Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

31

Sûredeki Ayet No: 

4

Ayet No: 

3473

Sayfa No: 

411

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

الَّذِينَ يُقِيمُونَ الصَّلَاةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَهُم بِالْآخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَ

Çeviriyazı: 

elleẕîne yüḳîmûne-ṣṣalâte veyü'tûne-zzekâte vehüm bil'âḫirati hüm yûḳinûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Onlar, namazı kılarlar, zekatı verirler, âhirete de kesin olarak inanırlar.

Diyanet İşleri: 

O kimseler namazı kılarlar, zekatı verirler; ahirete de yakinen inanırlar.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Onlar, namaz kılarlar ve zekat verirler ve ahirete de iyice inanmışlardır.

Şaban Piriş: 

Onlar, namazı ikame ederler, zekâtı verirler ve onlar ahirete yakinen iman ederler.

Edip Yüksel: 

Onlar ki namazı gözetirler, zekatı verirler; ahiret hakkında da kuşkuları yoktur.

Ali Bulaç: 

Onlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler. Ve onlar kesin bir bilgiyle ahirete inanırlar.

Suat Yıldırım: 

Onlar namazı hakkıyla ifa ederler, zekâtı verirler, âhirete de tam olarak iman ederler.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Onlar ki, namazı ikame ederler ve zekâtı verirler ve onlar, ahirete kat´i surette inanırlar.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Ki onlar namazı/duayı yerine getirirler, zekâtı verirler. Ve onlar âhirete de gözle görmüşçesine inanırlar.

Bekir Sadak: 

Allah gokleri gordugunuz gibi direksiz yaratmis, sizi sallar diye yeryuzune sabit daglar koymus

İbni Kesir: 

Onlar ki

Adem Uğur: 

O kimseler, namazı kılarlar, zekâtı verirler

İskender Ali Mihr: 

Onlar, namazı ikame ederler (namaz kılarlar) ve zekâtı verirler. Ve onlar, ahirete (Allah´a ulaşmaya) yakîn hasıl ederler (kesinlikle inanırlar).

Celal Yıldırım: 

Onlar ki, namazı vaktinde dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler ve onlar evet onlar Âhiret´e kesinlikle inanırlar.

Tefhim ul Kuran: 

Onlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler. Ve onlar kesin bir bilgiyle ahirete inananlardır.

Fransızca: 

qui accomplissent la Salat, acquittent le Zakat et qui croient avec certitude en l'au-delà.

İspanyolca: 

que hacen la azalá, dan el azaque y están convencidos de la otra vida.

İtalyanca: 

che assolvono all'orazione e pagano la decima e fermamente credono nell'altra vita,

Almanca: 

diejenigen, die das rituelle Gebet ordnungsgemäß verrichten und die Zakat entrichten und die Gewißheit am Jenseits haben.

Çince: 

行善者,谨守拜功,完纳天课,且确信后世。

Hollandaca: 

Die de tijden voor het gebed bepaald in acht nemen, aalmoezen geven en vast overtuigd zijn van het toekomstige leven.

Rusça: 

которые совершают намаз, выплачивают закят и убеждены в Последней жизни.

Somalice: 

kuwa salaadda ooga, Zakadana bixiya, iyagoo aakhiro yaqiinsan.

Swahilice: 

Wanao shika Sala, na wanatoa Zaka, nao wana yakini na Akhera.

Uygurca: 

(ئۇ) (تەئدىل ئەركان بىلەن) ناماز ئوقۇيدىغان، (اﷲ نىڭ رەزاسىنى تىلەش يۈزىسىدىن كۆڭۈل ئازادىلىكى بىلەن) زاكات بېرىدىغان ۋە ئاخىرەتكە جەزمەن ئىشىنىدىغان ياخشى ئىش قىلغۇچى كىشىلەرگە ھىدايەتتۇر ۋە رەھمەتتۇر

Japonca: 

礼拝の務めを守り,定めの喜捨をなし,また,来世を堅く信じる者たちへの(導きであり慈悲)である。

Arapça (Ürdün): 

«الذين يقيمون الصلاة» بيان للمحسنين «ويؤتون الزكاة وهم بالآخرة هم يوقنون» هم الثاني تأكيد.

Hintçe: 

जो पाबन्दी से नमाज़ अदा करते हैं और ज़कात देते हैं और वही लोग आख़िरत का भी यक़ीन रखते हैं

Tayca: 

(คือ) บรรดาผู้ดำรงการละหมาด และบริจาคซะกาต และพวกเขาเชื่อมั่นต่อวันปรโลก

İbranice: 

אלה אשר מקיימים את התפילות, ונותנים זכאת (צדקת חובה) והם אכן לוקמאן (ללא שום ספק)

Hırvatça: 

onima koji namaz obavljaju i zekat daju i koji u ahiret čvrsto vjeruju;

Rumence: 

care îşi săvârşesc rugăciunea, care dau milostenie şi care cred cu tărie în Viaţa de Apoi.

Transliteration: 

Allatheena yuqeemoona alssalata wayutoona alzzakata wahum bialakhirati hum yooqinoona

Türkçe: 

Ki onlar namazı/duayı yerine getirirler, zekâtı verirler. Ve onlar âhirete de gözle görmüşçesine inanırlar.

Sahih International: 

Who establish prayer and give zakah, and they, of the Hereafter, are certain [in faith].

İngilizce: 

Those who establish regular Prayer, and give regular Charity, and have (in their hearts) the assurance of the Hereafter.

Azerbaycanca: 

O kəslər ki, namaz qılar, zəkat verər və axirətə tam yəqinliklə inanarlar.

Süleyman Ateş: 

Onlar ki namazı kılarlar, zekatı verirler ve onlar ahirete de kesin olarak inanırlar.

Diyanet Vakfı: 

O kimseler, namazı kılarlar, zekatı verirler; onlar ahirete de kesin olarak iman ederler.

Erhan Aktaş: 

Onlar, salâtı ikâme ederler ve zekâtı yaparlar(1). Onlar Âhiret’e kesin olarak îmân ederler.

Kral Fahd: 

O kimseler, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, onlar ahirete de kesin olarak iman ederler.

Hasan Basri Çantay: 

(O ihsan erbabı) ki onlar dosdoğru namazı kılanlar, zekâtı verenlerdir. Onlar âhirete yakıyn (ya´ni katî insan) haasıl edenlerin de ta kendileridir.

Muhammed Esed: 

onlar ki namazlarında kararlılık gösterir ve karşılıksız yardımda bulunurlar: çünkü onlar içlerinde öteki dünyaya kesin bir inanç besleyenlerdir.

Gültekin Onan: 

Onlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler. Ve onlar kesin bir bilgiyle ahirete (iman ederler).

Ali Fikri Yavuz: 

(Güzel iş yapanlar muhsinler) o kimselerdir ki, namazı gereği üzre kılarlar, zekâtı verirler ve ahirete de onlar yakinen (şüphesiz) iman ederler.

Portekizce: 

Que observam a oração, pagam o zakat e estão persuadidos da outra vida.

İsveççe: 

de som förrättar bönen och hjälper de behövande; det är dessa som har förvissningen att det eviga livet [väntar].

Farsça: 

همانان که نماز را برپا می دارند و زکات می دهند و به آخرت یقین دارند.

Kürtçe: 

ئەوانەی کەنوێژ بەجێ دەھێنن و زەکات دەدەن ھەروەھا باوەڕی پتەویان بەڕۆژی دوایی ھەیە

Özbekçe: 

Намозни тўкис адо этадиган, закотни берадиган ва охиратга ишонч-ла иймон келтирадиганларга.

Malayca: 

Iaitu orang-orang yang mendirikan sembahyang, dan memberi zakat, serta mereka yakin tentang adanya hari akhirat.

Arnavutça: 

ata që kryejnë namazin dhe japin zeqatin, dhe të cilët besojnë bindshëm në jetën tjetër.

Bulgarca: 

които отслужват молитвата и дават милостинята закат, и за отвъдния живот са убедени.

Sırpça: 

онима који обављају молитву и дају милостињу и који у Онај свет чврсто верују;

Çekçe: 

kdož modlitby dodržují, almužny dávají a v život posmrtný pevně doufají.

Urduca: 

جو نماز قائم کرتے ہیں، زکوٰۃ دیتے ہیں اور آخرت پر یقین رکھتے ہیں

Tacikçe: 

онон, ки намоз мегузоранду закот медиҳанд ва ба охират яқин доранд.

Tatarca: 

Алар намазларын вакытында укырлар, вә зәкятләрен бирерләр һәм ахирәткә ышанып, аның өчен хәзерләнерләр.

Endonezyaca: 

(yaitu) orang-orang yang mendirikan shalat, menunaikan zakat dan mereka yakin akan adanya negeri akhirat.

Amharca: 

ለእነዚያ ሶላትን አስተካክለው ለሚያደርሱት፣ ዘካንም ለሚሰጡት፣ እነርሱም በመጨረሻይቱ ዓለም እነርሱ የሚያረጋግጡ ለሆኑት፡፡

Tamilce: 

அவர்கள் தொழுகையை நிலை நிறுத்துவார்கள்; இன்னும், ஸகாத்தைக் கொடுப்பார்கள். இன்னும், அவர்கள்தான் மறுமையை உறுதியாக நம்புவார்கள்.

Korece: 

이들은 예배를 드리고 이슬람세를 바치며 내세를 확신하도다

Vietnamca: 

(Đó là) những người chu đáo duy trì lễ nguyện Salah, xuất Zakah và có đức tin kiên định nơi cõi Đời Sau.