Arapça:
فَعَمِيَتْ عَلَيْهِمُ الْأَنبَاءُ يَوْمَئِذٍ فَهُمْ لَا يَتَسَاءَلُونَ
Çeviriyazı:
fe`amiyet `aleyhimü-l'embâü yevmeiẕin fehüm lâ yetesâelûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İşte o gün onlara bütün haberler kapkaranlık olmuştur; onlar birbirlerine de soramayacaklardır.
Diyanet İşleri:
O gün, haberlere karşı körleşirler, verilecek cevapları kalmaz; birbirlerine de soramazlar.
Abdulbakî Gölpınarlı:
O gün bütün bahaneler kör olur onlarca ve hiçbir şey söyleyemezler.
Şaban Piriş:
O gün, (onları azaptan kurtaracak) haberler/mazeretler onlara kapanmıştır, birbirlerine de soramazlar.
Edip Yüksel:
O günde gerçekleşen olaylar karşısında şaşkına dönmüşlerdir.
Ali Bulaç:
Artık o gün, haberler onlar için körelmiştir; birbirlerine de soramazlar.
Suat Yıldırım:
Birden dünyaları kararır, bir tek kelime ile olsun cevap veremezler; birbirlerine soracak halleri de kalmaz.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Artık o gün haberler onlara karşı kör (hâfi) kesilmiş olacaktır. Onlar birbirine de soruşmazlar.
Yaşar Nuri Öztürk:
Artık o gün onlara karşı tüm haberler kör olmuştur. Birbirlerine de bir şey soramazlar.
Bekir Sadak:
De ki: «Soyleyin: Eger Allah gunduzu uzerinize kiyamete kadar uzatsaydi, Allah´tan baska hangi tanri, icinde istirahat edeceginiz geceyi size getirebilir? Gormez misiniz?»
İbni Kesir:
Ama o gün, onlara karşı bütün haberler kör olmuştur. Birbirlerine de soramazlar.
Adem Uğur:
İşte o gün onlara bütün haberler körleşmiştir (delilleri tükenmiş, söyleyecek sözleri kalmamıştır)
İskender Ali Mihr:
İzin günü artık onlara haberler (amel defterleri, rakamlı kitap) kapanmıştır. Bundan sonra onlara sorulmaz (sorgulanmazlar).
Celal Yıldırım:
O gün haberler, onlara (cevabı verilmez) bir düğüm olacak, artık bu durumda birbirlerinden de soramıyacaklar.
Tefhim ul Kuran:
Artık o gün, haberler onlar için körelmiştir
Fransızca:
Ce jour-là, leurs arguments deviendront obscurs et ils ne se poseront point de questions.
İspanyolca:
Ese día, como no sabrán qué responder, ni se preguntarán unos a otros.
İtalyanca:
In quel Giorno i loro argomenti saranno oscuri e non si porranno alcuna questione.
Almanca:
waren ihnen dann an diesem Tag die Mitteilungen verwirrend, so werden sie einander nicht fragen.
Çince:
在那日,一切口供将对他们变成暧昧的,所以他们不相询问。
Hollandaca:
Maar zij zullen niet in staat zijn daarvan op dien dag rekenschap te geven. Ook zullen zij geen ander om verlichting vragen.
Rusça:
В тот день известия будут сокрыты от них, и они не будут расспрашивать друг друга.
Somalice:
Markaasay ku Indho Beeshay korkooda Xujadii (Waayeen Xujo) Maalintaas, waxna Isma Warsadaan.
Swahilice:
Basi zitawapotea khabari siku hiyo, nao hawataulizana.
Uygurca:
ئۇ كۈندە ئۇلارغا بارلىق خەۋەرلەر قاراڭغۇ بولىدۇ، ئۇلار ئۆز ئارا سوراشمايدۇ
Japonca:
その日,(凡ての)消息はかれらに分らなくなり互いに尋ねあうことも出来ない。
Arapça (Ürdün):
«فعميت عليهم الأنباء» الأخبار المنجية في الجواب «يومئذ» لم يجدوا خبراً لهم فيه نجاة «فهم لا يتساءلون» عنه فيسكتون.
Hintçe:
तब उस दिन उन्हें बातें न सूझ पडेग़ी (और) फिर बाहम एक दूसरे से पूछ भी न सकेगें
Tayca:
ดังนั้น ข้อแก้ตัวได้ทำให้พวกเขามืดมนในวันนั้น ฉะนั้น พวกเขาจึงไม่ไต่ถามซึ่งกันและกัน
İbranice:
ביום ההוא לא יטענו דבר, ואף לא יחושו נחיצות לשאול בינם לבין עצמם
Hırvatça:
taj Dan oni neće znati šta će odgovoriti, pa ni jedan drugog neće ništa pitati.
Rumence:
În Ziua aceea, proorocirile li se vor părea întunecate, însă nu se vor întreba unii pe alţii.
Transliteration:
FaAAamiyat AAalayhimu alanbao yawmaithin fahum la yatasaaloona
Türkçe:
Artık o gün onlara karşı tüm haberler kör olmuştur. Birbirlerine de bir şey soramazlar.
Sahih International:
But the information will be unapparent to them that Day, so they will not [be able to] ask one another.
İngilizce:
Then the (whole) story that Day will seem obscure to them (like light to the blind) and they will not be able (even) to question each other.
Azerbaycanca:
O gün (canlarını qurtaracaq) xəbərlər (cavablar) onlardan gizli qalacaqdır (bütün bəhanələri kəsiləcəkdir). Onlar (qiyamətin heybətindən) bir-birindən hal-əhval belə tuta bilməyəcəklər. (Hər kəs öz hayında olacaqdır).
Süleyman Ateş:
O gün haberler, onlara kör olmuştur (yani sözler sanki kör olmuştur, hiçbir söz gelip onların ağızlarını bulamaz, yanıt verecek bir tek kelime bulamazlar) onlar, birbirlerine de soramazlar.
Diyanet Vakfı:
İşte o gün onlara bütün haberler körleşmiştir (delilleri tükenmiş, s söyleyecek sözleri kalmamıştır); onlar birbirlerine de soramayacaklardır.
Erhan Aktaş:
O Gün, bütün özür yolları onlara kapanır. Artık onlar sorulmazlar.
Kral Fahd:
İşte o gün onlara bütün haberler körleşmiştir (delilleri tükenmiş, söyleyecek sözleri kalmamıştır); onlar birbirlerine de soramayacaklardır.
Hasan Basri Çantay:
Artık o gün onlara karşı haberler kör olmuşdur. Artık yekdiğerine de (bir şey) soramazlar.
Muhammed Esed:
Ne var ki, o Gün, geçmişte olup bitenler için bir mazeret, bir açıklama getirmek yönünde önlerinde bütün yolların kapanmış olduğunu görecekler; ve bu konuda birbirlerine de herhangi bir şey soramayacaklar.
Gültekin Onan:
Artık o gün, haberler onlar için körelmiştir
Ali Fikri Yavuz:
Artık o gün, cevap vermek onlara kapanmıştır, birbirlerine de (verilecek cevabı veya beyan edilecek özrü) soramazlar.
Portekizce:
Nesse dia obscurecer-se-lhes-ão as respostas e eles não (poderão) se inquirir mutuamente.
İsveççe:
skall alla tankar och argument vara utplånade ur deras medvetande och de kan inte heller be varandra [om råd].
Farsça:
پس در آن روز [به خاطر ترس و هراس فراگیر و به سبب محجوب بودن دل هایشان و قطع رابطه آنان با علل و اسباب، همه] اخبار [واقعی] بر آنان پوشیده ماند [و راه نجات از همه طرف بر آنان مسدود است] ، بنابراین از یکدیگر پرسش هم نمی کنند،
Kürtçe:
ئەمجا لەو ڕۆژەدا ھەواڵەکانیان (بەڵگەکانیان) لەبیر دەچێتەوە ئەوسا پرسیاریش لەیەکتری ناکەن
Özbekçe:
Ана ўша кунда хабарлар улардан махфий бўлур ва улар бир-бирларидан сўрай олмаслар ҳам.
Malayca:
Maka gelaplah kepada mereka, pada hari itu, segala khabar berita dan peristiwa (yang telah lalu), serta menjadilah mereka tidak dapat hendak bertanya-tanyaan sesama sendiri.
Arnavutça:
Atë ditë, atyre lajmet do t’u jenë memece (të shurdhëta); e ata nuk do të mund të pyesin njëri-tjetrin (asgjë).
Bulgarca:
Ще помръкнат всички техни доводи в този Ден и дори не ще се питат един друг.
Sırpça:
Тог Дана они неће знати шта да одговоре, па ни један другог неће ништа питати.
Çekçe:
A zahalí se pro ně v ten den příběhy temnotou a nebudou se na ně vzájemně vyptávat.
Urduca:
اُس وقت کوئی جواب اِن کو نہ سُوجھے گا اور نہ یہ آپس میں ایک دُوسرے سے پوچھ ہی سکیں گے
Tacikçe:
Дар ин рӯз хабарҳо бар онон пӯшида шавад ва аз якдигар низ натавонанд пурсид.
Tatarca:
Ул көндә файда итәчәк дәлил һәм җавап аларга табылмас, һәм алар дөньяда мөшкел нәрсәләрне бер-берсеннән сораган кеби, ничек җавап бирик, дип, сорашмаслар, бәлки хәйран булып сөйләмәсләр.
Endonezyaca:
Maka gelaplah bagi mereka segala macam alasan pada hari itu, karena itu mereka tidak saling tanya menanya.
Amharca:
በዚያም ቀን ወሬዎቹ ሁሉ በእነርሱ ላይ ይሰውሩባቸዋል፡፡ እነርሱም አይጠያየቁም፡፡
Tamilce:
ஆக, அந்நாளில் (ஏற்படும் திடுக்கத்தால் அவர்கள் என்ன சொல்ல நினைத்தார்களோ அந்த) செய்திகள் அவர்களுக்கு தெரியாமல் போய் விடும். ஆகவே, அவர்கள் (தங்களுக்குள் ஒருவர் மற்றவரிடம் எதையும்) கேட்டுக்கொள்ள மாட்டார்கள்.
Korece:
그때의 모든 이야기가 몽롱 하여지니 그들은 서로가 서로에게묻지도 못하더라
Vietnamca:
Tuy nhiên, lý lẽ biện bạch sẽ mù mịt đối với họ vào Ngày hôm đó bởi họ không thể hỏi han vấn kế nhau (bất cứ điều gì).
Ayet Linkleri: