Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

33

Sûredeki Ayet No: 

13

Ayet No: 

3546

Sayfa No: 

419

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَإِذْ قَالَت طَّائِفَةٌ مِّنْهُمْ يَا أَهْلَ يَثْرِبَ لَا مُقَامَ لَكُمْ فَارْجِعُوا ۚ وَيَسْتَأْذِنُ فَرِيقٌ مِّنْهُمُ النَّبِيَّ يَقُولُونَ إِنَّ بُيُوتَنَا عَوْرَةٌ وَمَا هِيَ بِعَوْرَةٍ ۖ إِن يُرِيدُونَ إِلَّا فِرَارًا

Çeviriyazı: 

veiẕ ḳâleṭ ṭâifetüm minhüm yâ ehle yeŝribe lâ müḳâme leküm ferci`û. veyeste'ẕinü ferîḳum minhümü-nnebiyye yeḳûlûne inne büyûtenâ `avratüv vemâ hiye bi`avrah. iy yürîdûne illâ firârâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

O vakit bunlardan bir grup: "Ey Medine halkı! Sizin için duracak yer yok, hemen dönün." diyorlardı. Yine onlardan bir kısmı da Peygamberden izin istiyor, evlerimiz gerçekten (düşmana) açıktır." diyorlardı, halbuki açık değildi, sadece kaçmak istiyorlardı.

Diyanet İşleri: 

İçlerinden bir takımı: "Ey Medineliler! Tutunacak yeriniz yok, geri dönün" demişti. İçlerinden bir topluluk da Peygamberden: "Evlerimiz düşmana açıktır" diyerek izin istemişlerdi. Oysa evleri açık değildi sadece kaçmak istiyorlardı.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve hani onların bir bölüğü, ey Yesribliler demişti, burada durmanıza imkan yok, dönün artık ve bir bölüğü de Peygamberden, evlerimiz açık, sağlam değil diye izin istemişti, halbuki evleri açık değildi ve sağlamdı, onlar, ancak kaçmayı diliyorlardı.

Şaban Piriş: 

Onlardan bir grubu da: Ey Yesrip Halkı! Sizin için duracak/kalacak yer kalmadı, geri dönün demişler. Onlardan bir başka grup da Peygamber’den izin istiyor: Evlerimiz açık/korumasız, diyorlardı. Oysa evleri açık değildi. Sadece kaçmak istiyorlardı.

Edip Yüksel: 

Onlardan bir grup ise, "Yesrib halkı, artık tutunamazsınız; geri dönün," diyordu. Onlardan diğer grup ise, evleri korunduğu halde, "Evlerimiz korumasız kaldı," diyerek peygamberden izin istiyorlardı. Tüm amaçları kaçmak idi.

Ali Bulaç: 

Onlardan bir grup da hani şöyle demişti: "Ey Yesrib (Medine) halkı, artık sizin için (burada) kalacak yer yok, şu halde dönün." Onlardan bir topluluk da: "Gerçekten evlerimiz açıktır" diye Peygamberden izin istiyordu; oysa onlar(ın evleri) açık değildi. Onlar yalnızca kaçmak istiyorlardı.

Suat Yıldırım: 

Bir kısmı: “Ey Yesribliler! Burada düşmana karşı koyamazsınız, mevzilerinizi bırakıp evlerinize dönünüz!” diyordu.Onlardan bir başka bölük: “Evlerimiz korunmasız!” diyerek Peygamberden izin istiyorlardı. Halbuki gerçekte evleri tehlikeye mâruz değildi, onlar sadece savaştan kaçmak istiyorlardı.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve o vakit onlardan bir tâife demişti ki: «Ey Yesrib ahalisi! Sizin için bir duracak yer yok. Artık geri dönünüz». Ve onlardan bir zümre de Peygamberden izin isteyerek diyorlardı ki: «Muhakkak evlerimiz açıktır.» Halbuki, onlar açık değildi. Onlar firar etmekten başka bir şey dilemiş olmuyorlardı.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Hani, onlardan bir grup şöyle demişti: "Ey Yesrib halkı, duracak yeriniz yok, hemen geri dönün!" İçlerinden bir grup da Peygamber'den izin istiyor: "İnan olsun, evlerimiz kaygı duyulacak durumda." diyorlardı." Oysaki evleri kaygı duyulacak durumda değildi; sadece kaçmak istiyorlardı.

Bekir Sadak: 

33:18

İbni Kesir: 

Hani onlardan bir grup demişti ki: Ey Medine halkı

Adem Uğur: 

Onlardan bir gurup da demişti ki: Ey Yesribliler (Medineliler)! Artık sizin için durmanın sırası değil, haydi dönün! İçlerinden bir kısmı ise: Gerçekten evlerimiz emniyette değil, diyerek Peygamber´den izin istiyordu

İskender Ali Mihr: 

Ve onlardan bir taife (topluluk): &quot

Celal Yıldırım: 

Ve hani onlardan (münafıklardan) bir topluluk da «Ey Yesrlb (Medine) halkı! Artık sizin burada yeriniz yok, dönünüz» diyordu. Bir topluluk da peygamberden izin istiyorlar, «evlerimiz elbette (ortada sahipsiz) açıktır» diyorlardı. Halbuki evleri açık değildi. Onlar ancak (savaştan) kaçmayı istiyorlardı.

Tefhim ul Kuran: 

Onlardan bir grup da hani şöyle demişti: «Ey Yesrib (Medine) halkı, artık sizin için (burada) kalacak yer yok, şu halde dönün.» Onlardan bir topluluk da: «Gerçekten evlerimiz açıktır» diye peygamberden izin istiyordu

Fransızca: 

De même, un groupe d'entre eux dit : "Gens de Yatrib ! Ne demeurez pas ici. Retournez [chez vous]". Un groupe d'entre eux demande au Prophète la permission de partir en disant : "Nos demeures sont sans protection", alors qu'elle ne l'étaient pas : ils ne voulaient que s'enfuir.

İspanyolca: 

Y cuando un grupo de ellos dijo: «¡Gente de Yatrib! ¡No os quedéis aquí! ¡Regresad!» Parte de ellos pidió autorización al Profeta, diciendo: «¡Nuestras casas están indefensas!» En realidad, no es que sus casa estuvieran indefensas, lo que querían era huir.

İtalyanca: 

E un gruppo di loro disse: «Gente di Yatrib! Non potrete resistere, desistete», cosicché una parte di loro chiese al Profeta di poter andar via dicendo: «Le nostre case sono indifese», mentre non lo erano; volevano solo fuggire.

Almanca: 

Ebenfalls als eine Gruppe von ihnen sagte: "Bewohner von Yathrib ! Es gibt keinen Platz für euch hier, so kehrt um!" Und eine Gruppe von ihnen baten den Gesandten um Erlaubnis und sagten: "Unsere Häuser sind nicht befestigt." Während sie nicht unbefestigt sind. Sie wollten doch nur die Flucht ergreifen.

Çince: 

当时,他们中的一派人说:叶斯里卜人啊,你们不必在这里逗留了。你们回家去吧!他们中的一派人,向先知告假说:我们的房屋,确是破烂的。其实他们的房屋并不是破烂的,他们要想逃走。

Hollandaca: 

En toen een partij van hen zeide: O bewoners van Yathreb er is hier geen plaats van zekerheid voor u; keert dus terug naar huis. En een deel van hen vroeg verlof van den profeet om te mogen vertrekken, zeggende: Waarlijk, onze huizen zijn zonder verdediging en aan den vijand blootgesteld; maar zij waren niet zonder verdediging en hunne bedoeling was slechts te ontvluchten.

Rusça: 

Вот некоторые из них сказали: "О жители Ясриба (Медины), вы не сможете выстоять! Вернитесь!" А некоторые из них попросили разрешения у Пророка и сказали: "Наши дома остались беззащитны". Они не были беззащитны - они лишь хотели сбежать.

Somalice: 

markay qayb ka mid ah lahayd ree Madiinow meel aad kunagaataan (goobta) dagaalka ma jirto, ee noqda (xagga Madiino) koox iyaga ka mid ahna waxay idan warsan nabiga iyagoo dhihi Guryihiibaa naga dayacnaa, mana dayacna ee waxaan carar ahayn ma rabaan.

Swahilice: 

Na kundi moja katika miongoni mwao lilipo sema: Enyi watu wa Yathrib! Hapana kukaa nyinyi! Rudini. Na kundi jingine miongoni mwao likaomba ruhusa kwa Mtume kwa kusema: Hakika nyumba zetu ni tupu. Wala hazikuwa tupu; hawakutaka ila kukimbia tu.

Uygurca: 

ئەينى ۋاقىتتا ئۇلاردىن بىر گۇرۇھ ئادەم: «ئى يەسرىبلىكلەر! بۇ يەردە تۇرماي قايتىڭلار!» دېيىشەتتى، ئۇلاردىن يەنە بىر گۇرۇھ ئادەم: «بىزنىڭ ئۆيلىرىمىز ھەقىقەتەن ئوچۇقچىلىقتا» دېيىشىپ، پەيغەمبەردىن رۇخسەت سورىشاتتى، بۇلارنىڭ ئۆيلىرى ئوچۇقچىلىقتا ئەمەس، ئۇلار پەقەت قېچىشنىلا ئويلايدۇ

Japonca: 

またかれらの一団は言った。「ヤスリブ(アル・マディーナ)の民よ。あなたがたにはとても頑張れるものではない。引き返しなさい。」またかれらのある者は,預言者に(帰還の)許しを願って,「本当にわたしたちの家は(無防備で危険に)晒されています。」と言った。かれらは,晒されているのではない,只逃亡を望んだだけである。

Arapça (Ürdün): 

«وإذ قالت طائفة منهم» أي المنافقون «يا أهل يثرب» هي أرض المدينة ولم تصرف للعلمية ووزن الفعل «لا مقام لكم» بضم الميم وفتحها: أي لا إقامة ولا مكانة «فارجعوا» إلى منازلكم من المدينة وكانوا خرجوا مع النبي صلى الله عليه وسلم إلى سلع جبل خارج المدينة للقتال «ويستأذن فريق منهم النبي» في الرجوع «يقولون إنَّ بيوتنا عورة» غير حصينة يخشى عليها، قال تعالى: «وما هي بعورة إن» ما «يريدون إلا فرارا» من القتال.

Hintçe: 

और अब उनमें का एक गिरोह कहने लगा था कि ऐ मदीने वालों अब (दुश्मन के मुक़ाबलें में ) तुम्हारे कहीं ठिकाना नहीं तो (बेहतर है कि अब भी) पलट चलो और उनमें से कुछ लोग रसूल से (घर लौट जाने की) इजाज़त माँगने लगे थे कि हमारे घर (मर्दों से) बिल्कुल ख़ाली (गैर महफूज़) पड़े हुए हैं - हालाँकि वह ख़ाली (ग़ैर महफूज़) न थे (बल्कि) वह लोग तो (इसी बहाने से) बस भागना चाहते हैं

Tayca: 

และจงรำลึกถึง เมื่อกลุ่มหนึ่งจากพวกเขา (มุนาฟิกีน) กล่าวว่า “โอ้ชาวยัษริบเอ๋ย! ไม่มีที่ตั้งมั่นสำหรับพวกท่านแล้ว (เพื่อต่อสู้กับข้าศึก) จงกลับไปเสียเถิด” และกลุ่มหนึ่งจากพวกเขาจะขออนุญาตกับท่านนะบีว่า“บ้านของพวกเราไม่มีอะไรปกปิด ไม่มั่นคง” และมันมิได้เป็นเช่นนั้น พวกเขามิได้ประสงค์สิ่งใด นอกจากการหนี (จากการทำสงคราม)

İbranice: 

ומחנה מהם אמרו: 'הוי אנשי ית'רב! לא יהיה לכם פה ניצחון ,אז שובו (אל בתיכם.') ואמנם ביקש חלק מהם רשות מן הנביא לסגת, כאשר הם סברו לחינם כי : 'בתינו חשופים ללא מגן' ואולם הם אינם חשופים, רק לברוח הם מבקשים

Hırvatça: 

Kad su neki među njima rekli: "O stanovnici Jesriba, ovdje vam nema stanka, zato se vratite", a drugi među njima tražili su dopuštenje od Vjerovjesnika i govorili: "Kuće su naše nezaštićene!", a nisu bile nezaštićene, već su oni samo umaći htjeli.

Rumence: 

Şi când o parte dintre ei spuneau: “O, voi oameni din Yatrib! Nu este loc pentru voi! Duceţi-vă înapoi!”, atunci unii dintre ei au cerut profetului îngăduinţă spunând: “Casele noastre au rămas vraişte.” Ele nu au rămas însă vraişte, ci ei nu vor decât să

Transliteration: 

Waith qalat taifatun minhum ya ahla yathriba la muqama lakum fairjiAAoo wayastathinu fareequn minhumu alnnabiyya yaqooloona inna buyootana AAawratun wama hiya biAAawratin in yureedoona illa firaran

Türkçe: 

Hani, onlardan bir grup şöyle demişti: "Ey Yesrib halkı, duracak yeriniz yok, hemen geri dönün!" İçlerinden bir grup da Peygamber'den izin istiyor: "İnan olsun, evlerimiz kaygı duyulacak durumda." diyorlardı." Oysaki evleri kaygı duyulacak durumda değildi; sadece kaçmak istiyorlardı.

Sahih International: 

And when a faction of them said, "O people of Yathrib, there is no stability for you [here], so return [home]." And a party of them asked permission of the Prophet, saying, "Indeed, our houses are unprotected," while they were not exposed. They did not intend except to flee.

İngilizce: 

Behold! A party among them said: "Ye men of Yathrib! ye cannot stand (the attack)! therefore go back!" And a band of them ask for leave of the Prophet, saying, "Truly our houses are bare and exposed," though they were not exposed they intended nothing but to run away.

Azerbaycanca: 

O zaman onlardan bir tayfa: “Ey Yəsrib (Mədinə) əhli. (Burada) sizin üçün duracaq bir yer yoxdur, (evinizə) qayıdın!” – demişdi. Başqa bir dəstə isə: “Evlərimiz açıqdır (kimsəsizdir, oğru girməsindən qorxuruq)” – deyə (geri qayıtmaq üçün) Peyğəmbərdən izin istəyirdi. Həqiqətdə evləri açıq (kimsəsiz) deyildi. Onlar ancaq (döyüşdən) qaçmaq istəyirdilər.

Süleyman Ateş: 

Onlardan bir grup da demişti ki: "Ey Yesrib (Medine) halkı, artık size duracak yer yok, (haydi durmayın, evlerinize) dönün (Yahut: Artık bu dinde durmanız doğru değil, dönün)". Onlardan bir topluluk da. "Evlerimiz (sağlam değil), açıktır" diyerek peygamberden izin istiyordu. Oysa onlar(ın evleri) açık değildi. Sadece kaçmak istiyorlardı.

Diyanet Vakfı: 

Onlardan bir gurup da demişti ki: Ey Yesribliler (Medineliler)! Artık sizin için durmanın sırası değil, haydi dönün! İçlerinden bir kısmı ise: Gerçekten evlerimiz emniyette değil, diyerek Peygamber'den izin istiyordu; oysa evleri tehlikede değildi, sadece kaçmayı arzuluyorlardı.

Erhan Aktaş: 

Onlardan bir topluluk: “Ey Yesrib(1) halkı, sizin için burada duracak bir yer yok, hemen dönün! Yine onlardan bir grup da: “Evlerimiz gerçekten korumasızdır.” diyerek Nebi’den izin istiyorlardı. Oysaki evleri korumasız değildi. Onlar, savaştan kaçmak için bahane arıyorlardı.

Kral Fahd: 

Onlardan bir grup da demişti ki: Ey Yesribliler (Medineliler)! Artık sizin için durmanın sırası değil, haydi dönün! İçlerinden bir kısmı ise: Gerçekten evlerimiz emniyette değil, diyerek Peygamber'den izin istiyordu; oysa evleri tehlikede değildi, sadece kaçmayı arzuluyorlardı.

Hasan Basri Çantay: 

O zaman onlardan bir güruh: «Ey Yesrîb ahâlîsi, sizin için burada durmak yok. Hemen dönün» demiş (ler) di. Onlardan bir kısmı da: «Hakıykaten evleriniz açıkdır» diyorlar, peygamberden izin istiyor (lar) dı. Halbuki onlar (ın evleri) açık değildir. Onlar kaçmakdan başka bir şey arzu etmiyorlardı.

Muhammed Esed: 

Ve (hatırla) içlerinden bazısı şöyle demişti: "Ey Yesrib halkı! Burada (düşmana) karşı koyamazsınız, (evlerinize) geri dönün!" O arada içlerinden bir grup da, "Evlerimiz (saldırılara) açık durumda!" diyerek Peygamber´den izin istemişti halbuki evleri (aslında saldırıya) açık değildi: tek amaçları kaytarmaktı.

Gültekin Onan: 

Onlardan bir grup da hani şöyle demişti: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

O sıra münafıklardan bir gurub:” -Ey Medine halkı! Burası sizin duracağınız yer değil, hemen (savaştan kaçarak evlerinize) dönün.” diyorlardı. Yine onlardan bir kısmı da Peygamberden izin istiyor

Portekizce: 

(Foi ainda) quando um grupo deles (dos fiéis) disse: Ó povo de Yátrib, retornai à vossa cidade, porque aqui não há lugarpara vós!E um grupo deles pediu licença (ao profeta) para retirar-se, dizendo: certamente nossas casas estão indefesas - quandorealmente não estavam indefesas, mas eles pretendiam fugir.

İsveççe: 

Och att några av dem sade: "Invånare i Yathrib! Ni kan inte hålla stånd här [mot fienden]. Återvänd därför [till staden]!" Och några av dem bad Profeten [att låta dem återvända och] sade: "Våra hem är utan skydd." Men de var inte utan skydd - vad de ville var att komma bort [från striden].

Farsça: 

و آن گاه که گروهی از آنان گفتند: ای اهل مدینه! [میدان نبرد] جای درنگ و ماندن شما نیست، پس برگردید. و گروهی از آنان از پیامبر اجازه [برگشتن] می خواستند، و می گفتند: خانه های ما بدون حفاظ است. در صورتی که بدون حفاظ نبود، و آنان جز فرار را قصد نداشتند!

Kürtçe: 

وە کاتێك دەستەیە لەو (دووڕووانە) ووتیان: ئەی دانیشتوانی مەدینە ئێرە جێی مانەوەتان نیە دەی بگەڕێنەوە وە کۆمەڵێکی تر لەوان مۆڵەتی گەڕانەوە لەپێغەمبەر ﷺ دەخوازن دەیانووت: خانووەکانمان بێ پارێزەر و ڕووت و کەلێناویە لەکاتێکدا واش نەبوو (کەدەیانووت) ئەوان تەنھا مەبەستیان ھەڵھاتن بوو (لەجیھادکردن)

Özbekçe: 

Ўшанда улардан бир тоифаси: «Эй Ясриб аҳли, бу ерда сизга туриш имкони йўқ. Бас, қайтинглар», деди. Улардан бир гуруҳлари Набийдан изн сўраб: «Уйларимиз очиқ-сочиқ қолган», дейдилар. Ҳолбуки, улар очиқ-сочиқ эмас. Улар қочишдан бошқани ирода қилмаслар.

Malayca: 

Dan juga masa itu ialah masa segolongan di antara mereka berkata: "Wahai penduduk Yathrib, tempat ini bukan tempat bagi kamu (untuk berjuang di sini), oleh itu baliklah". Dan sebahagian dari mereka pula meminta izin kepada Nabi (hendak balik) sambil berkata: "Sesungguhnya rumah-rumah kami memerlukan perlindungan", pada hal ia tidak memerlukan perlindungan. Mereka hanya bertujuan hendak melarikan diri (dari berjuang menegakkan Islam).

Arnavutça: 

(Dhe kujtoju atyre) kur një grup prej tyre, thanë: “O banorët e Jethribit, s’ka qëndrim këtu për ju, andaj kthehuni (në shtëpiat tuaja)!” E një grup nga ata kërkuan leje prej Pejgamberit, duke thënë: “Me të vërtetë, shtëpiat tona janë të pambrojtura!” – por ato nuk kanë qenë të pambrojtura. Ata duan vetëm të ikin.

Bulgarca: 

И група от тях рече: “О, жители на Ясриб, [тук] няма място за вас, върнете се!” И част от тях помоли Пратеника за разрешение [да се върнат] казвайки: “Незащитени са ни домовете.” А не бяха те незащитени. Искаха само да избягат.

Sırpça: 

Кад су неки међу њима казали: „О становници Медине, овде вам нема станка, зато се вратите“, а други међу њима тражили су допуштење од Веровесника и говорили: „Куће су наше незаштићене!“ А нису биле незаштићене, већ су они само желели да из борбе побегну.

Çekçe: 

A hle, jedna skupina z nich řekla: 'Lidé jathribští, není zde pro vás místa, vraťte se!' A druhý oddíl žádal proroka o povolení k návratu řka: 'Naše domy jsou obnaženy!', zatímco vůbec nebyly obnaženy, ale oni chtěli jen prchnout.

Urduca: 

جب اُن میں سے ایک گروہ نے کہا کہ "اے یثرب کے لوگو، تمہارے لیے اب ٹھیرنے کا کوئی موقع نہیں ہے، پلٹ چلو" جب ان کا ایک فریق یہ کہہ کر نبیؐ سے رخصت طلب کر رہا تھا کہ "ہمارے گھر خطرے میں ہیں،" حالانکہ وہ خطرے میں نہ تھے، دراصل وہ (محاذ جنگ سے) بھاگنا چاہتے تھے

Tacikçe: 

Ва гурӯҳе аз онҳо гуфтанд: «Эй мардуми Ясриб, ин ҷо ҷои монданатон нест. Бозгардед». Ва гурӯҳе аз онҳо аз паёмбар рухсат талабиданд. Мегуфтанд: «Хонаҳои моро ҳифзкунандае нест». Хонаҳояшон беҳифзкунанда набуд, мехостанд бигурезанд.

Tatarca: 

Монафикълардан бер таифә әйтте: "Ий Мәдинә халкы, монда торырга сезгә урын юк, качып булса да өйләрегезгә кайтыгыз". Алардан бер җәмәгать Мухәммәд г-м янына килеп: өйләребезне саклаучы юк, безгә кайтырга рөхсәт бир, диделәр, вәхәлән ки өйләре сакланмыш иде, бит алар качарга гына юл карыйлар.

Endonezyaca: 

Dan (ingatlah) ketika segolongan di antara mreka berkata: "Hai penduduk Yatsrib (Madinah), tidak ada tempat bagimu, maka kembalilah kamu". Dan sebahagian dari mereka minta izin kepada Nabi (untuk kembali pulang) dengan berkata: "Sesungguhnya rumah-rumah kami terbuka (tidak ada penjaga)". Dan rumah-rumah itu sekali-kali tidak terbuka, mereka tidak lain hanya hendak lari.

Amharca: 

ከእነርሱም የሆኑ ጭፍሮች «የየስሪብ ሰዎች ሆይ! ለእናንተ ስፍራ የላችሁምና ተመለሱ» ባሉ ጊዜ (አስታውሱ)፡፡ ከእነርሱም «ከፊሎቹ እርሷ ነውረኛ ሳትሆን ቤቶቻችን ነውረኛ ናቸው» የሚሉ ሆነው ነቢዩን (ከጦሩ ለመመለስ) ፈቃድን ይጠይቃሉ፡፡ መሸሽን እንጂ ሌላ አይፈልጉም፡፡

Tamilce: 

“யஸ்ரிப் வாசிகளே! உங்களுக்கு (இந்த போர் மைதானத்தில் தாக்குப்பிடித்து) தங்குவது அறவே முடியாது. ஆகவே, (உங்கள் இல்லங்களுக்கு) திரும்பி விடுங்கள்” என்று அவர்களில் ஒரு சாரார் கூறிய சமயத்தை நினைவு கூருங்கள். இன்னும், அவர்களில் ஒரு பிரிவினர் (போரில் கலந்துகொள்ளாமல் இருக்க) நபியிடம் அனுமதி கேட்கிறார்கள். “நிச்சயமாக எங்கள் இல்லங்கள் பாதுகாப்பு அற்றதாக இருக்கின்றன” என்று கூறுகிறார்கள். ஆனால், அவை பாதுகாப்பு அற்றதாக இல்லை. அவர்கள் (போர்க்களத்தை விட்டு) விரண்டோடுவதைத் தவிர (போர்க்களத்தில் நின்று உறுதியாக போர் செய்வதை) நாடவில்லை.

Korece: 

그들 중의 어떤 무리는 야 쓰리브의 주민이여 여기는 당신 들이 설 자리가 없나니 돌아가라 고 말하고 그들 중의 다른 무리는 선지자께 허락을 구하며 우리 집 들은 텅 비어 노출되어 있습니다 라고 말하나 노출되어 있지 아니 하도다 그들은 단지 도주하려 할 뿐이라

Vietnamca: 

Ngươi (hỡi Thiên Sứ, hãy nhớ lại) khi một nhóm trong bọn họ (những kẻ giả tạo đức tin) lên tiếng bảo (dân Madinah): “Này hỡi người dân của Yathrib! Các ngươi không thể cầm cự nổi đâu, các ngươi hãy tháo lui.” Và một nhóm khác của bọn họ đến xin phép Nabi, nói “Nhà cửa của chúng tôi bỏ ngỏ” nhưng thực chất nhà cửa của họ không bỏ ngỏ; thật ra đám người này chỉ muốn đào tẩu mà thôi.