Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

32

Sûredeki Ayet No: 

30

Ayet No: 

3533

Sayfa No: 

417

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَأَعْرِضْ عَنْهُمْ وَانتَظِرْ إِنَّهُم مُّنتَظِرُونَ

Çeviriyazı: 

fea`riḍ `anhüm venteżir innehüm münteżirûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Şimdi sen onlardan yüz çevir de gözet. Çünkü onlar da gözetmektedirler.

Diyanet İşleri: 

Onları bırak, bekle; zaten onlar da senin akıbetini beklemektedirler.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Artık yüz çevir onlardan ve bekle; şüphe yok ki onlar da beklemedeler.

Şaban Piriş: 

Şimdi sen onlardan yüz çevir ve bekle. Şüphesiz onlar da bekliyorlar.

Edip Yüksel: 

Öyleyse onlardan yüz çevir ve bekle; onlar da beklemektedirler.

Ali Bulaç: 

Öyleyse, sen onlardan yüz çevir ve bekleyedur; gerçekten onlar da beklemektedirler.

Suat Yıldırım: 

Şimdi sen onları kendi hallerine bırak. Yardımımızı veya onların helâk edilmelerini bekle!Çünkü onlar da senin helâk olmanı bekliyorlar. [52,30; 11,93; 44,59]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Artık onlardan yüz çevir ve bekle. Şüphe yok ki, onlar da bekleyicilerdir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Artık onlardan yüz çevir ve bekle! Zaten onlar da bekliyorlar.

Bekir Sadak: 

Muminlerin, Peygamberi kendi nefislerinden cok sevmeleri gerekir

İbni Kesir: 

Bırak onları ve bekle. Zaten onlar da beklemektedir.

Adem Uğur: 

Artık sen onları bırak ve bekle. Zaten onlar da beklemektedirler.

İskender Ali Mihr: 

Öyleyse artık onlardan yüz çevir ve bekle! Muhakkak ki onlar (da) bekleyenlerdir.

Celal Yıldırım: 

Artık sen onlardan yüzçevir ve bekle

Tefhim ul Kuran: 

Öyleyse, sen onlardan yüz çevir ve bekleyedur

Fransızca: 

éloigne-toi d'eux et attends. Eux aussi demeurent dans l'attente.

İspanyolca: 

¡Apártate, pues, de ellos y espera! ¡Ellos esperan!

İtalyanca: 

Allontanati dunque da loro, e aspetta. Anche loro aspetteranno!

Almanca: 

So halte dich von ihnen fern, und warte, denn sie warten auch.

Çince: 

你应当避开他们,你应当等待,他们必定是等待的。

Hollandaca: 

Vermijdt hen dus, en verwacht den uitslag. Waarlijk, zij verwachten eenig voordeel op u te behalen.

Rusça: 

Отвернись от них и подожди, ведь они тоже ждут.

Somalice: 

Ee isaga jeedso oo sug iyana ha sugeene.

Swahilice: 

Basi wapuuze, nawe ngonja; hakika wao wanangoja.

Uygurca: 

سەن ئۇلاردىن يۈز ئۆرۈگىن (يەنى سۆزلىرىگە پەرۋا قىلىپ كەتمىگىن). سەن (اﷲ نىڭ ئۇلارغا چۈشىدىغان ئازابىنى) كۈتكىن، ئۇلارمۇ ھەقىقەتەن (سىلەرگە چۈشىدىغان نەرسىلەرنى) كۈتكۈچىلەردۇر

Japonca: 

だからあなたは,かれらを避けて待て。かれらも待っているのである。

Arapça (Ürdün): 

«فأعرض عنهم وانتظر» إنزال العذاب بهم «إنهم منتظرون» بك حادث موت أو قتل فيستريحون منك، وهذا قبل الأمر بقتالهم.

Hintçe: 

ग़रज़ तुम उनकी बातों का ख्याल छोड़ दो और तुम मुन्तज़िर रहो (आख़िर) वह लोग भी तो इन्तज़ार कर रहे हैं

Tayca: 

ดังนั้น จงผินหลังห่างออกจากพวกเขาเสียเถิด และจงคอยดู แท้จริงพวกเขาก็จะเป็นผู้คอยดู

İbranice: 

לכן התרחק מהם וחכה בסבלנות, כפי שהם מחכים.

Hırvatça: 

A ti se okreni od njih i čekaj, i oni, doista, čekaju!

Rumence: 

Îndepărtează-te de ei şi aşteaptă! Căci şi ei aşteaptă...

Transliteration: 

FaaAArid AAanhum waintathir innahum muntathiroona

Türkçe: 

Artık onlardan yüz çevir ve bekle! Zaten onlar da bekliyorlar.

Sahih International: 

So turn away from them and wait. Indeed, they are waiting.

İngilizce: 

So turn away from them, and wait: they too are waiting.

Azerbaycanca: 

(Ya Rəsulum!) Artıq onlardan üz çevir və (Allahın onlara əzab verəcəyi günü) gözlə. Doğrusu, onlar da (sənin ölümünü, başına bir iş gələcəyini və ya sənə qələbə çalacaqlarını) gözləyirlər! (Lakin onlar sənə heç bir şey edə bilməzlər. Sən mütləq zəfər çalacaqsan, çünki Allah səninlədir!)

Süleyman Ateş: 

Sen onlardan yüz çevir ve bekle, zaten onlar da beklemektedirler.

Diyanet Vakfı: 

Artık sen onları bırak ve bekle. Zaten onlar da beklemektedirler.

Erhan Aktaş: 

Artık onları kendi hallerine bırak ve olacakları bekle. Doğrusu onlar da bekleyenlerdir.

Kral Fahd: 

Artık sen onları bırak ve bekle. Zaten onlar da beklemektedirler.

Hasan Basri Çantay: 

Artık onlardan yüz çevir, (inecek azâblarını) bekle. Çünkü onlar bekleyicidirler.

Muhammed Esed: 

Artık onları kendi hallerine bırak ve onların beklediği gibi sen de (hakikatin ortaya çıkmasını) bekle.

Gültekin Onan: 

Öyleyse sen onlardan yüz çevir ve bekleyedur

Ali Fikri Yavuz: 

Şimdi o kâfirlerden yüz çevir de (kendilerine inecek azabı) gözet

Portekizce: 

Afasta-te, pois deles, e espera, porque eles também não perdem por esperar.

İsveççe: 

Lämna dem nu åt sig själva och vänta [på det som skall komma]; även de skall vänta.

Farsça: 

بنابراین از آنان روی برگردان و منتظر [رسیدن پیروزی] باش که آنان هم [به گمان خود] منتظرند [که بر شما پیروز شوند.]

Kürtçe: 

جا (ئەی موحەممەد ﷺ) ڕوویان لێ وەرگێڕە و گوێیان مەدەرێ وە تۆ چاوەڕوانی بکە بێگومان ئەوانیش چاوەڕوانن

Özbekçe: 

Бас, улардан юз ўгир ва мунтазир бўл. Албатта, улар ҳам мунтазирдирлар. (Кўриб ўтганимиздек, Сажда сурасида ҳар бир инсон доимо эсда тутиши ва ҳаётда тез-тез эслаб туриши лозим бўлган маънолар ўзига хос услуб билан келтирилгандир. Шунинг учун ҳам Пайғамбаримиз (с. а. в.) бу сураи каримани намозда ва ҳар куни ётишларидан олдин ўқир эдилар. Имоми Бухорий ривоят қилган ҳадисда Ҳазрати Абу Ҳурайра (р. а.): «Расулуллоҳ (с. а. в.) жума куни бомдод намозида Сажда сураси билан «Ҳал ата алал-инсани» сурасини ўқир эдилар», деганлар.)

Malayca: 

Oleh itu, janganlah engkau hiraukan mereka, dan tunggulah (kesudahan mereka), sesungguhnya mereka pun menunggu (kesudahanmu).

Arnavutça: 

Andaj, ti shmangu nga ata dhe prit, edhe ata, me të vërtetë, po presin!

Bulgarca: 

Отдръпни се от тях и чакай! И те ще чакат.

Sırpça: 

Зато се ти окрени од њих и чекај, и они, заиста, чекају!

Çekçe: 

Odvrať se tedy od nich a vyčkávej! Však také oni čekají.

Urduca: 

اچھا، اِنہیں ان کے حال پر چھوڑ دو اور انتظار کرو، یہ بھی منتظر ہیں

Tacikçe: 

Пас аз онҳо рӯй гардон ва мунтазир бош, ки онҳо низ дар интизоранд.

Tatarca: 

Инде син алардан кисел, алар белән булышма, кәферләр өстенә Миннән ярдәм көт, алар синең үлүеңне көтәләр, ләкин син хаклыраксың аларның һәлак булуларын көтәргә.

Endonezyaca: 

Maka berpalinglah kamu dari mereka dan tunggulah, sesungguhnya mereka (juga) menunggu.

Amharca: 

እነርሱንም ተዋቸው፡፡ ተጠባበቅም፤ እነርሱ ተጠባባቂዎች ናቸውና፡፡

Tamilce: 

ஆக! (நபியே!) நீர் அவர்களைப் புறக்கணிப்பீராக! (அல்லாஹ்வின் தீர்ப்பை) எதிர்பார்த்திருப்பீராக! நிச்சயமாக (நீர் அவர்களுக்கு எச்சரித்ததை) அவர்கள் எதிர்பார்த்திருக்கிறார்கள்.

Korece: 

그러하매 그들로부터 멀리하고 기다리라 그들은 실로 그날을 기다리고 있을 뿐이라

Vietnamca: 

Bởi thế, Ngươi (Thiên Sứ) hãy mặc kệ họ và hãy đợi (xem kết cuộc của họ) và quả thật họ cũng đang đợi (sự trừng phạt được chuẩn bị dành cho họ).