Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

33

Sûredeki Ayet No: 

9

Ayet No: 

3542

Sayfa No: 

419

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اذْكُرُوا نِعْمَةَ اللَّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ جَاءَتْكُمْ جُنُودٌ فَأَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ رِيحًا وَجُنُودًا لَّمْ تَرَوْهَا ۚ وَكَانَ اللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرًا

Çeviriyazı: 

yâ eyyühe-lleẕîne âmenü-ẕkürû ni`mete-llâhi `aleyküm iẕ câetküm cünûdün feerselnâ `aleyhim rîḥav vecünûdel lem teravhâ. vekâne-llâhü bimâ ta`melûne beṣîrâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Ey iman edenler! Allah'ın üzerinizdeki nimetini anın. Hani size ordular gelmişti de üzerlerine bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular salıvermiştik. Allah ne yaptığınızı görüyordu.

Diyanet İşleri: 

Ey inananlar! Allah'ın size olan nimetini anın; üzerinize ordular gelmişti. Biz de onların üzerine rüzgar ve göremediğiniz ordular göndermiştik. Allah, yaptıklarınızı görüyordu.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ey inananlar, anın size Allah'ın nimetini, hani askerler saldırmıştı üstünüze de onlara bir yel ve görmediğiniz askerler göndermiştik ve Allah, sizin yaptıklarınızı görür.

Şaban Piriş: 

Ey İman edenler! Allah’ın üzerinizdeki nimetini anın. Hani üstünüze ordular gelmişti de biz de onların üzerine rüzgarı ve göremediğiniz orduları göndermiştik. Allah, ne yaptığınızı görüyordu.

Edip Yüksel: 

Ey inananlar, size ordular saldırdığı zaman, üzerlerine bir rüzgar ve görmediğiniz orduları gönderen ALLAH'ın size yaptığı iyiliği hatırlayın. ALLAH yaptığınız her şeyi Görendir.

Ali Bulaç: 

Ey iman edenler, Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani size ordular gelmişti; böylece Biz de onların üzerine, bir rüzgar ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik. Allah, yaptıklarınızı görendir.

Suat Yıldırım: 

Ey iman edenler! Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani birleşik ordular üzerinize saldırmıştı da, Biz onlara karşı, bir rüzgâr ve sizin göremediğiniz ordular göndermiştik. Allah yaptığınız her şeyi görüyordu.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ey imân edenler! Allah´ın üzerinize olan nîmetini yâd ediniz. O vakit ki, size (düşmanlarınız tarafından) ordular gelmişti. Biz de onların üzerlerine hemen bir rüzgar ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik. Ve Allah ne yapar olduğunuzu görüyordu.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Ey iman edenler, Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın! Hani, üstünüze ordular gelmişti de biz onların üzerine bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular salmıştık. Allah, yapmakta olduklarınızı iyice görmektedir.

Bekir Sadak: 

And olsun ki, daha once, sirt cevirip kacmayacaklarina dair Allah´a ahd vermislerdi. Allah´a verilen ahd sorulacaktir.

İbni Kesir: 

Ey iman edenler

Adem Uğur: 

Ey iman edenler! Allah´ın size olan nimetini hatırlayın

İskender Ali Mihr: 

Ey âmenû olanlar (Allah´a ulaşmayı dileyenler)! Allah´ın sizin üzerinizdeki ni´metini hatırlayın. Size (üzerinize) ordular gelmişti. O zaman, onların üzerine, rüzgâr ve sizin göremediğiniz ordular gönderdik. Ve Allah, yaptığınız şeyleri görendir.

Celal Yıldırım: 

Ey imân edenler! Allah´ın size olan nîmetini hatırlayın, hani size doğru ordular gelmişti de onların üzerine bir rüzgâr, bir de görmediğiniz askerler göndermiştik. Allah yaptıklarınızı görendir.

Tefhim ul Kuran: 

Ey iman edenler

Fransızca: 

ô vous qui croyez ! Rappelez-vous le bienfait d'Allah sur vous, quand des troupes vous sont venues et que Nous avons envoyé contre elles un vent et des troupes que vous n'avez pas vues. Allah demeure Clairvoyant sur ce que vous faites .

İspanyolca: 

¡Creyentes! Recordad la gracia que Alá os dispensó cuando vinieron las legiones contra vosotros y Nosotros enviamos contra ellas un viento y legiones invisibles a vuestros ojos. Alá ve bien lo que hacéis.

İtalyanca: 

O credenti, ricordatevi dei favori che Allah vi ha concesso, quando vi investirono gli armati. Contro di loro mandammo un uragano e schiere che non vedeste. Allah vede perfettamente quello che fate.

Almanca: 

Ihr, die den Iman verinnerlicht habt! Gedenkt ALLAHs Wohltat euch gegenüber, als zu euch Soldaten kamen, und WIR dann gegen sie einen Wind und Soldaten entsandten, die ihr nicht gesehen habt. Und ALLAH ist immer dessen, was ihr tut, allsehend.

Çince: 

信道的人们啊!你们应当记忆真主所赐你们的恩典。当时,敌军来攻你们,我就对他们派遣暴风和你们所未见的天兵。真主是明察你们的行为的。

Hollandaca: 

O ware geloovigen! herdenkt Gods gunst omtrent u, toen legers van ongeloovigen tegen u opkwamen , en wij zonden hun een wind, en scharen van engelen, welke gij niet zaagt. En God onthield wat gij deedt.

Rusça: 

О те, которые уверовали! Помните милость Аллаха, которая была оказана вам, когда воины выступили против вас. Мы наслали на них ветер и воинов, которых вы не видели. Аллах видит то, что вы совершаете.

Somalice: 

Kuwa (xaqa) rumeeyow xusuusta Eebe siduu idiinku Nicmeeyey, markay Junuud (Askar) idiin timid markaas oon ku diray Dabayl iyadoy aydaan arkayn, Eebana waxaad Camal falaysaan waa arkaa.

Swahilice: 

Enyi mlio amini! Zikumbukeni neema za Mwenyezi Mungu zilio juu yenu. Pale yalipo kufikilieni majeshi, nasi tukayapelekea upepo, na majeshi msiyo yaona. Na Mwenyezi Mungu anayaona mnayo yatenda.

Uygurca: 

ئى مۆمىنلەر! اﷲ نىڭ سىلەرگە بەرگەن نېمىتىنى ئەسلەڭلار، ئۆز ۋاقتىدا ئۈستۈڭلارغا (كۇففارلاردىن ئۇيۇشقان ئۇرۇشقۇچى) قوشۇن كەلگەن ئىدى. بىز ئۇلارغا قارشى بوران ۋە سىلەرگە كۆرۈنمەيدىغان قوشۇن (يەنى پەرىشتىلەرنى) ئەۋەتتۇق، اﷲ سىلەرنىڭ قىلغان ئىشىڭلارنى كۆرۈپ تۇرغۇچىدۇر

Japonca: 

信仰する者よ,あなたがたに与えられたアッラーの恩恵を念え。大軍があなたがたに攻め寄せて来た時,われはかれらに対し大風と,目に見えぬ軍勢を遣わした。アッラーは,あなたがたの行うことを(明確に)御存知であられる。

Arapça (Ürdün): 

«يا أيها الذين آمنوا اذكروا نعمة الله عليكم إذ جاءتكم جنود» من الكفار متحزبون أيام حفر الخندق «فأرسلنا عليهم ريحا وجنودا لم تروها» من الملائكة «وكان الله بما تعملون» بالتاء من حفر الخندق وبالياء من تحزيب المشركين «بصيرا».

Hintçe: 

(ऐ ईमानदारों खुदा की) उन नेअमतों को याद करो जो उसने तुम पर नाज़िल की हैं (जंगे खन्दक में) जब तुम पर (काफिरों का) लशकर (उमड़ के) आ पड़ा तो (हमने तुम्हारी मदद की) उन पर ऑंधी भेजी और (इसके अलावा फरिश्तों का ऐसा लश्कर भेजा) जिसको तुमने देखा तक नहीं और तुम जो कुछ कर रहे थे खुदा उसे खूब देख रहा था

Tayca: 

โอ้บรรดาผู้ศรัทธาเอ๋ย! จงรำลึกถึงความโปรดปรานของอัลลอฮฺที่มีต่อพวกเจ้าขณะที่กองทัพข้าศึกเข้ามารุกรานพวกเจ้า แล้วเราได้ส่งลมพายะพัดใส่พวกเขา และกำลังทหารที่พวกเจ้ามองไม่เห็น และอัลลอฮฺทรงเห็นสิ่งที่พวกเจ้ากระทำ

İbranice: 

הוי אלה אשר האמינו! זכרו את החסד שהעניק לכם אלוהים כאשר עטו עליכם גדודים, ונשלחו עליהם רוח וגדודים אשר לא ראיתם אותם, אך אלוהים תמיד רואה את מעשיכם

Hırvatça: 

O vjernici, sjetite se Allahove blagodati prema vama kada su do vas vojske došle, pa smo Mi protiv njih vjetar poslali, i vojske koje vi niste vidjeli- a Allah dobro vidi šta vi radite.

Rumence: 

O, voi cei ce credeţi! Amintiţi-vă de harul lui Dumnezeu asupra voastră! Când oştirile veneau asupra voastră, Noi am trimis asupra lor furtună şi oştiri nevăzute. Dumnezeu a ceea ce faceţi este Văzător.

Transliteration: 

Ya ayyuha allatheena amanoo othkuroo niAAmata Allahi AAalaykum ith jaatkum junoodun faarsalna AAalayhim reehan wajunoodan lam tarawha wakana Allahu bima taAAmaloona baseeran

Türkçe: 

Ey iman edenler, Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın! Hani, üstünüze ordular gelmişti de biz onların üzerine bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular salmıştık. Allah, yapmakta olduklarınızı iyice görmektedir.

Sahih International: 

O you who have believed, remember the favor of Allah upon you when armies came to [attack] you and We sent upon them a wind and armies [of angels] you did not see. And ever is Allah, of what you do, Seeing.

İngilizce: 

O ye who believe! Remember the Grace of Allah, (bestowed) on you, when there came down on you hosts (to overwhelm you): But We sent against them a hurricane and forces that ye saw not: but Allah sees (clearly) all that ye do.

Azerbaycanca: 

Ey iman gətirənlər! (Xəndək, yaxud Əhzab vuruşunda Qüreyş, Qətəfan və yəhudilərin Bəni-Nəzir qəbilələrindən təşkil olunmuş) ordular sizin üstünüzə gəldiyi zaman Allahın sizə olan ne’mətini yada salın. O vaxt Biz onların üstünə külək və sizin görmədiyiniz (mələklərdən ibarət) qoşun göndərmişdik. Allah o zaman sizin nə etdiyinizi görürdü.

Süleyman Ateş: 

Ey inananlar, Allah'ın size olan ni'metini hatırlayın, hani bir zaman size ordular gelmişti de biz onların üzerine bir rüzgar ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik. Allah, yaptıklarınızı görmekteydi.

Diyanet Vakfı: 

Ey iman edenler! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın; hani size ordular saldırmıştı da, biz onlara karşı bir rüzgar ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik. Allah ne yaptığınızı çok iyi görmekteydi.

Erhan Aktaş: 

Ey Îmân Edenler! Allah’ın size olan nimetlerini hatırlayın! Hani, üzerinize ordular gelmişti de Biz, onların üzerine rüzgâr(1) ve göremediğiniz ordular göndermiştik. Allah, yaptıklarınızı görendir.(2)

Kral Fahd: 

Ey iman edenler! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın; hani size ordular saldırmıştı da, biz onlara karşı bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik. Allah ne yaptığınızı çok iyi görmekteydi.

Hasan Basri Çantay: 

Ey îman edenler, Allahın üzerinizdeki (bunca) ni´metini hatırlayın, o zamanda ki size (düşman) ordular (ı) saldırmışdı da biz onlara karşı bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular göndermişdik. Allah, ne işlerseniz (hepsini) hakkıyle görendir.

Muhammed Esed: 

Siz ey imana ermiş olanlar! (Düşman) orduları üzerinize geldiğinde Allah´ın size bahşettiği nimetleri hatırlayın, ki o zaman üzerlerine bir kasırga ve göremediğiniz (semavi) ordular göndermiştik ama Allah yaptığınız her şeyi görmekteydi.

Gültekin Onan: 

Ey inananlar, Tanrı´nın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani size ordular gelmişti

Ali Fikri Yavuz: 

Ey iman edenler! Allah’ın üzerinizdeki nimetini anın: Hani (Hendek savaşında sizi yok etmek için kâfirlere ait) ordular size gelmişti de, biz onların üzerine bir rüzgâr ve görmediğiniz (meleklerden ibaret) ordular salıvermiştik. Allah ne yapmakta olduğunuzu görüyordu.

Portekizce: 

Ó fiéis, recordai-vos da graça de Deus para convosco! Quando um exército se abateu sobre vós, desencadeamos sobre eleum furacão e um exército invisível (de anjos), pois Deus bem via tudo quanto fazíeis.

İsveççe: 

TROENDE! Minns att Gud visade er Sin nåd när [fiendens] styrkor ryckte fram mot er och Vi sände en [isande] vind mot dem och [himmelska] härskaror som ni inte kunde se. Men Gud såg vad ni gjorde.

Farsça: 

ای اهل ایمان! نعمت خدا را بر خود یاد کنید، هنگامی که سپاهیانی [به قصد نابود کردنتان] به سوی شما آمدند، پس بادی [کوبنده] و لشکریانی که آنها را نمی دیدید بر ضد آنان فرستادیم [تا آنان را در هم کوبیدند]؛ و خدا به آنچه انجام می دهید، بیناست.

Kürtçe: 

ئەی ئەو کەسانەی کە باوەڕتان ھێناوە بیر لەچاکە و نیعمەتی خوا بکەنەوە بەسەرتانەوە کاتێك لە شکرێکی زۆرتان بۆ ھات (لە جەنگی خەندەقدا) ئەمجا ئێمە بایەکی بەھێزمان بۆ ناردن و لەشکری (فریشتەش) کە ئێوە نەتان بینین وەخوا بەوەی ئێوە دەیکەن بینایە

Özbekçe: 

Эй иймон келтирганлар! Аллоҳнинг сизга берган неъматини эсланг. Ўшанда устингизга лашкарлар келган эди. Бас, Биз уларнинг устига шамолни ва сиз кўрмаган лашкарларни юбордик. Аллоҳ нима қилаётганингизни яхши кўриб тургувчи эди. (Ўша пайтда устингизга аҳзоб–Қурайш ўзининг одамлари ва малайлари билан ҳамда Ғатафоннинг турли қабилалари бирлашиб, бостириб келишган эди. Улар сизларни бутунлай йўқ қилиб юбориш мақсадида эдилар.)

Malayca: 

Wahai orang-orang yang beriman, kenangkanlah nikmat Allah yang dilimpahkanNya kepada kamu. Semasa kamu didatangi tentera (Al-Ahzaab), lalu Kami hantarkan kepada mereka angin ribut (yang kencang) serta angkatan tentera (dari malaikat) yang kamu tidak dapat melihatnya. Dan (ingatlah) Allah sentiasa melihat apa yang kamu lakukan.

Arnavutça: 

O besimtarë! Kujtonie dhuntinë e Perëndisë (juve) kur ju erdhi ushtria; e ne dërguam mbi ta frymë, dhe ushtrinë të cilën ju nuk e keni parë, e Perëndia i sheh të gjitha ato që punoni ju,

Bulgarca: 

О, вярващи, помнете благодатта на Аллах към вас, когато насреща ви настъпиха с войски, а Ние пратихме срещу им вятър и войски, които не видяхте. За вашите дела Аллах е зрящ.

Sırpça: 

О верници, сетите се Аллахове благодати према вама када су до вас војске дошле, па смо Ми против њих послали ветар, и војске које ви нисте видели - а Аллах добро види шта ви радите.

Çekçe: 

Vy, kteří věříte! Pomněte dobrodiní Božího vůči vám, když vojska táhla proti vám a poslali jsme proti nim vichřici a vojska neviditelná. A Bůh jasně viděl, co jste dělali,

Urduca: 

اے لوگو، جو ایمان لائے ہو، یاد کرو اللہ کے احسان کو جو (ابھی ابھی) اُس نے تم پر کیا ہے جب لشکر تم پر چڑھ آئے تو ہم نے اُن پر ایک سخت آندھی بھیج دی اور ایسی فوجیں روانہ کیں جو تم کو نظر نہ آتی تھیں اللہ وہ سب کچھ دیکھ رہا تھا جو تم لوگ اس وقت کر رہے تھے

Tacikçe: 

Эй касоне, ки имон овардаед, аз неъмате, ки Худо ба шумо додааст, ёд кунед, ба он ҳангом, ки лашкарҳо бар сари шумо ҳуҷум карданд ва Мо бодро ва лашкарҳоеро, ки намедидед, бар сарашон фиристодем ва Худо ба он чӣ мекардед, бино буд!

Tatarca: 

Ий мөэминнәр, Аллаһуның сезгә ярдәм нигъмәтене хәтерләгез, Хандак сугышына сезнең өстегезгә ун мең мөшрикләр гаскәре килде, Без алар өстенә каты җил җибәрдек, ул җил аларны туңдырды, утларын сүндерде, күзләренә туфрак тутырды вә чатырларын җимерде, дәхи алар өстенә мең фәрештә җибәрдек, алар фәрештәләрне күрмиләр, фәкать тавышларын гына ишетәләр иде. Хандак казып мөшрикләргә каршы торуыгызны күрер булды. Ягъни Мәдинә әйләнәсенә тирән чокыр казып шәһәрне вә мөселманнарны сакладылар.

Endonezyaca: 

Hai orang-orang yang beriman, ingatlah akan nikmat Allah (yang telah dikurniakan) kepadamu ketika datang kepadamu tentara-tentara, lalu Kami kirimkan kepada mereka angin topan dan tentara yang tidak dapat kamu melihatnya. Dan adalah Allah Maha Melihat akan apa yang kamu kerjakan.

Amharca: 

እናንተ ያመናችሁ ሆይ! ብዙ ሰራዊት በመጣችባችሁና በእነርሱ ላይ ነፋስንና ያላያችኋትን ሰራዊት በላክን ጊዜ በእናንተ ላይ (ያደረገላችሁን) የአላህን ጸጋ አስታውሱ፡፡ አላህም የምትሠሩትን ሁሉ ተመልካች ነው፡፡

Tamilce: 

நம்பிக்கையாளர்களே! உங்கள் மீது அல்லாஹ் புரிந்த அருட்கொடையை நினைவு கூருங்கள். பல ராணுவங்கள் (உங்களை தாக்குவதற்கு) உங்களிடம் வந்தபோது அவர்களுக்கு எதிராக காற்றையும் பல ராணுவங்களையும் நாம் அனுப்பினோம். அவர்களை நீங்கள் பார்க்கவில்லை. அல்லாஹ் நீங்கள் செய்வதை உற்று நோக்கியவனாக இருக்கிறான்.

Korece: 

믿는 사람들이여 너희에게 베풀어준 하나님의 은혜에 감사하라 적군이 너희를 궁격 하여 왔을 때 하나님은 그들에게 너희가 보 지 뭇한 폭풍과 군대를 보냈노라 실로 하나님은 너희가 행하고 있 는 모든 일을 지켜보고 계시니라

Vietnamca: 

Hỡi những người có đức tin, các ngươi hãy nhớ ân huệ của Allah đã ban cho các ngươi. Khi liên quân địch kéo đến tấn công các ngươi(2), TA đã gởi một trận gió lạnh và đoàn thiên binh mà các ngươi không thể nhìn thấy đến giúp các ngươi chống lại quân địch. Quả thật, Allah thấy rõ những gì các ngươi làm. (2) Vào năm thứ 5 hijr tức sau 5 năm khi Thiên Sứ Muhammad dời cư đến Madinah, liên quân gồm những người Do Thái và nhiều bộ lạc Ả-rập Makkah kéo nhau đến bao vây và tấn công Madinah. Lịch sử Islam gọi đây là Ghazwah Al-Ahzab (cuộc chiến chống lại liên quân) hay Ghazwah Al-Khandaq (trận Chiến hào).