Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

27

Sûredeki Ayet No: 

3

Ayet No: 

3162

Sayfa No: 

377

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

الَّذِينَ يُقِيمُونَ الصَّلَاةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَهُم بِالْآخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَ

Çeviriyazı: 

elleẕîne yüḳîmûne-ṣṣalâte veyü'tûne-zzekâte vehüm bil'âḫirati hüm yûḳinûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Ki o (müminler) namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve ahirete de kesin olarak iman ederler.

Diyanet İşleri: 

Bunlar, namaz kılan, zekat veren ve ahirete de kesin olarak inanan müminlere doğruluk rehberi ve müjdedir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

O inananlara ki namazlarını kılarlar, zekatlarını verirler ve onlardır ahirete adamakıllı inananlar.

Şaban Piriş: 

Onlar, namazı ikame ederler, zekâtı verirler ve ahirete de kesin olarak iman ederler.

Edip Yüksel: 

Onlar ki namazı gözetirler, zekatı verirler ve ahiret konusunda da kuşkuları yoktur.

Ali Bulaç: 

Ki onlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve onlar, ahirete kesin bilgiyle iman ederler.

Suat Yıldırım: 

O müminler ki namazı hakkıyla ifa eder, zekâtı verir ve âhirete kesin olarak iman ederler.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Öyle (mü´min) kimseler ki namazı doğruca kılarlar ve zekâtı verirler ve onlar ahirete de (evet onlar) kat´i surette inanırlar.

Yaşar Nuri Öztürk: 

O müminler ki, namazı/duayı yerine getirirler, zekâtı verirler. Ve âhirete tam bir biçimde inananlar da onlardır.

Bekir Sadak: 

«Ey Musa! Gercek su ki, Ben, guclu ve Hakim olan Allah´im»

İbni Kesir: 

Onlar ki

Adem Uğur: 

Onlar ki, namazı kılarlar, zekâtı verirler ve ahirete de kesin olarak inanırlar.

İskender Ali Mihr: 

Onlar, namazı ikame ederler, zekâtı verirler ve onlar ki, onlar ahirete yakîn (sahibi) olarak inanırlar.

Celal Yıldırım: 

O mü´minler ki, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler ve Âhiret´e kesinlikle inanırlar.

Tefhim ul Kuran: 

Ki onlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler ve onlar, ahirete kesin bilgiyle iman edenlerdir.

Fransızca: 

qui accomplissent la Salat, acquittent la Zakat et croient avec certitude en l'au-delà.

İspanyolca: 

que hacen la azalá, dan el azaque y están convencidos de la otra vida.

İtalyanca: 

che assolvono all'orazione, pagano la decima e credono con fermezza all'altra vita.

Almanca: 

die das rituelle Gebet ordnungsgemäß verrichten und die Zakat entrichten, und sie haben Gewißheit an das Jenseits.

Çince: 

信道者谨守拜功,完纳天课,笃信后世。

Hollandaca: 

Die hun gebed geregeld verrichten en aalmoezen geven, en vast in het volgend leven gelooven.

Rusça: 

которые совершают намаз, выплачивают закят и убеждены в Последней жизни.

Somalice: 

Ee ah kuwa Ooga Salaadda oo Guta Zakada oo Aakhiro Yaqiinin.

Swahilice: 

Ambao wanashika Sala, na wanatoa Zaka, na Akhera wana yakini nayo.

Uygurca: 

(شۇنداق مۆمىنلەركى) ئۇلار نامازنى ئادا قىلىدۇ، زاكات بېرىدۇ ۋە ئاخىرەتكە جەزمەن ئىشىنىدۇ

Japonca: 

かれらは礼拝の務めを守り,定めの喜捨をなし,堅く来世を信じる者である。

Arapça (Ürdün): 

«الذي يقيمون الصلاة» يأتون بها على وجهها «ويؤتون» يعطون «الزكاة وهم بالآخرة هم يوقنون» يعلمونها بالاستدلال وأعيد «هم» لما فصل بينه وبين الخبر.

Hintçe: 

जो नमाज़ को पाबन्दी से अदा करते हैं और ज़कात दिया करते हैं और यही लोग आख़िरत (क़यामत) का भी यक़ीन रखते हैं

Tayca: 

บรรดาผู้ที่ดำรงการละหมาดและบริจาคซะกาต และต่อวันปรโลกพวกเขาเชื่อมั่น

İbranice: 

אלה אשר מתמידים בקיום התפילה והנותנים את הזכאת (צדקת חובה) ובעולם הבא (יום הדין) הם אכן בטוחים (בהגעתו)

Hırvatça: 

koji namaz obavljaju i zekat udjeljuju, i oni - baš oni - u ahiret čvrsto vjeruju.

Rumence: 

ce îşi săvârşesc rugăciunea, ce dau milostenie şi cred cu tărie în Viaţa de Apoi.

Transliteration: 

Allatheena yuqeemoona alssalata wayutoona alzzakata wahum bialakhirati hum yooqinoona

Türkçe: 

O müminler ki, namazı/duayı yerine getirirler, zekâtı verirler. Ve âhirete tam bir biçimde inananlar da onlardır.

Sahih International: 

Who establish prayer and give zakah, and of the Hereafter they are certain [in faith].

İngilizce: 

Those who establish regular prayers and give in regular charity, and also have (full) assurance of the hereafter.

Azerbaycanca: 

O kəslər ki, (vaxtlı-vaxtında, lazımınca) namaz aılır, zəkat verir və axirətə möhkəm inanırlar.

Süleyman Ateş: 

Onlar ki namazı kılarlar, zekatı verirler ve ahirete de kesin olarak inanırlar.

Diyanet Vakfı: 

Onlar ki, namazı kılarlar, zekatı verirler ve ahirete de kesin olarak inanırlar.

Erhan Aktaş: 

Onlar, salâtı ikâme ederler, zekâtı yaparlar.(1)Onlar, âhiret’e kesin olarak inanırlar.

Kral Fahd: 

Namazı kılan, zekâtı veren ve ahirete de kesin olarak inanırlar.

Hasan Basri Çantay: 

(öyle mü´minler) ki namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler. Onlar âhirete kat´î kanaat edinenlerin de ta kendileridir.

Muhammed Esed: 

o inananlar ki, salatta devamlı ve duyarlıdırlar, arınmak için verirler ve ahirete de yürekten inanırlar!

Gültekin Onan: 

Ki onlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve onlar, ahirete kesin bilgiyle iman ederler.

Ali Fikri Yavuz: 

O müminler ki, namazı gereği üzere kılarlar, zekâtı verirler

Portekizce: 

Que observam a oração pagam o zakat e estão persuadidos da outra vida.

İsveççe: 

de som förrättar bönen och ger åt de behövande; det är de som har förvissningen att det eviga livet [väntar].

Farsça: 

همانان که نماز برپا می دارند و زکات می پردازند، و قاطعانه به آخرت یقین دارند؛

Kürtçe: 

ئەوانەی کەنوێژ بەجێ دەھێنن و زەکات دەدەن وە ئەوانەی بڕوای بتەویان بەڕۆژی دوایی ھەیە

Özbekçe: 

Улар намозни тўкис адо этадиган, закотни берадиган ва охиратга қаттиқ ишонадиганлардир.

Malayca: 

Iaitu mereka yang tetap mendirikan sembahyang dan memberi zakat, sedang mereka pula percaya dengan yakin akan hari akhirat.

Arnavutça: 

të cilët kryejnë namazin dhe ndajnë zeqatin dhe të cilët besojnë bindshëm në jetën tjetër.

Bulgarca: 

които отслужват молитвата и дават милостинята закат, и за отвъдния живот са убедени.

Sırpça: 

који молитву обављају и милостињу удељују и који у онај свет чврсто верују.

Çekçe: 

kteří dodržují modlitbu, dávají almužnu a jsou pevně přesvědčeni o životě budoucím.

Urduca: 

جو نماز قائم کرتے اور زکوٰۃ دیتے ہیں، اور پھر وہ ایسے لوگ ہیں جو آخرت پر پورا یقین رکھتے ہیں

Tacikçe: 

онон, ки намоз мегузоранд ва закот медиҳанд ва ба рӯзи қиёмат яқин доранд.

Tatarca: 

Ул мөэминнәр намазларын вакытында укырлар, вә зәкәтләрен бирерләр, вә ахирәтнең булачагын белеп аңа хәзерләнерләр.

Endonezyaca: 

(yaitu) orang-orang yang mendirikan sembahyang dan menunaikan zakat dan mereka yakin akan adanya negeri akhirat.

Amharca: 

ለእነዚያ ሶላትን ለሚሰግዱት ዘካንም ለሚሰጡት እነሱም በመጨረሻይቱ ሕይወት እነሱ የሚያረጋግጡ ለኾኑት፡፡

Tamilce: 

அவர்கள் தொழுகையை நிலை நிறுத்துவார்கள்; இன்னும், ஸகாத்தை கொடுப்பார்கள், இன்னும், அவர்கள் மறுமையை உறுதியாக நம்பிக்கை கொள்வார்கள்.

Korece: 

이것은 예배를 드리고 이슬람 세를 바치며 내세를 확신하는 자 들을 위한 것이라

Vietnamca: 

Những ai chu đáo dâng lễ nguyện Salah, xuất Zakat và tin kiên định nơi cõi Đời Sau.