Arapça:
فَأَتْبَعَهُمْ فِرْعَوْنُ بِجُنُودِهِ فَغَشِيَهُم مِّنَ الْيَمِّ مَا غَشِيَهُمْ
Çeviriyazı:
feetbe`ahüm fir`avnü bicünûdihî fegaşiyehüm mine-lyemmi mâ gaşiyehüm.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Firavun ordularıyla hemen onları takip etti, denizden kendilerini sarıveren (korkunç boğulma) sarıverdi
Diyanet İşleri:
Firavun, ordusuyla onları takip etti, deniz de onları içine alıverdi, hem de ne alış!
Abdulbakî Gölpınarlı:
Derken Firavun, askeriyle artlarına düştü, deniz de onları tamamıyla kuşatıp kapladı, boğulup gittiler.
Şaban Piriş:
Firavun askerleriyle onları takip etti. Denizden onları kaplayacak olan su kaplayıverdi.
Edip Yüksel:
Firavun, ordusuyla birlikte ardlarına düştü. Ne var ki, deniz üstlerine kapanıp onları içine aldı.
Ali Bulaç:
Firavun ise, ordularıyla peşlerine düştü; sulardan onları kaplayıveren kaplayıverdi.
Suat Yıldırım:
Firavun da askerleriyle onun peşine düştü. Deniz onları öyle bir sardı ki birden yutuverdi. [26,60-66]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Derken Fir´avun ordusuyla onların arkasına düştü. Artık kendilerini (Fir´avun ile ordusunu) denizden saran sarıverdi.
Yaşar Nuri Öztürk:
Derken, Firavun, ordusuyla birlikte onların arkasına düştü. Ama denizden onları sarıp kuşatan, sarıp kuşattı.
Bekir Sadak:
Musa: «Onlar ardimdadir, Rabbim! Hosnut olman icin Sana acele geldim» dedi.
İbni Kesir:
Firavun da ordusuyla onu takip etti. Deniz de onları nasıl kapladıysa öylece kaplayıverdi.
Adem Uğur:
Bunun üzerine o, askerleri ile birlikte onların peşine düştü. Deniz onları gömüp boğuverdi.
İskender Ali Mihr:
Böylece firavun ordusuyla onları takip etti. Bunun üzerine deniz, onların üzerine öyle bir kapanışla kapandı ki, onları (tamamen) örterek kapladı (onları suda boğdu).
Celal Yıldırım:
Derken Fir´avn askerleriyle birlikte onları tâkib etti. Deniz de onları nasıl kaplayıp içine aldıysa öylece kaplayıp aldı.
Tefhim ul Kuran:
Firavun ise, ordularıyla peşlerine düştü
Fransızca:
Pharaon les poursuivit avec ses armées. La mer les submergea bel et bien.
İspanyolca:
Faraón les persiguió con sus tropas y las aguas del mar les cubrieron.
İtalyanca:
Li inseguì Faraone con i suoi armati e furono sommersi dalle onde.
Almanca:
Dann verfolgte sie Pharao mit seinen Soldaten, dann überschwemmte sie vom Fluß, was sie überschwemmte.
Çince:
法老统领他的军队,赶上他们,遂为海水所淹没。
Hollandaca:
En toen Mozes aldus had gehandeld, vervolgde Pharao hem met zijne strijdmachten, en de wateren der zee overdekten hen.
Rusça:
Фараон со своим войском бросился преследовать их, но море накрыло их полностью.
Somalice:
waxaana raacay Fircoon (oo wata) Colkiisii waxaana ka daboolay hirka Xaggiisa wax daboolay.
Swahilice:
Firauni akawafuata pamoja na majeshi yake. Basi kiliwafudikiza humo baharini kilicho wafudikiza.
Uygurca:
پىرئەۋن لەشكەرلىرى بىلەن قوغلىدى، ئۇلارنى (يەنى پىرئەۋن بىلەن ئۇنىڭ لەشكەرلىرىنى) دېڭىزدا دەھشەتلىك ھالەت ئورىۋالدى (يەنى ئۇلار دېڭىزدا غەرق بولدى)
Japonca:
果してフィルアウンは,軍勢を率いてかれら(イスラエルの民)を追ったが,海水がかれらを完全に水中に沈め覆ってしまった。
Arapça (Ürdün):
«فأتبعهم فرعون بجنوده» وهو معهم «فغشيهم من اليَمِّ» أي البحر «ما غشيهم» فأغرقهم.
Hintçe:
ग़रज़ फिरऔन ने अपने लशकर समैत उनका पीछा किया फिर दरिया (के पानी का रेला) जैसा कुछ उन पर छाया गया वह छा गया
Tayca:
ฟิรเอาน์พร้อมด้วยไร่พลของเขาได้ตามมาทันพวกเขา แล้วน้ำจากทะเลได้ท่วม ทำให้พวกเขาจมน้ำ
İbranice:
פרעה וחייליו רדפו אותם, אך הים כיסה אותם
Hırvatça:
A faraon je za njima s vojskama svojim krenuo, pa se na njih more sručilo;
Rumence:
Faraon îi urmări cu oştile sale, însă îi învălui ceea ce-i învălui din mare,
Transliteration:
FaatbaAAahum firAAawnu bijunoodihi faghashiyahum mina alyammi ma ghashiyahum
Türkçe:
Derken, Firavun, ordusuyla birlikte onların arkasına düştü. Ama denizden onları sarıp kuşatan, sarıp kuşattı.
Sahih International:
So Pharaoh pursued them with his soldiers, and there covered them from the sea that which covered them,
İngilizce:
Then Pharaoh pursued them with his forces, but the waters completely overwhelmed them and covered them up.
Azerbaycanca:
Fir’on öz ordusu ilə onları tə’qib etdi, daniz də (şahə qalxan dalğaları ilə) onları (onun əsgərlərini) çulğayıb qərq etdi, özü də necə!
Süleyman Ateş:
Fir'avn, askerleriyle onların ardına düştü, denizden onları örten örttü (deniz onları örtüp boğdu).
Diyanet Vakfı:
Bunun üzerine o, askerleri ile birlikte onların peşine düştü. Deniz onları gömüp boğuverdi.
Erhan Aktaş:
Firavun hemen ordusu ile onların ardına düştü. Derken sudan üzerlerine kapanan kapandı.
Kral Fahd:
Bunun üzerine o, askerleri ile birlikte onların peşine düştü. Deniz onları gömüp boğuverdi.
Hasan Basri Çantay:
Derken (Fir´avn), ordulariyle birlikde arkalarına düşdü, deniz de kendilerini nasıl kapladıysa öylece kaplayıverdi.
Muhammed Esed:
(Musa İsrailoğulları´yla beraber yola koyulunca) Firavun, ordularıyla onların peşine düştü, ama sonunda onları içine alıp boğması mukadder olan deniz onları yutuverdi.
Gültekin Onan:
Firavun ise, ordularıyla peşlerine düştü
Ali Fikri Yavuz:
Hemen Firavun ordularıyla onları takip etti, kendilerini (Firavun’la İsrail oğullarını) denizden sarıveren (dehşetli ve korkunç boğulma) sarıverdi.
Portekizce:
O Faraó os perseguiu com os soldados; porém, a água os tragou a todos!
İsveççe:
Farao förföljde dem med sin här och vattenmassorna överväldigade [och dränkte] dem;
Farsça:
پس فرعون با لشکریانش آنان را دنبال کرد، و [بخشی] از دریا آنان را فروگرفت، چه فروگرفتنی!
Kürtçe:
ئەمجا فیرعەون بە سەربازەکانیەوە شوێنیان کەوتن جا لە ناکاو دەریا ئەوانی (لەناو شەپۆلی خۆیدا) داپۆشی چ داپۆشینێک
Özbekçe:
Бас, Фиръавн аскарлари ила уларнинг ортидан таъқиб этди. Денгиз уларни ўраганича ўраб олди.
Malayca:
Maka Firaun pun mengejar mereka bersama-sama dengan tenteranya, lalu ia dan orang-orangnya diliputi oleh air laut yang menenggelamkan mereka semuanya dengan cara yang sedahsyat-dahsyatnya.
Arnavutça:
E, Faraoni – me ushtrinë e tij, i ndoqi ata, e deti i mbuloi ata – me një mbulesë të madhe;
Bulgarca:
И ги последва Фараонът с войските си, които морето напълно погълна.
Sırpça:
И фараон је са својим војскама за њима кренуо, па су их огромни таласи мора прекрили;
Çekçe:
A stíhal je Faraón s vojsky svými a pokrylo je moře tím, čím je pokrylo.
Urduca:
پیچھے سے فرعون اپنے لشکر لے کر پہنچا اور پھر سمندر اُن پر چھا گیا جیسا کہ چھا جانے کا حق تھا
Tacikçe:
Фирьавн, бо лашкарҳояш аз паяшон равон шуд. Ва дарё чунон, ки бояд, ононро дар худ фурӯ пушид.
Tatarca:
Фиргаун үзенең гаскәрен алып, Мусаны тотарга артларыннан куа чыкты, атлы гаскәре белән Муса артыннан коры юл белән диңгезгә керделәр, диңгез кушылып һәммәсе һәлак булдылар.
Endonezyaca:
Maka Fir'aun dengan bala tentaranya mengejar mereka, lalu mereka ditutup oleh laut yang menenggelamkan mereka.
Amharca:
ፈርዖንም ከሰራዊቱ ጋር ኾኖ ተከተላቸው፡፡ ከባህሩም የሚሸፍን ሸፈናቸው፡፡
Tamilce:
ஃபிர்அவ்ன் தனது படைகளுடன் அவர்களை பின்தொடர்ந்தான். ஆக, அவர்களை கடலில் இருந்து எது சூழ இருந்ததோ அது அவர்களை சூழ்ந்து கொண்(டு அழித்து விட்)டது.
Korece:
이때 파라오가 그의 군대를 이끌고 추격했으나 바다가 그들을완전히 덮쳐 삼컥버렸노라
Vietnamca:
Rồi Pha-ra-ông cùng quân lính của hắn đuổi theo họ (Musa và người dân Israel) nhưng sóng biển đã bao phủ và nhấn chìm toàn bộ (Pha-ra-ông và quân lính của hắn).
Ayet Linkleri: