Arapça:
أَئِنَّكُمْ لَتَأْتُونَ الرِّجَالَ وَتَقْطَعُونَ السَّبِيلَ وَتَأْتُونَ فِي نَادِيكُمُ الْمُنكَرَ ۖ فَمَا كَانَ جَوَابَ قَوْمِهِ إِلَّا أَن قَالُوا ائْتِنَا بِعَذَابِ اللَّهِ إِن كُنتَ مِنَ الصَّادِقِينَ
Çeviriyazı:
einneküm lete'tûne-rricâle vetaḳṭa`ûne-ssebîle vete'tûne fî nâdîkümü-lmünker. femâ kâne cevâbe ḳavmihî illâ en ḳâlü-'tinâ bi`aẕâbi-llâhi in künte mine-ṣṣâdiḳîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Bu ilâhî ikazdan sonra) siz, ille de erkeklere yaklaşacak, yol kesecek ve toplantılarınızda edepsizlik yapacak mısınız? Kavminin cevabı ise, şöyle demelerinden ibaret oldu: "Doğru söyleyenlerden isen Allah'ın azabını getir bize!"
Diyanet İşleri:
Erkeklere yaklaşıyor, yol kesiyor ve toplantılarınızda fena şeyler yapmıyor musunuz? Milletinin cevabı: "Doğru sözlü isen bize Allah'ın azabını getir" demek oldu.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Siz, boyuna erkeklerle mi temas edecek, meşru yolu mu kesecek, meclislerinizde hep kötü işlerde mi bulunacaksınız? Kavminin cevabı, ancak eğer doğru söyleyenlerdensen Allah azabını getir bize sözü olmuştu.
Şaban Piriş:
Siz erkeklere yanaşıyor, yol kesiyor ve toplandığınız yerlerde kötü şeyler yapıyorsunuz, öyle mi? Kavminin cevabı ise: Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi bize Allah’ın azabını getir, demekten başka birşey değildi.
Edip Yüksel:
"Siz erkeklerle cinsel ilişki kuruyor, yolları kesiyor ve toplantılarınızda her kötülüğü işliyorsunuz." Halkının biricik karşılığı, "Doğrulardan isen ALLAH'ın azabını getir bakalım,"demeleri oldu.
Ali Bulaç:
"Siz, (yine de) erkeklere yaklaşacak, yol kesecek ve biraraya gelişlerinizde çirkinlikler yapacak mısınız?" Bunun üzerine kavminin cevabı yalnızca: "Eğer doğru söylüyor isen, bize Allah'ın azabını getir" demek oldu.
Suat Yıldırım:
Allah'ın bu uyarmasından sonrasiz hâlâ şehvetle erkeklere varacak,yolu kesecekve toplantılarınızda edepsizlik yapmaya devam edecek misiniz?”Halkının ona cevabı şundan ibaret oldu:“Doğru söylüyorsan bizi tehdit ettiğin, Allah’ın o azabını getir de görelim!”
Ömer Nasuhi Bilmen:
«Siz hâlâ erkeklere gidecek ve yolu kesecek ve toplantılarınızda çirkin şeyleri yapacakmısınız?» Artık (O´nun) kavminin cevabı, «Eğer sen sâdıklardan isen bize Allah´ın gazabını getir» demekten başka olmadı.
Yaşar Nuri Öztürk:
Erkeklere gidiyorsunuz, yol kesiyorsunuz, toplantılarınızda çirkinlikler sergiliyorsunuz, öyle mi? Toplumunun cevabı sadece şunu söylemek oldu: "Eğer doğru sözlülerdensen, hadi getir bize Allah'ın azabını!"
Bekir Sadak:
And olsun ki, Biz, dusunen kimseler icin bu kasabadan apacik bir belgeyi geride birakmisizdir.
İbni Kesir:
Siz
Adem Uğur:
(Bu ilâhî ikazdan sonra hâla) siz, ille de erkeklere yaklaşacak, yol kesecek ve toplantılarınızda edepsizlikler yapacak mısınız! Kavminin cevabı ise, şöyle demelerinden ibaret oldu: (Yaptıklarımızın kötülüğü ve azaba uğrayacağımız konusunda) doğru söyleyenlerden isen, Allah´ın azabını getir bize!
İskender Ali Mihr:
Gerçekten siz erkeklere gelecek, yol kesecek ve toplantılarınızda hayasızlık mı yapacaksınız? Bunun üzerine onun kavminin cevabı: "
Celal Yıldırım:
Sizler gerçekten erkeklere (cinsel sapıklar olarak) gidiyor, yol kesiyor ve toplantılarınızda çirkin şeyler yapıyorsunuz öyle mi ?» Bunun üzerine kavminin cevabı ancak şöyle demeleri oldu : «Eğer doğrulardan isen bize (o tehdîd edip durduğun) Allah´ın azabını getir.»
Tefhim ul Kuran:
«Siz, (yine de) erkeklere yaklaşacak, yol kesecek ve bir araya gelişlerinizde çirkinlikler yapacak mısınız?» Bunun üzerine kendi kavminin cebabı yalnızca: «Eğer doğru söylemekte olanlardan isen, bize Allah´ın azabını getir» demek oldu.
Fransızca:
Aurez-vous commerce charnel avec des mâles ? Pratiquerez-vous le brigandage ? Commettrez-vous le blâmable dans votre assemblée ? " Mais son peuple ne fit d'autre réponse que : "Fait que le châtiment d'Allah nous vienne, si tu es du nombre des véridiques".
İspanyolca:
¿Os llegáis a los hombres, salteáis y cometéis actos reprobables en vuestras reuniones?». Lo único que respondió su pueblo fue: «¡Tráenos el castigo de Alá, si es verdad lo que dices!»
İtalyanca:
Concupite i maschi, vi date al brigantaggio e perpetrate le azioni più nefande nelle vostre riunioni». La sola risposta del suo popolo fu: «Attira su di noi il castigo di Allah, se sei uno che dice il vero!».
Almanca:
Ja! Ihr verkehrt doch intim mit den Männern, begeht Straßenraub und macht in euren 2 Versammlungen das Mißbilligte." Und die Antwort seiner Leute war nichts anderes als daß sie sagten: "Bringe uns ALLAHs Peinigung, solltest du von den Wahrhaftigen sein."
Çince:
你们务必要将男做女,拦路作恶,当众宣淫吗?他的宗族说:你把真主的刑罚昭示我们吧,如果你是诚实的人。这是他们唯一的答复。
Hollandaca:
Nadert gij vol lusten de mannen; valt gij hen op de groote wegen aan en begaat gij zonde in uwe vergaderingen? En het antwoord van zijn volk was geen ander, dan dat zij zeiden: Doe de wraak Gods op ons nederkomen, indien gij de waarheid spreekt.
Rusça:
Неужели вы вожделеете мужчин, перекрываете дороги и совершаете предосудительное на своих сборищах?" В ответ его народ лишь сказал: "Нашли на нас мучения от Аллаха, если ты говоришь правду".
Somalice:
idinku ma waxaad u tagaysaan Ragga ood goynaysaan Jidka Kulana imaanaysaan Naadigiina wax la naco, mana noqonin qoomkiisii jawaabtoodii inay dhahaan noo keen cadaabka Eebe hadaad ka Mid tahay runlayaasha mooyee.
Swahilice:
Je! Nyinyi mnawaingilia wanaume, na mnaikata njia? Na katika mikutano yenu mnafanya maovu? Basi haikuwa jawabu ya watu wake isipo kuwa kusema: Tuletee hiyo adhabu ya Mwenyezi Mungu ikiwa wewe ni katika wasemao kweli.
Uygurca:
سىلەر ھەقىقەتەن لىۋاتە قىلامسىلەر؟ يوللارنى توسۇپ بۇلاڭچىلىق قىلامسىلەر؟ سورۇنلىرىڭلاردا ئوپئوچۇق يامان ئىشلارنى قىلىۋېرەمسىلەر؟» ئۇنىڭ قەۋمىنىڭ جاۋابى: «ئەگەر سەن راستچىللاردىن بولساڭ، بىزگە اﷲ نىڭ ئازابىنى كەلتۈرگىن» دېيىشتىنلا ئىبارەت بولدى
Japonca:
本当にあなたがたは,男性に近付き,また公道で強盗を働く。またあなたがたの集りで,忌まわしい事をしている。」だがかれの民は(答えて),只「あなたが真実を言うのなら,わたしたちにアッラーの懲罰を(湾?)してみなさい。」と言うだけである。
Arapça (Ürdün):
«أإنكم لتأتون الرجال وتقطعون السبيل» طريق المارة بفعلكم الفاحشة بمن يمر بكم فترك الناس الممر بكم «وتأتون في ناديكم» أي متحدَّثِكم «المنكر» فعل الفاحشة بعضكم ببعض «فما كان جواب قومه إلا أن قالوا ائتنا بعذاب الله إن كنت من الصادقين» في استقباح ذلك وأن العذاب نازل بفاعليه.
Hintçe:
तुम लोग (औरतों को छोड़कर कज़ाए शहवत के लिए) मर्दों की तरफ गिरते हो और (मुसाफिरों की) रहजनी करते हो और तुम लोग अपनी महफिलों में बुरी बुरी हरकते करते हो तो (इन सब बातों का) लूत की क़ौम के पास इसके सिवा कोई जवाब न था कि वह लोग कहने लगे कि भला अगर तुम सच्चे हो तो हम पर ख़ुदा का अज़ाब तो ले आओ
Tayca:
แท้จริงพวกท่านสมสู่พวกผู้ชาย และปล้นบนทางหลวงกระนั้นหรือ ? และกระทำอนาจารในที่ชุมชนของพวกท่าน แต่คำตอบของหมู่ชนของเขามิใช่อื่นใดนอกจากกล่าวว่า จงนำการลงโทษของอัลลอฮ์มาให้แก่พวกเราซิ หากท่านอยู่ในหมู่ผู้สัตย์จริง
İbranice:
התבואו (מינית) אל הגברים, ותגזלו אנשים בדרכים ותבצעו מעשי גנאי בהתקבצויותיכם. ואז היה המענה של בני עמו שאמרו: 'הבא עלינו את העונש של אלוהים, אם אתה אכן מן הצודקים
Hırvatça:
s muškarcima općite, po drumovima presrećete i na sastajalištima svojim ono što je odvratno činite." A odgovor naroda njegova bijaše samo to što rekoše: "Učini da nas Allahova kazna stigne ako si od onih koji istinu govore!"
Rumence:
Voi vă apropiaţi de bărbaţi, le aţineţi calea, iar la adunările voastre săvârşiţi urâciuni. Răspunsul Poporului său fu atunci: “Adu-ne osânda lui Dumnezeu, dacă eşti sincer!”
Transliteration:
Ainnakum latatoona alrrijala wataqtaAAoona alssabeela watatoona fee nadeekumu almunkara fama kana jawaba qawmihi illa an qaloo itina biAAathabi Allahi in kunta mina alssadiqeena
Türkçe:
"Erkeklere gidiyorsunuz, yol kesiyorsunuz, toplantılarınızda çirkinlikler sergiliyorsunuz, öyle mi?" Toplumunun cevabı sadece şunu söylemek oldu: "Eğer doğru sözlülerdensen, hadi getir bize Allah'ın azabını!"
Sahih International:
Indeed, you approach men and obstruct the road and commit in your meetings [every] evil." And the answer of his people was not but they said, "Bring us the punishment of Allah, if you should be of the truthful."
İngilizce:
Do ye indeed approach men, and cut off the highway?- and practise wickedness (even) in your councils? But his people gave no answer but this: they said: "Bring us the Wrath of Allah if thou tellest the truth."
Azerbaycanca:
Həqiqətən siz (şəhvətlə) kişilərə yaxınlaşır, (müsafirlərin namusuna toxunmaq, mallarını əllərindən almaq üçün) yol kəsir və məclislərinizdə (bir-birinizlə) çirkin iş görürsünüz?” Tayfasının (Lutun sözlərinə) cavabı ancaq: “Əgər doğru danışanlardansansa, bizə Allahın əzabını gətir!” – deməkdən ibarət oldu.
Süleyman Ateş:
Siz (kadınları bırakıp) erkeklere gidiyorsunuz, yol kesiyorsunuz ve toplantılarınızda edepsizce şeyler yapıyorsunuz ha?.. Kavmi'nin cevabı, sadece: "Eğer doğrulardan isen, haydi Allah'ın azabını getir!" demeleri oldu.
Diyanet Vakfı:
(Bu ilahi ikazdan sonra hala) siz, ille de erkeklere yaklaşacak, yol kesecek ve toplantılarınızda edepsizlikler yapacak mısınız! Kavminin cevabı ise, şöyle demelerinden ibaret oldu: (Yaptıklarımızın kötülüğü ve azaba uğrayacağımız konusunda) doğru söyleyenlerden isen, Allah'ın azabını getir bize!
Erhan Aktaş:
“Gerçekten siz; erkeklere yönelecek, yanlış yolu seçecek ve bir araya gelerek çirkinlik yapacak mısınız?” Halkının yanıtı: “Eğer doğru söyleyenlerden isen Allah’ın azâbını bize getir.” demeleri oldu.
Kral Fahd:
(Bu ilâhî ikazdan sonra hâlâ) siz, ille de erkeklere yaklaşacak, yol kesecek ve toplantılarınızda edepsizlikler yapacak mısınız? Kavminin cevabı ise, şöyle demelerinden ibaret oldu: (Yaptıklarımızın kötülüğü ve azaba uğrayacağımız konusunda) doğru söyleyenlerden isen, Allah’ın azabını getir bize!
Hasan Basri Çantay:
«Siz her halde erkeklere gidecek, yol kesecek, toplantı yerinizde meşru olmayanı yapacak mısınız»? Kavminin cevâbı: «Eğer doğru söyleyenlerdensen Allahın azabını getir bize» demelerinden başkası olmadı.
Muhammed Esed:
Siz, erkeklere (azgın bir şehvetle) yaklaşıp (cinsler arasında tabii olan) yolu kapatmıyor musunuz? Ve bu utanç verici suçları (açık) toplantılarınızda işlemiyor musunuz?" Ama kavmi, "Peki," diye cevap verdi, "eğer doğruları söyleyenlerden isen, başımıza Allah´ın azabını getir bakalım!"
Gültekin Onan:
"
Ali Fikri Yavuz:
Cidden hâlâ erkeklere gidecek, (mal aşırmak için) yolu kesecek ve toplantınızda edebsizlik yapıb duracak mısınız?” Buna karşı kavminin cevabı, ancak şöyle demeleri olmuştur: “- Eğer doğru söyliyenlerdensen, getir bize Allah’ın azabını.”
Portekizce:
Vós vos aproximais dos homens, assaltais as estradas e, em vossos concílios, cometeis o ilícito! Porém, a única respostado seu povo foi: Manda-nos o castigo de Deus, se estiveres certo.
İsveççe:
Ni nalkas ju män, [upptända av lust], och går tvärs emot naturens vägar. Och ni gör det [öppet], när ni samlas till era skamliga sammankomster!" Hans folks enda svar var: "Be då Gud straffa oss, om du talar sanning!"
Farsça:
آیا شما با مردان آمیزش می کنید و راه [توالد و تناسل] را قطع می نمایید و در محفل عمومی خود [در انظار یکدیگر] این کار بسیار زشت را مرتکب می شوید. پس جواب قوم او جز این نبود که گفتند: اگر تو از راستگویانی عذاب خدا را برای ما بیاور.
Kürtçe:
ئێوە نێربازی دەکەن وە ڕێگا دەگرن (لە ڕێبواران) وە لەنادی و شوێنی کۆبونەوەتاندا ھەموو خراپەیەك دەکەن کەچی وەڵامی گەلەکەی تەنھا ئەوە بوو کە ووتیان (بە لوط) سزای خوامان بۆ بھێنە ئەگەر تۆ لەڕاستگۆیانی
Özbekçe:
Сизлар эркакларга яқинлик қилиб, йўлни кесасизми ва тўплантиларингизда мункир иш қилурмисиз?!»деди. Унинг қавмининг жавоби: «Агар ростгўйлардан бўлсанг, бизга Аллоҳнинг азобини келтир», дейишдан бошқа бўлмади.
Malayca:
"Patutkah kamu mendatangi orang lelaki (untuk memuaskan nafsu syahwat kamu)? Dan kamu memotong jalan lalu-lalang (untuk tujuan jahat kamu)? Dan kamu pula melakukan perbuatan yang mungkar di tempat-tempat perhimpunan kamu?" Maka kaumnya tidak menjawab selain daripada berkata (secara mengejek-ejek): "Datangkanlah kepada kami azab dari Allah (yang engkau janjikan itu) jika betul engkau dari orang-orang yang benar".
Arnavutça:
bëni marrëdhënie (seksuale) me meshkuj, pengoni (ndërpreni) rrugët (me të këqia) dhe në tubimet tuaja bëni punët më të ndyta”. E, populli i tij, nuk patën kurrfarë përgjegje, përveç se thanë: “Hajt, sillna dënimin e Perëndisë nëse thua të vërtetën!”
Bulgarca:
Нима при мъжете ходите и дебнете по пътищата, и вършите порицаваното, където се събирате?” А отговорът на народа му бе само да кажат: “Донеси ни мъчението на Аллах, ако говориш истината!”
Sırpça:
имате полне односе са мушкарцима, по друмовима пресрећете и на својим скуповима радите оно што је одвратно.“ А одговор његовог народа беше само то што рекоше: „Учини да нас стигне Аллахова казна ако си од оних који говоре истину!“
Çekçe:
Což budete vskutku vcházet k mužům, přepadávat na cestách a páchat skutky zavrženíhodné ve shromážděních svých?' A bylo odpovědí lidu jeho jedině to, že řekli: 'Předveď nám tedy trest Boží, jsi-li pravdomluvný!'
Urduca:
کیا تمہارا حال یہ ہے کہ مَردوں کے پاس جاتے ہو، اور رہزنی کرتے ہو اور اپنی مجلسوں میں بُرے کام کرتے ہو؟" پھر کوئی جواب اس کی قوم کے پاس اس کے سوا نہ تھا کہ انہوں نے کہا "لے آ اللہ کا عذاب اگر تو سچّا ہے"
Tacikçe:
Оё бо мардон меомезед ва роҳзанӣ мекунед ва дар махфили худ корҳои нописанд мекунед?» Ҷавоби қавмаш ин буд, ки гуфтанд: «Агар рост мегӯӣ, азоби Худоро бар сари мо биёвар!»
Tatarca:
Әйә сез ирләргә якынлык кыйласызмы, дәхи юлчыларны басып талыйсызмы, вә җыелган җәмәгать эчендә фәхешлек кыйласызмы, янә юлдан үтүчеләргә таш аталар иде. Лутның нәсыйхәтләренә каршы җаваплары башкача булмады, мәгәр дөрес сөйли торган булсаң, бу эшләребез өчен безгә Аллаһуның ґәзабын китер, диделәр.
Endonezyaca:
Apakah sesungguhnya kamu patut mendatangi laki-laki, menyamun dan mengerjakan kemungkaran di tempat-tempat pertemuanmu? Maka jawaban kaumnya tidak lain hanya mengatakan: "Datangkanlah kepada kami azab Allah, jika kamu termasuk orang-orang yang benar".
Amharca:
«እናንተ በእርግጥ ወንዶችን ትመጣላችሁን መንገድንም ትቆርጣላችሁን በሸንጓችሁም የሚነወርን ነገር ትሠራላችሁን» (አላቸው)፡፡ የሕዝቦቹም መልስ «ከእውነተኞቹ እንደ ሆንክ የአላህን ቅጣት አምጣብን» ማለት እንጂ ሌላ አልነበረም፡፡
Tamilce:
“நிச்சயமாக நீங்கள் ஆண்களிடம் உடலுறவு கொள்கிறீர்களா? பாதைகளை (மக்கள் பயன்படுத்த முடியாமல்) தடுக்கிறீர்கள். உங்கள் சபைகளில் கெட்ட செயலை செய்கிறீர்கள்.” ஆக, அவருடைய மக்களின் பதில் இருக்கவில்லை, “நீர் உண்மையாளர்களில் இருந்தால் அல்லாஹ்வின் தண்டனையை எங்களிடம் கொண்டு வருவீராக” என்று அவர்கள் கூறியதைத் தவிர.
Korece:
너희는 남성에게 성욕을 갖 고 여행자의 길을 막아 물건을 빼앗으며 너희가 모인 곳에서조차 사악한 행위를 하느뇨 하니 네가 진실을 말하는 자라면 우리에게 하나님의 벌이 이르게 하라고 하 더라
Vietnamca:
“Sao các người lại giao hợp với đàn ông, lại chuyên đánh cướp những người đi đường và làm những điều đáng khinh bỉ trong những cuộc hội họp của các người?” Tuy nhiên, đám dân của (Lut) không trả lời mà lên tiếng thách thức: “Nếu ngươi nói thật thì ngươi hãy mang hình phạt của Allah đến (trừng phạt) bọn ta xem nào.”
Ayet Linkleri:
Rubu tag:
Hizb tag: