Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

34

Sûredeki Ayet No: 

16

Ayet No: 

3622

Sayfa No: 

430

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَأَعْرَضُوا فَأَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ سَيْلَ الْعَرِمِ وَبَدَّلْنَاهُم بِجَنَّتَيْهِمْ جَنَّتَيْنِ ذَوَاتَيْ أُكُلٍ خَمْطٍ وَأَثْلٍ وَشَيْءٍ مِّن سِدْرٍ قَلِيلٍ

Çeviriyazı: 

fea`raḍû feerselnâ `aleyhim seyle-l`arimi vebeddelnâhüm bicenneteyhim cenneteyni ẕevâtey ükülin ḫamṭiv veeŝliv veşey'im min sidrin ḳalîl.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Fakat onlar (şükürden yüz çevirdiler) bakmadılar. Biz de üzerlerine Arim selini salıverdik ve o güzelim iki bahçelerini buruk yemişli, ılgınlık ve içinde biraz da sidir ağacı bulunan iki harap bahçeye çevirdik.

Diyanet İşleri: 

Fakat onlar yüz çevirdiler; bunun için Biz de üzerlerine Arim selini gönderdik, onların bahçelerini, buruk yemişli, ılgınlık ve içinde biraz da sedir ağacı bulunan iki bahçeye çevirdik.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Derken yüz çevirdiler de onlara setin suyunu gönderdik ve bahçelerini, ancak böğürtlen, ılgın ve birazcık da köknar yetiştiren iki çorak tarlaya çevirdik.

Şaban Piriş: 

Yüz çevirmişlerdi de, onlara “arim seli”ni/herşeyi yerle bir eden sel göndermiştik. Onların bahçelerini, buruk meyveli, acı ılgınlı ve içinde biraz da sedir ağacı bulunan iki (harap) bahçeye çevirdik

Edip Yüksel: 

Fakat onlar yüz çevirdiler. Biz de barajın selini onlara göndererek çifte bahçelerini, acı meyveler, ılgın ve biraz da sedir ağacı içeren çifte bahçelere çevirdik

Ali Bulaç: 

Ancak onlar yüz çevirdiler, böylece Biz de onlara Arim selini gönderdik. Ve onların iki bahçesini, buruk yemişli, acı ılgınlı ve içinde az bir şey de sedir ağacı olan iki bahçeye dönüştürdük.

Suat Yıldırım: 

Fakat onlar bu dâvete sırtlarını döndüler, Biz de onların üzerlerine kükremiş, hırçın mı hırçın, bendleri yıkan bir sel gönderdik.O güzelim bahçelerini, içinde sadece buruk yemişli, ılgınlık, biraz da dikeni çok, meyvesi az ağaçlardan ibaret bozulmuş bahçelere çevirdik. [27,22;24]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Fakat onlar kaçındılar. Onların üzerlerine Arim selini gönderdik. Ve onların cennetlerini iki cennet ile tebdîl ettik ki, bu iki cennet pek acı meyve ağaçlarını ve acı ılgını ve biraz da Arabistan kirazı ağaçlarını (hâvi bulunuyordu).

Yaşar Nuri Öztürk: 

Ne var ki onlar yüz çevirdiler; biz de üzerlerine Arim selini gönderdik. Onların iki bahçesini, buruk yemişli, acı ılgınlı, birazcık da sedir ağacı bulunan iki bahçeye çevirdik.

Bekir Sadak: 

De ki: «Allah´i birakip de goklerde ve yerde zerre kadar bir seye sahip olmadigi, her ikisinde de bir ortakligi bulunmadigi ve hicbiri Allah´a yardimci olmadigi halde tanri olduklarini ileri surduklerinizi yardima cagirsaniza!»

İbni Kesir: 

Ama onlar, yüz çevirdiler. Böylece Biz de üzerlerine Arim selini gönderdik. Ve onların iki bahçesini, buruk yemişli, ılgınlık ve biraz da sedir ağacı bulunan iki bahçeye çevirdik.

Adem Uğur: 

Ama onlar yüz çevirdiler. Bu yüzden üzerlerine Arim selini gönderdik. Onların iki bahçesini, buruk yemişli, acı ılgınlı ve içinde biraz da sedir ağacı bulunan iki (harap) bahçeye çevirdik.

İskender Ali Mihr: 

Fakat onlar yüz çevirdiler. Bunun üzerine onlara &quot

Celal Yıldırım: 

Ne var ki, onlar (bu uyarıdan) yüzçevirdiler. Biz de üzerlerine  r i m S e l ´ini gönderdik. (O güzelim) iki bahçelerini, acımsı buruk yemişli, acı ılgın ve biraz da sidir (Arabistan kirazı) bulunan iki bahçeye çevirdik.

Tefhim ul Kuran: 

Ancak onlar yüz çevirdiler, böylece biz de onlara Arim selini gönderdik. Ve onların iki bahçesini, buruk yemişli, acı ılgınlı ve içinde az bir şey de sedir ağacı olan iki bahçeye dönüştürdük.

Fransızca: 

Mais ils se détournèrent. Nous déchaînâmes contre eux l'inondation du Barrage, et leur changeâmes leurs deux jardins en deux jardins aux fruits amers, tamaris et quelques jujubiers.

İspanyolca: 

Pero se desviaron y enviamos contra ellos la inundación de los diques. Y les cambiamos aquellos dos jardines por otros dos que producían frutos amargos, tamariscos y unos pocos azufaifos.

İtalyanca: 

Si allontanarono [da Noi] e allora inviammo contro di loro lo straripamento delle dighe e trasformammo i loro due giardini in due giardini di frutti amari, tamarischi e qualche loto.

Almanca: 

Dann wandten sie sich ab, dann entsandten WIR ihnen den Sturzbach des Damms und tauschten ihnen ihre beiden Dschannat ein gegen zwei Dschannat von bitteren Früchten, von Tamarisken und von ein wenig Lotosbäumen.

Çince: 

随后,他们悖逆,所以我使水库的急流去淹没他们,我把他们的两个园圃,变成两个只生长苦果、柽柳,和些微的酸枣树的园圃。

Hollandaca: 

Maar zij wenden zich af van hetgeen wij hun hadden bevolen weshalve wij de overstrooming van de al Arem tegen hen zonden; en wij veranderden hunne twee tuinen voor hen, in twee tuinen die bittere vruchten voortbrachten, tamarissen en eenige kleine vruchten van den lotusboom.

Rusça: 

Но они отвернулись, и Мы наслали на них поток, прорвавший плотину, и заменили их два сада двумя садами с горькими плодами, тамариском и несколькими лотосами.

Somalice: 

Wayse jeedsadeen, waxaana ku diray daad daran, waxaana ku badaley labadoodii beerood beero kale oo geedo khadhaadh iyo qoryo iyo sidri yar ah.

Swahilice: 

Lakini wakaacha. Tukawapelekea mafuriko makubwa, na tukawabadilishia badala ya bustani zao hizo kwa bustani nyengine zenye matunda makali machungu, na mivinje, na kidogo katika miti ya kunazi.

Uygurca: 

ئۇلار (شۈكۈردىن) باش تارتتى، شۇنىڭ بىلەن ئۇلارغا قاتتىق سەلنى ئەۋەتتۇق. ئۇلارنىڭ باغلىرىنى ئاچچىق مېۋىلىك، يۇلغۇنلۇق، ئاز - تولا سىدرىلىق (يەنى ياۋا چىلانلىق) باغلارغا ئايلاندۇردۇق

Japonca: 

だがかれらは(アッラーから)背き去った。それでわれは,かれらに洪水を送り,かの2つの園を,柳と僅かばかりのハマナツメの苦い実を結ぶ園に変えた。

Arapça (Ürdün): 

«فأعرضوا» عن شكره وكفروا «فأرسلنا عليهم سيل العرم» جمع عرمة وهو ما يمسك الماء من بناء وغيره إلى وقت حاجته، أي سيل واديهم الممسوك بما ذكر فأغرق جنتيهم وأموالهم «وبدلناهم بجنتيهم جنتين ذواتي» تثنية ذوات مفرد على الأصل «أُكُلٍ خَمْطِ» مرِّ بشع بإضافة أكل بمعنى مأكول وتركها ويعطف عليه «وأثل وشيء من سدر قليل».

Hintçe: 

इस पर भी उन लोगों ने मुँह फेर लिया (और पैग़म्बरों का कहा न माना) तो हमने (एक ही बन्द तोड़कर) उन पर बड़े ज़ोरों का सैलाब भेज दिया और (उनको तबाह करके) उनके दोनों बाग़ों के बदले ऐसे दो बाग़ दिए जिनके फल बदमज़ा थे और उनमें झाऊ था और कुछ थोड़ी सी बेरियाँ थी

Tayca: 

แต่พวกเขาได้ผินหลัง ดังนั้น เราจึงปล่อยน้ำจากเขื่อนให้ท่วมพวกเขา และเราได้เปลี่ยนให้พวกเขาสวนสองแห่งของพวกเขา แทนสวนอีกสองแห่ง มีผลไม้ขมและต้นไม้พุ่ม และต้นพุทราบ้างเล็กน้อย

İbranice: 

אך הם סטו, לכן, שלחנו עליהם שיטפונות מהסכר, והחלפנו את הגנים בשני גנים המפיקים פרי מאכל חמוץ, ועצי אשל ומספר עצי שיזף

Hırvatça: 

Ali oni su se okrenuli, pa smo na njih vodenu bujicu pustili, i zamijenili im njihove vrtove drugim vrtovima sa plodovima gorkim i tamariskom i nešto malo divljeg lotosa.

Rumence: 

Ei au întors însă spatele, iar Noi am trimis asupra lor viitura de la Arim şi le-am preschimbat cele două grădini în grădini cu poame amare, cu tamariscă şi câţiva copaci de lotus.

Transliteration: 

FaaAAradoo faarsalna AAalayhim sayla alAAarimi wabaddalnahum bijannatayhim jannatayni thawatay okulin khamtin waathlin washayin min sidrin qaleelin

Türkçe: 

Ne var ki onlar yüz çevirdiler; biz de üzerlerine Arim selini gönderdik. Onların iki bahçesini, buruk yemişli, acı ılgınlı, birazcık da sedir ağacı bulunan iki bahçeye çevirdik.

Sahih International: 

But they turned away [refusing], so We sent upon them the flood of the dam, and We replaced their two [fields of] gardens with gardens of bitter fruit, tamarisks and something of sparse lote trees.

İngilizce: 

But they turned away (from Allah), and We sent against them the Flood (released) from the dams, and We converted their two garden (rows) into "gardens" producing bitter fruit, and tamarisks, and some few (stunted) Lote-trees.

Azerbaycanca: 

Lakin onlar (itaətimizdən) üz döndərdilər, Biz də üstlərinə Ərim (bəndinin) selini göndərdik. (Bunun nəticəsində yurdlarını su basdı). Onların iki (gözəl) bağçasını (tikanlı) acı meyvəli, (içərisində) yulğun ağacları və bir az da sidr ağacı olan iki bağçaya çevirdik.

Süleyman Ateş: 

Ama (şükürden) yüz çevirdiler; bu yüzden üzerlerine Arim selini gönderdik; onların iki bahçesini buruk yemişli, acı meyvalı ve içinde biraz da sedir ağacı bulunan iki bahçeye çevirdik.

Diyanet Vakfı: 

Ama onlar yüz çevirdiler. Bu yüzden üzerlerine Arim selini gönderdik. Onların iki bahçesini, buruk yemişli, acı ılgınlı ve içinde biraz da sedir ağacı bulunan iki (harap) bahçeye çevirdik.

Erhan Aktaş: 

Onlarsa yüz çevirdiler.(1) Biz de üzerlerine su seddinin suyunu salıverdik. Ve iki cennetlerini,(2) acı meyveli ağaçlara, meyvesiz ağaçlara ve az miktarda sedir ağacı bulunan iki cennete(2) çevirdik.

Kral Fahd: 

Ama onlar yüz çevirdiler. Bu yüzden üzerlerine Arim selini gönderdik. Onların iki bahçesini, buruk yemişli, acı ılgınlı ve içinde biraz da sedir ağacı bulunan iki (harap) bahçeye çevirdik.

Hasan Basri Çantay: 

Fakat onlar (bu nimetin şükründen) yüz çevirdiler. Biz de onlara Arim selini gönderdik. (O) ikişer cennetlerinin yerinde de ekşi yemişli, acı ılgınlı ve az bir şey de Arabistan kirazından (olmak üzere haraab) iki (şer) bostan peyda etdik.

Muhammed Esed: 

Ama onlar (Bizden) yüz çevirip uzaklaştılar ve bu yüzden barajlarını yıkıp geçen, sahip oldukları (son derece verimli) iki bahçeyi sadece böğürtlen, ılgın ve birkaç tane (yabani) sedir ağacından ibaret (virane) bir bahçeye çeviren bir sel gönderdik.

Gültekin Onan: 

Ancak onlar yüz çevirdiler, böylece biz de onlara Arim selini gönderdik. Ve onların iki bahçesini, buruk yemişli, acı ılgınlı ve içinde az bir şey de sedir ağacı olan iki bahçeye dönüştürdük.

Ali Fikri Yavuz: 

Fakat onlar, (peygamberlerin davetini kabulden) yüz çevirdiler. Biz de üzerlerine Arim vadisinin selini salıverdik ve o güzelim iki taraflı bahçelerini, buruk yemişli, acı meyvalı, dikeni çok ve meyvası az ağaçlardan ibaret iki harab bahçeye çevirdik.

Portekizce: 

Porém, desencaminharam-se. Então, desencadeamos sobre eles a inundação provinda dos diques, e substituímos seusjardins por outro cujos frutos eram amargos, e tamargueiras, e possuíam alguns lotos.

İsveççe: 

Men de vände ryggen åt [Gud], och Vi lät `Arim-dammens vattenmassor svämma över [med våldsam kraft och skölja bort] de två trädgårdarna, och i deras ställe satte Vi trädgårdar med [träd som gav] bitter frukt, tamarisker och några vilda lotusträd.

Farsça: 

ولی [آنان از سپاس گزاری در برابر نعمت، و از فرمان ها او و دعوت پیامبرشان] روی گرداندند، در نتیجه سیل [ویران گر] « عرم » را بر ضد آنان جاری کردیم [که دو باغ آباد راست و چپ منطقه را نابود کرد] ، و ما آن دو باغ پر حاصلشتان را به دو باغستانی تبدیل کردیم که دارای میوه هایی تلخ و درخت شوره گز و چیزی اندک از درخت سدر بودند!!

Kürtçe: 

ئەمجا ڕوویان وەرگێڕا بەو ھۆیەوە لافاوی وێرانکارمان بۆ ناردن دوو باخاتی (چاکی بەروو بوومدار) ئەوانمان گۆڕی بەدوو باخاتی (خراپی) خاوەن بەرێکی تفت و تاڵ و دارگەز و کەمێك لەداری نەبگ (تاوگ، سیدر)

Özbekçe: 

Улар юз ўгирдилар. Бас, Биз устларига арим селини юбордик ва уларнинг икки боғларини аччиқ мевали, юлғунзор ва бир озгина сидрли икки «боғ»га айлантирдик. («Арим» сўзи, катта тошларни оқизиб келадиган кучли сел, деган маънони билдиради. «Сидр» бутасиймон дарахт бўлиб, Арабистонда ўсади. Бироз меваси ҳам бўлади.)

Malayca: 

Maka mereka berpaling ingkar, lalu Kami hantarkan kepada mereka banjir yang membinasakan, dan Kami gantikan dua kumpulan kebun mereka (yang subur) itu dengan dua kumpulan kebun yang berisi dengan pohon-pohon yang pahit buahnya, dan pohon-pohon yang jarang berbuah, serta sedikit pohon-pohon bidara.

Arnavutça: 

E, ata u shmangën (prej rrugës së drejtë) dhe Na ua dërguam vërshimën e Aremit, (duke e shkatërruar) pendën, dhe kopshtet e tyre ua zëvendësuam me kopshte të tjera, me frute të idhëta (lloj drunjësh) – tamariskë dhe pak lotusa (groshëza).

Bulgarca: 

Но те се отвърнаха и изпратихме срещу тях пороя от бентовете, и заменихме техните градини с две градини, даващи горчиви плодове и тамариск, и съвсем малко бодливи храсти.

Sırpça: 

Али они су незахвални постали, па смо на њих водену бујицу пустили, и заменили смо им њихове вртове другим вртовима са горким плодовима и тамариском и нешто мало дивљег лотоса.

Çekçe: 

Avšak odvrátili se od Nás a poslali jsme na ně záplavu hráze a vyměnili jsme jejich dvě zahrady za jiné dvě s plody hořkými, tamaryšky a s několika málo stromy lotosovými.

Urduca: 

مگر وہ منہ موڑ گئے آخرکار ہم نے اُن پر بند توڑ سیلاب بھیج دیا اور ان کے پچھلے دو باغوں کی جگہ دو اور باغ انہیں دیے جن میں کڑوے کسیلے پھل اور جھاؤ کے درخت تھے اور کچھ تھوڑی سی بیریاں

Tacikçe: 

Рӯй гардонданд. Мо низ сели вайронгарро бар онҳо фиристодем ва ду бӯстонашонро ба ду бӯстон бадал кардем бо мевае талх ва шӯрагаз ва андаке сидр (номи дарахт).

Tatarca: 

Алар исә пәйгамбәрләренең вәгазьләреннән һәм шөкер итүдән баш тарттылар, Без алар өстенә каты яңгыр яудырдык, хәтта бакчаларын агызды, Без аларның җимеш бакчаларын аз гына ачы үлән һәм җимешсез агачлар бакчасына алмаштырдык, бакчаларында ашый торган һичнәрсә калмады.

Endonezyaca: 

Tetapi mereka berpaling, maka Kami datangkan kepada mereka banjir yang besar dan Kami ganti kedua kebun mereka dengan dua kebun yang ditumbuhi (pohon-pohon) yang berbuah pahit, pohon Atsl dan sedikit dari pohon Sidr.

Amharca: 

(ከማመስገን) ዞሩም፡፡ በእነርሱም ላይ የግድቡን ጎርፍ ለቀቅንባቸው፡፡ በአትክልቶቻቸውም ሁለት አትክልቶች፣ ባለመርጋጋ ፍሬዎችን፣ ባለጠደቻና ከቁርቁራም ባለጥቂት ዛፎችን ለወጥናቸው፡፡

Tamilce: 

ஆக, அவர்கள் புறக்கணித்தனர். ஆகவே, அடியோடு அரித்து செல்கிற பெரும் வெள்ளத்தை அவர்கள் மீது அனுப்பினோம். அவர்களின் இரண்டு (நல்ல) தோட்டங்களை (கசப்பான கெட்ட) துர்நாற்றமுள்ள பழங்களையும், காய்க்காத மரங்களையும், மிகக் குறைவான சில இலந்தை மரங்களையும் உடைய இரண்டு தோட்டங்களாக மாற்றிவிட்டோம்.

Korece: 

그러나 그들은 외면했으니 우리는 그들에게 댐으로부터 홍수 를 보내니 그들 두 정원의 나무에 는 쓰디쓴 과일이 열리고 무용한 아쓸나무와 씨드르 나무가 자라는 불모의 땅이 되었더라

Vietnamca: 

Nhưng họ đã ngoảnh đi. Vậy nên TA đã gởi một trận lũ (đến trừng phạt họ) từ một con đập, và TA đã thay thế hai ngôi vườn của họ bằng hai ngôi vườn chỉ toàn loại trái đắng, các cây bụi (giông giống loại thánh liễu) và một ít cây táo gai.

Ayet Linkleri: 

Rubu tag: 

Hizb tag: