Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

30

Sûredeki Ayet No: 

29

Ayet No: 

3438

Sayfa No: 

407

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

بَلِ اتَّبَعَ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَهْوَاءَهُم بِغَيْرِ عِلْمٍ ۖ فَمَن يَهْدِي مَنْ أَضَلَّ اللَّهُ ۖ وَمَا لَهُم مِّن نَّاصِرِينَ

Çeviriyazı: 

beli-ttebe`a-lleẕîne żalemû ehvâehüm bigayri `ilmin. femey yehdî men eḍalle-llâh. vemâ lehüm min nâṣirîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Fakat zulmedenler, bilgisizce hevalarına uydular. Artık Allah'ın şaşırdığını kim yola getirebilir? Onların yardımcıları da yoktur.

Diyanet İşleri: 

Hayır; zulmedenler, körü körüne kendi heveslerine uymuşlardır. Allah'ın saptırdığı kimseleri kim doğru yola eriştirebilir? Onların yardımcıları da yoktur.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Hayır, o zulmedenler, bilgisizce kendi havalarına uydular; Allah'ın saptırdığı kişiyi kim doğru yola sevkedebilir? Ve onlara bir yardımcı da yoktur.

Şaban Piriş: 

Hayır! O zalimler bilgisizce kendi arzularına uymuşlardır. Allah’ın saptırdığı kimseye, kim hidayet edebilir? Onların hiç bir yardımcısı yoktur.

Edip Yüksel: 

Aslında, zalimler bilgisizce kendi kafalarına uydular. ALLAH'ın saptırdığını kim doğruya iletebilir? Onlara hiç kimse yardım etmez.

Ali Bulaç: 

Hayır, zulmedenler, hiçbir bilgiye dayanmaksızın kendi heva (istek ve tutku)larına uymuşlardır. Allah'ın saptırdığını kim hidayete erdirebilir? Onların hiçbir yardımcıları yoktur.

Suat Yıldırım: 

Fakat zalimler bir bilgiye dayanmaksızın, körü körüne heva ve heveslerine tâbi oldular.Allah'ın şaşırttığını artık kim doğru yola getirebilir? Bu işte onlar hiç bir yardımcı bulamazlar.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Fakat zulmedenler, bilmeksizin kendi hevâlarına tâbi oldular. Artık Allah´ın dalâlete düşürdüğünü kim hidâyete erdirebilir? Ve onlar için yardım edeceklerden (kimse de) yoktur.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Zulme sapanlarsa ilimsiz bir biçimde keyiflerine uymuşlardır. Allah'ın saptırdığına kim yol gösterecek? Böylelerinin yardımcıları yoktur.

Bekir Sadak: 

Yoksa onlara ortak kosmalarini soyleyen bir delil mi indirdik.

İbni Kesir: 

Hayır, o zulmedenler

Adem Uğur: 

Gel gör ki haksızlık edenler, bilgisizce kötü arzularına uydular. Allah´ın saptırdığını kim doğru yola eriştirebilir? Onlar için herhangi bir yardımcı yoktur.

İskender Ali Mihr: 

Hayır, zalimler ilim sahibi olmaksızın heveslerine tâbî oldular. Bundan sonra Allah´ın dalâlette bıraktığını kim hidayete erdirebilir? Ve onların yardımcıları da yoktur.

Celal Yıldırım: 

Ne var ki zulmedenler, bilgisizce kendi heveslerine uymuşlardır. Allah´ın saptırdığını kim doğru yola iletebilir? Bu durumda onlara yardımcılar da yoktur.

Tefhim ul Kuran: 

Hayır, zulmetmekte olanlar, hiç bir bilgiye dayanmaksızın kendi heva (istek ve tutku)larına uymuşlardır. Allah´ın saptırdığını kim hidayete erdirebilir? Onların hiç bir yardımcıları yoktur.

Fransızca: 

Ceux qui ont été injustes ont plutôt suivi leurs propres passions, sans savoir. Qui donc peut guider celui qu'Allah égare ? Et ils n'ont pas pour eux, de protecteur.

İspanyolca: 

Los impíos, al contrario, siguen sus pasiones sin conocimiento. ¿Quién podrá dirigir a aquéllos a quienes Alá ha extraviado? No tendrán quien les auxilie.

İtalyanca: 

Gli ingiusti cedono invece alle loro passioni senza sapere. Chi può guidare colui che Allah allontana? Essi non avranno chi li soccorra.

Almanca: 

Nein, sondern diejenigen, die Unrecht begingen, folgten ihren Neigungen ohne Wissen. Und wer leitet denn denjenigen recht, den ALLAH abirren läßt?! Und für sie gibt es keine Beistehenden.

Çince: 

不然,不义者,无知地顺从自己的私欲。真主所误导的人,谁能引导他呢?他们绝没有援助者。

Hollandaca: 

Maar zij die onrechtvaardig handelen, door anderen naast God te plaatsen, volgen hunne eigene lusten zonder kennis; en wie zal degenen richten, welke God doet dwalen? Zij zullen niemand hebben om hem te helpen.

Rusça: 

Но нет! Беззаконники потакают своим желаниям безо всякого знания. Кто наставит на прямой путь тех, кого Аллах ввел в заблуждение? Не будет для них помощников!

Somalice: 

haseyeeshee waxay raaceen kuwii dulmilowga ahaa Hawadooda iyagoon wax ogayn, yaa hanuunin kara ruux Eebe dhumid u qadaray, wax u gargaarana lahayn.

Swahilice: 

Bali walio dhulumu wamefuata mapendo ya nafsi zao pasina kujua. Basi nani atamwongoa ambaye Mwenyezi Mungu amemuacha apotee? Wala hao hawatakuwa na wa kuwanusuru.

Uygurca: 

ئۇنداق ئەمەس (يەنى اﷲ قا شېرىك كەلتۈرۈشتە ئۇلارنىڭ ھېچقانداق ئۆزرىسى يوق)، (ئۆزلىرىگە) زۇلۇم قىلغانلار بىلىمسىزلىكتىن نەپسى خاھىشىغا ئەگەشتى. اﷲ گۇمراھ قىلغان ئادەمنى كىم ھىدايەت قىلالايدۇ، ئۇلارغا ھەرگىز ياردەم قىلغۇچى بولمايدۇ

Japonca: 

いや,不義を行う者は知識もなく私利私欲に従う。アッラーが迷うに任せられた者を,誰が導けようか。かれらには救助者はないであろう。

Arapça (Ürdün): 

«بل اتبع الذين ظلموا» بالإشراك «أهواءَهم بغير علمٍ فمن يهدي من أضل الله» أي: لا هادي له «وما لهم من ناصرين» مانعين من عذاب الله.

Hintçe: 

मगर सरकशों ने तो बगैर समझे बूझे अपनी नफसियानी ख्वाहिशों की पैरवी कर ली (और ख़ुदा का शरीक ठहरा दिया) ग़रज़ ख़ुदा जिसे गुमराही में छोड़ दे (फिर) उसे कौन राहे रास्त पर ला सकता है और उनका कोई मददगार (भी) नहीं

Tayca: 

เปล่าเลย ! แต่ว่าบรรดาผู้อธรรมได้ปฏิบัติตามอารมณ์ใฝ่ต่ำของพวกเขาโดยปราศจากความรู้ แล้วผู้ใดเล่าจะแนะแนวทางแก่ผู้ที่อัลลอฮฺทรงปล่อยให้เขาหลงทางไปแล้ว และสำหรับพวกเขาจะไม่มีผู้ช่วยเหลือ

İbranice: 

ולמרות זאת, אלה אשר קיפחו הלכו הרומים בעקבות תאוותיהם מבלי לדעת כלום. ומי הוא זה אשר יכול להדריך את זה אשר אלוהים קבע שיישאר בדרך התעייה? אכן, לא יהיו להם שום מחלצים

Hırvatça: 

Ali, oni koji zulum učine, bez znanja slijede hirove svoje, a ko će na Pravi put uputiti onoga kome je Allah dao da u zabludi je?! Oni pomagača nemaju.

Rumence: 

Nedrepţii îşi urmează însă poftele lor, în neştire! Cine îi va călăuzi pe cei pe care Dumnezeu îi rătăceşte? Nu vor avea nici un ajutor!

Transliteration: 

Bali ittabaAAa allatheena thalamoo ahwaahum bighayri AAilmin faman yahdee man adalla Allahu wama lahum min nasireena

Türkçe: 

Zulme sapanlarsa ilimsiz bir biçimde keyiflerine uymuşlardır. Allah'ın saptırdığına kim yol gösterecek? Böylelerinin yardımcıları yoktur.

Sahih International: 

But those who wrong follow their [own] desires without knowledge. Then who can guide one whom Allah has sent astray? And for them there are no helpers.

İngilizce: 

Nay, the wrong-doers (merely) follow their own lusts, being devoid of knowledge. But who will guide those whom Allah leaves astray? To them there will be no helpers.

Azerbaycanca: 

Lakin (özlərinə) zülm edənlər (kafirlər) nadanlıqla nəfslərinin istəklərinə uydular. Allahın (küfr edəcəklərini əzəldən bildiyi üçün) yoldan çıxartdıqlarını doğru yola (islam dininə) kim sala bilər? Onlara kömək edə bilən kəslər də olmaz!

Süleyman Ateş: 

Hayır, zulmedenler, bilgisizce keyiflerine uydular. Allah'ın şaşırttığını (Allah'ın gönderdiği hidayete uymadığı için düştüğü sapıklığında terk ettiği kimseyi) kim yola getirebilir? Onların hiçbir yardımcıları yoktur.

Diyanet Vakfı: 

Gel gör ki haksızlık edenler, bilgisizce kötü arzularına uydular. Allah'ın saptırdığını kim doğru yola eriştirebilir? Onlar için herhangi bir yardımcı yoktur.

Erhan Aktaş: 

Hayır, zâlimler körü körüne hevâlarına(1) uydular. Bundan sonra(2) Allah’ın şaşırttığını kim doğru yola iletebilir? Ve onların yardımcıları da yoktur.

Kral Fahd: 

Gel gör ki haksızlık edenler, bilgisizce kötü arzularına uydular. Allah’ın saptırdığını kim doğru yola eriştirebilir? Onlar için herhangi bir yardımcı yoktur.

Hasan Basri Çantay: 

Hayır, o zulmedenler bilgisizce kendi nevalarına tabi´ oldu (lar). Artık Allahın sapdırdığı kimseyi kim doğru yola iletebilir? Onlar için yardımcılardan (hiçbir şey) yokdur.

Muhammed Esed: 

Ne var ki, zulüm işlemeye şartlanmış olanlar bir (hakikat) bilgisine dayanmadan kendi arzu ve heveslerinin peşinde giderler. Allah´ın (bu şekilde) saptırdıklarını kim doğru yola sevk edebilir ve (bu işde) kim onlara yardım edebilir?

Gültekin Onan: 

Hayır, zulmedenler, hiç bir bilgiye dayanmaksızın kendi hevalarına uymuşlardır. Tanrı´nın saptırdığını kim hidayete erdirebilir? Onların hiç bir yardımcıları yoktur.

Ali Fikri Yavuz: 

Doğrusu (şirke varmakla nefislerine) zulmedenler, cahil oldukları halde hevalarına uydular. Artık Allah’ın saptırdığı kimseyi, kim hidayete (Allah’ın dinine) erdirebilir? O kâfirler için (Allah’ın azabını engelliyecek) yardımcılardan da (hiç kimse) bulunmaz.

Portekizce: 

Porém, os iníquos se entregam nesciamente ás suas luxúrias; mas quem poderá encaminhar aqueles que Deus tem deixadoque se desviem? Esses jamais terão socorredores!

İsveççe: 

Men de orättfärdiga följer bara sina önskningar; de saknar all kunskap. Vem kan leda dem rätt som Gud har låtit gå vilse? De har ingen hjälpare.

Farsça: 

[اعتقاد و عمل مشرکان بر پایه تعقّل نیست] بلکه آنان که [با شرکورزی] ستم کرده اند از روی جهل و نادانی از هواهای نفسانی خود پیروی نموده اند؛ پس کسانی را که خدا [به کیفر پیروی از هواها] گمراه کرده است، چه کسی هدایت می کند؟ و آنان هیچ یاری کننده ای [که از گمراهی و عذاب نجاتشان دهد] نخواهند داشت.

Kürtçe: 

(وازیان لێ بھێنە) بەڵکو ئەوانەی ستەمیان کرد شوێن ئارەزووی خۆیان کەوتن بێ شارەزایی و نەزانانە ئەمجا کێ (دەتوانێ) ڕێنمونی کەسێك بکات کە خوا گومڕای کردبێت لە کاتێکدا بۆ ئەوان ھیچ یارمەتی دەرێك نیە

Özbekçe: 

Йўқ!!! Зулм қилганлар илмсиз равишда ҳавойи нафсларига эргашдилар, холос. Аллоҳ залолатга солган кимсани ким ҳидоятга сола оларди?! Ва охиратда уларга нусрат бергувчилар бўлмас.

Malayca: 

Orang-orang yang zalim itu (tidak berfikir), bahkan menurut hawa nafsu mereka (melakukan syirik) dengan tidak berdasarkan pengetahuan. Maka tiada sesiapa yang dapat memberi petunjuk kepada orang yang telah disesatkan oleh Allah (disebabkan bawaannya sendiri), dan tiada pula bagi mereka sesiapa yang dapat menolong melepaskan mereka dari azab.

Arnavutça: 

Por, zullumqarët, nga padijenia ndjekin qejfet e veta. E, kush do ta udhëzojë atë që e ka humbur Perëndia? Dhe, për ta, nuk ka kurrfarë ndihmësi.

Bulgarca: 

Да, онези, които угнетяват, следват своите страсти в неведение. А кой може да напъти онзи, когото Аллах оставя в заблуда? Няма за тях закрилници.

Sırpça: 

Али, неверници лакомислено следе страсти своје – а ко ће на Прави пут упутити оног кога је Бог у заблуди оставио? – Њима неће моћи нико у помоћ притећи.

Çekçe: 

Však nikoliv! Ti, kdož nespravedliví jsou, vášně své jen bez rozmyslu následují. Kdo může vést ty, jimž Bůh dal zbloudit a kteří žádné pomocníky nemají?

Urduca: 

مگر یہ ظالم بے سمجھے بوجھے اپنے تخیلات کے پیچھے چل پڑے ہیں اب کون اُس شخص کو راستہ دکھا سکتا ہے جسے اللہ نے بھٹکا دیا ہو ایسے لوگوں کا تو کوئی مدد گار نہیں ہو سکتا

Tacikçe: 

Оре, ситамкорон бе ҳеҷ донише аз ҳавои нафси худ пайравӣ кардаанд. Онро, ки Худо гумроҳ кардааст, чӣ касе ҳидоят мекунад? Онҳоро ҳеҷ ёваре нест.

Tatarca: 

Коръән белән гамәл кылмыйча үзләренә золым иткән кешеләр дәлилсез нәфес һаваларына иярделәр, шундый кешеләрне Аллаһ адаштырганнан соң аларны кем туры юлга күндерә алыр? Аларга ахирәттә ярдәмчеләр булмас.

Endonezyaca: 

Tetapi orang-orang yang zalim, mengikuti hawa nafsunya tanpa ilmu pengetahuan; maka siapakah yang akan menunjuki orang yang telah disesatkan Allah? Dan tiadalah bagi mereka seorang penolongpun.

Amharca: 

ይልቁንም እነዚያ የበደሉ ሰዎች ያለ ዕውቀት ዝንባሌዎቻቸውን ተከተሉ፡፡ አላህም ያጠመመውን ሰው የሚያቀናው ማነው? ለእነርሱም ከረዳቶች ምንም የላቸውም፡፡

Tamilce: 

மாறாக, அநியாயக்காரர்கள் கல்வி அறிவு இன்றி, தங்கள் மன விருப்பங்களை பின்பற்றுகிறார்கள். ஆக, அல்லாஹ் எவரை வழிக் கெடுத்தானோ அவரை யார் நேர்வழி செலுத்துவார்? இன்னும், உதவியாளர்களில் எவரும் அவர்களுக்கு இல்லை.

Korece: 

그러나 지식을 회피하며 그 들의 저속한 향락을 따르는 자들 이 있나니 하나님께서 방황케 한 저들을 누가 인도하리요 그들에게는 어떤 구원자도 없노라

Vietnamca: 

Không, những kẻ làm điều sai quấy đã chạy theo những dục vọng của bản thân một cách không hiểu biết. Vậy, ai sẽ hướng dẫn kẻ đã bị Allah làm cho lầm lạc?! Chắc chắn (những kẻ lầm lạc đó) sẽ không có ai giúp đỡ.