Arapça:
يَعْمَلُونَ لَهُ مَا يَشَاءُ مِن مَّحَارِيبَ وَتَمَاثِيلَ وَجِفَانٍ كَالْجَوَابِ وَقُدُورٍ رَّاسِيَاتٍ ۚ اعْمَلُوا آلَ دَاوُودَ شُكْرًا ۚ وَقَلِيلٌ مِّنْ عِبَادِيَ الشَّكُورُ
Çeviriyazı:
ya`melûne lehû mâ yeşâü mim meḥârîbe vetemâŝîle vecifânin kelcevâbi veḳudûrir râsiyât. i`melû âle dâvûde şükrâ. veḳalîlüm min `ibâdiye-şşekûr.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar, ona mihrablar, timsaller (heykeller) ve havuzlar gibi çanaklar ve sâbit kazanlardan her ne isterse yaparlardı. Çalışın ey Davud hanedanı, şükür için çalışın. Ama kullarım içinde şükreden azdır.
Diyanet İşleri:
Süleyman için, o ne dilerse, mabedler, heykeller, büyük havuzlara benzer çanaklar ve taşınması güç kazanlar yaparlardı. "Ey Davud ailesi, şükredin! Kullarımdan şükredenler pek azdır."
Abdulbakî Gölpınarlı:
Kalelerden, heykellerden, büyük havuzlara benzer çanaklardan ve sağlam, yerinden kalkmaz kazanlardan ne isterse yaparlardı ona; ey Davud soyu, şükredin ve kullarımdan pek azı şükreder.
Şaban Piriş:
Onlar, onun için ne dilerse; (tapınak) yüksek binalar, heykeller, büyük havuzlar gibi çanaklar ve sabit kazanlar yaparlardı. Ey Davud ailesi; şükrederek amel edin. Kullarımdan şükredenler çok azdır.
Edip Yüksel:
O ne dilerse onun için yaparlardı: Mihraplar, heykeller, derin havuzlar ve ağır kazanlar... Ey Davut ailesi, şükür göstergesi olarak çalışın. Kullarımdan pek azı şükredicidir.
Ali Bulaç:
Ona dilediği şekilde kaleler, heykeller, havuz büyüklüğünde çanaklar ve yerinden sökülmeyen kazanlar yaparlardı. "Ey Davud ailesi, şükrederek çalışın." Kullarımdan şükredenler azdır.
Suat Yıldırım:
O cinler ona kaleler, heykeller, havuz büyüklüğünde çanak ve leğenler, sabit kazanlar gibi istediği şeyleri yaparlardı.Ey Davud hanedanı, şükür gayreti içinde olun. Kullarımdan gereği gibi şükredenler çok azdır.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Onun için pek yüksek binalardan ve timsallerden ve büyük havuzlar gibi çanaklardan ve sabit sabit kazanlardan ne isterse (onu) yapıverirlerdi. Ey Dâvud´un hânedânı! Şükür için çalışın ve benim kullarımdan şükreden azdır.
Yaşar Nuri Öztürk:
Onlar Süleyman için, mihraplardan/kalelerden, heykellerden, havuzlar gibi çanaklardan, yerinden kaldırılamaz kazanlardan ne dilerse yaparlardı. Ey Davûd ailesi, şükür olarak iş yapın! Kullarım içinden şükredenler o kadar az ki!
Bekir Sadak:
Ama onlar: «Rabbimiz! Yolculuklarimizin mesafesini uzak kil» deyip kendilerine yazik ettiler. Biz de onlari efsane yapiverdik, darmadagin ettik. Dogrusu bunlarda, pek sabreden ve cok sukreden kimseler icin dersler vardir.
İbni Kesir:
Onlar
Adem Uğur:
Onlar Süleyman´a kalelerden, heykellerden, havuzlar kadar (geniş) leğenlerden, sabit kazanlardan ne dilerse yaparlardı. Ey Davud ailesi! Şükredin. Kullarımdan şükreden azdır!
İskender Ali Mihr:
Ona dilediği şeyleri, mihraplar (mescidler, saraylar, yüksek binalar), heykeller, havuz gibi büyük çanaklar, sabit kazanlar yapıyorlar(dı). Ey Davut ailesi, şükrederek çalışın! Ve kullarımdan, çok şükredenler azdır.
Celal Yıldırım:
Onun için dilediği şekilde kaleler, heykeller, havuz gibi lengerler, büyükçe sabit kazanlar yaparlardı. Ey Düvud hanedanı! Şükür için çalışın. Kullarımdan şükredenler azdır.
Tefhim ul Kuran:
Ona dilediği şekilde kaleler, heykeller, havuz büyüklüğünde çanaklar ve yerinden sökülmeyen kazanlar yaparlardı. «Ey Davud ailesi, şükrederek çalışın.» Kullarımdan şükretmekte olanlar azdır.
Fransızca:
Ils exécutaient pour lui ce qu'il voulait : sanctuaires, statues , plateaux comme des bassin et marmites bien ancrées. "ô famille de David, oeuvrez par gratitude", alors qu'il y a peu de Mes serviteurs qui sont reconnaissants.
İspanyolca:
Le hacían todo lo que él quería: palacios, estatuas, calderos grandes como cisternas, firmes marmitas. ¡Familiares de David, sed agradecidos! Pero pocos de Mis siervos son muy agradecidos.
İtalyanca:
Costruivano per lui quel che voleva: templi e statue, vassoi [grandi] come abbeveratoi e caldaie ben stabili. «O famiglia di Davide, lavorate con gratitudine!» E invece sono ben pochi i Miei servi riconoscenti.
Almanca:
Sie stellten für ihn her, was er wollte von imponierenden Gebäuden, Statuen, Schüsseln wie große Teiche und unbewegliche Kochtöpfe. Vollzieht - Familie Dawuds! - Handlungen aus Dankbarkeit! Und nur Wenige von Meinen Dienern sind die sich Bedankenden.
Çince:
他们为他修建他所欲修建的宫殿、雕像、水池般的大盘、固定的大锅。(我说):达五德的家属啊!你们应当感谢。我的仆人中,感谢者是很少的。
Hollandaca:
Zij maakten voor hem wat hem behaagde, zooals paleizen en standbeelden, en groote schotels, als vischvijvers, en ketels, die vaststonden op hunne treeften en wij zeiden: Oefen rechtvaardigheid uit, o gezin van David! en wees dankbaar; want weinigen mijner dienaren zijn dankbaar.
Rusça:
Они создавали прекрасные строения, изваяния, миски, подобные водоемам, и неподвижные котлы. О род Давуда (Давида)! Трудитесь в знак благодарности. Но среди Моих рабов мало благодарных.
Somalice:
Waxay u sameyn suleymaan wuxuu doono oo mixraabyo (Fooqaq) iyo suurooyin, iyo xeedhooyin dar oo kale ah, iyo dharyo sugan, waxaana ku nidhi fala ehelka Daawuudow mahadnaq, waxaana yar adoomadayda shugriga badan.
Swahilice:
Walikuwa wakimfanyia alipendalo, kama mihrabu, na masanamu, na madeste makubwa kama mahodhi, na masufuria makubwa yasiyo ondolewa mahala pake. Enyi watu wa Daudi! Fanyeni kazi kwa kushukuru. Ni wachache katika waja wangu wanao shukuru.
Uygurca:
ئۇلار سۇلەيمانغا ئۇ خالىغان كاتتا سارايلارنى، (مىستىن - ئەينەكتىن ئاجايىپ) ھەيكەللەرنى، كۆلدەك چوڭ لېگەنلەرنى، (چوڭلۇقتىن) مىدىرلىمايدىغان قازانلارنى ياسايتتى، (ئېيتتۇقكى) «ئى داۋۇد ئائىلىسىدىكىلەر! (اﷲ نىڭ بۇ چوڭ نېمەتلىرىگە) شۈكۈر قىلىڭلار»، مېنىڭ بەندىلىرىمدىن (اﷲ نىڭ نېمەتلىرىگە) شۈكۈر قىلغۇچى بەك ئاز
Japonca:
かれらは,かれ(スライマーン)のためにその望む高殿や彫像や池のような水盤,また固定した大釜を製作した。(それぞれの持場で)「あなたがたは働け,ダーウードの家族よ,感謝して働け。」だがわれのしもベの中で感謝する者は僅かである。
Arapça (Ürdün):
«يعملون له ما يشاء من محاريب» أبنية مرتفعة يصعد اليها بدرج «وتماثيل» جمع تمثال وهو كل شيء مثلته بشيء، أي صور من نحاس وزجاج ورخام، ولم يكن اتخاذ الصور حراما في شريعته «وجفان» جمع جفنه «كالجوابـ» ـي جمع جابية وهو حوض كبير، يجتمع على الجفنة ألف رجل يأكلون منها «وقدور راسيات» ثابتات لها قوائم لا تتحرك عن أماكنها تتخذ من الجبال باليمن يصعد إليها بالسلالم وقلنا «اعملوا» يا «آل داود» بطاعة الله «شكرا» له على ما أتاكم «وقليل من عبادي الشكور» العامل بطاعتي شكرا لنعمتي.
Hintçe:
ग़रज़ सुलेमान को जो बनवाना मंज़ूर होता ये जिन्नात उनके लिए बनाते थे (जैसे) मस्जिदें, महल, क़िले और (फरिश्ते अम्बिया की) तस्वीरें और हौज़ों के बराबर प्याले और (एक जगह) गड़ी हुई (बड़ी बड़ी) देग़ें (कि एक हज़ार आदमी का खाना पक सके) ऐ दाऊद की औलाद शुक्र करते रहो और मेरे बन्दों में से शुक्र करने वाले (बन्दे) थोड़े से हैं
Tayca:
พวกเขา (ญิน) ทำงานให้เขา (สุลัยมาน) ตามที่เขาต้องการ (เช่นสร้าง) ปราสาทหลายแห่งที่สูงตระหง่าน และบรรดาหุ่นจำลอง และบรรดาโคมใส่อาหารมีขนาดเท่าบ่อน้ำและบรรดาหม้อสำหรับหุงอาหารตั้งอยู่กับที่ พวกเจ้าจงทำงานเถิด วงศ์วานของดาวู๊ดเอ๋ย! ด้วยการขอบคุณ และส่วนน้อยแห่งปวงบ่าวของเราที่เป็นผู้ขอบคุณ
İbranice:
הם עשו עבורו כל אשר הוא חפץ: טירות ופסלים, וקערות כבריכות, וקדרות קבועות על ניצב. (אמרנו להם) ''בית דוד! עיבדו בהכרת תודה,' אך כה מעט מעבדיי הם המודים
Hırvatça:
Oni su mu izrađivali što god je htio: bogomolje i spomenike, i zdjele kao čatrnje, i kotlove nepokretne. "Radite i budite zahvalni, o porodico Davudova!" A malo je zahvalnih među robovima Mojim.
Rumence:
Ei făceau pentru el ceea ce voia: locuri de închinăciune, statui, talere cât havuzurile şi cazane neclintite. “O, casă a lui David! Daţi mulţumire, căci puţini dintre robii Mei sunt mulţumitori.”
Transliteration:
YaAAmaloona lahu ma yashao min mahareeba watamatheela wajifanin kaaljawabi waqudoorin rasiyatin iAAmaloo ala dawooda shukran waqaleelun min AAibadiya alshshakooru
Türkçe:
Onlar Süleyman için, mihraplardan/kalelerden, heykellerden, havuzlar gibi çanaklardan, yerinden kaldırılamaz kazanlardan ne dilerse yaparlardı. Ey Davûd ailesi, şükür olarak iş yapın! Kullarım içinden şükredenler o kadar az ki!
Sahih International:
They made for him what he willed of elevated chambers, statues, bowls like reservoirs, and stationary kettles. [We said], "Work, O family of David, in gratitude." And few of My servants are grateful.
İngilizce:
They worked for him as he desired, (making) arches, images, basons as large as reservoirs, and (cooking) cauldrons fixed (in their places): "Work ye, sons of David, with thanks! but few of My servants are grateful!"
Azerbaycanca:
Onun (Süleyman) üçün nə istəsə - mə’bədlər (uca qəsrlər), heykəllər, (min nəfərdən ibarət qonağın və qoşunun birlikdə oturub yeyə biləcəyi) böyük hovuzlara bənzər çanaqlar və yerindən tərpənməyən iri qazanlar düzəldirdilər. Siz, ey Davud ailəsi! (Allaha) şükranlıqla itaət edin! (Bu ne’mətə şükür edin!) Bəndələrimdən (ne’mətlərimə) şükür edəni azdır!
Süleyman Ateş:
Ona dilediği gibi kaleler, heykeller, havuzlar kadar (geniş) leğenler, sabit kazanlar yaparlardı. "Ey Davud ailesi, şükredin!" kullarımdan şükreden azdır.
Diyanet Vakfı:
Onlar Süleyman'a kalelerden, heykellerden, havuzlar kadar (geniş) leğenlerden, sabit kazanlardan ne dilerse yaparlardı. Ey Davud ailesi! Şükredin. Kullarımdan şükreden azdır!
Erhan Aktaş:
Ona dilediği gibi mâbetler,(1) şekil verilmiş eşyalar, havuz büyüklüğünde çanaklar(2) ve sabit(3) ağır kazanlar yapıyorlardı. Ey Dâvud’u izleyenler! Şükür için çalışın. Ama kullarım içinde şükreden çok azdır.
Kral Fahd:
Onlar Süleyman’a kalelerden, heykellerden, havuzlar kadar (geniş) leğenlerden, sabit kazanlardan ne dilerse yaparlardı. "Ey Dâvûd ailesi! Şükür olmak üzere Allah'ın itaatına çalışın. Zira kullarımdan şükredenler azdır."
Hasan Basri Çantay:
O, kafalardan, heykellerden, büyük havuzlar gibi çanaklardan, sabit sabit kazanlardan ne dilerse kendisine yaparlardı. Ey Dâvud haanedânı, siz (Allaha) şükr için çalışın. Kullarımdan (hakkıyle) şükreden azdır.
Muhammed Esed:
o´nun için isteğine göre mabedler, heykeller, büyük tekneler kadar (geniş) havuzlar ve sağlamca tesbit edilmiş kazanlar yaptılar. (Ve dedik ki:) "Ey Davud kavmi, (Bana karşı) şükür (duygusu) içinde çalışın; ve (unutmayın ki) kullarım arasında (bile) hakkıyla şükredenler çok azdır!"
Gültekin Onan:
Ona dilediği şekilde kaleler, heykeller, havuz büyüklüğünde çanaklar ve yerinden sökülmeyen kazanlar yaparlardı. "
Ali Fikri Yavuz:
O Cinler, Süleyman’a, köşk ve mescidlerden, şekillerden, havuz gibi (büyük) çanaklardan, sabit (büyük) kazanlardan her ne isterse yaparlardı. Çalışın, ey Davud ailesi şükredin. Kullarım içinde (gereği üzre Allah’a bol bol) şükreden azdır.
Portekizce:
Executaram, para ele, tudo quanto desejava: arcos, estátuas, grandes vasilhas como reservatórios, e resistentes caldeirasde cobre. (E dissemos): Trabalhai, ó familiares de Davi, com agradecimento! Quão pouco são os agradecidos, entre osMeus servos!
İsveççe:
De gjorde för honom vad han begärde: skönt smyckade valvgångar, statyer, skålar, [stora] som bassänger, och väldiga grytor, som inte kunde rubbas från sin plats. [Vi sade:] "Arbeta, ni män av Davids hus, och var tacksamma!" Men få är de bland Mina tjänare som känner tacksamhet.
Farsça:
[گروه جن] برای او هرچه می خواست، می ساختند از معبدها، و می سمه ها، و ظروف بزرگی مانند حوض ها، و دیگ هایی ثابت. ای خاندان داود! به خاطر سپاس گزاری [به فرمان ها حق] عمل کنید؛ و از بندگانم اندکی سپاس گزارند.
Kürtçe:
(سولەیمان) ھەرچی بوویستایە بۆیان دروست دەکرد لەپەرستگاو پەیکەرو چەندین قاپی (نان خواردن) وەك حەوزی گەورەو چەند قازان و مەنجەڵی دامەزراو (نەدەجوڵان لەبەر گەورەییان) ئەی ئالی داود شوکرانە بژێری خوا بکەن بەڵام کەمێك لەبەندەکانم (بۆ خوا) سوپاسگوزارن
Özbekçe:
У(жин)лар унга меҳроблар, ҳайкаллар, ҳовузлар каби лаганлар ва собит қозонлардан хоҳлаганини қилиб беришар эди. Эй Оли Довуд, шукр қилинглар! Бандаларимдан шукр қилгувчилари оздир.
Malayca:
Golongan jin itu membuat untuk Nabi Sulaiman apa yang ia kehendaki dari bangunan-bangunan yang tinggi, dan patung-patung, dan pinggan-pinggan hidangan yang besar seperti kolam, serta periuk-periuk besar yang tetap di atas tukunya. (Setelah itu Kami perintahkan): "Beramalah kamu wahai keluarga Daud untuk bersyukur!" Dan sememangnya sedikit sekali di antara hamba-hambaKu yang bersyukur.
Arnavutça:
Ata i punonin atij ç’dëshironte: tempuj dhe përmendore, enë të gjera si rezervoar dhe qypa të mëdhenj – të palëvizshëm (për shkak të madhësisë). “O familje e Davudit! Punoni duke falenderuar (Perëndinë)!” – E, pak nga robërit e Mi janë falenderues.
Bulgarca:
Правеха за него те каквото пожелае - светилища и изваяния, и блюда, колкото басейни, и закрепени котли. О, роде на Дауд, служете [на Аллах] с признателност! Малцина от Моите раби са признателни.
Sırpça:
Они су му израђивали што год је хтео: богомоље и споменике, и зделе као чатрње, и котлове непокретне. „Трудите се и будите захвални, о Давидова породицо!“ А мало је захвалних међу Мојим слугама.
Çekçe:
A vyráběli pro něj vše, co si přál: chrámy, sochy, poháry velké jako nádrže a kotle pevně zapuštěné. Buďte rodu Davidovu vděční! Jak málo je však vděčných mezi služebníky Mými!
Urduca:
وہ اُس کے لیے بناتے تھے جو کچھ وہ چاہتا، اونچی عمارتیں، تصویریں، بڑے بڑے حوض جیسے لگن اور اپنی جگہ سے نہ ہٹنے والی بھاری دیگیں اے آلِ داؤدؑ، عمل کرو شکر کے طریقے پر، میرے بندوں میں کم ہی شکر گزار ہیں
Tacikçe:
Барои вай ҳар чӣ мехост, аз биноҳои баланд ва суратҳо ва косаҳое чун ҳавз ва дегҳои маҳками барҷой, месохтанд. Эй хонадони Довуд, барои шукр гузорӣ коре кунед ва андаке аз бандагони Ман шукргузоранд.
Tatarca:
Ул җеннәр Сөләйман теләгәнчә бөек-бөек өйләр ясый иделәр, дәхи бакыр, пыяла, вә җизләрдән фәрештәләр һәм пәйгамбәрләрнең намаз укыгандагы сурәтләрен ясар иделәр, дәхи өй зурлыгында табак, тас һәм аяклы казаннар ясый иделәр, ий Дауд балалары, Аллаһуның нигъмәтләренә шөкер итеп Аңа итагать итегез! Биргән нигъмәтләрегезгә чынлап шөкер итүче кешеләр бәндәләребездән аздыр.
Endonezyaca:
Para jin itu membuat untuk Sulaiman apa yang dikehendakinya dari gedung-gedung yang tinggi dan patung-patung dan piring-piring yang (besarnya) seperti kolam dan periuk yang tetap (berada di atas tungku). Bekerjalah hai keluarga Daud untuk bersyukur (kepada Allah). Dan sedikit sekali dari hamba-hamba-Ku yang berterima kasih.
Amharca:
ከምኩራቦች፣ ከምስሎችም እንደ ገንዳ ከኾኑ ገበታዎችም፣ ከተደላደሉ ታላላቅ ድስቶችም የሚሻውን ሁሉ ይሠሩለታል፡፡ (አልናቸውም) «የዳውድ ቤተሰቦች ሆይ! አመስጋኞች ኾናችሁ (ለጌታችሁ) ሥሩ፡፡» ከባሮቼ በጣም አመስጋኞቹም ጥቂቶች ናቸው፡፡
Tamilce:
அவை (-அந்த ஷைத்தான்கள்) அவருக்கு அவர் நாடுகிறபடி தொழுமிடங்களையும் சிலைகளையும் நீர் தொட்டிகளைப் போன்ற பெரிய பாத்திரங்களையும் உறுதியான சட்டிகளையும் செய்வார்கள். தாவூதின் குடும்பத்தார்களே! (அல்லாஹ்விற்கு) நன்றி செலுத்துவதற்காக (நன்மைகளை) செய்யுங்கள். என் அடியார்களில் நன்றி செலுத்துபவர்கள் குறைவானவர்களே.
Korece:
그들은 그의 뜻에 따라 그 를 위해 일하매 궁전을 만들고 동 상을 만들고 연못 같은 대야를 만 들고 화로에 고정된 큰 솥을 만 들었노라 그러하매 다윗의 자손들아 일하며 감사하라 했거늘 내 종가운데는 감사하는 자가 적더라
Vietnamca:
Chúng (các tên Jinn hầu dịch cho Sulayman) làm ra cho Y những vật mà Y muốn, từ các cung điện, các hình tượng, những chiếc chén khổng lồ như những bể nước và những chiếc chảo nấu cố định một chỗ. Hỡi dòng dõi của Dawood, các ngươi hãy làm việc với lòng tri ân (TA). Tuy nhiên, chỉ một số ít bầy tôi của TA tỏ lòng biết ơn (TA).
Ayet Linkleri: