İngilizce: 

They will say, "Glory to Thee! our (tie) is with Thee - as Protector - not with them. Nay, but they worshipped the Jinns: most of them believed in them."

Azerbaycanca: 

(Mələklər: ) “Sən paksan, müqəddəssən. Bizin ixtiyar sahibimiz onlar deyil, Sənsən! Xeyr, onlar (bizə yox) cinlərə (şeytanlara) ibadət edirdilər. (Müşriklərin, kafirlərin) əksəriyyəti onlara (cinlərə) iman gətirmişdi”, - deyə cavab verəcəklər.

Süleyman Ateş: 

(Melekler) derler ki: "Sen yücesin, bizim velimiz (koruyucumuz) onlar değil, sensin. Hayır, onlar cinlere tapıyorlardı. Çokları onlara inanıyorlardı."

Diyanet Vakfı: 

(Melekler de:) Sen yücesi, bizim dostumuz onlar değil, sensin. Belki onlar cinlere tapıyorlardı. Çoğu onlara inanmıştı; diyecekler.

Erhan Aktaş: 

Onlar: “Seni tenzih(1) ederiz. Bizim velimiz(2) onlar değil, Sen’sin. Bilakis, onlar, cinnlere(3) kulluk ediyorlardı. Çoğu onlara inanıyorlardı.” derler.

Kral Fahd: 

(Melekler de:) Sen yücesin, bizim dostumuz onlar değil, sensin. Belki onlar cinlere tapıyorlardı. Çoğu onlara inanmıştı; diyecekler.

Hasan Basri Çantay: 

(Melekler de): «Seni (ortakdan) tenzîh ederiz. Bizim yârimiz onlar değil, Sensin. Belki onlar cinlere tapıyorlardı ve çoğu onlara îman edicilerdi» diyecekler.

Muhammed Esed: 

Melekler: "Sen, kudret ve egemenliğinde eksiksiz ve kusursuzsun!" derler, "Bize yakın olan (yalnız) Sensin, onlar değil! Hayır, onlar (bize ibadet ettiklerini zannettikleri zaman, aslında) duyuları ile kavrayamadıkları güçlere (körcesine) tapıyorlardı; çoğu onlara inanmıştı".

Gültekin Onan: 

(Melekler) Derler ki: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

(Melekler şöyle) diyecekler: “-(Senden başkasına ibadet edilmekten) seni tenzih ederiz. Bizim sığınacak velimiz onlar değil, sensin. Doğrusu onlar cinlere (şeytanlara) tapıyorlardı, çoğu onlara inanmışlardı.”

Portekizce: 

Responderão: Glorificado sejas! Tu és nosso Protetor, em vez deles! Qual! Adoravam os gênios! A maioria delesacreditava neles.

İsveççe: 

[Och] de skall svara: "Stor är Du i Din härlighet! Du är vår Beskyddare och vi tar helt avstånd från dem. Nej, de dyrkade de osynliga väsendena som de flesta av dem trodde på."

Farsça: 

می گویند: تو منزهی [از اینکه در پرستیده شدن شریک و همتا داشته باشی] ، تو سرپرست و یار مایی نه آنان، [آنان ما را نمی پرستیدند] بلکه جنّیان را می پرستیدند [و] بیشترشان به آنها ایمان داشتند.

Kürtçe: 

(فریشتەکان) دەڵێن پاك و بێگەردی بۆ تۆ تەنھا تۆ گەورە وپشتیوانیی ئێمەی نەك ئەوان بەڵکو ئەوان جنۆکەیان دەپەرست زۆربەیان باوەڕیان بەوان (جنۆکە) ھەبوو

Özbekçe: 

Улар: «Сен поксан! Сен бизнинг валиймизсан! Улар эмас! Йўқ! Улар жинларга ибодат қилар эдилар. Кўплари ўшаларга иймон келтиргувчидирлар», дерлар. (Араблар ичида жинларга ибодат қиладиганлар кўп эди. Шунинг учун ҳам суранинг аввалида Сулаймоннинг алайҳиссалом жинларга муносабати келтирилди.)

Malayca: 

Malaikat menjawab: "Maha Suci Engkau (dari adanya sebarang sekutu denganMu). Engkaulah (yang kami hubungi sebagai Pemimpin dan) Pelindung kami bukan mereka. (Tidak ada hubungan dari pihak kami dengan mereka mengenai penyembahan mereka kepada kami), bahkan mereka adalah menyembah Jin Syaitan; kebanyakan mereka pula percaya kepada Jin Syaitan itu (sebagai sekutu Tuhan yang dipuja dan dipatuhi)".

Arnavutça: 

(engjëjt) thonë: “Qofsh i lavdëruar Ti o Zoti ynë! Na, ty të adhurojmë, e me ata s’kemi asgjë. Aa i adhuronin xhindët dhe shumica e mohuesve u besonin (fjalëve) të tyre (të xhindëve)”.

Bulgarca: 

ще рекат: “Пречист си, Ти си нашият Покровител, а не те! Служеха на джиновете и повечето вярваха в тях.

Sırpça: 

Они ће да одговоре: „Узвишен нека си, Ти си наш Господар, а не они! Они су обожавали духове и већина их је веровала у њих.“

Çekçe: 

Odpovědí: 'Sláva Tobě, Tys ochránce náš, a nikoli oni! Ba naopak, oni džiny uctívali a mnozí z nich v ně věřili!'

Urduca: 

تو وہ جواب دیں گے کہ "پاک ہے آپ کی ذات، ہمارا تعلق تو آپ سے ہے نہ کہ اِن لوگوں سے دراصل یہ ہماری نہیں بلکہ جنوں کی عبادت کرتے تھے، ان میں سے اکثر انہی پر ایمان لائے ہوئے تھے"

Tacikçe: 

Мегӯянд; «Ту покӣ. Туӣ валии мо, на онҳо. Инҳо ҷинҳоро мепарастиданд ва бештарин ба онҳо имон доштанд».

Tatarca: 

Фәрештәләр әйттеләр: "Ий Раббыбыз, без Сине андый кимчелектән пакьсең дип игътикад итәбез, мөшрикләр безнең дустыбыз түгелләр, Син генә безнең дустыбыз, бәлки алар шайтаннарга гыйбадәт кылалар иде, аларның күбрәге шайтаннарның сүзләренә ышана иделәр.

Endonezyaca: 

Malaikat-malaikat itu menjawab: "Maha Suci Engkau. Engkaulah pelindung kami, bukan mereka; bahkan mereka telah menyembah jin; kebanyakan mereka beriman kepada jin itu".

Amharca: 

(መላእክቶቹም) «ጥራት ይገባህ ከእነርሱ ሌላ ረዳታችን አንተ ብቻ ነህ፡፡ (እንደሚሉት) አይደለም ይልቁንም ጋኔንን ይግገዙ ነበሩ፡፡ አብዛኞቻቸው በእነርሱ አማኞች ናቸው» ይላሉ፡፡

Tamilce: 

(வானவர்கள்) கூறுவார்கள்: (அல்லாஹ்வே!) நீ மகா தூயவன். அவர்கள் இன்றி, நீதான் எங்கள் பாதுகாவலன். மாறாக, அவர்கள் ஜின்களை வணங்கிக் கொண்டிருந்தனர். அவர்களில் அதிகமானவர்கள் அவர்களைத்தான் (-அந்த ஜின்களைத்தான்) நம்பிக்கை கொண்டவர்கள் ஆவார்கள்.

Korece: 

당신께 영광이 있으소서 저 희를 수호하시는 분은 당신이오며그들이 아닙니다 절대 그럴수 없 사옵니다 그들이 영마를 숭배하였고 그들 대다수가 그것을 믿었다 고 천사들이 대답하리라

Vietnamca: 

(Các Thiên Thần) bẩm: “Thật quang vinh thay Ngài, Ngài là Đấng Chủ Nhân của bầy tôi chứ không phải họ. Họ không thờ bầy tôi mà họ thờ Jinn. Đa số bọn họ đã tin nơi Jinn.”

Ayet Linkleri: 

Rubu tag: 

Hizb tag: