Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

32

Sûredeki Ayet No: 

26

Ayet No: 

3529

Sayfa No: 

417

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

أَوَلَمْ يَهْدِ لَهُمْ كَمْ أَهْلَكْنَا مِن قَبْلِهِم مِّنَ الْقُرُونِ يَمْشُونَ فِي مَسَاكِنِهِمْ ۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ ۖ أَفَلَا يَسْمَعُونَ

Çeviriyazı: 

evelem yehdi lehüm kem ehleknâ min ḳablihim mine-lḳurûni yemşûne fî mesâkinihim. inne fî ẕâlike leâyât. efelâ yesme`ûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Kendilerinden önce, yurtlarında gezip dolaşmakta oldukları nice kuşakları helâk etmiş olmamız, daha onları doğru yola iletmedi mi? Şüphesiz bunda nice ibretler vardır. Hâlâ kulak vermeyecekler mi?

Diyanet İşleri: 

Şimdi yurtlarında gezip dolaştıkları, kendilerinden önceki nice nesilleri yok etmiş olmamız onları doğru yola sevketmez mi? Bunlarda şüphesiz ibretler vardır. Dinlemezler mi?

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Onları doğru yola sevketmez mi onlardan önce nice ümmetleri helak etmemiz, onların yurtlarında gezip durmadalar; şüphe yok ki bunda deliller var elbet, hala mı işitmezler?

Şaban Piriş: 

Yurtlarında dolaştıkları, kendilerinden önceki nice nesilleri yok etmemizi görüp, (bu onlara) yol göstermiyor mu? İşte bunda ayetler vardır. Hâlâ işitmiyorlar mı?

Edip Yüksel: 

Kendilerinden önce nice nesilleri yok etmiş olmamız üzerinde hiç düşünmediler mi? Ki şimdi onların yurtlarında dolaşıyorlar. Bunda dersler ve işaretler vardır. İşitmezler mi?

Ali Bulaç: 

Yurtlarında gezip dolaştıkları nice nesilleri kendilerinden evvel yıkıma uğratmış olmamız, hala onları doğru yola iletip yöneltmedi mi? Elbette, bunda ayetler vardır; yine de işitmiyorlar mı?

Suat Yıldırım: 

Yurtlarında dolaştıkları nice nesillerin hayatlarını sona erdirmemiz, onları doğru yola irşad etmiyor mu?Elbette bunda ibretler vardır. Hâlâ nasihat dinlemeyecekler mi? [19,98; 7,92; 27,52; 22,45-46]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Onlar için bir vesile-i hidâyet olmadı mı ki, onlardan evvel nice neslileri helâk ettik ki, onların yurtlarında gezip dolaşırlar. Şüphe yok ki, bunda elbette ibretler vardır. Hâlâ dinlemeyecekler mi?

Yaşar Nuri Öztürk: 

Evlerinde-yurtlarında dolaşıp durdukları nice nesilleri, kendilerinden önce helâk etmiş olmamız onlara yol göstermedi mi? Kuşkusuz, bunda ibretler vardır. Hâlâ işitmiyorlar mı?

Bekir Sadak: 

Sana Rabbinden vahyolunana uy

İbni Kesir: 

Şimdi yurtlarında gezip dolaştıkları, kendilerinden önceki nesillerden nicesini yok etmiş olmamız, onları doğru yola sevketmez mi? Şüphesiz bunlarda ayetler vardır. Hala dinlemezler mi?

Adem Uğur: 

Halen yurtlarında gezip dolaştıkları kendilerinden önceki nice nesilleri helâk edişimiz onları doğru yola sevketmedi mi? Bunlarda elbette ibretler vardır. Hâla kulak vermezler mi?

İskender Ali Mihr: 

Onları hidayete erdirmedi mi? Onlardan önceki nesillerden nicelerini helâk ettik (etmiş olmamız). Onların (evvelce) meskûn oldukları yerlerde (yurtlarında) dolaşıyorlar. Muhakkak ki bunda, elbette âyetler (deliller, ibretler) vardır. Hâlâ işitmeyecekler mi?

Celal Yıldırım: 

Kendilerinden önce yok ettiğimiz nice nesillerin yurtlarında gezip dolaşmaları onları doğru yola irşâd etmiyor mu ? Doğrusu bunda öğütler ve ibretler vardır. Hâlâ işitmiyorlar mı ?

Tefhim ul Kuran: 

Yurtlarında gezip dolaşmakta oldukları nice kuşakları kendilerinden evvel, yıkıma uğratmış olmamız, hâlâ onları doğru yola iletip yöneltmedi mi? Hiç şüphe yok, bunda ayetler vardır

Fransızca: 

N'est-ce pas pour eux une indication le fait qu'avant eux, Nous ayons fait périr tant de générations dans les maisons desquelles ils marchent ? Il y a en cela des preuves ! N'écouteront-ils donc pas ?

İspanyolca: 

¿Es que no les dice nada que hayamos hecho perecer a tantas generaciones precedentes, cuyas viviendas huellan ellos ahora? Ciertamente, hay en ello signos. ¿No oirán, pues?

İtalyanca: 

Non è servito loro da lezione che prima di loro abbiamo fatto perire tante generazioni, nelle cui case [in rovina] si aggirano? In verità in ciò vi sono segni. Non ascolteranno dunque?

Almanca: 

Ist es ihnen etwa noch nicht wahrnehmbar geworden, wie vieleWIR vor ihnen an Generationen, durch deren Wohnstätten sie gehen, zugrunde richteten?! Gewiß, darin sind doch Ayat. Vernehmen sie etwa nichts?!

Çince: 

难道他们还不晓得吗?在他们之前,我曾毁灭了许多世代,他们常常经过那些人的故乡,在那里确有许多迹象。他们怎么不听从呢?

Hollandaca: 

Is het hun niet bekend, hoe vele geslachten wij voor hen hebben verdelgd, door welker woningen zij wandelen? Waarlijk, hierin zijn teekenen: zullen zij dus niet luisteren?

Rusça: 

Неужели их не привело на прямой путь то, что Мы погубили до них столько поколений, по жилищам которых они ходят? Воистину, в этом есть знамения. Неужели они не прислушаются?

Somalice: 

myayna ku hanuunin kuwaasi intaan halaagnay hortood oo quruun ah oy socon guryahoodii, taasina waxaa ku sugan calaamado ee miyayna wax maqlaynin.

Swahilice: 

Je! Haijawabainikia kwamba kaumu ngapi tuliziangamiza kabla yao, nao wanapita katika maskani zao hizo? Hakika katika hayo zipo Ishara. Basi, je, hawasikii?

Uygurca: 

ئۇلاردىن ئىلگىرى ئۆتكەن قانچىلىغان ئۈممەتلەرنى ھالاك قىلغانلىقىمىزنى ئۇلار بىلمەمدۇ؟ ئۇلار (يەنى مەككىلىكلەر) ئۇلار (يەنى ھالاك بولغانلار) نىڭ يۇرتىدىن ئۆتۈپ تۇرىدۇ، بۇنىڭدا (بىزنىڭ قۇدرىتىمىزنىڭ چوڭلۇقىنى كۆرسىتىدىغان) نۇرغۇن دەلىللەر بار، ئۇلار ئاڭلىمامدۇ؟

Japonca: 

かれらに教えなかったか。それ以前にわれが幾世代を滅ぼしたかを。その住まいの中を,(今)かれらは往来している。本当にその中には,種々の印がある。それでもかれらは聞く耳を持たないのか。

Arapça (Ürdün): 

«أو لم يهدِ لهم كم أهلكنا من قبلهم» أي يتبيَّن لكفار مكة إهلاكنا كثيرا «من القرون» الأمم بكفرهم «يمشون» حال من ضمير لهم «في مساكنهم» في أسفارهم إلى الشام وغيرها فيعتبروا «إن في ذلك لآيات» دلالات على قدرتنا «أفلا يسمعون» سماع تدبر واتعاظ.

Hintçe: 

क्या उन लोगों को ये मालूम नहीं कि हमने उनसे पहले कितनी उम्मतों को हलाक कर डाला जिन के घरों में ये लोग चल फिर रहें हैं बेशक उसमे (कुदरते ख़ुदा की) बहुत सी निशानियाँ हैं तो क्या ये लोग सुनते नहीं हैं

Tayca: 

ยังมิเป็นที่ประจักษ์ชัดแก่พวกเขาดอกหรือว่า กี่มากน้อยแล้วที่เราได้ทำลายประชาชาติก่อนหน้าของเขาไปหลายชั่วศตวรรษ โดยที่พวกเขา (กุฟฟารมักกะฮฺ) ได้ไปพบเห็นมาในที่พำนักอาศัยของพวกเขา แท้จริง ในการนี้ย่อมเป็นสัญญาณอย่างมากหลาย แล้วพวกเขายังไม่เชื่อฟัง (ใคร่ครวญ) อีกหรือ

İbranice: 

האם לא הגיע הזמן שיבינו כמה עמים הכחדנו לפניהם מן הדורות אשר הם מתהלכים במשכנותיהם. אכן בזה אותות. האם אין להם אוזניים לשמוע

Hırvatça: 

Zar im nije jasno koliko smo Mi prije njih naroda uništili, po čijim oni nastambama hodaju?! U tome su, zaista, znakovi, pa zašto ne čuju?!

Rumence: 

Oare nu le este învăţătură văzând câte leaturi am nimicit înaintea lor şi prin ale căror aşezăminte ei merg acum? Întru aceasta sunt semne! Ei nu aud, oare?!

Transliteration: 

Awalam yahdi lahum kam ahlakna min qablihim mina alqurooni yamshoona fee masakinihim inna fee thalika laayatin afala yasmaAAoona

Türkçe: 

Evlerinde-yurtlarında dolaşıp durdukları nice nesilleri, kendilerinden önce helâk etmiş olmamız onlara yol göstermedi mi? Kuşkusuz, bunda ibretler vardır. Hâlâ işitmiyorlar mı?

Sahih International: 

Has it not become clear to them how many generations We destroyed before them, [as] they walk among their dwellings? Indeed in that are signs; then do they not hear?

İngilizce: 

Does it not teach them a lesson, how many generations We destroyed before them, in whose dwellings they (now) go to and fro? Verily in that are Signs: Do they not then listen?

Azerbaycanca: 

Məgər onlar indi yurdlarında gəzib-dolaşdıqları özlərindən əvvəlki neçə-neçə nəsilləri (peyğəmbərlərini yalançı saydıqlarından ötrü) məhv etdiyimizi görmürlərmi? Həqiqətən, bunda (Məkkə müşrikləri üçün) ibrətlər vardır. Məgər (haqqa) qulaq asmayacaqlar?

Süleyman Ateş: 

Bugün yurtlarında dolaştıkları nice kuşakları daha önce helak etmiş olmamız, hala onları yola getirmedi mi? Şüphesiz bunda ibretler vardır. (Öğüt alma kulağıyle) İşitmiyorlar mı?

Diyanet Vakfı: 

Halen yurtlarında gezip dolaştıkları kendilerinden önceki nice nesilleri helak edişimiz onları doğru yola sevketmedi mi? Bunlarda elbette ibretler vardır. Hala kulak vermezler mi?

Erhan Aktaş: 

Yaşadıkları yerlerde, daha önce gezip dolaşmış olan nice nesilleri yok etmiş olmamız, onları doğru yola iletmeye yetmedi mi? Kuşkusuz bunda nice âyetler(1) vardır. Hâlâ söz dinlemeyecekler mi?

Kral Fahd: 

Halen yurtlarında gezip dolaştıkları kendilerinden önceki nice nesilleri helâk edişimiz onları doğru yola sevketmedi mi? Bunlarda elbette ibretler vardır. Hâlâ kulak vermezler mi?

Hasan Basri Çantay: 

Biz onlardan evvel nice nesiller helak etdik. Yurdlarında kendileri de gezib duruyorlar. (Bu), onları hidâyete sevk etmedi mi? Bunlarda elbette ibretler vardır.. Haalâ dinlemeyecekler mi?

Muhammed Esed: 

(Fakat) onlar, (o hakikati inkar edenler,) kendilerinden önce gelip geçmiş kaç nesli -bugün yurtlarında dolaşıp durdukları (kaç toplumu)- yok ettiğimizi görüp ders almazlar mı? Bunda elbette açık dersler vardır: hala dinlemezler mi?

Gültekin Onan: 

Yurtlarında gezip dolaştıkları nice nesilleri kendilerinden önce yıkıma uğratmış olmamız, hala onları doğru yola iletip yöneltmedi mi? Elbette, bunda ayetler vardır

Ali Fikri Yavuz: 

Biz, o Mekke kâfirlerinden önce nice nesiller helâk ettik. Kendileri de yurdlarında gezip duruyorlar. Bu, onları hidayete iletmedi mi? İşte bunlarda (önceki nesillere yaptığımız helâk işlerinde) elbette ibret alâmetleri vardır. Hâlâ dinlemiyecekler, nasihat kabul etmiyecekler mi?

Portekizce: 

Acaso, Ele não lhes evidenciou quantas gerações anteriores à deles temos exterminado, apesar de caminharem sobre assuas (antigas) moradas? Certamente, nisto há sinais. Não ouvem, então ?

İsveççe: 

Skall inte [vetskapen om] alla de släkten som Vi lät gå under före dem - [människor] vars boplatser de trampar - förmå dem att tänka sig för? I allt detta ligger sannerligen budskap; skall de inte lyssna

Farsça: 

آیا مشرکان را [داستان] بسیاری از ملت هایی که ما پیش از آنان هلاک کردیم که [اینان] در مسکن هایشان قدم می زنند هدایت نکرد [و برای آنان روشن نساخت که سرانجام کفرپیشگان هلاکت است؟] همانا در این [سرگذشت ها] عبرت هاست، آیا نمی شنوند؟!

Kürtçe: 

ئایا (ڕێگای ڕاست) ڕوون نەبۆتەوە بۆیان کە ئێمە پێش ئەمان زۆر گەل و نەتەوەمان لەناو بردووە ئەمان (بێ باوەڕانی مەککە) بەشوێن و خانووە (وێرانکراوە)کانی ئەواندا ھاتووچۆ دەکەن بەڕاستی لە (تیاچوونی) ئەواندا چەند بەڵگەی گەورە ھەیە دەی ئایا ئەوانە (ئەو ڕاستیانە) نابیستن

Özbekçe: 

Ўзларидан олдин ўтган, масканларида юриб турганлари қанчадан-қанча аср(одам)ларини ҳалок қилганимиз уларни ҳидоятга бошламадими?! Албатта, бунда оят-белгилар бордир. Эшитмайдиларми?!

Malayca: 

Dan belumkah lagi ternyata kepada mereka (yang kafir itu): bahawa Kami telah binasakan berapa banyak dari kaum-kaum yang kufur ingkar dahulu daripada mereka, padahal mereka sekarang berulang-alik melalui tempat-tempat tinggal kaum-kaum itu? Sesungguhnya kebinasaan kaum-kaum itu mengandungi keterangan- keterangan (untuk mengambil iktibar); oleh itu tidakkah mereka mahu mendengar (dan insaf)?

Arnavutça: 

(Vallë)! A nuk u është e qartë atyre se sa popuj i kemi shkatërruar Ne para tyre; nëpër shtëpiat e të cilëve ecin? Me të vërtetë, në këto ka argumente, e ata nuk po dëgjojnë (këshillat).

Bulgarca: 

И нима на неверниците не им бе посочено колко поколения преди тях погубихме? [Сега] тези се движат в техните жилища. В това има знамения. Не ще ли се вслушат?

Sırpça: 

Зар им није јасно колико смо Ми уништили народа пре њих, по чијим они насељима ходају?! У томе су заиста докази, па зашто неће да чују?

Çekçe: 

Což nebylo jim ukázáno, kolik před nimi jsme již zahubili pokolení, okolo jichž příbytků tak často procházejí? A věru jsou v tom znamení - což sluchu tomu nepopřejí?

Urduca: 

اور کیا اِن لوگوں کو (اِن تاریخی واقعات میں) کوئی ہدایت نہیں ملی کہ ان سے پہلے کتنی قوموں کو ہم ہلاک کر چکے ہیں جن کے رہنے کی جگہوں میں آج یہ چلتے پھرتے ہیں؟ اس میں بڑی نشانیاں ہیں، کیا یہ سنتے نہیں ہیں؟

Tacikçe: 

Оё он ҳама мардумеро, ки пеш аз онҳо ҳалок кардем ва акнун инҳо дар хонаҳояшон роҳ мераванд, сабаби ҳидояташон нашуд? Дар ин ибратҳост, чаро намешунаванд?

Tatarca: 

Әйә аларга мәгълүм булмадымы алардан элек күпме кавемне һәлак иттек, үзләре шул һәлак булган кавемнәрнең урыннарыннан үтеп йөриләр, гакыллы кешеләр өчен бу эштә, әлбәттә, гыйбрәт бар, әллә алар хак сүзне ишетмиләрме?

Endonezyaca: 

Dan apakah tidak menjadi petunjuk bagi mereka, berapa banyak umat sebelum mereka yang telah Kami binasakan sedangkan mereka sendiri berjalan di tempat-tempat kediaman mereka itu. Sesungguhnya pada yang demikian itu terdapat tanda-tanda (kekuasaan Allah). Maka apakah mereka tidak mendengarkan?

Amharca: 

ከክፍለ ዘመናት ሰዎች ብዙዎችን ያጠፋን መሆናችን በመኖሪያዎቻቸው የሚሄዱ ሲሆኑ

Tamilce: 

இ(ந்த மக்காவில் வசிப்ப)வர்களுக்கு முன்னர் தங்கள் வசிப்பிடங்களில் சுற்றித் திரிந்த எத்தனையோ பல தலைமுறையினர்களை நாம் அழித்தது (பாவிகளின் விஷயத்தில் நாம் நடந்துகொள்ளும் விதத்தை) அவர்களுக்கு தெளிவுபடுத்தவில்லையா? நிச்சயமாக இதில் பல அத்தாட்சிகள் உள்ளன. அவர்கள் செவிசாய்க்க மாட்டார்களா?

Korece: 

하나님이 이전에 많은 세대 를 멸망시킨 것이 그들에게 교훈 이 되지 아니 했느뇨 그들의 거주지에서 그들은 지금도 방황하고 있느뇨 실로 그 안에는 말씀이 있건만 그들은 듣지 아니 함이라

Vietnamca: 

Chẳng lẽ việc TA đã hủy diệt bao thế hệ trước họ và họ đi (chứng kiến) các chỗ ở hoang phế đó không hướng dẫn họ ư?! Quả thật trong sự việc đó là những dấu hiệu. Lẽ nào họ không nghe?!