Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

30

Sûredeki Ayet No: 

41

Ayet No: 

3450

Sayfa No: 

408

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

ظَهَرَ الْفَسَادُ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ بِمَا كَسَبَتْ أَيْدِي النَّاسِ لِيُذِيقَهُم بَعْضَ الَّذِي عَمِلُوا لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ

Çeviriyazı: 

żahera-lfesâdü fi-lberri velbaḥri bimâ kesebet eydi-nnâsi liyüẕîḳahüm ba`ḍa-lleẕî `amilû le`allehüm yerci`ûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Yaptıklarının bir kısmını tatsınlar diye insanların kendi ellerinin kazandığı şeyler yüzünden karada ve denizde fesat ortaya çıktı. Umulur ki onlar hakka dönerler.

Diyanet İşleri: 

İnsanların elleriyle işledikleri yüzünden karada ve denizde fesat çıkar; Allah da belki dönerler diye yaptıklarının bir kısmını böylece kendilerine tattırır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Bozgun belirdi karada ve denizde, insanların elleriyle kazandıkları suçlar yüzünden; bu da, belki dönerler, vazgeçerler diye yaptıklarına karşılık çekecekleri cezanın az bir kısmını onlara tattırmak için.

Şaban Piriş: 

İnsanların kendi elleriyle kazandıkları yüzünden karada ve denizde fesat çıkmıştır. Bu, belki dönerler diye yaptıklarının bir kısmının azabını tattırmak içindir.

Edip Yüksel: 

Halkın elleriyle işledikleri yüzünden karada ve denizde felaketler yaygınlaştı. Böylece, (kötülükten) dönerler diye yaptıklarının bir kısmını onlara tattırıyor.

Ali Bulaç: 

İnsanların kendi ellerinin kazandığı dolayısıyla, karada ve denizde fesad ortaya çıktı. Umulur ki, dönerler diye (Allah) onlara yaptıklarının bir kısmını kendilerine taddırmaktadır.

Suat Yıldırım: 

Allah'ın buyruklarını umursamayan şu insanların kendi tercihleri ile yaptıkları işler yüzünden karada ve denizde (bütün dünyada) bozukluk ortaya çıktı, nizam bozuldu.Doğru yola ve isabetli tutuma dönme fırsatı vermek için,Allah, yaptıklarının bazı kötü neticelerini onlara tattırır. [7,168] [21,35; 2,155]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

İnsanların ellerinin kazandığı şey sebebiyle karada ve denizde fesat zuhûra gelir. Allah da onlara yaptıkları şeylerin bazısını tattırır. Gerek ki, onlar dönüverirler.

Yaşar Nuri Öztürk: 

İnsanların ellerinin kazanmış oldukları yüzünden denizde ve karada bozgun çıktı. Allah onlara, yaptıklarının bir kısmını tattırıyor ki geri dönebilsinler.

Bekir Sadak: 

And olsun ki! Senden once, bir cok peygamberleri ummetlerine gonderdik, onlara belgeler getirdiler

İbni Kesir: 

İnsanların elleriyle işlediklerinden dolayı karada ve denizde Fesad belirdi. Ki yaptıklarının bir kısmını onlara tattırsın. Belki dönerler.

Adem Uğur: 

İnsanların bizzat kendi işledikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu, ki Allah yaptıklarının bir kısmını onlara tattırsın

İskender Ali Mihr: 

İnsanların elleriyle kazandıkları sebebiyle karada ve denizde fesat zuhur etti (ortaya çıktı), yaptıklarının bir kısmının onlara tattırılması için. Umulur ki böylece onlar, (Allah´a) dönerler (yönelirler).

Celal Yıldırım: 

İnsanların elleriyle işledikleri (bilgisizce) işlerden, fenalıklardan dolayı karada ve denizde fesâd ortaya çıktı. Allah da, belki (pişmanlık duyup) dönerler diye işlediklerinin bir kısmının (cezasını) onlara (Dünya´da) tattıracak.

Tefhim ul Kuran: 

İnsanların kendi ellerinin kazandığı dolayısıyla, karada ve denizde fesad ortaya çıktı. Umulur ki, dönerler diye (Allah) onlara yapmakta olduklarının bir kısmını kendilerine taddırmaktadır.

Fransızca: 

La corruption est apparue sur la terre et dans la mer à cause de ce que les gens ont accompli de leurs propres mains; afin qu'[Allah] leur fasse goûter une partie de ce qu'ils ont oeuvré; peut-être reviendront-ils (vers Allah).

İspanyolca: 

Ha aparecido la corrupción en la tierra y en el mar como consecuencia de las acciones de los hombres, para hacerles gustar parte de lo que han hecho. Quizás, así, se conviertan.

İtalyanca: 

La corruzione è apparsa sulla terra e nel mare a causa di ciò che hanno commesso le mani degli uomini, affinché Allah faccia gustare parte di quello che hanno fatto. Forse ritorneranno [sui loro passi ]?

Almanca: 

Das Verderben wurde sowohl auf dem Land als auch im Meer sichtbar wegen dem, was die Menschen eigenhändig erwarben. Dies, damit ER sie etwas von dem erfahren läßt, was sie taten, damit sie umkehren.

Çince: 

灾害因众人所犯的罪恶而显现于大陆和海洋,以至真主使他们尝试自己的行为的一点报酬,以便他们悔悟。

Hollandaca: 

Verderf is te land en ter zee verschenen, om de misdaden door menschenhanden bedreven; ten einde zij daardoor een deel der vruchten zouden proeven van hetgeen zij hebben gewrocht, opdat zij misschien van hunne slechte wegen zouden mogen terugkeeren.

Rusça: 

Зло появляется на суше и на море по причине того, что совершают людские руки, чтобы они вкусили часть того, что они натворили, и чтобы они вернулись на прямой путь.

Somalice: 

xumaanbaa ka daahirtay Barri iyo Badba, waxay kasbatay Gaemo Dad dardiis, si Eebe u dhadhansiiyo waxay camalfaleen qaarkiis, inay noqdaan.

Swahilice: 

Ufisadi umedhihiri bara na baharini kwa iliyo yafanya mikono ya watu, ili Mwenyezi Mungu awaonyeshe baadhi ya waliyo yatenda. Huenda wakarejea kwa kutubu.

Uygurca: 

ئىنسانلارنىڭ قىلغان گۇناھلىرى تۈپەيلىدىن، قۇرۇقلۇقتا ۋە دېڭىزدا ئاپەت يۈزبەردى، اﷲ ئۇلارنى تەۋبە قىلسۇن دەپ قىلمىشلىرىنىڭ بىر قىسمىنىڭ (جازاسىنى) ئۇلارغا تېتىتتى

Japonca: 

人間の手が稼いだことのために,陸に海に荒廃がもう現われている。これは(アッラーが),かれらの行ったことの一部を味わわせかれらを(悪から)戻らせるためである。

Arapça (Ürdün): 

«ظهر الفساد في البر» أي القفار بقحط المطر وقلة النبات «والبحر» أي البلاد التي على الأنهار بقلة مائها «بما كسبت أيدي الناس» من المعاصي «ليذيقهم» بالياء والنون «بعض الذي عملوا» أي عقوبته «لعلهم يرجعون» يتوبون.

Hintçe: 

वह उससे पाक व पाकीज़ा और बरतर है ख़़ुद लोगों ही के अपने हाथों की कारस्तानियों की बदौलत ख़ुश्क व तर में फसाद फैल गया ताकि जो कुछ ये लोग कर चुके हैं ख़ुदा उन को उनमें से बाज़ करतूतों का मज़ा चखा दे ताकि ये लोग अब भी बाज़ आएँ

Tayca: 

การบ่อนทำลาย ได้เกิดขึ้นทั้งทางบกและทางน้ำ เนื่องจากสิ่งที่มือของมนุษย์ได้ขวนขวายไว้เพื่อที่พระองค์จะให้พวกเขาลิ้มรสบางส่วนที่พวกเขาประกอบไว้ โดยที่หวังจะให้พวกเขากลับเนื้อกลับตัว

İbranice: 

הופיעה השחיתות ביבשה ובים בגלל מעשי ידיהם שלהאנשים, ולכן הם יטעמו ממעשיהם הרעים, למען ישובו

Hırvatça: 

Nered se pojavio na kopnu i na moru zbog onog što ljudi rade, da bi im On dao da iskuse kaznu za nešto od onoga što urade, ne bi li se povratili.

Rumence: 

Stricăciunea s-a ivit pe uscat şi pe mare pentru ceea ce au agonisit mâinile oamenilor, aşa încât Dumnezeu le dă să guste din ceea ce au făptuit. Poate se vor întoarce!

Transliteration: 

Thahara alfasadu fee albarri waalbahri bima kasabat aydee alnnasi liyutheeqahum baAAda allathee AAamiloo laAAallahum yarjiAAoona

Türkçe: 

İnsanların ellerinin kazanmış oldukları yüzünden denizde ve karada bozgun çıktı. Allah onlara, yaptıklarının bir kısmını tattırıyor ki geri dönebilsinler.

Sahih International: 

Corruption has appeared throughout the land and sea by [reason of] what the hands of people have earned so He may let them taste part of [the consequence of] what they have done that perhaps they will return [to righteousness].

İngilizce: 

Mischief has appeared on land and sea because of (the meed) that the hands of men have earned, that (Allah) may give them a taste of some of their deeds: in order that they may turn back (from Evil).

Azerbaycanca: 

İnsanların öz əlləri ilə etdikləri (pis əməllər, günahlar) üzündən quruda və suda fəsad (pozuntu) əmələ gələr (bə’zi yerlərdə quraqlıq, qıtlıq olar, bə’zilərində zərərli yağışlar yağar, zəlzələ baş verər, dənizlərdə gəmilər batar) ki, Allah (bununla) onlara etdiklərinin bir qismini (etdikləri bə’zi günahların cəzasını) daddırsın və bəlkə, onlar (tövbə edib pis yoldan) qayıtsınlar.

Süleyman Ateş: 

İnsanların elleriyle kazandıkları (günahları) yüzünden, karada ve denizde fesat çıktı. Belki dönerler diye, (Allah) onlara, yaptıklarının bir kısmını taddırıyor.

Diyanet Vakfı: 

İnsanların bizzat kendi işledikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu, ki Allah yaptıklarının bir kısmını onlara tattırsın; belki de (tuttukları kötü yoldan) dönerler.

Erhan Aktaş: 

İnsanların kendi yaptıklarından dolayı karada ve denizde fesat ortaya çıktı. Belki akıllarını başlarına alırlar diye yaptıklarının bir kısmı onlara tattırıldı.

Kral Fahd: 

İnsanların bizzat kendi işledikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu, ki Allah yaptıklarının bir kısmını onlara tattırsın; belki de (tuttukları kötü yoldan) dönerler.

Hasan Basri Çantay: 

İnsanların kendi ellerinin kazandığı (ihtiyarlarıyle yapdıkları) şeyler yüzünden karada, denizde fesâd belirdi ki (Allah) yapdıklarının bir kısmını onlara tatdırsın. Olur ki rücû´ ederler onlar.

Muhammed Esed: 

(Allah´ın buyruklarını umursamaz hale gelen şu) insanların kendi elleriyle yapıp ettikleri sonucunda karada ve denizlerde çürüme ve bozulma başladı: Bu şekilde (Allah), belki (doğru yola) geri dönerler diye yaptıklarının bazı (kötü) sonuçlarını onlara tattıracaktır.

Gültekin Onan: 

İnsanların kendi ellerinin kazandığı dolayısıyla, karada ve denizde fesad ortaya çıktı. Umulur ki, dönerler diye (Tanrı) onlara yaptıklarının bir kısmını kendilerine tattırmaktadır.

Ali Fikri Yavuz: 

İnsanların kendi ellerinin (irade ve ihtiyarlarıyla) yaptıkları işler (günahlar) yüzünden, karada ve denizde fesad meydana çıktı ki, Allah, işledikleri günahlardan bir kısmının cezasını (dünyada) onlara taddırsın. Olur ki (küfürden ve işledikleri günahlardan tevbe ederek) dönerler.

Portekizce: 

A corrupção surgiu na terra e no mar por causa do que as mãos dos humanos lucraram. E (Deus) os fará provar algo deque cometeram. Quiçá assim se abstenham disso.

İsveççe: 

Ordningen har störts och fördärv har visat sig på fasta land och i havet, allt verk av människohand. Därför låter Han dem känna på några av [följderna av] deras handlingar; kanske kommer de att [ångra sig och] vända om.

Farsça: 

در خشکی و دریا به سبب اعمال زشتی که مردم به دست خود مرتکب شدند، فساد و تباهی نمودار شده است تا [خدا کیفر] برخی از آنچه را انجام داده اند به آنان بچشاند، باشد که [از گناه و طغیان] برگردند.

Kürtçe: 

خراپە (لە بەڵا وئاژاوە) لەوشکانی (زەوی) و دەریادا دەرکەوتووە بەھۆی ئەو خراپانەی خەڵکی کردویانە بۆ ئەوەی (تۆڵەی) ھەندێك لەو(خراپانەی) کردویانە پێیان بچەژێ بۆ ئەوەی بگەڕێنەوە (لەخراپەکاری)

Özbekçe: 

Қилган амалларининг баъзисини тоттириш учун, одамлар қўллари касб қилган нарсалар туфайли қуруқликдаю денгизда фасод зоҳир бўлди. Шоядки улар қайтсалар. (Одамлардаги бузуқ эътиқод ва тасаввурлардан фисқу фасод келиб чиқади. Бу эса, ўз навбатида, қуруқликдаю денгизда бузғунчилик устун келишига сабаб бўлади. Одамлар қилган гуноҳлар ва фисқу фасод ўзларининг бошларига бало-офат келтиради. Бу мусибатлар уларга танбеҳ бўлиши, залолатдан ҳидоятга, нотўғри йўлдан қайтишларига сабаб бўлиши керак.)

Malayca: 

Telah timbul berbagai kerosakan dan bala bencana di darat dan di laut dengan sebab apa yang telah dilakukan oleh tangan manusia; (timbulnya yang demikian) kerana Allah hendak merasakan mereka sebahagian dari balasan perbuatan- perbuatan buruk yang mereka telah lakukan, supaya mereka kembali (insaf dan bertaubat).

Arnavutça: 

U shfaq ngatërresa në tokë dhe në det për atë që punuan duart e njerëzve, që t’u japë të shijojën pjesë nga ajo që kanë punuar, për t’u kthyer ata në përmirësim.

Bulgarca: 

Разрухата по сушата и в морето се появи заради онова, което ръцете на хората сториха, за да ги накара Той да вкусят част от онова, което са извършили, и за да се покаят.

Sırpça: 

Због оног што људи раде, појавио се неред и на копну и на мору, како би им Он дао да искусе казну због оног што раде, не би ли се поправили.

Çekçe: 

A objevila se na pevnině i na moři spoušť za to, co ruce lidí způsobily, aby tak Bůh jim dal okusit část z toho, co si vysloužili - snad se obrátí.

Urduca: 

خشکی اور تری میں فساد برپا ہو گیا ہے لوگوں کے اپنے ہاتھوں کی کمائی سے تاکہ مزا چکھائے اُن کو ان کے بعض اعمال کا، شاید کہ وہ باز آئیں

Tacikçe: 

Ба сабаби амалҳои мардум фасод дар хушкиву дарё ошкор шуд, то ба онон ҷазои баъзе аз корҳояшонро бичашонад; шояд, ки бозгарданд.

Tatarca: 

Кешеләрнең кылган фәхеш, хәрам эшләре сәбәпле җир өсте вә диңгезләр өсте бозылды, Аллаһудан җәза йөзеннән каты ачлык, йогышлы каты чирләр заһир булды, кылган бозык эшләренең бәгъзе гөнаһларына дөньяда ук ґәзабны татытмаклыгыбыз өчен, шаять бозыклыктан яхшылыкка кайтырлар, иман китереп һәм тәүбә итеп, төзәлеп мөселман булырлар.

Endonezyaca: 

Telah nampak kerusakan di darat dan di laut disebabkan karena perbuatan tangan manusi, supay Allah merasakan kepada mereka sebahagian dari (akibat) perbuatan mereka, agar mereka kembali (ke jalan yang benar).

Amharca: 

የሰዎች እጆች በሠሩት ኃጢኣት ምክንያት የዚያን የሠሩትን ከፊሉን ያቀምሳቸው ዘንድ መከራው በየብስና በባሕር ተገለጠ፤ (ተሰራጨ)፡፡ እነርሱ ሊመለሱ ይከጀላልና፡፡

Tamilce: 

தரையிலும் கடலிலும் (நகரங்களிலும் கிராமங்களிலும்) பாவம் பெருகி விட்டது, மக்களின் கரங்கள் செய்தவற்றினால் (அநியாயங்கள் அதிகரித்து விட்டன). இறுதியாக, அவர்கள் செய்தவற்றின் (-அவர்களின் பாவங்களின்) சிலவற்றை (-அதற்குரிய தண்டனையை) அவர்களை சுவைக்க வைப்போம்- அவர்கள் (உண்மையின் பக்கம்) திரும்புவதற்காக.

Korece: 

인간의 손이 저지른 부패가 육지와 바다에 만연했나니 그들이행했던 일부를 맛보게 하리라 그 리하여 그들은 다시 돌아오리니

Vietnamca: 

Sự hủy hoại và tai ương xảy ra khắp mọi nơi trên đất liền và ngoài biển cả đều là hậu quả do bàn tay con người. (Allah) cho họ nếm một số hậu quả mà họ đã gây ra mong rằng họ biết tỉnh ngộ mà quay đầu.