Arapça:
وَلَئِنْ أَرْسَلْنَا رِيحًا فَرَأَوْهُ مُصْفَرًّا لَّظَلُّوا مِن بَعْدِهِ يَكْفُرُونَ
Çeviriyazı:
velein erselnâ rîḥan feraevhü muṣferral leżallû mim ba`dihî yekfürûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Andolsun ki biz, bir rüzgâr göndersek de onu (rahmetin eseri olan ekini) sararmış görseler, mutlaka onun arkasından nankörlüğe başlarlar.
Diyanet İşleri:
Bir rüzgar göndersek de yeşilliklerin sarardığını görseler hemen nankörlüğe başlarlar.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve andolsun ki bir rüzgar yolladık da nebatları sararmış gördüler mi ardından hemen nankörlüğe başlarlar.
Şaban Piriş:
Şüphesiz, bir rüzgar göndersek de onu (ekini yeşil olduktan sonra) sararmış görseler, ardından muhakkak küfrederler.
Edip Yüksel:
Ancak, O bir fırtına gönderir de onlar (ekinlerin kuruyup) sarardığını görseler hemen inkar ve nankörlük etmeye başlarlar.
Ali Bulaç:
Andolsun, Biz bir rüzgar göndersek de onu(n ekinini) sararmış görseler, mutlaka ardından nankörlük ederler.
Suat Yıldırım:
Eğer Biz onlara sıcak, kavurucu bir rüzgâr göndersek, onlar da o yeşillikleri sararmış, kavrulmuş görseler, ondan sonra nankörlük etmeye koyulurlar. [56,63-67]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Andolsun eğer bir rüzgar göndersek de onu o rüzgar ile ekinleri sararmış (solmuş) görseler, elbette ki onun ardından nankörlüğe başlarlar.
Yaşar Nuri Öztürk:
Yemin olsun, bir rüzgâr göndersek de o yeri sararmış görseler, arkasından hiç şaşmadan nankörlük etmeye başlarlar.
Bekir Sadak:
Zulmedenlerin, o gun ozur beyan etmeleri fayda vermez
İbni Kesir:
Andolsun ki
Adem Uğur:
Andolsun ki, bir rüzgâr göndersek de onu (ekini) sararmış görseler, ardından muhakkak nankörlüğe başlarlar.
İskender Ali Mihr:
Ve eğer Biz, rüzgârı göndersek, böylece onu (ekinleri) sararmış görseler (bile) bundan sonra mutlaka inkâra devam ederler.
Celal Yıldırım:
(Sıcak kavurucu) bir rüzgâr göndersek de (bitkileri) sararmış görseler, hemen arkasından nankörlüğe başlarlar.
Tefhim ul Kuran:
Andolsun, biz bir rüzgâr göndersek de onu(n ekinini) sararmış görseler, mutlaka onun ardından nankörlük ederler.
Fransızca:
Et si Nous envoyons un vent et qu'ils voient jaunir [leur végétation], ils demeurent après cela ingrats (oubliant les bienfaits antérieurs).
İspanyolca:
Y si enviamos un viento y ven que amarillea, se obstinan, no obstante, en su incredulidad.
İtalyanca:
Se inviassimo loro un vento che ingiallisse [le coltivazioni] rimarrebbero ingrati.
Almanca:
Und würden WIR einen Wind schicken, und sie es das Gewächs gelb werdend sehen, würden sie doch noch nach ihm Kufr-Betreibende bleiben!
Çince:
如果我使一阵风吹去,而他们看见禾苗变成萎黄的,此后,他们就必定变成孤恩者。
Hollandaca:
Indien wij een verzengenden wind zonden, en zij zouden hun koren zien geel worden en verbranden, zouden zij zeker ondankbaar worden, in weerwil onzer vroegere gunsten.
Rusça:
Если Мы пошлем ветер и они увидят, как она (нива) пожелтела, то после этого они станут неблагодарны.
Somalice:
haddaan ku diro Dabaylo (daran) Beertooda ay arkaan iyadoo doorsoon, waxay markaas ka dib noqdaan kuwo Gaalooba.
Swahilice:
Na tunge utuma upepo na wakauona umekuwa rangi ya manjano, juu ya hayo wange endelea kukufuru.
Uygurca:
ئەگەر بىز (زىرائەتكە زىيانلىق) شامالنى ئەۋەتسەك، ئۇلار (شامالنىڭ تەسىرىدىن) زىرائەتنىڭ سارغىيىپ كەتكەنلىكىنى كۆرسە، شۇنىڭدىن كېيىن ئۇلار (اﷲ نىڭ ئىلگىرىكى نېمەتلىرىگە) كۇفرىلىق قىلىدۇ
Japonca:
だが,われが風を送っても,(作物が)黄ばむのを見ると,その後かれらは,必ず不信心になる。
Arapça (Ürdün):
«ولئن» لام قسم «أرسلنا ريحا» مضرة على نبات «فرأوهُ مصفرا لظلوا» صاروا جواب القسم «من بعده» أي بعد إصفراره «يكفرون» يجحدون النعمة بالمطر.
Hintçe:
और अगर हम (खेती की नुकसान देह) हवा भेजें फिर लोग खेती को (उसी हवा की वजह से) ज़र्द (परस मुर्दा) देखें तो वह लोग इसके बाद (फौरन) नाशुक्री करने लगें
Tayca:
และหากเราได้ส่งลมไป แล้วพวกเขาได้เห็นมัน (พืชผล) เป็นสีเหลือง แน่นอนพวกเขาจะกลายเป็นผู้เนรคุณหลังจากนั้น
İbranice:
ואולם אם נשלח רוח, ויראו האנשים כי תבואתם מצהיבה, הם ימשיכו לכפור בגלל זה
Hırvatça:
A da pošaljemo vjetar i da oni vide da je sve požutjelo, oni bi, i poslije toga, blagodati poricali.
Rumence:
Dacă trimitem un vânt şi îl văd îngălbenit (de nisip), vor stărui, după el, să tăgăduiască.
Transliteration:
Walain arsalna reehan faraawhu musfarran lathalloo min baAAdihi yakfuroona
Türkçe:
Yemin olsun, bir rüzgâr göndersek de o yeri sararmış görseler, arkasından hiç şaşmadan nankörlük etmeye başlarlar.
Sahih International:
But if We should send a [bad] wind and they saw [their crops] turned yellow, they would remain thereafter disbelievers.
İngilizce:
And if We (but) send a Wind from which they see (their tilth) turn yellow,- behold, they become, thereafter, Ungrateful (Unbelievers)!
Azerbaycanca:
Əgər Biz (onların əkinlərinin üstünə) bir yel əsdirsək və (o yel nəticəsində əkinlərin) saralıb-solduğunu görsələr, bundan sonra mütləq nankor olmağa başlayarlar.
Süleyman Ateş:
Andolsun bir rüzgar, göndersek de o(eki)ni sararmış görseler, ondan sonra nankörlük etmeğe başlarlar.
Diyanet Vakfı:
Andolsun ki, bir rüzgar göndersek de onu (ekini) sararmış görseler, ardından muhakkak nankörlüğe başlarlar.
Erhan Aktaş:
Eğer rüzgâr göndersek, ekini ve bitkileri sararmış görseler, nankörlük etmeye başlarlar.
Kral Fahd:
Andolsun ki, bir rüzgâr göndersek de onu (ekini) sararmış görseler, ardından muhakkak nankörlüğe başlarlar.
Hasan Basri Çantay:
Andolsun, biz bir rüzgâr gönderir de Onu (n eserini) sararmış görürlerse ardından muhakkak ki küfraana başlarlar.
Muhammed Esed:
İşte böyle: şayet (topraklarını kavuran) bir rüzgar göndersek ve ekinlerinin sararmaya başladığını görseler, (kısa süre önceki sevinçlerinden) vazgeçip (kudretimizi ve rahmetimizi) inkar etmeye kalkışırlar!
Gültekin Onan:
Andolsun, biz bir rüzgar göndersek de onu(n ekinini) sararmış görseler, mutlaka ardından küfrederler.
Ali Fikri Yavuz:
Doğrusu biz, (ekinleri üzerine kurutucu veya dondurucu) bir yel göndersek de, o ekini sararmış görseler, muhakkak ardından Allah’ı ve nimetlerini inkâra koyulurlar.
Portekizce:
Mas, se lhes houvéssemos enviado ventos glaciais e as vissem (as suas semeaduras) crestadas, tonar-se-iam, depoisdisso, ingratos.
İsveççe:
Men om Vi sänder en [het] vind och de får se [sin gröda svedd och] gulnad, framhärdar de efter detta i sin förnekelse [glömska av Hans tidigare gåvor].
Farsça:
و اگر بادی [سوزان و زیانبار] بفرستیم، پس آن [کشت و زرع] را زرد شده ببینند، پس از آن [به جای جبران گناهانی که سبب این آسیب شده] ناسپاس می شوند.
Kürtçe:
سوێند بەخوا ئەگەر بایەکی توندی (زەرەرۆمەند) بنێرین جا ئەو (ھەورە یان کشتوکاڵەکەیان) دەبینن بەزەرد بوویی لەپاش ئەو (زیانە) ھەر نا شوکری دەکەن
Özbekçe:
Агар Биз бир шамол юбориб, улар (экинларини) сарғайган ҳолда кўрсалар, ундан кейин, албатта, куфрони неъмат қилишга ўтарлар. (Аллоҳ иссиқ шамол эсдириб, экинларини сарғайтириб қўйса, Аллоҳга ва Унинг қазои қадарига ишонмайдиганлар ноумид бўлиб, куфрони неъмат қиладилар.)
Malayca:
Dan demi sesungguhnya, jika Kami hantarkan angin (menyerang tanaman) lalu mereka melihat tanaman itu menjadi kuning kering, nescaya mereka sesudah itu, terus kembali kufur (tidak mengenangkan nikmat-nikmat Allah serta berputus asa).
Arnavutça:
Dhe, sikur të dërgonim Ne – furtunë, e ata të shihnin që çdo gjë është zverdhur, edhe pas kësaj do të mbeteshin mohues të dhuntive.
Bulgarca:
А ако им пратим вятър и видят посева пожълтял, те ще останат неверници и след това.
Sırpça:
А да пошаљемо ветар и да они виде да је све пожутело, они би, и после тога, порицали благодати.
Çekçe:
I kdybychom vyslali vítr vysušující a lidé by spatřili rostlinstvo zežloutlé, přece by nepřestali být ani potom nevěřícími.
Urduca:
اور اگر ہم ایک ایسی ہوا بھیج دیں جس کے اثر سے وہ اپنی کھیتی کو زرد پائیں تو وہ کفر کرتے رہ جاتے ہیں
Tacikçe:
Ва агар боде бифиристем, ки киштаҳоро зард бубинанд аз он пас ҳама кофир шаванд.
Tatarca:
Әгәр зарарлы җил җибәрсәк, игеннәрне вә үләннәрне саргаймыш күрсәләр, әлбәттә, игеннәре саргаймыш соңында кешеләр Аллаһуга ышануны вә нигъмәтләренә шөкер итүне инкяр итәр иделәр.
Endonezyaca:
Dan sungguh, jika Kami mengirimkan angin (kepada tumbuh-tumbuhan) lalu mereka melihat (tumbuh-tumbuhan itu) menjadi kuning (kering), benar-benar tetaplah mereka sesudah itu menjadi orang yang ingkar.
Amharca:
ነፋስንም (በአዝመራዎች ላይ) ብንልክና ገርጥቶ ቢያዩት ከእርሱ በኋላ በእርግጥ (ችሮታውን) የሚክዱ ይሆናሉ፡፡
Tamilce:
நாம் ஒரு காற்றை அனுப்பி(னால், அது அவர்களது விளைச்சலை அழித்துவிட்ட பின்னர்) அதை (-அந்த விளைச்சலை) அவர்கள் மஞ்சளாக பார்த்தால் அ(து அழிந்த)தற்குப் பின்னர் அவர்கள் (அல்லாஹ்வை) நிராகரிப்பவர்களாக ஆகிவிடுகிறார்கள்.
Korece:
만일 바람을 보내어 그들의 경작지가 노랗게 됨을 볼 때 보라 그래도 그들은 불신을 계속 함이라
Vietnamca:
Nếu TA gởi một luồng gió đến, họ thấy hoa màu héo vàng thì họ vong ơn sau đó.
Ayet Linkleri: