Arapça:
وَيَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ يُقْسِمُ الْمُجْرِمُونَ مَا لَبِثُوا غَيْرَ سَاعَةٍ ۚ كَذَٰلِكَ كَانُوا يُؤْفَكُونَ
Çeviriyazı:
veyevme teḳûmü-ssâ`atü yuḳsimü-lmücrimûne mâ lebiŝû gayra sâ`ah. keẕâlike kânû yü'fekûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kıyamet kopacağı gün günahkarlar dünyada bir saatten fazla durmadıklarına yemin ederler. Onlar önceden de böyle haktan çevriliyorlardı.
Diyanet İşleri:
Kıyamet koptuğu gün suçlular sadece çok kısa bir müddet kalmış olduklarına yemin ederler. Böylece onlar dünyada da aldatılıp haktan döndürülüyorlardı.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve kıyametin koptuğu gün suçlular, ancak bir an yatıp eğlendiklerine and içerler; işte böyle asılsız şeylere kapılıyordu onlar.
Şaban Piriş:
Kıyamet saatinin geldiği gün, suçlular, tek bir saatten fazla kalmadıklarına yemin ederler. İşte onlar, (haktan) böyle çevriliyor.
Edip Yüksel:
Saat (dünyanın sonu) gerçekleştiği zaman, suçlular, (dünyada) ancak bir saat kaldıklarına and içerler. Onlar işte böyle yanılıyorlardı.
Ali Bulaç:
Kıyamet-saatinin kopacağı gün, suçlu-günahkarlar, tek bir saatin dışında (dünya hayatı) yaşamadıklarına and içerler. İşte onlar böyle çevriliyorlardı.
Suat Yıldırım:
Kıyamet (duruşma) saati gelip çattığında suçlu kâfirler yemin ederek dünyada sadece bir saat kaldıklarını ileri sürerler.Onlar (dünyada iken de doğruluktan) işte böyle döndürülüyorlardı.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve o gün ki, Kıyamet kopar
Yaşar Nuri Öztürk:
Saat gelip kıyamet koptuğu gün, günahkârlar dünyada bir saatten başka kalmadıklarına yemin ederler. Onlar işte böyle çevriliyorlardı.
Bekir Sadak:
Elif, Lam, Mim.
İbni Kesir:
Kıyametin kopacağı gün
Adem Uğur:
Kıyamet koptuğu gün, günahkârlar, (dünyada) ancak pek kısa bir süre kaldıklarına yemin ederler. İşte onlar, (dünyada da haktan) böyle döndürülüyorlardı.
İskender Ali Mihr:
Ve o saatin geldiği (kıyâmetin koptuğu) gün, mücrimler bir saatten fazla (mezarda) kalmadıklarına yemin ederler. İşte böyle döndürülüyorlardı (ölümden hayata döndürülüyorlardı).
Celal Yıldırım:
(Beklenen) Kıyamet saati gelip gerçekleşeceği gün, suçlu günahkârlar (Dünya´da veya kabirde) bir saatten fazla kalmadıklarına yemin ederler. Onlar (Dünya´da da) hep böyle (haktan gerçekten) çevriliyorlardı.
Tefhim ul Kuran:
Kıyamet saatinin kopacağı gün, suçlu günahkârlar, tek bir saatin dışında (dünya hayatı) yaşamadıklarına and içerler. İşte onlar böyle çevriliyorlardı.
Fransızca:
Et le jour où l'Heure arrivera, les criminels jureront qu'ils n'ont demeuré qu'une heure. C'est ainsi qu'ils ont été détournés (de la vérité);
İspanyolca:
El día que llegue la Hora, jurarán los pecadores que no han permanecido sino una hora. Así estaban de desviados...
İtalyanca:
Il Giorno in cui sorgerà l'Ora, giureranno i criminali di non essere rimasti che un'ora. Già mentivano [sulla terra].
Almanca:
Und an dem Tag, wenn die Stunde sich ereignet, schwören die schwer Verfehlenden, sie blieben nicht länger als eine Stunde. Solcherart wurden sie belogen.
Çince:
复活时降临之日,犯罪的人发誓说他们只逗留了一霎时,他们原是这样悖谬的。
Hollandaca:
Op den dag waarop het laatste uur zal komen, zullen de zondaren willen zweren. Dat zij niet langer dan een uur zijn gebleven. Op dezelfde wijze spraken zij gedurende hunnen leeftijd leugens uit.
Rusça:
В тот день, когда наступит Час, грешники станут клясться, что они пробыли на земле или в могилах всего лишь один час. Таким же образом они были отвращены от истины!
Somalice:
maalinta Qiyaamadu kacdo waxay ku dhaartaan dambiilayaashu inayan nagaanin Saacad mooyee, saasaana (xaqa) looga leexiyey.
Swahilice:
Na siku itapo simama Saa wakosefu wataapa kwamba hawakukaa duniani ila saa moja tu. Hivyo ndivyo walivyo kuwa wakipotozwa.
Uygurca:
قىيامەت قايىم بولغان كۈندە مۇشرىكلار (دۇنيادا) پەقەت ئازغىنا ۋاقىت تۇرغانلىقىغا قەسەم قىلىدۇ، ئۇلار دۇنيادىكى چاغلىرىدىمۇ مۇشۇنداق يالغانچىلىق قىلاتتى
Japonca:
(精算の)時が,到来するその日,罪深い者たちは,わたしたちは一時しか(墓に)留まらなかったと誓うであろう。このように,かれらは欺かれていた。
Arapça (Ürdün):
«ويوم تقوم الساعة يُقسم» يحلف «المجرمون» الكافرون «ما لبثوا» في القبور «غير ساعة» قال تعالى: «كذلك كانوا يؤفكون» يصرفون عن الحق: البعث كما صرفوا عن الحق الصدق في مدة اللبث.
Hintçe:
और जिस दिन क़यामत बरपा होगी तो गुनाहगार लोग कसमें खाएँगें कि वह (दुनिया में) घड़ी भर से ज्यादा नहीं ठहरे यूँ ही लोग (दुनिया में भी) इफ़तेरा परदाज़ियाँ करते रहे
Tayca:
และเมื่อวันอวสานเกิดขึ้น ผู้กระทำผิดทั้งหลายจะสาบานว่า พวกเขามิได้พำนักอยู่ (ในโลกดุนยา) นอกจากเพียงชั่วครู่ชั่วยามเท่านั้น เช่นนั้นแหละ พวกเขาถูกให้หันออก (จากความจริงสู่ความเท็จ)
İbranice:
וביום אשר תגיע 'השעה' יישבעו הכופרים המכחשים, כי נשארו (בקבריהם) רק שעה קלה, וכך הם תמיד היו משקרים
Hırvatça:
A na Dan kad nastupi Čas oživljenja, prestupnici će se zaklinjati da su samo jedan čas ostali; a i prije su Istinu izbjegavali.
Rumence:
În Ziua când va veni Ceasul, nelegiuiţii vor jura că n-au zăcut decât o oră. Aşa sunt ei de-a-ndoaselea!
Transliteration:
Wayawma taqoomu alssaAAatu yuqsimu almujrimoona ma labithoo ghayra saAAatin kathalika kanoo yufakoona
Türkçe:
Saat gelip kıyamet koptuğu gün, günahkârlar dünyada bir saatten başka kalmadıklarına yemin ederler. Onlar işte böyle çevriliyorlardı.
Sahih International:
And the Day the Hour appears the criminals will swear they had remained but an hour. Thus they were deluded.
İngilizce:
On the Day that the Hour (of Reckoning) will be established, the transgressors will swear that they tarried not but an hour: thus were they used to being deluded!
Azerbaycanca:
Qiyamət qopacağı gün (saat) günahkarlar (qəbirlərində və dünyada) bir saatdan artıq qalmadıqlarına and içərlər. Onlar (axirətdə belə yalan danışdıqları kimi, dünyada da batilə uyub haqdan) belə döndərilirdilər (yoldan çıxardılırdılar).
Süleyman Ateş:
(Duruşma) Sa'at(i) başladığı gün, suçlular, (dünyada veya Berzahta) bir sa'atten fazla kalmadıklarına yemin ederler. İşte onlar, (dünyada da haktan) böyle çevriliyorlardı.
Diyanet Vakfı:
Kıyamet koptuğu gün, günahkarlar, (dünyada) ancak pek kısa bir süre kaldıklarına yemin ederler. İşte onlar, (dünyada da haktan) böyle döndürülüyorlardı.
Erhan Aktaş:
Kıyâmet’in koptuğu gün, mücrimler(1) dünyada bir saatten fazla kalmadıklarına yemin ederler. Onlar işte böyle döndürülüyorlardı(2).
Kral Fahd:
Kıyamet koptuğu gün, günahkârlar, (dünyada) ancak pek kısa bir süre kaldıklarına yemin ederler. İşte onlar, (dünyada da haktan) böyle döndürülüyorlardı.
Hasan Basri Çantay:
Kıyametin kopacağı gün günahkârlar bir sâatden başka kalmadıklarına yemîn eder (ler). İşte onlar (dünyâda da haktan) böyle döndürülüyorlar (yalan söylüyorlar) dı.
Muhammed Esed:
(Size ölümü veren ve zamanı geldiğinde yeniden diriltecek olan O´dur!) Ve Son Saat gelip çattığında, günaha saplanmış olanlar, (yeryüzünde) bir saatten fazla kalmadıklarına yemin edeceklerdir, onlar kendilerini böylece (hayat boyu) kandırırlar!
Gültekin Onan:
Kıyamet saatinin kopacağı gün, suçlu günahkarlar tek bir saatin dışında (dünya hayatı) yaşamadıklarına and içerler. İşte onlar böyle çevriliyorlardı.
Ali Fikri Yavuz:
Kıyamet kopacağı gün, mücrimler (Allah’a eş koşanlar) bir saatten fazla (kabirde veya dünyada) durmadıklarına yemin ederler. Onlar (dünyada iken de, doğruluktan yalan söylemeye), işte böyle çevriliyorlardı.
Portekizce:
E no dia em que chegar a Hora, os pecadores jurarão que não permaneceram nos sepulcros mais do que uma hora. Comose equivocarão!
İsveççe:
När den Yttersta stunden är inne, skall de obotfärdiga förnekarna gå ed på att deras [liv på jorden] inte varade mer än en timme; på detta sätt lät de sig alltid vilseledas.
Farsça:
و روزی که قیامت برپا می شود، می رمان سوگند می خورند که [فاصله مرگ تا قیامت را] جز ساعتی درنگ نکرده اند، این گونه [که در قیامت دروغ می گویند و منحرف از حقیقت هستند در دنیا نیز همواره از حق به باطل] منحرف می شدند.
Kürtçe:
وە ڕۆژی قیامەت ھەڵدەسێ تاوانباران سوێند دەخۆن (لە دونیادا یان لەبەرزەخدا) تەنھا ساتێك ماونەتەوە (لەدونیادا) ھەر بەو وێنە ئەوان لە دونیادا لادران لە ڕاستی
Özbekçe:
Қиёмат қоим бўладиган куни жиноятчилар бир соатдан бошқа турмаганлари ҳақида қасам ичурлар. Улар ана шундай ўгрилар эдилар. (Улар ёруғ дунёда бир соатдан ортиқ турмаганлари ҳақида қасам ичадилар. Агар кўпроқ турганларида, иймон келтиришлари мумкинлигини пеш қилмоқчи бўладилар.)
Malayca:
Dan semasa berlakunya hari kiamat, orang-orang yang berdosa akan bersumpah mengatakan bahawa mereka tidak tinggal (di dalam kubur) melainkan sekadar satu saat sahaja; demikianlah mereka sentiasa dipalingkan (oleh fahaman sesatnya dari memperkatakan yang benar).
Arnavutça:
Dhe, atë Ditë kur të arrijë Çasti (Kijameti), betohen mëkatarët, se në varr (tokë) kanë qëndruar një kohë të shkurtër. Kështu ata shmangen nga e Vërteta.
Bulgarca:
В Деня, когато настане Часът, престъпниците ще се кълнат, че са пребивавали [на земята] не повече от час. Така са били подлъгани.
Sırpça:
А на Дан кад наступи Час оживљења, преступници ће да се заклињу да су само један час остали; а и пре су избегавали Истину.
Çekçe:
V den, kdy Hodina udeří, hříšníci přísahat budou, že v hrobech zůstali jen hodinu jedinou. Takto se sami klamali!
Urduca:
اور جب وہ ساعت برپا ہو گی تو مجرم قسمیں کھا کھا کر کہیں گے کہ ہم ایک گھڑی بھر سے زیادہ نہیں ٹھیرے ہیں، اِسی طرح وہ دنیا کی زندگی میں دھوکا کھایا کرتے تھے
Tacikçe:
Рӯзе, ки қиёмат барпо шавад, кофирон савганд хӯранд, ки зиёда аз соаъте дар гӯр наоромидаанд. Оре, инчунин аз ҳақ каҷрав мешуданд.
Tatarca:
Кыямәт торгызылган көндә имансызлар кабердә бер сәгатьтән артык тормадык, дип ант итәрләр, алар кабердә күпме торулары хакында ялган сөйләгәннәре кебек, дөньяда вакытларында, терелү юк, дип ялганлыйлар иде.
Endonezyaca:
Dan pada hari terjadinya kiamat, bersumpahlah orang-orang yang berdosa; "mereka tidak berdiam (dalam kubur) melainkan sesaat (saja)". Seperti demikianlah mereka selalu dipalingkan (dari kebenaran).
Amharca:
ሰዓቲቱ በምትሆንበት ቀን ከሓዲዎች «ከአንዲት ሰዓት በስተቀር (በመቃብር) አልቆየንም» ብለው ይምላሉ፡፡ እንደዚሁ (ከእውነት) ይመለሱ ነበሩ፡፡
Tamilce:
மறுமை நாள் நிகழ்கின்ற நாளில் குற்றவாளிகள், “தாங்கள் சில மணி நேரமே அன்றி (மண்ணறையில்) தங்கவில்லை” என்று சத்தியம் செய்வார்கள். இவ்வாறுதான் அவர்கள் (உலகத்தில் வாழும் போதும்) பொய் சொல்பவர்களாக இருந்தார்கள்.
Korece:
시간이 도래할 때 죄인들은 한 시간밖에 체류하지 아니했다 맹세하리라 이렇게 그들은 유혹 되곤 \xC2g노라
Vietnamca:
Vào Ngày mà Giờ Tận Thế được thiết lập, những kẻ tội lỗi sẽ thề thốt rằng họ đã ở (trong cõi mộ) chỉ một thời khắc ngắn ngủi mà thôi. Cũng như thế, họ đã ngoảnh mặt với chân lý (lúc còn trên thế gian).
Ayet Linkleri: